15 Temmuz’un kritik ismi: 'Cumhurbaşkanına nasıl suikast yapılır diye anlatsam...'
Yargıtay’ın kısmi bozma kararından sonra Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Yerleşkesindeki duruşma salonunda yeniden görülen Genelkurmay Çatı Davasının bugünkü celsesinde Mehmet Partigöç dün başladığı savunmasını tamamladı.

Haber: Müyesser YILDIZ - 12punto
Darbe bildirisinin altında imzası olduğu belirtilen eski tuğgeneral Mehmet Partigöç, “Cumhurbaşkanına nasıl suikast yapılır diye anlatsam, maazallah Fatih Altaylı gibi beni bir de tehditten yargılarsınız.” dedi. “FETÖ”cüleri kritik yerlere atamakla suçlandığını, ama o atamaları kendisinin değil, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yaptığını belirten Partigöç, “FETÖmetre”nin mucidi müstafi Amiral Cihat Yaycı’nın Fetullah Gülen’i ABD’de ziyaret ettiğini, hatta İngilizce tercümanlığını yaptığını da öne sürdü.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Yerleşkesindeki duruşma salonunda yeniden görülen Genelkurmay Çatı Davasının bugünkü celsesinde Mehmet Partigöç dün başladığı savunmasını tamamladı.
"ZEKAİ AKSAKALLI BENİM YANIMDA SEMİH TERZİ'Yİ ARADI"
İddianame ve kararlarda kendisiyle ilgili olarak hep, “şununla, bununla görüştü” denildiğine dikkat çeken Partigöç şunları söyledi:
“Ne görüştü? Yok. Emniyet Subayının odasına girmişim. O koridorda 5 oda var. Her geçişte girerim. Daha önce de girmiş miyim girmemiş miyim, niye bakılmıyor? Doğru, Metin İyidil odama geldi. O koridora giren bir korgeneral benim odama gelirdi. İkinci Başkanla görüşmeye gelen, benim odamda beklerdi. Peki Zekai Aksakallı’nın da o gün odama geldiğini, rahmetli Semih Terzi’yi aradığını, özel haberleşme programını silmesini istediğini niye kimse konuşmuyor? Telefonu neden incelenmiyor? Böyle bir program var mı yok mu, kimse incelemedi. Genelkurmay’dan gizli olarak sivil bir telefon üzerinden haberleşme sistemi kurulması suçtur. Bir Allah’ın kulu incelesin ya. Hani ben darbeciyim, FETÖ’cüyüm, herkesi yönetiyorum ya. Zekai Aksakallı Karargâha her gelişinde odama gelirdi. O zaman Zekai Aksakallı’yı da yönetiyorum.”
Partigöç, darbe bildirisi ve atama listeleri konusunda da, “Yahu bu belge General-Amiral Şubesi’nde hazırlanabilir mi diye kimse incelemedi, bu işten anlayanlara sormadı. Ben tuğgeneralim, listedeki isimlerin büyük bölümü ise korgeneral. Beni dinlerler mi?” diye konuştu.
MİT MÜSTEŞARININ KAÇIRILMASI: "ÖYLE SALAĞIM Kİ"
Partigöç, dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kaçırılması planından yargılandığını belirtirken şunları anlattı:
“Kendisini şahsen tanırım. O gün de geldi, selamlaştık. Adam Genelkurmay’a gelmiş, geziyor. Kattaki herkes darbeci, ama kimse bir şey yapmıyor. O koridorun görüntüleri var. Tamam, mahremiyet gereği bu görüntüler getirtilmeyebilir; ama Mahkeme heyeti bir incelesin. Adam gelmiş, elimde. Öyle salak adamım ki, orada derdest etmiyoruz, ama en iyi korunan MİT yerleşkesine, operasyonel ekip olmaksızın helikopterle, bir pilot iki teknisyenle iniyorsun. MİT’le ilgili şunu da anlatayım. Personel alımı için ilân vermişlerdi. Bunu Yaşar Güler’e götürdüm. ‘Ya bu ilân ÖKK’cıları tarif ediyor. Ne yapıyor bunlar? Biz zorla yetiştiriyoruz, bunlar alacak.’ deyip MİT’i aradı. Personel Başkanı geldi, ‘Bizden çekeceğinize, ne kadar ihtiyacınız varsa söyleyin, ona göre eğitelim:’ dedik. Bu olay şuna geldi; ‘Partigöç MİT’in personel teminine karşı.’ denildi. Ne alâka? ÖKK Yaşar Güler’e bağlı.”
KRİTİK ATAMALARI KİM YAPTI?
Mehmet Partigöç’ün, kendi dönemlerinde TSK’daki eğitim ve sınav sisteminde yaptıkları değişiklik çalışmaları hakkında detaylı bilgi vermesi üzerine Mahkeme Başkanı, “Sınav sistemleri davamızın konusu değil. 15 Temmuz’a gel.” uyarısında bulundu. Partigöç de şu karşılığı verdi:
“Ama, ‘Bunlar kendi adamlarını kritik yerlere atadı.’ deniyor. Peki kritik atamaları kim yapıyor? Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları. Bunlardan birisine, ‘Bunları niye buraya atadınız?’ diye soruldu mu? Atamayı yapanlar, terfi ettirenler belli. Getir götür işlerine bakan, ayak işlerini yapan bizler suçlu, onlar suçsuz. ‘15 Temmuz’a gel.’ diyorsunuz. Gelebilirim, ama mesele 15 Temmuz günü değil. O gün yaşananların mizansen olduğunu cümle alem biliyor. Bu ülkede Fetullah Gülen cemaatinden yararlanmayan insan çok az. Siyasetçilerin, bizi yargılayanların, bize işkence edenlerin çoğu yararlandı. Bütün konu iki farklı grubun bilek güreşi mi, peşrevi mi, birbirini alt etmesi mi dersiniz; bir grup Anadolu evladı bunların altında kaldı. Rejim, sistem değişikliği büyük olaylarla olmuştur. Birileri Türkiye’deki rejimi değiştirmek istiyordu. Bunu isteyen sadece iktidar değildi, başkaları da istiyordu. Bir olay lâzımdı, ölümlü bir olay isteniyordu. Arzulanan, 250 değil, binlerce kişinin ölümüydü. Hangi darbede 3 bin kişiye idam cezası verildi? Terörde 40 bin kişi öldü. Kaç kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı? Yeni bir çözüm süreci başladı. İnşallah başarılı olur. Fetullah Gülen öldü. Yaşasaydı Apo gibi, ‘kurucu önder, kanaat önderi, büyük önder’ diye onu da davet ederler, vefat edenin fotoğrafını severlerdi. Bu iktidar veya başka bir iktidar Fetullah Gülen cemaatiyle de çözüm süreci başlatır.”
KURTOĞLU'NUN TERFİSİNİN ENGELLENMESİ
İzmir Askeri Casusluk kumpas davası için, “Aslında bu dava casusluk değildi, yüzde 80’i gayrı ahlâkiydi.” ifadesini kullanan Partigöç, Yaşar Güler’in, “Evlât git, bunu siyasetçilere anlat. Özellikle şu görüntüyü izlet.” dediğini vurguladı.
Partigöç, 15 Temmuz’dan 3-4 ay önce İçişleri Bakanlığı’nın kendisini kara listeye aldığını iddia ederken de şunları anlattı:
“Jandarma Kanunu değişecekti. Benimle ilgisi yoktu. İkinci Başkan toplantıya benim gitmemi istedi. Gitmez olaydım. Ben, Jandarma’nın genel müdürlük olmasını, bir süre sonra da Emniyetle birleşmesini savunuyordum. Onlar bölge komutanlıklarını kapatmak istiyordu, yanlıştı. Biz bunun uygun olmadığını İçişleri Bakanlığı’yla birlikte Cumhurbaşkanlığı’na bildirdik. Meğer yukarı bildirmemiz yanlışmış. Bir başka toplantıda, ‘Bunu böyle yaparsanız, asker siyasallaşır.’ dedim. Dilim kopsaydı da bu cümleyi söylemeseydim. İçişleri Bakanı, ‘Ne yani, siyaset kötü mü?’ dedi. Şimdiki Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Hüseyin Kurtoğlu da terfi ettirilmemesinden beni sorumlu tuttu. Benimle alâkası yok. Kardeşi TSK’dan Nurculuktan atılmış biri. Aslında onu da atmak istiyorlardı. Jandarma Genel Komutanlığı terfi ettirmiyor, suçu Genelkurmay’a atıyordu.”
"PKK SİLAH BIRAKTI BİZ NE BIRAKALAMI?"
O dönem herkesin Fetullahçı olduğunu, herkesin çocuklarını dershanelerine gönderdiğini, kendilerine bangır bangır küfredenlerin bunların bankasından aldığı krediyle yalı sahibi olduğunu, sonra “Biz irtibatımızı kestik.” dediğini belirten Partigöç, şöyle devam etti:
“Benim irtibatım olsa, vallahi keserdim. Olmayınca, irtibatı kesemiyorsun. PKK silah bıraktı. Biz neyi bırakacağız? Beylik silahımızı bıraksak, el kondu. Oyumuz da yok.”
"FATİH ALTAYLI'YA İYİ OLDU"
15 Temmuz’da MİT’ten gelen ihbara ilişkin olarak Hulusi Akar’a, “O gün neden bizim Cumhurbaşkanlığı ile iletişim noktamız olan Başyaver Ali Yazıcı’yı aramıyor da Cumhurbaşkanının Koruma Müdürünü arıyorsun?” sorusunu yönelten Mehmet Partigöç şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanına nasıl suikast yapılır diye anlatsam maazallah beni bir de Fatih Altaylı gibi tehditten yargılarsınız. Ha, yıllarca dağlarda görev yapan bana ‘terörist’ diyen Fatih Altaylı’yı içeri koymuşlar, iyi olmuş. Koruma ekibinde, Karargâhta bir yığın Fetullahçı var - uçağı kullanan Fetullahçı. Hiç operasyon yapmamışsın. Ne zaman tatile gidiyor, o zaman suikast yapmaya kalkıyorsun. Bu embesil olaylar 141 müebbetten daha ağır. Bunu kiminle yapmaya kalkıyorsun? Gökhan Şahin Sönmezateş’le. Herkes tanır. Adam yokluğunda general yapılmış. Bu iş bir tek onunla yapılmaz. Salak malak demeyeyim, dava açar. O gece kışlada silah patlamış. Odalarından çıkmayan generaller var. Yetkim olsa, onları TSK’dan atardım. Böyle bir askerlik, komutanlık, generallik olur mu? Demek ki, biz ordu olarak çok farklı noktaya gitmişiz. Evet, o gün dışarı çıktım, silah sesinin geldiği yere koşarak gittim. Yaralı vardı, ambulans çağırdım. Polislere de, ‘Size bir şey olmasın, arabaların arkasına geçin.’ diye talimat verdim. Olayların farklı olduğunu anlayınca telefonlara çıkmadım. Açtıysa emir astsubayım açmıştır. ‘Barış Avıalan’ı Akıncı gönderdin, darbe irtibatını onunla sağladın.’ deniyor. Aynen Gökhan Şahin Sönmezateş gibi, bu işi yapacağın son adam merhum Barış Avıalan’dır. Barış personelci, Harp Okulu’ndan personel subayı olarak mezun olmuş. Tek muharip görevi 8 ay kıtaya, o da Trakya’ya gitmesidir. Ben bununla darbenin irtibatını sağlayacağım, öyle mi? Ben bu kadar mı salağım ya? Sadece bana değil askeri eğitim ve doktrin sistemine de hakaret ediyorsunuz.”
CİHAT YAYCI İDDİASI
Partigöç, “15 Temmuz’dan 2 yıl önce herkes safını seçti. Devlet büyükleri de çanak tuttu, ordunun siyasallaşmasının önü açıldı. 15 Temmuz’dan sonra bir de kendi bağlantılarını gizlemek isteyen insanlar türedi, elinde listeyle dolaşmaya başladı.” dedikten sonra da şu iddialarda bulundu:
“Cihat Yaycı amiral gibi. ABD’de Fetullah Gülen’i ziyaret eden oydu. Hatta İngilizce tercümanlığını yaptığı söyleniyordu. Buna ilişkin evraklar benim odamdaydı. Listeleri yapan Fetullahçıdır, çünkü Fetullahçıları ancak Fetullahçılar bilir. Adem Huduti ve İbrahim Yılmaz niye hapse girdi? İsmail Metin Temel, Ordu Komutanı olsun diye. Adem Huduti’nin niye hapiste olduğunu çok iyi biliyorum, ama söylersem bazı devlet büyükleri sıkıntıya girer. Adam FETÖ’cü metöcü değil. O gün Şirin Ünal elinde listeyle Genelkurmay’a niye geldi? Niye kimse sormuyor?”
NURETTİN VEREN NELER ANLATTI?
Partigöç, paralel yapılanma ifadesinin isim babasının Mehmet Dişli olduğunu tekrarlayıp, “Hulusi Paşa Dişli’yi çok severdi. İngilizce’den çevrilen tüm kelimeler gibi, bunu da çok sevdi.” deyince, Kandıra Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan Dişli’nin güldüğü görüldü.
Mehmet Partigöç son olarak, 2006’da Genelkurmay’a giderek “FETÖ”yü ilk anlatan, cemaatin önde gelen isimlerinden Nurettin Veren’le ilgili şunları söyledi:
“15 Temmuz’la ilgili olmasa da boynumun borcu olarak, ‘Nurettin Veren geldiğinde ne yaptınız?’ sorusuna cevap vermek için açıklıyorum. Kapıya geldi, ‘Bilgi vereceğim.’ dedi. Ben o zaman da Genelkurmay’daydım. Kendisiyle görüşüldü, siyasetle koordine edildi. Nurettin Veren’in derdi, cemaatin üst yapısıydı. Muhtemelen rant kavgası vardı. Alt taraftakilerin isimlerini sorduk, vermedi; ‘Onlar benim çocuklarım. Temizler, ne dersen onu yapar.’ dedi. Onlarla ilgili bir şey söylemeyince mevzu kapandı.”
Partigöç savunmasını, “Sonuç olarak bu işlerden kazanan kazandı, ekmeğini yiyen yedi. 15 Temmuz bitti. Mevzu kapandı. Olan, Anadolu insanına oldu. Tek söyleyebileceğim, insanlar artık çıksın, gerçeği konuşsun.” diyerek tamamladı.
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar

Kabinede fırtına kapıda mı? 3 eski isim geliyor

LGS’de başarı mı, anomali mi? İstatistikler ne söylüyor?

Yandaş medyadan Özgür Özel'e tehdit: 'Senin de sonun Silivri olacak'

AKP’li isimden CHP operasyonlarına tepki geldi

Eski Vali Bülent Tekbıyıkoğlu aylar sonra ortaya çıktı

İktidar medyasının hedefindeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı konuştu

Terör örgütü PKK'nın elebaşı Öcalan'a idam cezası vermişti!

MHP’li Feti Yıldız’ın ofisinde Öcalan kitabı!

'Cumhurbaşkanına nasıl suikast yapılır diye anlatsam...'

Erdoğan'a hakaretten tutuklanmıştı: Fatih Altaylı'dan iddianame tepkisi
