Türkiye ve Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklar neler? Fotoğraflara 'Ege Sorunu'
Ege Denizi'nde Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarıyla ilgili mevcut anlaşmazlıklar, uluslararası hukukun karmaşıklığı çerçevesinde sürerken, bu durum iki ülke arasındaki ilişkileri de etkiliyor. Karasuları, kıta sahanlığı ve adaların silahsızlandırılması gibi meseleler, bölgedeki gerginliği artıran temel unsurlar arasında yer alıyor.
Ege Denizi'nde Türkiye ve Yunanistan arasında deniz yetki alanları üzerindeki anlaşmazlıklar, uzun yıllardır süregelen bir sorun olarak gündemdeki yerini koruyor.
Bu sorunlar, karasuları, kıta sahanlığı, adaların silahsızlandırılması, hava sahası iddiaları ve arama kurtarma faaliyetleri gibi birçok başlık altında toplanıyor.
Türkiye ve Yunanistan arasında karasuları sınırı henüz kesinleştirilmedi. Hem Türk hem de Yunan karasularının Ege Denizi’nde genişliği 6 deniz mili olarak belirlenmişken, bu durum uluslararası hukuka göre sorun teşkil ediyor.
Yunanistan’ın ulusal hava sahasını 10 deniz mili olarak ilan etmesi ve arama kurtarma alanlarındaki çakışmalar, mevcut sorunların derinleşmesine yol açıyor.
Yunanistan, karasuları genişliğinin 6 deniz mili olmasına rağmen, ulusal hava sahasının 10 deniz mili olduğuna dair iddialarını sürdürüyor.
Ege’deki Arama Kurtarma (SAR) faaliyetleri de Türkiye ile Yunanistan arasında belirsizliklere neden oluyor.
1979 tarihli Hamburg Sözleşmesi’ne göre, arama kurtarma alanlarının koordinasyonu ilgili taraflar arasında yapılacak anlaşmalara dayalı. Ancak iki ülkeninde konuyu bir 'ulusal egemenlik' meselesi olarak ele alması, SAR görevleri için gerekli uzlaşı ve iletişimi engelliyor.
Ege Denizi'ndeki sahillerin coğrafi konumu, iki ülke arasında bir deniz sınırı oluşturulmasını gerekli kılıyor. Yunanistan’ın karasularını 12 deniz miline genişletme çabası, Türkiye için ciddi bir sorun oluşturuyor.
Böyle bir durumda Yunanistan, Ege Denizi'nin %70'ine sahip olurken, Türkiye'nin payı %10’un altına düşecek.
Kıta sahanlığı ile ilgili de benzer bir sorun söz konusu. Şu anda Türkiye ve Yunanistan, Ege Denizi’nde 6 deniz mili mesafesindeki karasularının ötesinde sınırlandırılmış bir deniz yetki alanına sahip değil.
Bu durum, iki kıyı devletinin deniz alanlarının sınırlandırılması gerekliliğinin önemini artırıyor.
Diğer bir önemli mesele ise 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması çerçevesinde Doğu Ege Adaları'nın 'silahsızlandırılmış bölge' statüsü.
Bu uluslararası antlaşmalar, Yunanistan'ı bu adaların silahlandırılmaması konusunda yasal olarak bağlayıcı.
Ancak Yunanistan, Türkiye'nin itirazlarına rağmen, bu antlaşmalara aykırı olarak adaları silahlandırmaya devam ediyor.
Ege Denizi’nde bazı coğrafi formasyonların hukuki statüsü de tartışma konusu.
Taraflar arasındaki sava itirazlar, uluslararası antlaşmaların yorumuna dayanıyor.
Türkiye, uluslararası alanda Yunanistan’a bırakılan adacıklar üzerinde herhangi bir hak iddia etmiyor, ancak Ege Denizi’nde komşu ülkeye bırakılmayan birçok formasyon bulunduğunu savunuyor.
Tüm bu unsurlar, Ege Denizi'ndeki deniz yetki alanlarıyla ilgili sorunların, uluslararası hukukun ve çözüm yollarının gözden geçirilmesini zorunlu kıldığını göstermektedir.
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar
Fatih canisi Semih Çelik'in 'sur' gizemi ortaya çıktı
Köfteci Yusuf skandalında şoke eden detay ortaya çıktı!
Sur canisinin bilgisayarından şoke eden video çıktı
750 TL’nin kesileceği tarih belli oldu: Her yıl zamlanacak!
Hileli çikolata, bonbon şeker ve içecekler üreten işletmelerin listesi
Komutanın fotoğrafını böyle ele geçirdim!..
En güvenilir milletvekilleri kim?
Yüce Divan Başkanı ve üyelerine açık dilekçe…
Fetullah Gülen'in yeni evinden ilk görüntüler!
Küçük Narin’in cinayetindeki şok görüntüler