Zafer Partisi'nde iki önemli istifa

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nilgün Sadıkoğlu Danışman ve Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Alptürk Kaya, X hesapları üzerinden istifa ettiklerini açıkladı.

12punto

Zafer Partisi Kadın, Aile ve Çocuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nilgün Sadıkoğlu Danışman ve Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Alptürk Kaya, sosyal medya hesapları üzerinden istifa ettiklerini duyurdu. 

Sadıkoğlu, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, parti içerisinde kurumsal yapının temin edilemediğini ve kuruluş felfesinden uzaklaşıldığını ifade etti. 

Sadıkoğlu'nun X paylaşımı şu şekilde:

Bugüne kadar aldığım görevler sırasında ve özellikle son dönemdeki gelişmelerle birlikte;

1. Parti içinde kurumsal yapının temin edilemediğini ve bunun ısrarlı bir hâl aldığını,

2. Partinin kuruluş felsefesinden zamanla uzaklaşıldığını,

3. Liyakat ve nitelik gözetilmeyen bir teşkilât yapısıyla devam edileceğini,

4. Teşkilât adı altında parti tüzel kişiliğinden bağımsız hareket ettiği son olaylarla anlaşılan yapı ve üyelerinin, seçim süreçlerinde partinin adaylarının çalışmalarını kesintiye uğratan,bilinçli olarak zarar veren ve hatta başka partilerin adaylarını açık ya da örtülü eylemlerle destekleyen davranışlar içerisinde olduklarının görülmesi,

5.Genel İdare Kurulu üyeleri arasından yalnızca birkaçının söylemlerine önem verilmesi ancak Kurul yapısına saygı duyulmaması,

6. Genel İdare Kurulu başta olmak üzere, partinin yetkili kurullarının hukuka uygun bir biçimde işletilmesine olanak tanınmaması,

7. Partinin ve Genel Başkan’ın itibar kaybetmesine yol açan birçok davranış ve söylem konusunda defaatle uyarılarda bulunulmasına karşın, bu tutumlar içerisinde olan kimseler “eş başkanmış” gibi her türlü alenî yanlışlarının dahi daima korunma görmesi ve yanlarına kâr kalması ve tersi biçimde haklı olarak bu sonucu kabul etmeyen duyarlı üyelere yaptırım ve tazyik uygulanması,

8. Özellikle Divan’da bulunan üyelerin birbirlerinin her türlü yasal çalışmalarını desteklemesi gerekirken, kişisel korunma gören birkaç üye dışında, sosyal medyada yapılan paylaşımlara dahi destek verilmemesi,

9. Divan üyelerinin eşit koşullarda siyaset yapabilmesi için gerekli önlemler alınmadığı gibi, tersi yönde tasarruflarda bulunulması,

10. Divan toplantıları sırasında ahlâken uygun olmayan söylemlerde bulunan Divan üyeleri hakkında gerekli disiplin süreçlerinin işletilmemesi,

11. Teşkilât adı altında “danışman” sıfatı verilen ve partide başka adlarla da görevler alan kişiler tarafından temel saygı kuralları bile ihlâl edilerek, Divan üyelerine karşı uygunsuz eylemlerde bulunulması ve buna göz yumulması,

12. Bütün bunlar sonucunda belli bir kesimin kendilerini dokunulmaz sanarak fütursuz davranışlarını sürdürmekten çekinmez hâle gelmesi ve hatta bu tür eylemlerinin destek görmesi sonucunda,

Partinin birlik ve bütünlük içerisinde hareket etmediği anlaşıldığı gibi,

Şahsım yönünden bu yapı içerisinde olumsuzlukların düzelebileceğine dair bir inanç da kalmamıştır.

Bu nedenle, Genel Başkan Yardımcılığı görevi başta olmak üzere, Kurucular Kurulu ve Genel İdare Kurulu üyeliklerinden ve dahi parti üyeliğinden ayrıldığımı bildiriyorum"

"ARAPLARA ÖZGÜ..."

Kaya, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Atatürkçü ve Türk ulusçusu görüşün Zafer Partisi içerisinde fiilen uygulanamayacağını ifade etti. 

Kaya'nın X paylaşımı şu şekilde:

"Üstlendiğim görev ve sıfatlar gereği partiyi hukuka ve Atatürk çizgisine uyarlı bir yola koyma ödeviyle,

Genel seçim sonuçları ilk kez girilen seçimlere ilişkin olduğu için bir biçimde anlaşılabilirse de yerel seçimlerin de başarısızlıkla sonuçlanmasının, büyük ölçüde, niteliksizlik ve hukuk dışı eylemleri eğitimli seçmenin haklı tepkisini uyandıran mevcut teşkilât yapısından kaynaklandığını,

Bununla birlikte, bu yapı içerisinde yer alan ve dikkat çeken sıfatları nedeniyle partinin Atatürk çizgisinde olma söylemlerinin de sorgulanmasına yol açan birtakım kimselerle ilgili bilgi ve görüşleri açıklayarak partinin yetkili kurullarının işletilmesi istemiyle Genel İdare Kurulu’na 10/04/2024 günü yazılı bir önerge sunmuştum.

Bu önergenin sunulmasını izleyen süreçte, bu konuların ve haklarında parti içi disiplin yolları işletilmesi istenilen kimselerin Atatürk’e ve temsil ettiği değerlere yaklaşımlarının yalnızca şahsımın sorunu ve kaygısı olduğu öğrenilmiştir.

Cumhuriyet değerlerinin gereği olarak, şahsım tarafından “kurul iradesi” öne çıkarılmaya ve Genel İdare Kurulu hukuken ve fiilen işler bir hâle konulmaya çalışılırken,

Kendilerine yakıştırdıkları gibi – Araplara özgü – “biat anlayışıyla hareket ettiklerini” söylemekten çekince ve utanç duymayan kimselerin, sözde tam karşısında olduğu yönünde açıklamalar yapan Genel Başkan tarafından korunma ve destek görmesi, şahsımın bugüne dek duyduğu güvenin ortadan kalkmasına yol açmıştır.

Kurul üyelerinin bulunduğu yazışma ortamında paylaştığım önerge ve bu kapsamdaki görüş ve değerlendirmelerimi bütün ısrar ve baskısına karşın kaldırmadığım için Genel İdare Kurulu’nun iletişim ağından 11/04/2024 günü bizzat Genel Başkan tarafından çıkartılmış bulunuyorum.

Tek ve değişmez önder olarak Atatürk’ü takibe ant içen bir Türk gencinin inanç ve kanaatinin gereklerinde çekinseme göstermeyeceği,

Bu yöntemlerle, şahsımın hiç ilgi duymadığı kişisel menfaatlerinin kaygısını taşıyan kimselerin belki sindirilebileceği,

Ancak sırası geldiğinde ihtilâl hukuku işleterek Padişah ve Halife devirmiş adamların geleneğini izleyen gerçek Türk ulusçularının yıldırılamayacağı açıktır.

Kişiliklerini İttihat ve Cumhuriyet geleneğinde bulan Türkçüler, büyük adamların en ağır koşullar altında bile kendilerini eleştirmekten geri durmayacak bir meclisten ayrı hareket etmediklerini iyi bilirler.

Bu olay, Atatürkçü ve Türk ulusçusu görüşlerin bugünkü yapısı itibarıyla Zafer Partisi’nde fiilen uygulanma olanağı bulamayacağını kanıtlamış,

Bu nedenle, Zafer Partisi’ndeki bütün görev ve sıfatlardan ve parti üyeliğinden ayrılma zorunluluğu görülmüştür.

Asıl kaygım odur ki;

Güncel siyasal ortamda yalnızca Türk ulusçularının değil; Türk yurdu, Türk devleti ve Türk ulusu için kaygılanan her bireyin son bir çare ve sığınak olarak görmeye başladığı Zafer Partisi’nin,

Bir Türk ulusçusu olarak şahsımın kabulüne olanak bulunmayan konular göz ardı edildiği sürece,

Yalnızca kendisi büyük güven ve itibar kaybına uğramakla kalmayıp Türk ulusçuluğu kurumuna da ağır ve onarılamaz zarar verebilecek olmasıdır.

Türk tarihi, böyle bir durumu ve müstevlilerini affetmeyecektir."