Tutuklama talep edilmişti: Tunç Soyer'in emniyet ifadesi ortaya çıktı
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, önceki dönem başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 97 şüpheli tutuklanma talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Aynı zamanda Soyer'in emniyetteki ifadeleri ortaya çıktı.
12punto

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen kapsamlı soruşturmada, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş. ile çeşitli yapı kooperatifleri mercek altına alındı. Soruşturma kapsamında 1 Temmuz’da başlatılan operasyonla 137 kişi gözaltına alındı.
Soruşturma, Sayıştay, mülkiye müfettişleri ve bilirkişi raporlarına dayandırılırken, şüphelilere “ihaleye fesat karıştırma” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlamaları yöneltildi.
Emniyet işlemleri tamamlanan 137 şüpheliden 20’si serbest bırakılırken, geriye kalan 117 kişi sabah saatlerinde Bayraklı’daki İzmir Adliyesi’ne getirildi.
Şüphelilerden biri savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı, 19 kişi hakkında ise adli kontrol talebiyle işlem yapıldı.

SOYER’İN EMNİYET İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Bu arada Tunç Soyer’in Emniyet’te alınan ifadesi ortaya çıktı. Soyer, uyguladığı halk konut projelerinin başta İngiltere olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde ilham kaynağı olduğunu söyledi. Soyer ifadesini Mevlana’nın, “Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir” sözüyle tamamladı. Soru ve yanıtlar şöyle:
SOYER’E KENTSEL DÖNÜŞÜM VE KOOPERATİF MODELİ SORULDU
SORU: İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2024/155524 ve 2024/154921soruşturma sayılarına istinaden yürütülen soruşturmalar kapsamında; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile İzbeton A.Ş. arasında imzalanan Karşıyaka İlçesi Örnekköy Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı 3. Etap, Karşıyaka İlçesi Örnekköy Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı 4. Etap, Gaziemir İlçesi Aktepe ve Emrez Mahalleleri Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı 1. Etap, Karabağlar İlçesi Uzundere Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı 3. Etap ve Karabağlar İlçesi Uzundere Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı 4. Etap projelerinde görev aldınız mı, aldıysanız bu projelerde göreviniz neydi ve bu projelerin hazırlık ve imza aşamaları ile ilgili detaylı ifadenizi veriniz?
CEVAP: Bu beş proje benim İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde başlatılmış projelerdir.

İzmir ili bir deprem şehridir. Bu nedenle ilimizde kentsel dönüşüm yapılması ülkemizin diğer şehirlerine göre daha büyük öncelik ve ivedilik taşımaktadır. Nitekim İzmir ilimizdeki 30 Ekim Depreminin ardından 117 canımız kaybedilmiş ve binlerce bina ağır, orta, düşük hasarlı olmak üzere hasar görmüştür. Özellikle orta hasarlı binalarla ilgili mevzuatımız çözüm sunmaktan uzaktır. Ağır hasarlı binalarla ilgili devletimizin getirdiği çözümler olmasına rağmen orta hasarlı binalarla ilgili bina sahibine “Ya yıkın yapın ya da güçlendirerek oturun denmektedir. Dolayısıyla orta hasarlı binalarla ilgili çözüm üretmek sorumluluğu vardır.
Deprem sonra da “K” alanı olarak tarif edilen ve hasarlı binaların olduğu bölgelerde binalara yüzde 20 kat fazlası veren imar değişikliği Büyükşehir Belediye Meclisine sunulmuş ve oybirliğiyle imar artışı onaylanmıştır. Bu artış, örnek verecek olursak; 40 dairelik bir binanın 48 daire olarak yapılmasına imkan vermiştir. Yani mantık olarak ilave yapılacak olan 8 daire ile 40 dairenin maliyetinin karşılanması, vatandaşın cebinden müteahhitlere verilecek paranın en az seviyede çıkması hedeflenmiştir.
Ancak müteahhitler eklenecek yüzde 20 oranını yeterli görmedikleri için kat maliklerinin çok daha ağır bedeller ödemesi durumuyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu durumda vatandaşın daha düşük bedellerle inşaat yapabilmesi için kooperatifleşmeleri çözümünü ürettik. Bu durum kısaca vatandaşın kat malikliğinden feragat ederek arsa hissedarı olması sonucunu doğurmuştur ve bu durumda belediye şirketi olan İzBeton A.Ş.’nin tek tek kat malikleriyle yapamayacağı müteahhitlik hizmetleri anlaşmasını kooperatifle yapılabilmesi imkanını yaratmıştır. Yani bu durum İzBeton A.Ş.’nin yüzde 1 gibi KDV oranından dolayı çok düşük bedelle vatandaşa çok düşük ücretlerde müteahhitlik hizmeti vermesinin önünü açmıştır.

Bu modeli kullanarak Bayraklı ilçesinde onlarca apartman kooperatifleşerek İzBeton A.Ş. ile protokoller yapmış ve böylece çok düşük maliyetler ödeyerek vatandaşlar evlerine kavuşmuşlardır. İlk örnek ise Bayraklı Depreminin sembol binalarından olan Dilber Apartmanı’nda gerçekleştirilmiş ve bina tamamlandıktan sonra ismine Soyer Apartmanı verilerek vatandaşlar yeni evlerine taşınmışlardır.
Bu örnekten aldığımız cesaretle İzmir ilinde 6 bölgede tıkanmış olan kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirebileceğimizi gördük. Benim dönemimden önce de benim dönemimde de kentsel dönüşüm ihaleleri için yaptığımız girişimler müteahhitlerin paylarını düşük görerek ihaleye katılmamaları şeklinde sürüncemede kalmıştır. Öncelikle bu durumu çözmek için İzmir ilindeki müteahhitleri defalarca toplantıya çağırarak ihalelere katılmaları konusunda teşvik etmeye gayret ettim. Ancak bu girişimlerim hep sonuçsuz kaldı. Nihayet Bayraklı bölgesinde uyguladığımız Halk Konut projelerinden ilham alarak ihalelere öncelikle İzBeton A.Ş’yi sokmaya ve bu şirket adına kurulacak kooperatiflerle inşaatları yapmasına karar verdik.

İzBeton A.Ş’nin ihalelere katılması kararı İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nden de oybirliğiyle karar alınarak geçmiştir. İzBeton A.Ş.’ nin katıldığı ihalelerden Örnekköy 3. Etap İzBeton A.Ş. üzerinde kalırken, Ege Mahallesi’ndeki ihale İzBeton A.Ş. girmiş olmasına rağmen bir başka özel şirkete kalmıştır. Böylece belediye şirketinin kentsel dönüşüm ihalelerine girmesi şehirde bu ihalelere girmek konusunda nazlanan müteahhitleri harekete geçirmiştir. Kooperatif uygulamasının özetini bir örnekle vermek anlaşılır olabilir.
Örneğin 100 konutun kentsel dönüşümü söz konusu ise ve burada 200 konut yapılacak ise yapılacak olan 200 konutun 100’ü müteahhit payı, 100’ü ise hak sahipleri konutları olacaktır. Kooperatif uygulaması 100 kişinin kuracağı bir kooperatifle her bir kooperatif ortağının hem kendisine hem de bir hak sahibine konut yapması anlamına gelmektedir. Böylece hem bir müteahhitte ödenecek olan 100 konutun payı çok daha düşük maliyetlerle birlikte karşılanmış olacak ve adeta müteahhittin alacağı kar sıfırlanacak hem de 100 hak sahibinin konutları yine çok düşük maliyetle tamamlanarak kendilerine teslim edilecektir.
Bu saikle çıkılan yolda 1018 konut yapılacak olan Örnekköy 3. Etabında 500 kişilik kooperatifle 500 hak sahibinin evlerinin yapılması hedeflenmiştir. Hem Uzundere 3. ve 4. Etap, hem Gaziemir 1. Etap kentsel dönüşüm projeleri bu anlayışla İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’ne getirilmiş ve oybirliğiyle İzBeton A.Ş. tarafından yapılması kararlaştırılmıştır.
Özetle kentsel dönüşümde kooperatifçilik modeli son derece sağlam hukuki temeller üzerine oturan, müteahhit kar yapını ortadan kaldıran ve çok sayıda kentsel dönüşüm projesini hayata muktedir ve yaratıcı örnek bir çözümdür. Nitekim hayata geçirdiğimiz bu model İngiltere ve dünyanın birçok ülkesinde örnek alınan bir modele dönüşmüştür.

SORU: İfadenize eklemek istediğiniz başka husus var mıdır?
CEVAP: İki husus hakkında değerlendirme yapmak istiyorum. İlk husus olarak soruşturma konusuna başka bir bakış açısıyla bakmaya dair. İkinci husus olarak ise kişisel olarak soruşturmaya dair değerlendirmemdir.

İlk hususu açacak olursak; parayla satın alınmayan tek şey zamandır. İnsanın kişisel hayatında yaşadığı zaman kaybı telafisi mümkün olmayan zararlar yaratabilir. Örneğin gidebileceğiniz bir sınavı kaçırmanız hayat boyu size bedel ödetebilir. Peki kişisel hayatta bu kadar önemli olan zaman kaybı kamu hayatına toplumsal hayata nasıl yansır? Türk hukuk mevzuatı kamusal alanda çalışan atanmış ya da seçilmişlerin yaratacakları zaman kaybıyla ilgili hukuki düzenlemeler konusunda yeterli değildir. Örneğin görevi ihmal, görevi kötüye kullanma gibi düzenlemeler dışındaki büyük eksiklikten söz ediyorum. Yıllardır açılan kentsel dönüşüm ihalelerine kimsenim katılmaması nedeniyle sürgit sonuçsuz kalan kentsel dönüşüm hedefi aynı yolu takip etseydim bugün benim ifademin alınmasını gerektirmeyecekti. Yani yaratacağım zaman kaybı Türk hukuk sistemi tarafından sorgulanmazdı. Oysa ki yapılmayan kentsel dönüşüm olağanüstü büyük toplumsal kayıplara, can kayıplarına, mal kayıplarına yol açarak büyük kamusal zarar doğurabilirdi. Kısacası atanmış ya da seçilmiş kamu görevlilerinin görevlerini yeterince ifa etmemeleri nedeniyle sorgulanmamaları toplumsal olarak telafisi imkansız kamu zararlarına yol açabilir. Bu nedenle müteahhitlerin katılmaması sebebiyle sonuçsuz kalan kentsel dönüşüm ihalelerinin yaratacağı büyük kamu zararını öngördüğümden, çare arayarak kooperatif modeli gibi bir uygulamayı yürürlüğe sokmaya karar verdik.
Bu süreçte ilk adım belediye şirketi olan İzBeton A.Ş’nin ihaleye katılması idi. İkinci adım ise İzmir’ in kurumsal ticaret kurumlarını davet ederek yani İzmir Ticaret Odası, İZSİAD, ESİAD, EBSO gibi kurumların üyelerini davet ederek bu süreçte kooperatif üyesi olmaları ve kentsel dönüşüme katılmaya davet ettim.
Uyguladığımız model dünyada örnek gösterilecek ve birçok yerde uygulanabilecek özellikler taşımaktadır. Ekonomik demokrasi olarak tarif edilen ve halkın toplu üretim gücü haline gelerek ekonomide ağırlığını koyması haline gelen bu model en güçlü enstrüman olarak kooperatifleri kullanır. Bu tarz uygulamayı yani kooperatifçiliği sadece kentsel dönüşüm ve tarımsal üretim alanında değil ulaşımda İzTaşıt modeli ile geri dönüşümde çöp toplayıcılarının kooperatifleşmesiyle benzer adımları attık ve bu adımlar dünyaya ilham verecek Türkiye’nin tüm yerel yönetimlerinde uygulanabilecek modellerdir.

İkinci hususu da açacak olursak; kedi - ciğer hikayesini bilirsiniz. Vatandaş gider kasaptan 2.5 kilogram ciğer alır. Eve giderken bir şekilde ciğeri çaldırır. Şüphelendiği şahsa sorar ciğer nerede? O da az ilerideki kediyi gösterir “Ciğeri kedi yedi” der. Adam kediyi tartar, 2.5 kilogram gelir ve sorar; “Kedi buradaysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede” diye.
20 yıl önce EXPO 2015 adaylığı genel sekreterliği sırasında tek imzayla milyonlarca dolar harcama yaptım. Ardından 10 yıl Seferihisar Belediyesi’nde ve sonraki beş yıl da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde milyarlarca liralık dev bütçeleri yönettim. Bir çok bakanıktan, bir çok dev holdingten daha büyük paraları idare ettim. Halen Alsancak ya da Alaçatı Port’ta değil Seferihisar’ın Ulamış Köyünün 900 metre kırsalında 75 metre kare zemine oturan 2.5 katlı bir evde ikamet ediyorum. Mal bayanım ortadadır. İkinci bir yazlık konutum da yoktur.

Kısacası bu ciğer kediye sığmaz, mızrak çuvala sığmaz, nitelikli ya da niteliksiz dolandırıcılık bu haneye sığmaz. Çocukluğumdan beri aldığım aile terbiyesiyle maddi ve manevi tokluk ve şükretmenin erdemleriyle büyüdüm. Dünyayı anlamaya başladığım gençlik yıllarımdan itibaren sahip olmakla, olmak arasındaki farkı öğrendim ve sahip olmanın bitmek bilmez hırsına kapılmayıp olmak’ın sonsuz erdemlerine kavuşma hedefiyle yaşadım. Hayatımı şehrime, memleketime, insanlara, doğaya adadım. Bu suçlama bütün bu hikayeye yakışmaz. Bunu bana yakıştırmaya çalışmayın. Yazdığım kitabın ilk cümlesi der ki; “Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir.” Mevlana’nın bu sözü ifademin son sözü olsun.
Üzerime atılı bulunan suçlamaları da kabul etmiyorum. İfademe ekleyecek başkaca bir hususum yoktur.