Antinatalizm nedir? Doğum karşıtlığı neyi savunur?
Antinatalizm, bireylerin dünyaya yeni yaşamlar getirmesini ahlaki açıdan sorgulayan felsefi akımdır. Hayatın getirdiği kaçınılmaz acılardan kaçınmanın en etkili yolu olarak üremeyi reddetmeyi savunan bu görüş, insanlık tarihinin en tartışmalı düşünce sistemlerinden biri olarak dikkat çekiyor.
12punto
ANTİNATALİZM NEDİR?
Doğum eylemine karşı olumsuz bir tutum sergileyen Antinatalizm, halk arasında “doğum karşıtlığı” olarak bilinen bir felsefi düşünce sistemidir. Bu görüş, bireylerin üremesini ahlaki açıdan yanlış kabul eder ve üremenin, istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini savunur. Antinatalizm savunucuları, bu fikirleri desteklemek amacıyla edebi ve bilimsel alanlarda çeşitli makaleler yazmışlardır. Bu yazılar, Antinatalizm'in etik açıdan temel argümanlarını vurgulamayı hedefler.
Kökleri Antik Yunan’a kadar uzanan Antinatalizm’e göre, hiç doğmamış olmak ve yaşamayı sürdüren bireylerin ürememesi ideal kabul edilir. Antinatalizm, iki ana kategoriye ayrılır: güçlü Antinatalizm ve zayıf Antinatalizm. Güçlü Antinatalizm, üreme eyleminin her koşulda reddedilmesi gerektiğini savunurken, zayıf Antinatalizm ise belirli şartlar yerine getirildiğinde üremenin kabul edilebilir olabileceğini öne sürer. Bu görüşler, farklı ara yaklaşımlar da barındırır.
ANTİNATALİZM’İN TEMEL KOLLARI
Doğum karşıtlığı görüşünün temel kollarından birisi olan güçlü Antinalizm’e göre üreme eylemi tüm koşullardan ve durumlardan bağımsız olarak tamamen reddedilmelidir. Üreme karşıtı olan görüş için bu eylem bencillik olarak kabul edilir.
Güçlü Antinatalizm’e göre üreme eylemini gerçekleştirenlerin yanında dünyaya gelen çocuğun yaşam koşulları da olumsuz sonuçlanacaktır. Hayat boyunca gerçekleşebilecek tüm olumsuz durumlar karşısında dünyaya gelen çocuğun rızası alınmamıştır. Bu noktada doğacak çocuğun yaşayacağı tüm olumsuz durumlar üreme eylemini gerçekleştiren bireylerin bencil hareketinin bir sonucudur.
Antinatalizmin ikinci ana türü olan zayıf Antinatalizm, güçlü Antinatalizm’e kıyasla daha esnek bir düşünce yapısına sahiptir. Bu görüş kapsamında, üreme eylemi belirli koşullar altında kabul edilebilir. Zayıf Antinatalizm’in temel şartlarından biri, mevcut nüfusun dengede tutulmasıdır.
Zayıf Antinatalizm, insan soyunun tamamen yok olmasına karşı çıkmak yerine, üremenin sınırlandırılması ve nüfusun dengeye oturtulması üzerine kuruludur. Bu anlayışa göre, ebeveyn olmak isteyen bireyler belirli ruhsal ve fiziksel kriterleri karşılamalıdır. Ayrıca çocuk sahibi olmak isteyenlerin ekonomik açıdan güçlü ve eğitim bakımından yeterli bir düzeyde olması gerekmektedir.
Bu şartlar doğrultusunda, nüfus dengesi gözetilerek üreme gerçekleşebilir. Zayıf Antinatalizm, yalnızca üremeye izin verilen bireylerle sınırlı kalmaz; dünyaya gelen çocuklar için de çeşitli düzenlemeler öngörür. Bu bakış açısına göre, doğan çocuklar yaşamları boyunca ebeveynleriyle birlikte belirli ruhsal ve fiziksel testlerden geçirilmelidir. Ayrıca, ebeveynlerini kaybeden çocuklar devlet kurumları veya başka aileler tarafından koruma altına alınmalıdır.
Antinatalizm’in Ara Görüşleri
Antinatalizm’in temel kolları olan zayıf ve güçlü Antinatalizm’in yanında üreme ve doğum eylemleri noktasında farklı görüşler sunan çeşitli ara fikirler de yer almaktadır. Söz konusa ara fikirler şu şekildedir:
Denatalizm
Bu ara görüş genetik rahatsızlığa sahip olan bireylerin üremesi ve bunun sonucunda genetik hastalıkların tümüyle yok edilmesini hedefler.
Promortlizm
Bir diğer ara görüş olan Promortlizm ise ahlaki açıdan yaşam son vermenin en doğru şey olduğunu savunur. Bu görüş kapsamında insanlık acı duymadan ve hızlı bir şekilde yok edilmelidir.
Childfree
Bu ara görüş ise bir görüşün yanında yaşam tarzı olarak da açıklanabilir. Bu görüş neticesinde kişilerin çıkarlarına uygun olarak çocuksuz bir hayatı benimsemeleri savunulur
Çeşitli kollara ve ara görüşlere ayrılan Antinatalizm’in esas fikirleri bu felsefi görüşün öncüsü de sayılan Arthur Schopenhauer çizgisinde şekillenmektedir.