Ajda Pekkan'dan sistem eleştirisi! 'Schindler’s List kafa bu!'

Ajda Pekkan, Datça’da yaban eşeklerinin toplatılmasına tepki gösterirken, yaptığı 'Schindler’s List' göndermesiyle, hayvan hakları üzerinden sistemi eleştirdi.

12punto

Türk müziğinin Süperstar’ı Ajda Pekkan, Datça’da serbest yaşayan yaban eşeklerinin trafik kazasına neden oldukları gerekçesiyle toplatılmasına sert tepki gösterdi. Ancak Pekkan’ın açıklamaları, doğrudan hayvan hakları savunusunun ötesine geçerek, daha geniş bir sistem eleştirisine işaret etti.

Gazeteci Olcay Ünal Sert’e konuşan Ajda Pekkan, hayvanların yaşam hakkının kutsallığını vurgularken, uygulamaların bir düzen eleştirisi olarak algılanabilecek ifadelerle desteklenmesi dikkat çekti:

"YAŞAMA HAKKINI ENGELLEMEYİN!"

"Datça’da bu hayvanların ölümüne sebep oluyorlar. Kediler, köpekler bitti, sıra eşeklere mi geldi? Ne zararı varmış? Yola çıkıyorlarmış, kendi önlemlerinizi alın. Suçunuzu hayvanların üzerine yüklemeyin! Bu gidişle hep beraber delireceğiz. Böyle bir şey yok. Siz bütün canlıları yok ediyorsunuz. Sonrasında sıra bize gelecek. Tam bir 'Schindler’s List' kafa bu! Yaşam hakkı tüm canlılar için kutsaldır!"

Pekkan’ın “Sonrasında sıra bize gelecek” ve 'Schindler’s List' göndermesi, hayvanlar üzerinden yürütülen tartışmanın insan hakları ve özgürlükler bağlamında da ele alınabileceği yorumlarına yol açtı.

TEPKİLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR

Muğla Valiliği’nin talimatıyla doğadan toplatılan yaban eşekleri için başlatılan uygulamaya karşı çevrimiçi bir imza kampanyası başlatıldı. 19 Haziran 2025’te Change.org’da yayımlanan kampanyada bu kararın derhal durdurulması gerektiği ifade edildi.

Şarkıcı Seren Serengil ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda toplatılan hayvanların durumuna dikkat çekerek en az iki ya da üç eşeği sahipleneceğini açıkladı.

'SCHINDLER’S LIST’ GÖNDERMESİ NE ANLATIYOR?

Ajda Pekkan’ın açıklamasında yer verdiği 'Schindler’s List', Nazi Almanyası’nda yaşanan baskı ve kıyımları konu alıyor. Pekkan’ın bu göndermesi, bireylerin ve canlıların yaşam hakkını sınırlayan ya da yok eden uygulamalara karşı tarihsel bir eleştiri olarak yorumlandı.

Sanatçının sözleri, yalnızca hayvan hakları savunusu değil, aynı zamanda otoriter yaklaşımlara karşı bir duruş olarak da değerlendirildi.