HKP Anıtkabir'den seslendi: Laik Cumhuriyet’e ne pahasına olursa olsun sahip çıkmaya devam edeceğiz

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), laikliğin kabul edilişinin 87. yıldönümünde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’de ziyaret etti.

12punto

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliği olarak laiklik, 5 şubat 1937 yılında anayasasının değiştirilmez hükümleri arasına girdi. Devletin temel nitelikleri arasında yer alan laikliğin 87. yılı kutlanıyor. 

Halkın Kurtuluş Partisi’nin heyeti laikliğin kabul edilişinin 87. yıldönümünde Atatürk’ü bugün ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’de ziyaret etti. Törene, HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Sait Kıran, HKP Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Av. Ayça Okur, HKP MYK üyesi Adnan Okur ve parti üyeleri katıldı. Atatürk’ün mozolesine çelenk konularak saygı duruşunda bulunuldu.

"LAİK CUMHURİYETE SAHİP ÇIKACAĞIZ"

HKP heyeti Anıtkabir merdivenlerinde hatıra fotoğrafı çektirmesinin ardından Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti. HKP’li Ayça Okur, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayarak şunları yazdı:

“Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın önderi saygıdeğer Mustafa Kemal, Sevgili Atam,

‘Geldikleri gibi gidecekler’ diyerek kararlılığını, halkımıza olan inancını, güvenini hayata geçirdiğin, dünyada emperyalistleri ilk kez hezimete uğratarak Sevr’i parçalayıp attığın kuvayi milliye ruhunu tüm hücrelerinde hisseden ikinci kurtuluş savaşçıları Halkın Kurtuluş Partisi olarak huzurundayız.

İstanbul Hükümeti’nin hakkınızda idam fermanı çıkardığı günlerde saraya teslim olmadınız, halkın içinde halkla birlikte eşsiz bir mücadele örneği vererek bizlere ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirecek’ laik Cumhuriyeti armağan ve emanet ettiniz.

Büyük önder, emanetiniz başımızın tacı, mücadelemizin yol göstericisidir. Hele ki şeriat naralarının höykürüldüğü, laik Cumhuriyet’imize açıkça meydan okunduğu içinde yaşadığımız günlerde...

Laikliliğin ilan edilişinin yıldönümünde tüm Halkın Kurtuluş Partililer özellikle de Kurtuluş Partili Kadınlar olmak üzere laik Cumhuriyet’in koruyucusu, kollayıcısı, daha da ileri taşıyıcısı olarak görevimizin bilincinde mücadele veriyoruz. Zira sizin de gençliğe hitabenizde belirttiğiniz üzere;

‘Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir’ öngörünüz ne yazık ki gerçekleşmiştir.

Memleketin haricinde de yeni Sevr’in adı olan BOP çerçevesinde vatan topraklarımıza göz dikilmiş durumdadır. ‘İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazife’mizin, ‘istiklal ve cumhuriyetini kurtarmak’, ülkemizin tam bağımsızlığını sağlamak olduğu bilinciyle komutasını sizin gerçekleştirmiş olduğunuz ulusal kurtuluşumuzu bir daha geri dönüşü olmayacak biçimde sosyal kurtuluşla taçlandıracağız. Saygılarımızla...”