İktidar ortaklarında ABD çatlağı: Bahçeli'den çarpıcı NATO açıklaması

Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğü günlerde MHP lideri Bahçeli, Türkiye’nin NATO üyeliğine ve Rusya-Çin ittifakı önerisine dair yeni açıklamalarda bulundu.

12punto

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Rusya ve Çin ile kurabileceği olası ittifakla ilgili yaptığı açıklamalara devam etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) ittifakı önerisi hakkında "hayırlısı olsun" demekle yetinmişti. Ancak, Erdoğan’ın ABD ziyaretinin ardından Bahçeli, konuya dair vites yükselterek NATO’ya yönelik sert eleştirilerde bulundu.

BAHÇELİ'NİN “HER İKİ YÖNE BAKMA” ÇAĞRISI

Bahçeli, yaptığı değerlendirmelerde, Türkiye’nin NATO üyeliğinin eğer ülkeyi sadece iç tehditlere karşı korumakla sınırlı kalıyorsa ve NATO müttefikleri Türkiye’nin hayati önceliklerini görmezden geliyorsa, Türkiye’nin başka ittifaklara yönelmesinin zamanının gelebileceğini ifade etti. Bahçeli, "NATO, Türkiye’yi görmezden geliyorsa her iki yöne bakma zamanı gelmiştir," diyerek, Türkiye'nin dış politikasında alternatif yönelimlere açık olacağını belirtti.

ERDOĞAN’IN SESSİZLİĞİNE YANIT

MHP lideri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TRÇ ittifakı önerisiyle ilgili kayıtsız kalmasının ardından ilk kez konuştu. Erdoğan’ın "Doğrusu ben onu tam takip edemedim, hayırlısı olsun" şeklindeki cevabını hatırlatan Bahçeli, MHP’nin bu konuda ısrarcı olduğunu vurguladı. Bahçeli, bu açıklamalarında ayrıca, NATO müttefiklerinin Türkiye’nin çıkarlarına karşı tutumlarını eleştirerek, kamuoyunda yükselen tepkinin önemine dikkat çekti.

Bahçeli, Türkiye’nin dış politikasını ve güvenliğini belirlerken yerli ve milli bir vizyonla hareket edilmesi gerektiğini belirterek, "Türkiye’nin tarihsel vizyonuyla mütenasip biçimde her iki yöne bakma zamanı gelmiştir" ifadesini kullandı.

NEDEN ‘TRÇ’ İTTİFAKI

MHP Lideri Devlet Bahçeli, anlattığı gelişmeler ışığında neden böyle bir açıklama yapma gereği duyduğunu ise şöyle açıkladı:

Türkiye’nin acil güvenlik ihtiyaçları bulunmaktadır. Türkiye, komşularının toprak bütünlüğünü herkesten fazla isteyen ve bunun için en ağır bedelleri ödeyen bir devlettir. Vasıtalı savaş unsurlarıyla, petro-dolar siyasetleriyle, lobicilikle buna karşı mücadele eden tüm aktörlerle baş başa kalmayı da göze alabilecek kapasitededir. Bununla birlikte, bölgesel olarak daha kalıcı daha uzun soluklu istikrar ve güvenlik bölge devletlerinin dayanışma içinde olmaları ve temel ilkelerde anlaşmalarına bağlıdır.

Avrasya bölgesi, tarih boyunca mücadele alanı olmuştur. Bu alanın kimi bölgeleri tarihte; mihver bölge, pilot bölge, kalpgâh bölge diye anılmıştır. Fakat Avrasya’ya hâkimiyetin dünyaya hâkimiyetin en önemli aşaması olduğuna kuşku olmamıştır.

Avrasya, Avrupa ve Asya’nın birleşimidir. Bunun merkezinde de Hazar Havzası bulunur. Hazar Havzası, Türkiye için tam bir bitişik alandır. Türkiye bu havzadan akan hidrokarbon kaynaklarının menfez ülkesi durumundadır. Buradan etki alır, buraya etkide bulunur.

Öte yandan dünyanın ekonomik üretimi doğuya, uzak Asya’ya kaymıştır. Japonya, Çin, Güney Kore, Endonezya, Malezya, Singapur, Hindistan, Pakistan hatta Vietnam gibi ülkelerdeki toplam üretim Batı ülkelerindeki toplam üretimi aşmış, katlamıştır. Bunun geri döndürülmesi de şimdilik mümkün görünmemektedir. Eskiden sınırlı alanlarda ve taklit ürünlerde kendini gösteren Asya üretimi bugün en yüksek kalitede en teknoloji yoğun ürünleri içerecek biçime gelmiştir.

Dünyanın kuzey sektöründe ise Rusya tüm sarsıntılara rağmen askeri ve siyasi bir güç olarak varlığını sürdürmektedir. Batı’dan “NATO’nun genişletilmemesi, Rusya sınırlarında askeri yığınaklar olmaması, Rusya dışındaki Rusların varlıklarına zarar verilmemesi” gibi talepleri vardır. Elbette bu talepler, Ukrayna topraklarının işgal edilmesini haklı çıkarmaz. Ancak perde arkasında daha çok boyutlu bir Batı-Rusya mücadelesi olduğu da herkesin malumudur."