Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, süreç üzerine yazdığı yazıda, CHP'ye yönelik operasyonları ve diğer adımları eleştirerek, bu hamlelerin toplumsal ayrışmayı arttırdığını belirtti.

12punto

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, T24 için kaleme aldığı yazısında, hükümetin son dönemlerdeki adımlarını ve toplumsal süreçleri değerlendirdi. “Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?” başlıklı yazısında, Demirtaş, CHP'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonların toplumu daha da kutuplaştırdığını vurguladı.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Demirtaş, iktidarın sürecin başında atması gereken önemli adımları sıraladı. Ancak CHP’ye yönelik yapılan operasyonlar ve kayyum atanan belediyelerin iade edilmemesi gibi uygulamaların, ayrışmayı daha da derinleştirdiğini belirtti.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Selahattin Demirtaş, kayyum atamaları ve hasta mahpusların serbest bırakılmaması gibi unsurların, toplumsal uzlaşı ve barışa zarar verdiğini ifade etti. "Bu adımlar, toplumsal bağları zayıflattı ve sürecin ilerlemesine engel oldu" dedi.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

"KÜRT – TÜRK KARDEŞLİĞİ ZORLAŞTI"

Demirtaş, yazısında Kürt-Türk kardeşliği üzerine de değerlendirmelerde bulundu. "Kürt – Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi" ifadelerini kullandı. Demirtaş, bu durumu üzülerek izlediğini belirtti. “Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum” dedi.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

‘NELER YAPABİLİRDİK YA DA YAPABİLİRİZ’

Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı yazının tamamı şöyle:

“Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?”

Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı... Peki neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen...

Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın inisiyatifleriyle son bir yılda önemli gelişmeler yaşandı, ciddi adımlar atıldı.

- Bahçeli’nin Ekim 2024’teki girişimi ve çağrısı

- Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı

- Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi

- PKK’nin fesih kongresi

- TBMM’de komisyon kurulması

- Süleymaniye’de silahları yakma töreni yapılması

- PKK’nin Türkiye’den tümüyle çekilmesi

- SDG’nin Şam ile entegrasyon anlaşmasına varması

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Bunlar küçümsenecek, hiçleştirilecek adımlar değil. Hepsi de değerli ve tarihi hamleler. Tamamı da Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini yakından ilgilendiren ciddi, olumlu gelişmeler. Yani konunun “güvenlik” boyutunda, bir yılda büyük mesafe kat edildi. Bu, işin olumlu tarafı.

‘SÜRECİN KİLİT KAVRAMI SİLAH DEĞİL KARDEŞLİKTİR’

Şimdi soru şudur: Süreç sadece “güvenlik” başlığından ve “güvenlik” başlığı da sadece silahtan mı oluşuyor? Bu soruya evet cevabı verenler ya “güvenlik” kavramını ya da süreci hiç anlamamış, en azından bizim anladığımız şekilde anlamamış demektir.

Oysa sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı. Çıkarılması gereken yasalardan söz etmiyorum, henüz o konuda da ilerleme olmadı ancak yasadan önce yapılması gereken şey, duyguda birliği sağlamaya yönelik çalışmalardır, bunlar yapılmadı.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

‘YASA MECLİS’TEN ÖNCE HALKIN BİLİNCİNDE YAPILMALIDIR’

“Yasa nerede yapılır?” diye sorulsa herkes net bir şekilde “Meclis’te” diye cevaplayacaktır ancak bu cevap doğru değil. Yasa toplumda, halkta, millette yapılır; Meclis ise o yasayı norma dönüştürür ve bağlayıcı hale getirir. Dolayısıyla kardeşliğin yasaları önce halkın bağrında, yüreğinde, benliğinde ve bilincinde yapılmalıdır.

İşin esası ideoloji, teori, norm değil duygudur. Kardeşlik önce duyguda kurulur, sonra Meclis onu norma, yasaya dönüştürür. Ortada duygu yokken yasa yapmaya kalkarsanız hem zorlanırsınız hem de halkın iradesinin tersine adım atmış olursunuz. Her şeyi getirip yasaya bağlamak ve sanki yasalar çıksa tüm sorunlar hemen o saat çözülecekmiş gibi bir beklentiye girmek büyük hatadır. Mesela Meclis yarın, “Kürtler ile Türkler kardeştir ve birbirlerini sevmek zorundadırlar” diye bir yasa yapsa mesele hallolur mu? Sabahına herkes birbirini sevmeye mi başlar?

Evet, Kürt ile Türk kardeştir, birbirlerini kardeş gibi, ana gibi, yar gibi sevmelidir. Fakat son yüz yılın hataları nedeniyle araya kan girdi, silah girdi, ayrımcılık girdi. Tamamı Türk ve Kürt analarının evladı olan 50 bin kardeşimiz Türkiye’nin her mezarlığında toprağın altına girdi, bazılarının mezarı bile yok. Öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar, nefretler, intikam duyguları birikti, birikti, kardeşlerin arasına girdi. Bunları gidermek, yasımızı ve acımızı ortaklaştırmak, yaralarımızı karşılıklı sarmak, göz göze bakıp kardeşçe sarılmak, hüzün ve sevinç gözyaşlarını aynı anda dökmek yasadan çok daha öncelikli, yapıcı ve kalıcı olur. Zaten bunları yaptıktan sonra yasayı yapmak çok kolaydır ve o iş artık sadece küçük bir detaydır.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda

‘NELER YAPILABİLİRDİ?’

Peki bu belirttiklerimi sağlamak için neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen. Mesela Meclis Komisyonu aylarca “dinleme” adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı? Neler mesela?

• Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi.

• Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi.

• Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize etselerdi. Tüm Diyarbakır, Trabzonspor ve Amedspor bayraklarıyla donatılsaydı. Karadeniz’den akın akın gelen kardeşlerimiz Diyarbakırlıların evlerinde misafir edilselerdi, stadyuma maçı izlemeye birlikte gitselerdi. Vanspor, aynı şekilde Kayserispor’a konuk olsaydı ve Kürt kardeşlerimiz akın akın Kayseri’ye gidip evlerde misafir olsalardı.

• Milli futbol takımı, bir maçını Diyarbakır Stadyumu’nda oynasaydı ve Diyarbakırlılar Milli Takım’a canı gönülden sahip çıksalardı.

• Bir otobüs dolusu genç Edirne’den, bir otobüs genç de Hakkari’den yola çıksaydı, Anıtkabir’de buluşup Türkçe ve Kürtçe bir kardeşlik bildirisi okusalar, bildiriyi Anıtkabir defterine de yazsalardı.

• Bir otobüs dolusu genç İzmir’den, bir otobüs de Kars’tan yola çıksa ve Çanakkale Şehitliği’nde buluşup kardeşlik bildirisini Türkçe ve Kürtçe okusalar, oradan beraberce Ankara’ya, Meclis’e gelip bildiriyi Meclis Başkanı’na teslim etselerdi.

• Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenlense ve TRT sanatçıları ile Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe kardeşlik türküleri, şarkıları söyleselerdi.

• Milli Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Kürtçe - Türkçe ve Türkçe - Kürtçe sözlük ile gramer kitabı basılsaydı ve tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılsaydı.

• Bursa Ulu Camide ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbesi okunsaydı.

• Evlatlarını çatışmalarda kaybetmiş Türk ve Kürt anaları kol kola girip beraberce mezarlıkları ziyaret etselerdi, akşamına da Beştepe’de Cumhurbaşkanı tarafından ağırlansalardı.

Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı: CHP operasyonlarına dikkat çekti

Bunlar yapılmadı ama

Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi.

Bunlar yapılmadı ama başta da belirttiğim gibi bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi.

Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan “mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet” operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt – Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi.