31 Mart Yerel Seçimleri: Muhalefet kazanırken, AKP ve eski liderler kaybetti
31 Mart Yerel Seçimleri'nde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1977'den beri ilk kez birinci parti olurken, AKP ilk defa il belediyesi sayısında rakip bir siyasi partinin gerisinde kaldı. Bekir Ali Yüksel yerel seçimleri 12punto'ya değerlendirdi.
12punto
YAZAN: BEKİR ALİ YÜKSEL
31 Mart 2024 yerel seçimleri birçok açıdan sürpriz sonuçlara sahne oldu.
AK Parti kurulduğu günden beri ilk kez bir seçimde ikinci parti oldu. Uzun yıllardır müzmin ana muhalefet partisi konumundan sıyrılamayan CHP ise 1977 yılından beri ilk kez birinci parti oldu.
7 coğrafi bölgeden de belediye başkanlığı kazanan CHP; 20 yıl sonra Kilis’i, 25 yıl sonra Adıyaman’ı, 30 yıl sonra Üsküdar ve Beyoğlu’nu, 35 yıl sonra Kırıkkale’yi, 40 yıl sonra Gaziosmanpaşa’yı, 47 yıl sonra Bursa, Amasya ve Elbistan’ı, 50 yıl sonra Yusufeli’ni, 74 yıl sonra Balıkesir, Manisa, Kütahya ve Alanya’yı aldı.
AKP yerel seçimlerde ilk defa il belediyesi sayısında rakip bir siyasi partinin gerisinde kaldı.
1999 yılından beri ilk defa Milli Görüş geleneğinden gelen bir siyasi parti %6’nın üzerinde oy ve il belediyesi aldı.
İlk defa bir siyasi parti yerel seçimlerde 5 büyük ili birden aldı.
İYİ Parti ise kurulduğu günden beri en düşük oyunu aldı.
Ve 2004 yerel seçimlerinden beri ilk defa seçimlere katılım oranı %80’nin altında kaldı.
Bu kadar fazla sürprizin olduğu seçimin elbette ki kaybedenleri de olacaktır. Bu seçimlerin en büyük kaybedeni de Soğuk Savaş sonrası dönemin siyasi aktörleri olmuştur. 1 Nisan sabahı Türkiye’de siyasetin penceresi bu liderlere kapanmışken, yeni liderlere de sonuna kadar açılmıştır.
Bunda en büyük pay elbette ki Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nundur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm Türkiye’den gelen itirazlara rağmen yakın çevresinin dolduruşuna gelerek bu iki adayın önünü tıkayarak aday olması, genel seçimlerde kaybettirmiş; fakat adaylara olan teveccühün artmasını önleyememiştir.
Muhalif seçmenin büyük bir sevinçle karşıladığı bu seçim, doğru hamleler yapılmadığı takdirde 2019 yerel seçimleri gibi yine genel seçimlere yansımayacaktır. Muhalif seçmenin ve bilhassa seçimi kazanan yöneticilerin bu hususları akıllarından çıkarmamaları büyük önem arz etmektedir.
Muhalefet belediyelerine düşen ilk görev, günlük polemiklerin uzağında kalmaya çalışarak öncelikle belediye başkanı görevini icra etmeleridir. Belediyelerde gösterilecek başarılı bir yönetim, 2028 genel seçimlerinde muhalefetin iktidarının yolunu açacaktır.
Şunu da unutmamak gerekir ki, yerel seçimlerin doğası genel seçimlerden farklıdır. Türk halkı AKP’yi yine bir yerel seçimde cezalandırmayı tercih etmiştir. Fakat bunun kendiliğinden genel seçimlere yansımasını beklemek yanılgı olacaktır.
AKP’nin genel seçimlerde izlediği güvenlik politikaları halk nezdinde itibar görürken, yerel seçimlerde bu durum itibar görmemiştir. Fakat önümüzdeki seçimlerde ekonomik darboğazda olan hükümetin yine güvenlik politikalarına meylederek kendi seçmenini konsolide etme yoluna gideceği açıktır.
Önümüzdeki günlerde hükümetin Suriye ve Irak’a yapacağı operasyonların iç kamuoyuna yönelik bir amacı da, seçim mağlubiyetini unutturmak olacaktır.
Seçimlerde AKP’nin mağlubiyetinin analiz edilmesi de muhalefet açısından elzemdir. AKP’nin seçim mağlubiyetinin birden çok sebebi varken, en öne çıkan hususlar aşağıda listelenmiştir.
AKP’nin Seçim Mağlubiyetinin Sebepleri
Ekonomik Kriz: Ekonomik kriz ve enflasyon AKP’nin yerel seçimleri kaybetmesinin en büyük sebebidir. Bilhassa bu seçimlerde koyu AKP seçmenleri bile, hükümeti cezalandırmak için oy kullanmaya gitmemiştir.
Emeklilere Zam Yok Açıklaması: Erdoğan’ın mevcut ekonomik şartlarda 10000 TL olan en düşük emekli maaşını arttırmayacağını, tüm yatırımlar durdurulsa bile emeklilere vadedilen artışın karşılanamayacağını, bunun bütçeye çok büyük yük getireceğini açıklamıştır. Bu husus, hatırı sayılır bir bölümü AKP seçmeni olan emeklileri kızdırmış, sandığa yansıması ise ağır olmuştur.
İsrail-Filistin Savaşında AKP’nin İkiyüzlü Tutumu: İsrail’in Gazze’yi işgaline sert tepki gösteren AKP’nin diğer taraftan da İsrail ile ticaret yapmaya devam etmesi, bunun belgelerinin çıkması İslamcı seçmeni kızdırmış, Fatih Erbakan’ın bunu gündeme getirmesi de infial yaratarak AKP’nin oyunu düşürmüştür.
Yeni Anayasa: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk 4 maddesinin değiştirileceği konusundaki şayialar Türk toplumunda olumsuz algılanmış, AKP’nin seçimden sonra HDP ile yeni bir çözüm sürecine gidebileceğine dair kaygıları güçlendirmiştir.
Türk Futbolunda Son Dönemdeki Gelişmeler: Mazileri Kurtuluş Savaşı cephelerine kadar uzanan dost kulüpleri birbirine düşman eden toplumsal kutuplaşmayı ivmelendirecek ölçüde fahiş hatalar yapılmasına sessiz kalarak liyakatsizliği ve beceriksizliği meşrulaştıran futbol federasyonu başkanı Mehmet Büyükekşi’nin Suudi Arabistan’daki rezalete rağmen görevde tutulması ve Fenerbahçe-Trabzonspor maçı sonrasında Fenerbahçe taraftarının hükümete tepki göstermesi de seçimi belirleyen faktörler arasında yer almaktadır.