Zafer Partili Bartu Soral: ‘PKK’nın silah bırakması bahanesiyle Türkiye’nin bölünme süreci başlatıldı’
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bartu Soral, PKK terör örgütünün fesih kararını 12punto’ya değerlendirdi. ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ne dikkat çeken Soral, “Türkiye’nin bölünme sürecini, PKK’nın silah bırakması bahanesiyle de ilan etmiş oluyorlar. Anayasal olarak suç işliyorlar. Yarın Türk milleti eğer kendi geleceğini ele alma kararı verirse, yüce divanda vatana ihanetten yargılanacaklar” dedi.
Hazal Güven
Hazal Güven - 12punto.com.tr
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrının ardından başlayan yeni çözüm sürecinde günlerdir beklenen açıklama geldi. Terör örgütü PKK, geçtiğimiz günlerde yaptığı kongrenin ardından fesih kararı alarak silah bıraktıklarını açıkladı.
Yapılan açıklamadaki Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’na ilişkin vurgular tepkilere neden oldu. Açıklamayı 12punto’ya değerlendiren Zafer Partisi Ekonomi ve Kalkınmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bartu Soral, “Bugün PKK’nın kendini feshetme kararının altında Lozan ayrıntısını da göz önüne aldığımızda Türkiye’nin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ kapsamında Cumhurbaşkanı’nın kendisinin de söylediği gibi eşbaşkanlık yaptığını ve Türkiye’nin bölünmesi sürecini başlattığını görmüş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Soral, şunları söyledi:
‘KURULMASI İSTENEN KÜRDİSTANIN YAŞAMASINI SAĞLAYACAK’
“PKK zaten silahlı gücünü YPG’ye devretmişti. Öyle ki Kuzey Irak’tan sonra Suriye’nin kuzeyinde de kurulması planlanan kürdistanın ikinci bölgesi de kanton anlamında hazırlandı. Suriye’yi bölme sebepleri de Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İsrail’in güvenliğini sağlayacak sözde kürdistanın kurulması maksadıydı. Şimdi Suriye’yi böldüler. YPG, Kuzey Irak gibi özerk bir bölgeye sahip oldu. PKK, gücünü böylelikle YPG’ye aktardı. Bugün PKK’nın kendini feshetme kararının altında Lozan ayrıntısını da göz önüne aldığımızda Türkiye’nin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ kapsamında Cumhurbaşkanı’nın kendisinin de söylediği gibi eşbaşkanlık yaptığını ve Türkiye’nin bölünmesi sürecini başlattığını görmüş oluyoruz. Çünkü bu yapılan açıklamada PKK silah bırakmaktan ziyade, 1924 Anayasası ile belirlenen üniter yapının artık bölüneceğini ve üçüncü bölgenin de Türkiye’de doğu ve güneydoğuyu kapsayacak, özellikle kurulması istenen kürdistanın yaşamasını sağlayacak Fırat ve Dicle havzalarına sahip olacaklarını ilan ediyorlar. Bu ilanın arkasında Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli var. Bu sürecin yani Türkiye’nin bölünme sürecini, PKK’nın silah bırakması bahanesiyle de ilan etmiş oluyorlar. Anayasal olarak suç işliyorlar. Yarın Türk milleti eğer kendi geleceğini ele alma kararı verirse, yüce divanda vatana ihanetten yargılanacaklar. Bu çok net.”
‘SAHİP ÇIKMAZSAK…'
“PKK, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete sahip çıkmazsak bu cumhuriyetin bölüneceğinin ilanını da yapmış oldu. 1924 Anayasası ve Lozan Antlaşması ile Kürtlerin inkar edildiği açıklaması var. Oysa cumhuriyet, Atatürk’ün de tanımıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak üniter yapıda bir ulus devlet kurmuştur. Bunu da Kürtler de Türkler de asli kurucu unsurdur ve anayasa önünde de herkes eşittir. Yani isteyen milletvekili, bakan olur. Hiç kimseye alt kimliğini sormaz. PKK’nın yaptığı açıklamaya baktığımızda sanki o kimlikler inkar edilmiş, sanki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak eşit muamele görülmemiş gibi ifade ediliyor. Bu doğru değil.”
‘SİYASET BÜTÜNÜYLE BOP’A DAHİL OLDU’
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, PKK’nın açıklamasından hemen sonra “Sırada yeni anayasa var” ifadelerini kullandı. Soral Uçum’un ifadelerine ilişkin şunları söyledi:
“‘Yeni Anayasa’ konusunda hatırlarsınız ‘Altılı Masa’ diye kurulan masa da “1924 değil 1921 Anayasası’nı esas alıyoruz” diye bir açıklama yapmıştı. Beni esas korkutan bu. Yani AKP ve MHP’nin ‘yeni anayasa’ üzerinden üniter yapıyı ve ulus devleti parçalama hedefi olduğunu ve vatana ihanet ettiğini zaten gördük ve altını çizdik. Esas korkutan ana muhalefet partisinin öncülüğünde oluşturulan Altılı Masa’nın da benzer bir anayasal sürece dahil olması ve 1921, yani aynı PKK’nın bugünkü açıklamasında yaptığı gibi 1924 değil 1921 Anayasası’nı referans vermesi. Bu bize siyasetin topyekun Büyük Ortadoğu Projesi’ne dahil olduğunu gösteriyor.”