Siyasi parti ziyaretlerinin ardından DEM Parti'den açıklama geldi! 'Bu bir varoluş meselesi'

PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırma ve fesih kararının ardından, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), yeni çözüm süreci için siyasi partilere başlattığı ziyaretlerin ardından Parti Meclisi'ni topladı. Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, demokratik bir çözüm çağrısı yaparak, “Bu bir pazarlık değil, varoluş meselesidir” dedi.

12punto

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi (PM) üyeleri, PKK terör örgütünün silahlı mücadeleye son verme ve fesih kararını duyurmasının ardından siyasi partilere gerçekleştirdiği “yeni çözüm süreci” ziyaretlerinin ardından toplandı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, PM açılışında yaptığı konuşmada, “Ya Kürt ve Türk ilişkilerini demokratik temelde yeniden kuracağız ya da Orta Doğu'nun felaket senaryosu içinde biz de tükenip gideceğiz” dedi.

Bakırhan, süreç karşıtlarına “İkballeriniz için barış umudunu baltalamayın. Bu topraklara artık korku ve paranoya ekmeyi lütfen bırakın, ayrıştırma politikalarının hasadı Kars’tan Edirne’ye kadar yalnızca acı ve gözyaşı getiriyor. Birlikte yaşamayı öğrenemezsek birlikte bir felaketin içerisine sürüklenebiliriz” diye seslendi.

Tuncer Bakırhan şunları kaydetti:

"Tarihsel bir seçimle karşı karşıyayız. Ya Kürt ve Türk ilişkilerini demokratik temelde yeniden kuracağız ya da Ortadoğu'nun felaket senaryosu içinde biz de tükenip gideceğiz. 22 Ekim’de başlayan 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın çağrısıyla zirveye ulaşan süreç aslında selamet kapısını açtı. Bu kapıdan geçebilirsek, sadece Türkiye değil Orta Doğu da rahat bir nefes alacaktır. Diyarbakır’dan Edirne’ye Batman’dan İzmir’e kadar uzanan bu topraklarda ortak bir geleceği inşa etme fırsatı ortaya çıktı. Bunu gerçekleştirebilirsek Orta Doğu’ya, dünyaya büyük bir model demokratik bir örnek yaratmış olacağız. Bugün bazıları demokratik toplum ve barış sürecini basit bir pazarlık sanıyorlar, üzülerek biz de izliyoruz. Oysa bu bir pazarlık değil bir varoluş meselesidir. Bunu bu ciddiyetle algılamak ve buna uygun davranılması gerektiğinin de altını çiziyorum. Küresel ve bölgesel dinamiklerin tamamen değiştiği bir dönemde sadece Kürt meselesini çözmüyoruz, Türkiye’yi ve bölgeyi gelecek yüzyılına da hazırlıyoruz. Biz böyle büyük düşünürken bazıları yine küçük hesaplar peşinde koşmaya devam ediyor. Süreç karşıtlarına bir kez daha seslenmek istiyorum, ikballeriniz için barış umudunu baltalamayın. Bu topraklara artık korku ve paranoya ekmeyi lütfen bırakın, ayrıştırma politikalarının hasadı Kars’tan Edirne’ye kadar yalnızca acı ve gözyaşı getiriyor. Birlikte yaşamayı öğrenemezsek birlikte bir felaketin içerisine sürüklenebiliriz!"