Bu iddia kulisleri karıştırdı: Başsavcılığın düzenlediği basın toplantısına 'Ankara' ayarı!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, İBB soruşturmasının iddianamesini açıkladığı günde düzenlemesi planlanan basın toplantısının, Ankara müdahalesiyle revize edilip bilgilendirme toplantısına dönüştüğü öne sürüldü. CHP, iddianamenin yetersiz delillerle hazırlandığını belirterek, sürecin siyasi olduğunu savundu.
12punto
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturmasının iddianamesini açıkladığı 11 Kasım tarihinde, ilk kez basın toplantısı yapmayı planlıyordu.
Ancak, bu toplantı, şaşırtıcı bir şekilde revize edilerek bir “bilgilendirme toplantısı”na dönüştürüldü. Başsavcılığın, belirli gazetecilerle gerçekleştirdiği bu bilgilendirme toplantısının, Ankara’nın müdahalesiyle yapılan bir değişiklik olduğu iddia edildi.
ANKARA’DAN GELEN "İNCE AYAR"
Gazeteci Nuray Babacan, toplantının dönüşümüyle ilgili olarak, "Ankara'dan gelen ince ayar"dan bahsederek, İstanbul Başsavcısı'nın iddianameyi açıklamak için yapacağı basın toplantısının, kameraların içeri alınmadığı bir bilgilendirme toplantısına dönüştürüldüğünü belirtti. Babacan, bu değişikliğin, başsavcının siyasi bir figüre dönüşmemesi adına yapıldığını ileri sürdü.
CHP’DEN "HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ SÜREÇ" ELEŞTİRİSİ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 240 gündür tutuklu olduğu süreçte, CHP, iddianamede tanık beyanları dışında somut bir delil bulunmadığını ifade etti. İddianamede yer alan, İmamoğlu’nun amacının CHP’yi ele geçirip Cumhurbaşkanı olmak olduğu yönündeki ifadelere tepki gösteren muhalefet, sürecin hukuki değil, siyasi bir süreç haline geldiğini savundu.
İDDİANAMENİN YETERSİZ DELİLLERİ
CHP tarafından yapılan açıklamada, iddianamenin hukuki bir temele dayanmadığı ve yalnızca tanık ifadelerine dayandığı vurgulandı. Ayrıca, İmamoğlu'nun tutukluluğu boyunca 237 gün boyunca iddianame hazırlanmadığı belirtildi. İmamoğlu'nun tutukluluğunun 237. gününde iddianamenin hazırlanması, kamuoyunda “hukuki bir süreçten çok siyasi bir operasyon” olduğu yönünde yorumlara yol açtı.
Babacan, iktidardaki hukukçuların CHP hakkında Yargıtay’a bildirimde bulunulması yorumlarına da tepki gösterdi. Anayasaya aykırı bir şekilde, parti mali denetimlerinin Yargıtay yerine Anayasa Mahkemesi tarafından yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, yargı sürecinin, baştan sona bir "şekil şartı" olarak görüldüğünü, ifadelerin dikkate alınmadan yargı sürecinin ilerletildiğini savundu.
"ORGANİZASYON" İDDİALARI VE YARGI SÜRECİ
Babacan, iddianamede yer alan “örgüt” ifadelerine de dikkat çekti. İmamoğlu’nun ve diğer siyasilerin örgüt üyeliğinden söz edebilmek için mahkumiyet kararı gerektiğini belirten Babacan, bu süreçte mahkeme kararı olmadan, "örgüt üyesi" ifadelerinin kullanılamayacağını söyledi.