Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
40,9439
Dolar
Arrow
37,9417
İngiliz Sterlini
Arrow
49,0201
Altın
Arrow
3799,0000
BIST
Arrow
9.659

Gönüllü köleler: Türkiye'de modern köleliğin kodları

Bir zamanlar kölelik, zincirlerle bağlanan, kırbaçlanan insanların dramıydı. Bugünse modern dünyada kölelik, bordrolarla, performans değerlendirme sistemleriyle, “esnek çalışma” ve “kişisel gelişim” söylemleriyle sürdürülen bir sistem haline geldi. Erkan Erdem yazdı...

Gönüllü köleler: Türkiye'de modern köleliğin kodları

Bir zamanlar kölelik, zincirlerle bağlanan, kırbaçlanan insanların dramıydı. Bugünse modern dünyada kölelik, bordrolarla, performans değerlendirme sistemleriyle, “esnek çalışma” ve “kişisel gelişim” söylemleriyle sürdürülen bir sistem haline geldi. Artık köleler, kendi esaretlerine “fırsat” diyor.

Türkiye, Küresel Kölelik Endeksi’ne göre dünya genelinde modern köleliğin en yaygın olduğu beşinci ülke. Avrupa ve Orta Asya’da ise birinci sırada. Yaklaşık 1,3 milyon insan, zorla çalıştırma, borç esareti ve çeşitli sömürü biçimleri altında hayatını sürdürüyor.

Ama mesele sadece fiziksel zorbalıkla çalışan tarım işçileri ya da kaçak göçmenlerin dramı değil. Modern kölelik, beyaz yakalılardan moto kuryelere, çağrı merkezi çalışanlarından akademisyenlere kadar geniş bir kesimi içine alıyor. Ve işin en korkutucu yanı şu: Bu esareti kabul eden, hatta savunan büyük bir kitle var.

TÜRKİYE’DE MODERN KÖLELİĞİN 3 TEMEL ZİNCİRİ

Modern kölelik, geleneksel kölelikten farklı olarak üç ana başlıkta şekilleniyor: güvencesizlik, borç esareti , gönüllü kölelik ve psikolojik sömürü.

1) Borç Esareti: Zincirin Yeni Adı

Eskiden kölelerin zinciri demirden yapılırdı. Şimdi ise kredi kartı borçları, düşük maaşlar ve geçim sıkıntısı üzerinden kuruluyor. Türkiye’de çalışanların yüzde 60’tan fazlası asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Bir insanın geçinemediği bir maaşa mahkum edilmesi, modern kölelik değilse nedir?

Borç köleliği, Türkiye’de giderek yaygınlaşıyor:

Kira fiyatları uçtu. Birçok çalışan maaşının yüzde 50’sini kiraya ayırıyor.

Kredi kartı borçları patladı. Türkiye’de kredi kartı borçları 2 trilyon TL’yi geçti. İnsanlar hayatta kalabilmek için kredi çekiyor.

Özgürlük artık mümkün değil. İşini bırakmak demek, aç kalmak demek. Eskiden kölelerin kaçacak yeri vardı. Şimdi ise zincirler bankalar, ev sahipleri ve borçlarla örülü.

2) Gönüllü Kölelik: Patronu Sevmeyen İş Arkadaşını Düşman Görüyor

Kölelik sisteminin en büyük korkusu neydi? Kölelerin isyan etmesi.

Modern kölelik bunu zekice çözdü. Artık işçiyi işçiye düşman etti.

Bugün bir çalışan fazla mesaiye kalmazsa, patronundan önce iş arkadaşları ona cephe alıyor.

Bu baskının arkasında, modern çalışma kültürünün yeni kavramları var: aidiyet duygusu, takım ruhu, bağlılık.

Oysa bunlar gerçekte şunu ifade ediyor: Sömürüye rıza göster. Kendini savunma. Özgürlüğünü unut.

3) Beyaz Yakalı Esaretinin Anatomisi

Türkiye’de beyaz yakalı çalışanlar, “modern” şirketlerin ofislerinde, havalı unvanlarla çalışırken aslında köleliğin başka bir versiyonunu yaşıyor. Küresel Kölelik Endeksi’ne göre, beyaz yakalılar arasında psikolojik sömürü en yaygın olan modern kölelik biçimlerinden biri.

Bu köleliğin en yaygın tezahürleri:

Sürekli erişilebilir olma zorunluluğu: Tatil mi yapıyorsun? Telefonun yanında mı? Süper, maillerini kontrol etmeyi unutma.

Fazla mesainin görünmez baskısı: Kimse “zorla” çalıştırılmıyor ama gece 10’da hâlâ ofiste değilsen yükselmen pek mümkün değil.

Yükselme hayaliyle motive edilen sömürü: Yüzlerce çalışan, “bir gün CEO olabilirim” diye en düşük maaşlarla çalışıyor. Ama CEO koltuğunun sayısı, hayali kuran insanlardan bin kat az.

DİJİTAL ESARET: GÖRÜNMEZ ZİNCİRLERİN YENİ HALİ

Eskiden köleler kaçmayı planlardı. Bugün modern kölelerin kaçabileceği bir yer bile yok. Çünkü dijital esaret, her hareketi izleyen, kayıt altına alan ve yönlendiren yeni bir mekanizmaya dönüştü.

 Dijital takip: Patron artık masanın başında değil, e-postalar, kameralar ve Zoom toplantılarıyla her an takipte. Evden çalışmak, özgürlük değil, dijital bir hapishaneye dönüşebiliyor.

 Algoritmaların kontrolü: Sosyal medya ve yapay zeka sistemleri, ne izleyeceğimizden neye inanacağımıza kadar her şeyi belirliyor. Bireysel seçimlerin yerini dijital yönlendirmeler alıyor.

İşin her an eve sızması: Eskiden mesai bitince iş biterdi. Şimdi iş, telefon bildirimleriyle, hafta sonu e-postalarıyla her an hayatımızın içinde.

Dijital çağın sunduğu olanaklar, aynı zamanda modern köleliğin yeni yüzünü oluşturuyor. Kendi rızamızla bağlandığımız ekranlar, zincirlerimizin yeni versiyonu olabilir mi?

 KADIN EMEĞİ: ÇALIŞAN KADINLAR NEDEN ÇİFTE KÖLE?

Kadınlar, iş yerinde eşit ücret ve fırsatlar vaat edilen bir sistemin içinde çalışıyor gibi görünse de, gerçekte çifte sömürüye maruz kalıyor.

Güvencesiz sektörlerde yoğunlaşma: Ev işçileri, bakıcılar, tekstil atölyelerinde çalışan kadınlar... Kadın emeğinin büyük bir kısmı kayıt dışı ve güvencesiz.

 Evde bitmeyen ikinci mesai: Çalışan kadınlar, işten çıktıktan sonra evdeki görünmez emekle ikinci bir vardiyaya başlıyor. Yemek, temizlik, çocuk bakımı gibi yükler, erkeklerin omuzlamadığı ücretsiz işler haline geliyor.

Cam tavan değil, beton duvar: Kadınların yükselmesi zorlaştırılıyor, yönetim kademelerinde sayıları hep düşük tutuluyor. İş yerinde "biz sana fırsat verdik" denirken, karar mekanizmalarından uzak tutulmaları modern köleliğin farklı bir versiyonu.

Ve en kritik nokta: Kadınların ekonomik özgürlüğü söylemi, aslında sistemin yeni bir köleleştirme yöntemi mi?

Çalışan kadın, ekonomik özgürlüğe sahip olduğunu düşünerek sistemin bir parçası olmaya teşvik ediliyor.

Ama kazandığı paranın büyük kısmı kira, kreş, ulaşım, temel giderler ve tüketim kültürü tarafından geri alınıyor.

Sonuç? Çalışmasına rağmen özgürleşemeyen, sadece döngüyü devam ettiren bir mekanizmanın dişlisi haline gelen kadınlar.

 NEDEN TÜRKİYE AVRUPA’DA MODERN KÖLELİĞİN MERKEZİ?

Peki Türkiye neden modern kölelikte Avrupa’da zirvede? Çünkü:

1) Sendikalaşma oranı çok düşük. Türkiye’de çalışanların sadece %14’ü sendikalı. İşçiler örgütsüz ve savunmasız.

2) Ekonomik kriz ve geçim sıkıntısı işçileri savunmasız bırakıyor. İnsanlar en kötü koşullara bile razı oluyor.

3) Güvencesiz çalışma yaygınlaşıyor. Kuryeler, taşeron işçiler, çağrı merkezi çalışanları… Herkes işsiz kalma korkusuyla yaşıyor.

4) Psikolojik manipülasyon çok güçlü. “İşine sahip çık, yoksa yerini dolduracak biri var” mesajı, insanları boyun eğmeye zorluyor.

 ÇIKIŞ YOLU VAR MI?

Peki bu esaretten kurtulmak mümkün mü? Bireysel çıkış yolu zayıf, ama kolektif hareket mümkün.

Sendikalaşma ve örgütlenme zorunlu olmalı. İşçi sınıfı bölündüğü sürece modern kölelik sürecek.

Dayanışma ağları güçlenmeli. Çalışanlar birbirine sahip çıkmadıkça sistem kendi içinde onları düşman etmeye devam edecek.

Sömürü mekanizmaları görünür hale getirilmeli. İnsanlar modern kölelik sisteminin nasıl çalıştığını fark ederse, zincirleri kırmak daha mümkün olacak.

Dijital esaret konusunda farkındalık yaratılmalı. Teknoloji kullanırken, bizi esir alan sistemleri sorgulamak artık bir zorunluluk.

SON SÖZ : "Eski köleler zincirlerini kırarak özgürleşirdi. Modern kölelerin işi daha zor. Önce zincirlerini fark etmeleri gerekiyor."

ERKAN ERDEM 


Haber Kaynağı : 12punto

modern kölelik
English Guru