Özgür Özel'den Selahattin Demirtaş özrü! Bahçeli'ye yanıt verdi
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Selahattin Demirtaş'la ilgili "Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır" açıklamasına “Dün Demirtaş’ı içeri atmakla övünenler bugün ‘hayırlısı’ diyor” karşılığını verdi.
Yeni haftada TBMM'de partiler grup toplantılarını gerçekleştiriyor. MHP ve DEM Parti'nin ardından şu sıralar CHP'nin grup toplantısı düzenleniyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Demirtaş'ın tahliyesi Türkiye'nin için hayırlara vesile olacaktır" açıklaması gündeme oturdu. Bahçeli aynı zamanda TBMM'deki açılım komisyonunun teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın dinlemesi gerektiğini savundu ve partisinin de bu yönde kurulacak heyete katılmaya hazır olduğunu bildirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Genel Başkanımız Özgür Özel, partimizin TBMM grup toplantısında konuşuyor. https://t.co/k5p8NZUXbV
— CHP ???? (@herkesicinCHP) November 4, 2025
Özel'in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
"Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bizi izleyen ve dinleyen herkese sımsıcak bir hoş geldiniz diyorum. Bu arada 29 Ekim'i geride bıraktık. 81 ilimizde örgütlerimiz ve belediyelerimizle vatandaşlarımız 102. yılında büyük bir coşkuyla kutladılar. Emek veren herkese teşekkür ediyorum. Yaşasın Cumhuriyet!
Çağlayan'da yeni bir kumpasa karşı hep birlikte kenetlendik. Eskişehir ve Arnavutköy'de mitinglerimizi gerçekleştirdik. Korkuya teslim olmadan, zalimi memnun etmeden bir haftayı hep birlikte geçirdik.
"ERDOĞAN SÖZÜNDE DURMADI"
Erdoğan 'bir yıl sonra çadırda kimse kalmayacak sözü' verdi. Bir yıl bittiğinde 658 bin konut yapılacaktı, 18 bin konut teslim edildi. Şimdi 1000. gündeyiz. 300 bine yakın konutu teslim etmekle övünüyorlar. 35 gün orada aralıksız kalmış birisi olarak, oradaki tüm çalışmaları kıymetli görmüşümdür. Ama depremden 3 gün sonra, devleti bilenlerin yönetmesi lazım, 'biz buradaki evleri bir yıl içinde bitireceğiz' dedi Sayın Erdoğan. Bu söz verildi. İnsanlar bu söze inanmak istediler. O bir yıl geçtiğinde 650 bin konut teslim edeceğiz dedi ancak 18 bin konutunu teslim edebildi. 3. yılında 300 bin konut vermekle övünüyorlar, o da verdikleri sözün yüzde 40'ını denk geliyor. Bugün yüz binlerce depremzede konteynerlerde ya da şehir dışındaki akrabalarının yanında yaşıyor. İşletmelerin yarıdan fazlası faal değil.
Belediyelerimizle, milletvekillerimizle hep orada olduk. Belediye başkanlarımız elini deprem bölgesinden hiç çekmedi. Depremzedelerin hiçbir sorununu ortada bırakmamaya gayret edeceğiz. Ben hem belediyelerimize hem de bölgeye katkı sunan hangi partiden olursa olsun herkese teşekkür ediyorum. Aramızda Sındırgı Belediye Başkanımız var. Sındırgı’nın afet bölgesi ilan edilmesi isteniyor. Sındırgı’ya devletin şefkatli elinin ulaşması gerekiyor.
"KOCAELİ CHP'DE OLSAYDI ŞAFAK OPERASYONU YAPARLARDI"
Malum Gebze'de bir şehircilik skandalı yaşanıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı, sonra Ulaştırma Bakanlığı'na devredilen bir metro inşaatı var ve bu metro inşaatında 7 katlı kendisi sağlam olan bir bina maalesef yıkıldı, devrildi ve dört yurttaşımızı kaybettik orada. Sonrasında 21 bina, 28 iş yeri tahliye edildi. Ve ardından daha olay sıcakken erken iletişim iyidir diyerek Ulaştırma Bakanlığı hemen konunun bizimle ilgisi yok dedi, çıktı kenara. Oysa geçen sene Temmuz ayında Makine Mühendisleri Odası'nın sorularla güçlendirdiği bir raporu çıktı ortaya. Diyor ki burada metro yapıyorsunuz, zemin zayıf. Bu inşaat bu apartmanların altındaki zeminde kayma yaratabilir.
Çalıştınız mı, baktınız mı, evleri boşaltmayı düşünüyor musunuz? Kaç taneye boşalttınız? Burada kentsel dönüşüm düşünmüyor musunuz? Hiç kimse kıymet vermemiş ona. İlk önce bina çökünce 'o binaya özel bir şeydir, bizle ilgisi yok metromuzla' dediler. Ama şimdi anlaşılıyor ki bütün bir mahalle o metro inşaatı yapılırken doğru tedbirler alınmadığı, doğru özen gösterilmediği için büyük bir felaketin kenarından dönmüş. Ama tabii nasıl bir felaket yaşandığında tek amaçları...
Eğer örneğin düşünün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi CHP'nin olsaydı. Metro inşaatını da o zaman Ulaştırma Bakanlığı üstlenmez tabii. Kendi imkanlarıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapıyor olsaydı. Bu çöküş olmuş olsaydı, sabah 6'sında hangi Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanının, belediye meclis üyelerinin, bürokratların sabah kapılarını kırarak girip alacaklardı? Şimdi haberi duyar duymaz 6 dakika içinde bakanlığımızla ilgisi yoktur diye yalan açıklama yapıyorlar. Biz hem orada ölen dört vatandaşımızın adalet sağlansın isteyen ailelerinin sonuna kadar yanında olacağız.
KARTALKAYA FACİASI
Ama bu çiftli, ikili hukuk sistemini Kartalkaya'da yangın oluyor. Hepimizin içi yanıyor. Sabahın 9'unda bana il başkanım, milletvekilim, belediye başkanım 55'in üzerinde şu ana kadar yitirdiğimiz canımız var diye bilgi veriyorlar. O gün birisi Ankara İl Kongresi yapacak Sayın Erdoğan. Partisine katılan bir milletvekiline rozet takacak. O ana kadar rakamı 5'te tutuyorlar. Rozet takılıyor, tören yapılıyor, alkış kıyamet bitiyor, yüzler gülüyor, dönüyorlar ve sonra açıklama geliyor. Vefat sayısı 60'a ulaştı diye.
Böyle bir ülkede yaşıyoruz ve orada o yanan Kartalkaya'da yanan otelin kapısında nal gibi yazıyor. Turizm Bakanlığı ruhsatlıdır. Burayı denetlemeye Turizm Bakanlığı yetkilidir diye. Turizm Bakanı, bakan yardımcısı, altındaki dünya kadar bürokrat bilir kişi raporuna göre birinci dereceden suçlu o bilir kişi raporunu teslim almıyorlar Ankara'dan gelen telefonla. Bilir kişi raporuna korsan diyorlar. Esas bizati kendisi korsan başka bir heyet oluşturuyorlar ve almadıkları rapora diyorlar ki buradan bakanlığı çıkar yerine Bolu Belediyesi yaz. Bilirkişi diyor ki ya nasıl yazalım? Belediye sınırları dışında yaz sen. Yazmayıp imzaladıkları raporu teslim almıyorlar. O raporu defalarca burada konuştuk. İkincide belediyeyi de dahil ediyorlar. Belediyenin eri vicdani sorumluluk denerek ağırlaştırılmış müebbet hapis aldı. Çünkü o otele gitmişsin eksiklikleri görmüşsün. Sonra başvuruyu çekmişler. Bunu gidip bildirmemişsin diye itfaiye eri ağırlaştırılmış müebbet alıyor. Turizm Bakanlığı önce sorumluların yargılanmaması için soruşturma izni vermiyor. Danıştay'a gidip Danıştay'dan bozduruluyor, soruşturma izni alınıyor. Ama onlar daha soruşturmaya dahil edilmedi. Tek soru sorulmadı. Olayın sıcaklığında bir kısım sanık açısından aileleri tatmin edecek mahkeme kararı veriliyor. Ama esas sorumlular.
"AND OLSUN Kİ YENİDEN YARGILANACAKLAR"
Turizm Bakanı'nın kendisi zaten onun için burada inşallah milletimiz yeteri kadar milletvekilini verip gelecek dönem onun yüce divanda yargılanmasını sağladığımızda adalet onun üzerinden bir kez daha tecelli edecek.
Turizm Bakan Yardımcısı alttaki üst düzey sorumlular esas o meselenin sorumlularının hiçbirisini yargılatmıyorlar, yargılamıyorlar, zamana bırakıyorlar. Ve olacağını söyleyeyim Soma Kartalkaya gibi bir ayda, bir buçuk ayda yargılama yapılsaydı Soma'da 300'er tane ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet çıkardı. Yaydılar 5 buçuk yıla kişi başına 5 gün yattılar. 5 gün öldürdükleri kişi başına 5 gün yattılar. O yüzden şimdi de adalet Turizm Bakanı'nın koruduklarını, kayırdıklarını, sakladıklarını zamana yayarak böyle bir akıbete getirecekler. Ama buradan size söylüyorum. And olsun ki and olsun ki ne bu Turizm Bakanı'nın, ne o yetkililerin, ne Soma'yı yakanların ne Ermenek'teki sorumluların Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yakasını bırakmayacağız. Yeniden yargılanacaklar. Yeniden yargılanacaklar.
Millet krizden, adaletsizlikten perişan durumda ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin derdi bu hafta bu yüce çatı altında Vakıflar Kanunu, Vakıflar Kanunu. Ne yapacak Vakıflar Kanunu'yla? Şöyle bir şey yapacak Vakıflar Kanunu'yla. Eğer bir binada geçmişte olup şimdi yöneticileri olmayan, dolayısıyla vakıflar tarafından yönetilen bir vakfın bir binada bir çivisi varsa o bina Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçecek.
Ve bundan sonra orada kalacak. O burayı kiralarsa da artık ihaleye mihaleye ihtiyaç duymayacak. Kiralama yetkisi ihale süreçleri devre dışı bırakılarak yapılacak. Baktığınızda bir anlam veremiyorsunuz. Ne yapmaya çalışıyor bunlar diye. Bakın ne yapmaya çalıştıklarını söyleyeyim. Bu kanuna göre Galata Kulesi'ni Cenevizlilere vermeleri lazım da. Cenevizliler Galata Kulesi'ni yapmış. Galata Kulesi 1453'ten sonra Osmanlı'ya geçmiş. Galata Kulesi o günden bugüne kadar yanmış, çatısı yıkılmış, yapılmış. 1960'ta en son hali verilmiş ama İstanbul'un gözbebeği bir yer. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeydi. İBB AK Parti'deyken yıllarca İstanbul Büyükşehir'deydi. Giren her turistten alınan yerli yabancı turistten giriş ücretleri İBB'ye kalıyordu. İBB de onunla hizmet yapıyor. Ta ne zamana kadar?
2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir'i kazanana kadar. 2020'de gittiler. Galata Kulesi'ne çöktüler ve İBB'den aldılar. O gün bugün yargı süreci sürüyor. Yargı sürecinin tamamı İstanbul Büyükşehir haklı görüyor. Kararlar çıktı, onandı durdu. An meselesi Galata Kulesi tekrar İstanbulluların olacak. Turizm Bakanlığı çöktü ya oraya. Oradan gelen gelirle İstanbul'a hizmet yapılacak. Yere Batan Sarnıcı ne haldeydi? İBB ne hale getirdi gördünüz. Ziyaretçi sayısı nasıl onlarca kat patladı gördünüz. Oraya giren ziyaretçilerden alınan paralar var. Ama yere Batan Sarnıcı'nda da bir vakfın çivisi var. Orayı da Kültür Bakanlığı'na alacak. Amaç hani vergi borçlarını, SGK'yı faiziyle bir seferde belediyelerden alıp belediyeler maaş dağıtamaz, çöp toplayamaz hale gelsin de CHP belediyeciliği gözden düşsün.
Aman millet yerel seçimde verdiği oy verdiği CHP'ye genelde de destek vermesin ucuzluğu var ya o kolaycılık var ya, o edepsizliğin kanun metnine dönüşmüş halini görüşüyor meclis. Galata Kulesi'ne çökmek için vallahi Cenevizlilerden kurtarmak daha kolay olmuştu AK Parti'den kurtarmakta. Vallahi Fatih Sultan Mehmet Fatih Sultan Mehmet Manisa'dan çıktı yola, Edirne'ye vardı paytahtta. Döktürdü kocaman topları, yaptı hesapları, yürüttü gemileri, aldı İstanbul'u senin hakkındır dediler. Senin hakkındır. Ama bunların vakıftan anladığı bu.
Sen İstanbul'u bana hizmet etsin diye birine veriyorsun. O oranın bütün imkanlarını alıp başında birinin başında bir oğlu, birinin başında bir oğlu, birinin başında bir kızı, birinin başında bir damat, birinin başında öbür damat. Onlara veriyor bu paraları. İstanbullunun bana hizmet edilsin diye verdiği oyla seçtiğimiz Silivri'ye atan İstanbullunun hizmeti için olan paraları yandaş vakıflara dağıtan bir anlayışın artık bu vakitten sonra İstanbul'a da Türkiye'ye de gölge etmeme vakti gelmiştir artık.
"DEMOKRASİ TRENİ YOLUNA DEVAM EDECEK"
Bunları Cumhuriyet AK Partililere anlatmıyorum. Bunları son seçimde bize oy verenlere değil vermeyenlere anlatıyorum. Onların vicdanını havale ediyorum. Seçimi kazanıyorsun. Mazbatayı iptal ediyor. Bir daha kazanıyorsun. Bin türlü kötülük icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun diplomanı iptal ediyor. Bir daha kazanıyorsun hapisler icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun 'yolsuz' diyor, 'hırsız' diyor, 'terörist 'diyor, hızını alamıyor 'casus' diyor.
Ya bunu bunu yapan birisinin demokrasiden bahsetmesi, sandıktan bahsetmesi, milli iradeden bahsetmesi mümkün mü? Bugüne kadar bugüne kadar 'Demokrasi trenine bindik işimize geldi indik' diyor. Bindiği trenin lokomotifi, bindiği trenin raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. O trenden, o trenden ineceksin sen. Ama o tren yoluna devam edecek. Yoluna sonuna kadar devam edecek.
Kimsin sen? Sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler Kurtuluş Savaşı'na girişmesin diye. Kimsin sen? Bu kürsüden bu kürsüden geçen sene 18 Şubat günü 'bir darbe mekaniği işliyor' demiştim. Bir darbe mekaniği işliyor. Ve Türkiye'nin normalde darbeler bütün dünyada bugüne kadar bilindiği kadarıyla birileri tarafından iktidara yapılır. Muhalefete de döner bakarlar sen bu işin bir yerinde var mısın diye. Allah'a şükür Cumhuriyet Halk Partisi 15 Temmuz darbesinde de bundan önceki herhangi bir darbede de o demokrasi treninden inmediğiyle övünür.
"AZİZ İHSAN AKTAŞ'IN KAÇTIĞI SÖYLENİYOR"
Nihayet Eylül ayı başında dedikleri iddianame yeni çıktı. Bir günde çöp oldu. 1 buçuk kanal arkasında durmaya biraz çalıştı. Okundukça perişan oldular. 'Bu muymuş?' dendi. 'Öyle miymiş?' dendi. Şimdi işte bekliyoruz. Yarın ne olacak. Ama şu var. 704 yıl bir suç örgütü lideri var. Aziz İhsan Aktaş. Ben söylemiyorum. Savcı söylüyor. 'Suç örgütü lideri' diyor. 'Örgütü bu gördü' diyor. 'Şunu yaptı, bunu yaptı' diyor. 'Sonra geldi bize itiraf yaptı' diyor. 'Önüne gelene bir şey söyledi' diyor. 704 yılda hapsini istiyor ama serbest geziyor. Ortalıkta dolaşıyor. Dolaşıyor, dolaşmıyor bilinmiyor. Bugünlerde kaçtığı da söyleniyor. Gören görürse bilen olursa söylenir. Ama onun 704 yılla yargılanan adam içeride, onun iftirasıyla 4 yılla yargılanan belediye başkanlarımız hapiste. 704 yılla yargılanan geziyor.
4 yılla yargılanan cezaevinde yatıyor. 6 aydır, 8 aydır, 10 aydır. O 4 yıldan yargılanan 4 yıllık cezayı alsa yattığı süre neredeyse alacağı cezaya denk geliyor. Cezanın yatarı o kadar zaten. Böyle bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Korkunç bir süreçle karşı karşıyayız. O yüzden, o yüzden meseleyi şöyle kısaca özetlemek isterim. Yani tuttular biraz önce söyledim. 'Hırsız' dediler, 'yolsuz' dediler, 'terörist' dediler. Onu dediler, bunu dediler. Baktılar olmuyor. İddianame yarın inşallah tescil zaptıyla bütün arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmaya başlar. Beklentimiz o yöndedir. Hukukun gereği, adaletin gereği, vicdanın gereği odur. 704 yılla yargılanan suç örgütü lideri gezerken 4 yılla yargılananı içeride tutamazsın. Herhangi bir suçladığın kişiyi içeride tutamazsın. Çünkü bu kadar iftira üzerinden yürüyemezsin.
Ama bir yandan da İBB dosyası gelecek. Diyorlar ki, kendileri diyorlar. Ben öyle bir kıyası kendim asla yapmayı doğru bulmam. Ama kendi yandaşları diyor ki güçlü olan Beşiktaşlı tutmadı, Aziz İhsan Aktaş'ı tutmadı. İBB çıkınca nasıl savunulacak bu? Namuslu bir hakime denk gelirse ki gayri ekseriyeti namuslu. Umarız bu çetenin etkisinde korkusunda olan birine denk gelmez. 'E tutuksuz yargılanır bunlar' diyor. Bundan panik oldular. Bir casusluk icat edip yedek bir davadan tutuklama yaptı.
AKIN GÜRLEK'E SÜRE VERDİ
Hakimler Savcılar Kanunu'nun 2802 48. maddesinin son fıkrası şöyle. Hakim ve savcılar kanunlarda belirlenenden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyette bulunamazlar. Kanun böyleyken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına soruyorum. Başsavcılık görevinin ve maaşının yanında başka bir gelir elde ettiniz mi resmi yoldan.
Sözlü sorular sözlü sorular süresi içinde yanıtlanır ve meclise gelip muhatabının yüzüne okunurdu. Tatmin olmazsa yeni soru sorardı. Yarın akşama kadar bu sözlü soruma cevap bekliyorum. Cevap gelmediği takdirde yarın akşamki mitingimizde bu sözlü sorumun cevabını verdikten sonra tüm basın yayın organlarına ilgili belgeleri yolluyorum. Sözlü sorumum süresi yarın akşam bitiyor. Hadi bakalım.
'BAYRAMPAŞA' TEPKİSİ
Bayrampaşa Belediyesi el değiştirmiş, çıkmışlar utanmadan teşekkür konuşması yapıyorlar, 'Bayrampaşa'ya teşekkür ediyorum'... Arsız adam! Bayrampaşa'ya teşekkür etsek biri varsa o Silivri'de yatan Hasan Mutlu, bir parti varsa Cumhuriyet Halk Partisi. Biz kazandık Bayrampaşa'yı. Sizi def ettiler oradan. Büyük bir haksızlığa büyük 1000 tane haksızlığa ellerindeki parti bayrağını hiç bırakmadan İstanbul'un bütün ilçelerinde mücadele eden ilçe başkanlarımızı ve İstanbul İl Başkanımızı ağırlıyoruz bugün.
Her başvurudan sonra Anayasa Mahkemesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oraya bile gidip itiraz ettiler. O itirazları da reddedildi ve bugün Selahattin Demirtaş'la ilgili bir tahliye başvurusu yapıldı. Buna Sayın Devlet Bahçeli'nin 'hayırlı olacaktır' tahliyesi demesi çok hayırlı bir demeç. Hayırlı şeye hayırlı söyleyelim. Ama 9 yıl önce 9 yıl önce tek başına karar vermesi gereken Türkiye'deki bütün hakimleri bir gece yarısı koordine edip de farklı farklı yerlerden siyasetçileri alıp da önceden hazırlanmış ta Edirne'deki ta Kocaeli'ndeki Gebze'deki cezaevlerine gönderen o mekanizmanın kurgulanması hayırlı mıymış Türkiye için?
'DEMİRTAŞ' AÇIKLAMASI: TÜRK MİLLETİNDEN ÖZÜR DİLİYORUM
Dün bunları yapmakla övünenler Selahattin Demirtaş'ı içeri atmakla övünenler, Figen Yüksek daha içeri atmakla övünenler, Osman Kavala'yı AİHM kararına rağmen içeride tutmakla övünenlere soruyorum. Bugün 'hayırlısı bu' diyorsanız dönüp de dönüp de bir özür borcunuz yok mu acaba? Açık söyleyeyim. Bizim de var. Her ne kadar o zaman 120 milletvekilinin yüzü ret oyu verse de her ne kadar o dönem bizler partide buna karşı bir mücadele vermiş olsak da Cumhuriyet Halk Partisi'nden 20-25 tane işte efendim 'referanduma gitmesin de geçecekse buradan geçsin' diye kullanıla o oylarda bu partinin de kusuru var. Partinin bugünkü genel başkanı olarak tarih önünde o günkü kusur için tüm Türkiye'den Türk milletinden özür diliyorum. Bugünkü genel başkan sıfatıyla. Şu kadarcık kusuru vardı partinin.
Sonra kusurun yüzü 99'unun sahipleri şimdi bugün gelmişler şimdi bugün gelmişler sütten çıkmış ak kaşağı dönmüşler. O hayırlı olur, bu hayırlı olur. Yine karşısında halen daha Selahattin Demirtaş diyebiliyor ki sadece benim açımdan değil 86 milyonun kardeşlik hukuku açısından önemsiyorum bu kararı. Selahattin Demirtaş'ın bu erdemli, bu onurlu, bu sabırlı bu örnek olacak tutumu karşısında kendisine yürekten, yürekten bir teşekkür ediyorum. Yürekten. Herkesin yapacağı iş değil bu.
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar
Papa’nın Ziyareti Hayır mı Şer mi - 2
Fakirliğin gölgesinde sessizce yok oluyoruz!
Operasyon hamlesi işe yaramadı
Kılıçdaroğlu çalışma ofisini boşaltıyor
Bahçeli'nin geçmişteki Demirtaş sözleri yeniden gündemde
Moldova'dan sonra Karadağ
Devlet Bahçeli: Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi hayırlara vesile olacak
Hakan Fidan için şaibeli diploma iddiaları gündem olmuştu
Nafakaya yeni düzenleme geliyor
Sahip olmadan yaşamak: Kiralarsın ve yeni nesil tüketim ahlakı