Ahmet Davutoğlu ve Özgür Özel'den ortak basın açıklaması
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine açtığı 'cunta başı' davasına ilişkin yaptığı açıklamada, 'Erdoğan'a darbeci diyen ilk kişi Sayın Bahçeli'dir ben değilim. Ben aradan çekilirim, Sayın Bahçeli ile aralarında halletsinler' dedi.
12punto
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik “cunta başkanı” ifadesi nedeniyle açtığı davaya, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçmişte yaptığı açıklamaları hatırlatarak yanıt verdi.
Özel, 'Erdoğan’a darbeci diyen ilk kişi ben değil, Sayın Bahçeli’dir. 2012 yılındaki grup toplantısında Erdoğan’a 'cuntacı', AK Parti yönetimine ise 'cunta yönetimi' demişti. Bu nedenle ben aradan çekilirim, bu meseleyi Sayın Bahçeli ile kendi aralarında çözsünler' ifadelerini kullandı.
Öte yandan Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyeti CHP Genel Merkezi’nde ağırladı. Görüşmenin ardından iki lider ortak bir basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
'Bütün partilerin onayıyla iktidar-muhalefet ve geçmiş dönemler de dahil olmak üzere tüm belediye başkanlarını araştıracağımız bir komisyon kuralım.
Yerel yönetimlerde bir milli irade oluştu. Bu milli iradeye de saygı duyulmalı. Milli irade beni seçtiğinde saygı duyarım, başkasını seçtiğinde kuşku duyarım dediğinizde milli iradeyi yok edersiniz.
Gençlerimiz daha çok özgürlük, adalet ve hukuk istiyor.
Sayın Mahir Polat, yargılanacaksa bile tahliye edilerek sürecin sürdürülmesi gerekir.'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşmasından öne çıkanlar ise şu şekilde:
'Sayın Genel Başkan’ın AKP’nin o günkü çizgisiyle ayrıştığı ilk noktayı hepimiz bilmiyor muyuz? Serbest dolaşım için Avrupa Birliği kriterleri hazırlanmaya çalışılırken gelip de işin dayandığı yer Sayın Başbakan’ın da o dönemde ısrarla savunduğu Siyasi Ahlak Yasasıydı. Siyasi Ahlak Yasasını çıkarmayı Sayın Davutoğlu savunurken ona kimin, nasıl karşı çıktığını ve hangi süreçleri başlattığını hepimiz biliyoruz. Bugün bir sonraki halefine darbe yapan kişi, o dönemde de kendi halefine, genel başkanlığı bıraktığı kendisinden sonra seçilen kişiye, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendinden sonraki Başbakanı’na parti içi bir darbe yapmamış mıydı?
Temel ayrım; siyasi ahlak ve siyasi etik. Benim aklımda o dönemden Sayın Davutoğlu’nun ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ dediği kaldı. Erdoğan’dan geriye ne kaldı? Bunların hepsini dikkatlice görmek gerekiyor. Biz hem Sayın Genel Başkan’ın hem de heyetinin çok değerli görüşlerinden yaralandık, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Tespitlerimiz ortak. Türkiye’de büyük bir hukuksuzluk var. Türkiye’de otokrasiyi savunanlar ile demokrasiyi savunanlar iki ayrı hat oldu. Ama bu hat; Saraçhane’de toplanan kişiler, ne sadece Cumhuriyet Halk Partili’dir ne de Saraçhane geçmişte iktidara oy vermişlerin bulunmadığı, sadece muhaliflerin bulunduğu bir meydandır.
Saraçhane, demokrasiyi savunan, hukuku savunan 100 binlerin milyonlara ulaştığı, iki - üç kişinin bir araya gelmesinin yasaklandığı o 10 günün yedisinde milyonlarca kişinin bütün engellemelere rağmen… Metroların çalışmadığı, otobüslerin engellendiği, bariyerlerin konulduğu, köprülerin kaldırıldığı şartlarda milyonluk gece mitingleri, Türkiye’nin demokrasiye sahip çıktığını ve sandığa uzanan her eli kırdığı gibi sandığı elinden almaya çalışan bu ele de karşı çıktığını gösteren hepimize umut veren bir mücadeledir. Gençlerin ön planda olduğu bu mücadele, gençlerin bir gün birisi özgürlükleri, hukuku, demokrasiyi ortadan kaldırıp, seçilmişin yerine kayyım atamaya niyetlendiğinde seçtiklerine ya da seçeceklerine nasıl sahip çıktıklarını gösteren son derece önemli bir toplumsal olaydır, başkaldırıdır.
'ERDOĞAN’A ‘DARBECİ’ DİYEN İLK KİŞİ BEN DEĞİLİM'
Özel, iktidara yönelik, 'cunta' söylemi nedeniyle kendisine yönelik suç duyurusu ve tazminat davası hakkındaki soruya verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı.
'Değerli arkadaşlar ‘cunta’ ve ‘cuntacı’ lafı üzerine açılan davada bana ceza gelirse, Sayın Bahçeli’ye rücu ettiririm. Erdoğan’a ‘darbeci’ diyen ilk kişi Sayın Bahçeli’dir, ben değilim. 2012 grup toplantısında Erdoğan’a ‘cuntacı’ diyor, AK Parti yönetimine ‘cunta yönetimi’ diyor ve Erdoğan’a ‘cuntacı’ dedikten sonra, ben bugün Erdoğan’a ‘cuntacı’ ve ‘cunta’ dedim diye bir siyasi yasak gelirse rücu davası açarım. Sayın Bahçeli‘den bunu talep etmeleri lazım. Ben aradan çekilirim. Sayın Bahçeli ile aralarında halletsinler. Benim Erdoğan’a ‘cuntacı’ deme sebebim tam da şudur: Girdiği son genel seçimle aldığı unvan Cumhurbaşkanıdır. Ben de kendisine defalarca ‘Sayın Cumhurbaşkanı’ ifadesini kullandım. Son giriştiği darbe girişimi, millet tarafından püskürtülen darbe girişimi, yerel seçim sonuçlarına darbe, yerel seçimde halkın seçtiği çok sayıda belediye başkanlığı kayyım ataması, benim Esenyurt ve Şişli Belediye Başkanlarıma kayyum ataması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atama girişimi, partime kayyım atama girişimleri darbe girişimidir. Darbeyi yapanların sivil ya da asker olduğuna bakılmadan buna kalkışanlara cunta denir, cuntacı denir. O yüzden manevi tazminat konusunda hiçbir endişem yok. Aralarında anlaşır Cumhur İttifakı. ‘Cuntacı’ demek suçsa Devlet Bahçeli’den alırlar mahkemenin hükmedeceği parayı. Ben kendimi çok yormam. Ama yorarsam ne olur? Şu olur: Nasıl o dönemde Milli Savunma Bakanı olduğu sırada Hulusi Akar’a arkadaşlarının ona hakkını helal etmediklerini söylediğimde 500 bin liralık dava açacak deyip, kendi duyurup, o dava açılmış, tüm sürecin sonunda 224 silah arkadaşı, ‘Biz ona hakkımızı helal etmiyoruz ve arkadaşlarımız da hakkını helal etmeden öldüler’ deyip 224 kişi tanıklık talebinde bulunduysa, nasıl tüm süreç bitti ve mahkemeyi ben kazandıysam, mahkeme yoluyla bunu ispat ettiysem beni çok zorlamasınlar. Cuntacı olduğunu da mahkeme yoluyla ispat edecek çok ciddi kanıtlar var.'