'AKP 90'ların karanlığını nasıl diriltti?' Alper Taş ve Bahadır Özgür anlattı
Mafya ilişkilerinden kopamayan ve devlet içerisindeki yapılanmaları da kollayan AKP iktidarı 90’lardan bugüne devlet içerisindeki mafyalaşmayayı sürdürüyor. Alper Taş ve Bahadır Özgür, süreci anlattı.
12punto
AKP iktidarı da ilk yıllarında buna benzer pozisyon almaktan geri durmadı. Özgürlük vaatleriyle, ülkeyi Avrupa Birliği’ne dâhil etme iddiaları ile gelen AKP aslında daha arka planda bırakılan bu ilişkiler ağı ile hiç kopmadı. Hatta neredeyse o günün bütün aktörlerini bugüne taşımaya devam etti.
90’ların mafya düzeninden AKP’nin bugününe kadar süren mafya-devlet-siyaset ilişkilerini SOL Parti MYK üyesi Alper Taş ve Gazeteci Bahadır Özgür, BirGün TV'de değerlendirdi.
"EKONOMİK KRİZ, SUİKAST, FAİLİ MEÇHUL"
90'ların değerlendirmesini yapan Taş, "90'lı yıllar bugünkü rejimin temellerinin atıldığı, o konudaki gerilimlerin ve tartışmaların derinleştiği bir dönem. Rejim krizinin çok çeşitli biçimlerde kendisini ortaya koyduğu bir dönem. Ekonomik kriz dinamiği var. Temsiliyet anlamında yaşanan bir kriz var. Koalisyonlarla yürüyen bir süreç. Kirli savaşın adeta toplumu çürüttüğü, suikastler cinayetler faili meçhuller var. Siyasal islamcılığın bir kriz olarak ortaya çıktığı bir dönemdir." diye konuştu.
"1972 DARBESİYLE BİRLİKTE BAŞLAMIŞTIR"
Değerlendirmelere ek yapan Özgür şöyle konuştu:
"90'lar deyince akla ilk gelen 'susurluk' oluyor. Susurluk, siyaset, ticaret, mafya ve devlet ilişkilerinin iç içe geçtiği bir yapıyı temsil ediyordu. Ama bu sadece 90'lara özgü bir şey değildi. 90'larda ortaya çıkıan ilişkiler esasında 70'li yıllarda devlet mekanizması içerisinde ortaya çıkmış ve entegre olmuş siyasal işleyişin 90'larda gün yüzüne çıkması anlamına geliyor. Özellikle Mehmet Ağar ekibinin ilk defa sahneye çıkma sürecidir. Mafyanın devlet aygıtı içerisine girmesi ve bir aparat haline gelmesi, 1972 darbesiyle birlikte başlamıştır."
90'ların karanlık yapısına ilişkin Mehmet Ağar'a değinen Özgür, "Mehmet Ağar'a baktığımız zaman, bu ilişkilerin de bir tarihi oraya çıkıyor. Emniyet görevlisi olarak başlıyor, Emniyet yöneticisi oluyor, Bakan oluyor, milletvekili oluyor ve bir iş insanı olarak karşımıza çıkıyor yani kariyeri git gide aşağı doğru düşen değil yükselen bir pozisyonda karşımıza çıkıyor." diye konuştu.
"ON YILDA BİR MAFYATİK İLİŞKİLER ORTAYA DÖKÜLÜYOR"
Özgür şöyle devam etti:
"Bugünkü olan olaylara baktığımız zaman, bir süreklilik ve kopuşları dikkate alarak bakmak lazım. Bir süreklilik var Türkiye'de. 40 yıldır her on yılda bir mafyatik ilişkilerin ortaya döküldüğü skandallarla karşılaşıyoruz. Her on yılda bir birikmiş bu ilişkiler ortaya dökülüyor. Bu süreklilik sadece aktörler ile ilgili değil. Türkiye'deki siyasal ve iktisadi yapının kendisiyle alakalı. Her yeni iktidar döneminde bu ilişkilerin yeni baştan kurgulanmış bir durumla karşı karşıyaya kalıyoruz."
"28 ŞUBAT İLE BAŞKA BİR SÜRECE GİRİLMİŞ DÖNEM OLDU"
28 Şubat dönemine değinen Taş, "Halkın inisiyatifinde gelişen ışık söndürme eylemleriyle gelişen bu süreci, egemen güçlerin en büyük aygıtı olan ordu, 28 Şubat süreciyle kendi denetimine aldı çünkü orada Refah Yol iktidarı söz konusuydu. Rehah Partisi'de bir tür Doğru Yol ve Tansu Çiller'in yolsuzluklarını aklayarak konuşan bir koalisyondu. Susurluk gerçekliliğine gözünü kapatması Doğru Yol iktidarına karşı ordu eksenli bir karşı koyuş süreci gelişti ve süreç 28 Şubat 1997 ile ordunun bizzat siyasi parti olarak sürece el koyduğu ve doğal olarak ardından başlayan başka bir dönem oldu." ifadelerini kullandı.
"SERMAYEDARLAR ETKİN ROL OYNADI"
Sözlerine devam eden Taş, "Bütün bu kavgaların arka planında yatan esas nokta, sermayenin yeni dünya düzeni bağlamında kendisini yeniden yapılandırması ve bu yapılandırma konusunda egemen sınıfların yeni konjonktürde kendsini nasıl konumlandıracağına ilişkin bir süreç olarak bu dönem yaşandı. Buradaki süreci ordu, sermaye ve cemaatten bağımsız almamak gerekir. Egemenler bu kriz süreci içerisinde krize verdikleri bir yanıttı. 'Yürütme daha etkin olsun, Başkanlık Sistemi ile bölgesel bir güç parçası haline gelsin. Sermaye artık misak-ı milli sınırları içerisinde bir pazar arayışı dışında başka pazarlara yönelebilsin ve ordu da buna izin verecek noktaya taşınsın' niyetlerindeydi." şeklinde konuştu.
"DEVLET BAHÇELİ'NİN ATTIĞI CAN SİMİDİ KURTARDI"
Taş, "AKP bu geleneksel devlet güçlerini kendisine dönük dirençlerini çeşitli pragmatistk ittifaklar kurarak, sol liberal kesimleri yanına alarak, hatta çözüm sürecinde kürt hareketini yanına alarak veya domine ederek, rejimin inşası konusunda çok önemli adımlar attı. 2017'den sonra bu adımlar gittikçe yoğunlaştı. 15 Temmuz darbe süreci beraberinde bir fırsat verdi AKP'ye ve Devlet Bahçeli'nin attığı can simidiyle stratejisine devam etti. Yine bir devlet politikası olarak AKP-MHP birleşti ve egemen güçlerin etkin özneleri süreci başkanlık sürecine taşıdılar." ifadelerini kullandı.