Erdoğan'dan 8 Mart mesajı
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı'nda konuştu. Erdoğan, "Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır" dedi.
12punto
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı'na katıldı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye'nin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ediyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yad ediyorum. Şehitlerimizin her biri birer metanet abidesi olan anne babalarına, gözü yaşlı eşlerine ve öksüzlerine mevladan sabırlar diliyorum. 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirmek için ömürlerini harcayan annelerimize teşekkürlerimi ifade ediyorum. Eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü'nü gönülden tebrik ediyorum.
"SADECE 8 MART DEĞİL..."
Önümüz seçim. Bundan 22 gün sonra sandıklara giderek inşallah yerel yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini görüyoruz. Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş bir kardeşinizim. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa katkıları yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. 8 Martı'ı aracı kılarak devletimizin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçiriyor, sorun tespit edersek onu gidermeye çalışıyoruz. Kendimizi bugüne kadar asla sloganlar hapsetmedik.
Kadınlarla buluşmalarımızda şiddetin önlenmesinden kadının güçlenmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar yeni projeler, programlar açıkladık. Kadınların her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkanlardan adil faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptık ve yapacağız. Destek mekanizmaları ile yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik, sosyal statüsünü güçlendirdik. 2024-2028'i kapsayan strateji belgemiz 5 ana sütunda yükseliyor. Aile Bakanımızın şahsında 5 temel amaç, 20 stratejiden oluşan belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum.
"GÜÇLÜ AİLE İÇİN EN ÖNEMLİ ŞART GÜÇLÜ KADINDIR"
Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonu ile 2. asrına yelken açtık. Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ekseninde yürütüyoruz. Amacımız kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Bizim inancımızda aile toplumun temel direğidir. Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına imkan sağlamıştır. Aile, bireyleri ayakta tutmuş, toplumu yozlaşmalara karşı korumuş. Aile ne kadar güçlü ise, bireyler ve toplum da o derece güçlü olmuştur. Ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiştir. Güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, geleceğimizin de garantisidir. Güçlü aile için en önemli şart ise güçlü kadındır. Hal böyleyken aile ile kadını ayıran, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz.
"SORSANIZ KADIN HAKLARINI SAVUNUYORUZ DERLER"
Ülkemizde aile kavramına alerjisi olan bir kesim var. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki, bakanlığımızın adındaki aile kavramından bile rahatsız oluyorlar. Kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız kadın haklarını savunuyoruz derler. 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların haklarının gasp edilmesine aleni destek verirler. Cinsiyetsizleştirme politikalarına karşı tek cümle kurmazlar. Ev kadınlarının hakir görülmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar.
BATI'YA GAZZE TEPKİSİ
Soruyorum sizlere dünyada kadın hakları diye ortalığı ayağa kaldıranların 7 Ekim'den beri Filistin'de katledilen çoğunluğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini hiç duydunuz mu? İsrail'in soykırım politikaları karşısında hareketlere geçtiklerini gördünüz mü? Son raporunda Türkiye'yi eleştiren AB Konseyi'nden bugüne kadar İsrail'e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette değil.
"KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK"
Son 21 yılda yazdığımız başarı destanında ülkemiz kadınlarının emeğini, çabasını nasıl inkar edebiliriz? Şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere her alanda bir başarı varsa bunda en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeği vardır. Önümüze çıkartılan engellerin üstesinden hep siz kadınların desteği ile geldik. Yürek yüreğe verdik. Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlarla ilgili pozitif ayrımcılığı anayasa kuralı haline getirdik. Siyasi hayatımızda kimsenin hayat tarzına karışmadık. Bu tavrımızın aksine tek bir örnek gösterilemez. Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını müşahade ediyoruz. "Nefes alamayacaksınız, şu gelecek" diyerek güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs öncesinde de başvurmuşlar ama kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır.