Son 5 günde 4 belediyeye kayyum: ‘Erdoğan tekrar aday yapılmak isteniyor’
Son 5 günde 4 belediyeye kayyum atandı. 'PKK/KCK terör örgütü üyesi olmak' suçlamasıyla görevden alınan başkanların ardından MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK elebaşı Öcalan’a ‘umut hakkı’ çağrısını yinelemesi gündeme bomba gibi düştü. 12 Punto’ya açıklamalarda bulunan Siyaset Bilimci Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz, iktidarın hamlelerini tek tek anlattı.
Beste Çelik
CHP’li Esenyurt Belesiyesi’nin ardından DEM Parti’li Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Halfeti Belediyesi’ne kayyum atanması ile iktidarın kayyum hamleleri tartışılırken MHP lideri Devlet Bahçeli, PKK elebaşı Öcalan’a TBMM kürsüsünde konuşma imkanı sunan ‘umut hakkı’ çağrısını tekrar etti. Muhalefetin sık sık erken seçimi dile getirdiği bu dönemde yaşananları, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz, 12 Punto’ya değerlendirdi, iktidar ve muhalefet cephesinin hedeflerini madde madde anlattı.
“BAHÇELİ ALGI YARATMAYA ÇALIŞIYOR”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hamlelerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı olarak seçilmesi için yaptığını aktaran Yılmaz, “Devlet Bahçeli’nin bir süredir söylediği şey çok net o da şu: ‘Bizim bugün dünyada uluslararası sistem sıkışmışken sayın Erdoğan’ın bir daha seçilmesine ihtiyacımız var çünkü artık uluslararası sistem çöktüğü için artık uluslararası kurumların bir önemi yok, bir yaptırımı yok. Bunu İsrail meselesinde çok açık bir biçimde hep beraber gözlemledik ve dolayısyla böyle bir düzen için de artık bizim ikili ilişkiler yürütme kabiliyetine, hep tecrübeli liderlere, deneyimi olan liderlere ihtiyacımız var ve Sn. Erdoğan da tam böyle bir lider. Bu yüzden onun bir dönem daha seçilmesine ihtiyacımız var’ şeklinde bir algı yaratmaya çalışıyor” diyerek sözlerine başladı.
“İSLAM KARDEŞLİĞİ ÜZERİNDEN ZEMİN YARATIYORLAR”
Atanan kayyumların iktidarın güvenlik kaygılarını yükseltme perspektifinin bir uzantısı olduğunu ifade eden Yılmaz, “burada PKK’ya da DEM Parti’ye de Öcalan’a da şunu söylemiş oluyorlar: ‘Eğer ki siz gerçekten Kürtlerin çıkarlarını düşünen ve bunca yıllık mücadeleyi hakikaten onlar için yürütmüş birer yapıysanız ya da birer aktörseniz işte gelin size fırsat. Bunu bize ispatlayın çünkü bugün sadece Türkler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir risk altında değil, İsrail tehditi üzerinden bütün Anadolu, bütün Kürtleri de içine alan İslam coğrafyası tehdit altında, bizler Selahattin Eyyübi’nin torunları olarak, bizler Selahattin Eyyübi ile ittifak yapan Türklerin torunları olarak yine benzer bir ittifak yapıp bu İsrail saldırganlığının önüne hep beraber geçmeliyiz.’ Bunun gibi İslam kardeşliği üzerinden bir ortak zemin yaratmaya çalıştıklarını ifade etmemiz mümkün” dedi.
“ERDOĞAN TEKRAR ADAY YAPILMAK İSTENİYOR”
Cumhur ittifakının planını anlatan Yılmaz, “İsrail’in tehditi ile güvenlikleştirilmeye çalışılan politika zırhı üzerinden Sn. Erdoğan’ın bir daha aday olmasına zemin yaratmak. Bu yüzden aslında Bahçeli şunu söylüyor: ‘DEM Parti, eğer ki CHP ile yakınlaşıp demokratikleşme gibi bir perspektifi bizim önümüze koyarsanız işte bu noktada kayyumlar artacaktır. Kayyumlar, devam edecektir. Ama DEM Parti olarak, Öcalan’ın sözünden çıkmayan bir noktaya gelecekseniz, eğer ki Öcalan’ın sözünü kabul edip, Öcalan’ın arkasından giden aktörler olmayı kabul edecekseniz bu kayyum politikaları geçicidir, bu kayyum politikaları sona erecektir.’ Yani seçilmiş siyasetçilere Türk devlerine karşı ayaklanmış, silanlanmış ve bunun için kanun ve nizama meydan okumuş kişiyi dinlemelerini söylerken Kürtlere de meşru siyasi temsilcilerini değil, bu devlete karşı ayaklanmış, 40 bin kişinin canına mal olmuş bir kişiyi dinlemelerini söylüyor” ifadelerini kullanarak Türkiye’nin milliyetçi siyasi partisinin iktidarını koruma kaygısında olduğunu belirtti.
“CHP’Yİ İKTİDAR YAPMAMAK İÇİN…”
Kürt sorunun Türkiye tarihindeki yerini dile getiren Yılmaz, “Kürt meselesi her zaman Türkiye’de siyasi aktörlerin, karşılarındaki siyasi aktörleri yeniden konumlandırma girişimlerinde bir araç olmuştur. Örneğin 1990’larda Bülent Ecevit CHP’den ayrılışını bir türlü seçmenlere açıklayamadığı için, Kürt meselesini tanımak gibi bir diskuru benimsemiş ve bunu kendisine bir zırh yapmıştı. Yine benzer bir biçimde Sn. Erdoğan’ın bu meseleyi kendisine zırh yaptığını görmüştük. Bu mesele her zaman Türkiye’de aktörlerin siyaseti yeniden dizayn ederken rakiplerini ve kendi ittifaklarını şekillendirmek üzere kullandığı bir araç olmuştur. Sn. Devlet Bahçeli’nin de bugün yaptığı şey çok farklı değil. Fark ettiğiniz üzere burada bir ittifaklar silsilesi var kendi iktidarlarını kaybetmemek ya da CHP’yi iktidar yapmamak için buldukları bir formül, Kürt siyaseti üzerinden herkesi yeniden poziyon almaya zorlamak şeklinde ortaya çıkıyor. Sn. İmamoğlu gibi özzellikle hem milliyetçi camiada hem Kürt seçmen özelinde karşılık bulabilen kişilerle yapılan siyaset hem Türk milliyeçi seçmende hem de Kürt seçmende karşılık buluyor. Bu yüzden karşı tarafı dağıtmaya yönelik bir hamle olduğunu ifade etmemiz mümkün” açıklamasında bulundu.
“POLİTİKALARINA KARŞI ÇIKMAYI VATAN HAİNLİĞİ SAYIYORLAR”
Yılmaz, sonuç olarak ortaya çıkan tabloyu özetleyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Sn. Bahçeli’nin zihnindeki ittifak tablosunda Sn. Erdoğan, Sn. Bahçeli, Öcalan ve Öcalan’ın sözünden çıkmazsa DEM Parti olduğunu ifade edebiliriz. Karşı tarafta ise bu işin itilafı. Yani aslında bize devlet aklı zırhıyla kurgulanan şey, iktidarını koruma kaygısından başka bir şey değil. Bunun devlet aklı olarak kurgulanmasının sebebi de şu, devlet aklı dediğinizde buna itiraz edildiği anda siz bir siyasi partinin söylemini ya da politikasını iktidarda kalma kaygısıyla yaptığı tutarsızlıklara değil devlete meydan okumuş oluyorsunuz. Dolayısıyla bu kurgu üzerinden kendi politikalarına muhalefet etmeyi devlete muhalefet etmek üzerinden kurgulayıp, bu politikalara karşı çıkmayı neredeyse vatan hainliğiyle eş değer tutmaya çalışıyorlar. Yani aslında Türkiye’nin milliyetçi partisi olduğunu ifade eden parti, Türkiye’de bir tetör örgütü liderini muhattap alma politikasına karşı çıkan insanları vatan hainliği ile suçlayacak bir noktaya gelmiş oluyor.”