Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,1659
Dolar
Arrow
38,0305
İngiliz Sterlini
Arrow
50,1593
Altın
Arrow
3925,0000
BIST
Arrow
9.476

İmamoğlu, Yavaş görüşmesinin ardından Ankara'da konuştu... Erdoğan'a böyle gönderme yaptı: 'Ekrem ağrıları başladı'

İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile görüşme gerçekleştirdi. İmamoğlu yapılan görüşmenin ardından Ankara'da açıklamalarda bulundu. İmamoğlu Ankara'dan Erdoğan 'a seslenerek 'Artık yenilenme zamanı. Değişme zamanı. Pili bitenler gidecek. Artık yaşı geçti. Dönemi bitti. Ve 'Ekrem' ağrıları başladı. Artık kendini millete adayanlar göreve gelecek.' dedi.

İmamoğlu, Yavaş görüşmesinin ardından Ankara'da konuştu...  Erdoğan'a böyle gönderme yaptı: 'Ekrem ağrıları başladı'

İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Ankara'da açıklamalar yaptı.

İşte İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar:

- Ankara'yı parel parsel satmaya kalktılar. Ankara halkı onlara en güzel cevabı verdi.

- Öncelikle Mansur Yavaş başkanımıza sevgi ve selamlarımı yolluyorum. Aynı kötğ akıl aynı bozuk zihniyet Meclis'i hiçe sayan bir rejimi başımıza bella etti. Anyasal düzeni ortadan kaldırdılar. Onlara en güzel cevaı da onlara önümüzdeki genel seçimlerde vereceğiz.

- Biz ülke saraydan değil Meclis'ten yönetilsin istiyoruz. 

- Bakanlar meclise hesap versin istiyoruz. Çünkü meclis milli iradenin yansımasıdır.

-Artık yenlienme zamanı. Değişme zamanı. Pili bitenler gidecek. Artık yaşı geçti. Dönemi bitti. Ve 'Ekrem' ağrıları başladı. Artık kendini millete adayanlar göreve gelecek. 

-Millet bu rejimi yerin dibine gömecek  

Erdoğan ne dedi?

Emeklilerin bayram ikramiyeleri daha fazla arttırılabilir mi diye soran gazetecilere “Siz beni dolmuşa mı getiriyorsunuz?” dedi. Bu akıl, bu akıl ne biliyor musunuz? Milletin parasını millete vermek değil, sanki kendi parasını millete dağıtıyormuşçasına yapılan bir hareketin tezahürü. O soruyu gazeteci değil, sana soran millet.

Onun farkında bile değil. Milyonlarca emekli sana her gün, her saat soruyor. "Bu emekli maaşlarının, bu bayram ikramiyelerinin azlığından bizi bu hale düşürmekten utanmıyor musun?" diyor. Milletin hakkını millete vermeyi dolmuşa gelmek diye tarifleyen bu akıldan ne yapacağız?

Bu ülkeyi kurtaracağız. O sandık 23 Mart’ta milletin önüne gelecek. Önce Cumhuriyet Halk Partisi ona boyunun ölçüsünü gösterecek. Hazır mı Cumhuriyet Halk Partisi?

Sonra, milletimiz, kendini yoksulluğa mahkum eden, yoksulluğa mahkum eden, memleketin huzurunu kaçıran, bereketini, huzurunu kaçıran tek adam rejimini önümüzdeki ilk genel seçimde yine bütün milletçe baş aşağı edip onları göndermeye hazır mıyız?

İcraatçı, halkçı, adaletli, liyakatli bir yönetimi ve cumhurbaşkanı ile birlikte hep beraber Çankaya’ya yürümeye hazır mıyız?

Bunların vakti doldu. Şimdi yenileşme ve gençleşme zamanı. Değişme zamanı. Değişme zamanı, değişme. Hayatında, hayatında, siyasetin de kuralı budur. Vakti dolanlar, pili bitenler gider, öyle değil mi? 

"ÜNİVERSİTE ANIMI ANLATAYIM DA ALINSIN BİRAZ DAHA"

Şimdi, neyse şimdi gene alınacak, gene bir üniversite öğrenciliğimden bir anımı anlatayım da alınsın biraz daha. Okulda, okulda Eskişehir’den arkadaşlarım vardı. Komşu evdik böyle, ev arkadaşlarımız. Onların tutkusunu 1988-90 arasında Kıbrıs’ta görmüştüm. O gördüğüm tutkuyu, onlarda gördüğümde her zaman şunu söylemişimdir: "Yaşadığın mahalleye, yaşadığın şehre, yaşadığın, emek verdiğin kuruma ve ülkende kendini adayacaksın. Tutkuyla bağlanacaksın. Ona hizmet etmekten onur duyacaksın. Alın teri dökmekten onur duyacaksın." Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin evladı olarak 2008’den beri bu partiye hizmet etmekten, partim vasıtasıyla milletime hizmet etmekten, alın teri dökmekten, bu partinin evladı olmaktan onur duyuyorum. Onur duyuyorum. Onur duyuyorum. 

"ATATÜRK'ÜN HEDEFLERİNDEN SAPMAYACAĞIZ"

Şimdi, gençler, gençler bu ülkede tarih yazacak, tarih. Gençler tarih yazacak. Bana, bana Bursa’da “İmamoğlu gelecek, İmamoğlu tarih yazacak.” diye söylediler. Ben de dedim ki: “Hayır. İmamoğlu gelecek, sizlerin gücüyle. Ama bu ülkede tarihi bu ülkenin gençleri yazacak. Gençleri yazacak.”

Bakın sevgili dostlarım, Türkiye bir daha asla muhalefetin yargı yoluyla bastırılıp yok edilmeye çalışıldığı baskıcı bir rejimi bu topraklarda yaşamayacak. Bu bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Atatürk’ün önümüze koyduğu hedeflerden sapmayacağız. Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Hem demokraside hem hukukta, özgürlükte ve adalette hem de bilimde, teknolojide, üretimde öncü olacağız. Dünyanın tüm milletlerine örnek olacağız. Bizde bu güç var. Bu ülkede bu potansiyel var. Kurumların ve kuralların yerini tek bir kişinin iradesi aldığında bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Ama bütün kurumlar, bütün kurumlar bir kişinin elinden kurtulup milletin kurumları, milletin evlatlarının yönettiği, bir avuç insanın değil, bir ailenin fertleri değil, milletin liyakatli evlatları yönettiğinde bu millet, bu büyük cumhuriyet, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşacak. Bir kişi hukukun dışına çıkmaya başlayınca, bir kişiye bağlı olduğunda devletin kurumları da ne yazık ki hukukun dışına çıkıyor. Bakın, daha kötüsünü söyleyeyim: O bir kişi aldatılınca devletin kurumları da aldatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni işte bu hale düşürdüler. Peki, o bir kişi, o bir kişi ve etrafındaki bir avuç insan zenginleştiğinde memleket zenginleşiyor mu? Hayır.

"EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR"

Sadece o bir avuç insan zenginleşiyor. Asla olmuyor. Çünkü bunların düzeninde sevgili dostlarım, güç ve zenginlik bir avuç insanın elinde toplanıyor. Millete de şükretmek ve sabretmek düşüyor. Biz en zor şartlarda Kurtuluş Savaşı vermiş, dünyayı dize getirmiş bir milletiz. Sabretmeyi de, şükretmeyi de biliriz ama onun zamanı ayrı.

Bu ülkede yöneticiler, cumhuriyetten sonra vatandaşına fırça atamaz, vatandaşına talimat veremez, vatandaşına emir veremez. Çünkü 102 yıl önce bu millet tebaa olmaktan kurtarıldı. Birey oldu, vatandaş oldu, özgür oldu ve 102 yıl önce ülkemizde cumhuriyet şunu bize öğretti: Yönetici, kamuda vatandaşına hizmet eden yönetici haddini bilecek. Haddini bilecek.

Cumhuriyet her şeyden önce milletine saygı duymaktır. Yöneticilerin vatandaş karşısında haddini bilmesi demektir. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. İşte bu anlayışın adı nedir biliyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

"ÖN SEÇİM CHP'NİN RUHUNDA VARDIR"

Cumhuriyet Halk Partisi kayıtsız şartsız millete inanmanın, millete güvenmenin partisidir. Yapacağımız ön seçim işte bu ruhun, bu anlayışın ifadesidir. Nasıl ki ülkenin ve devletin tek sahibi milletse, partilerin tek sahibi de üyelerdir. Siz saygıdeğer Cumhuriyet Halk Partililer ne derseniz o olur. 23 Mart’ta da siz ne derseniz o olacak. Cumhuriyet ve demokrasi adına yapılacak en doğru, en ilkeli şeylerden birini yapıyoruz. Partimizin cumhurbaşkanı adayını ön seçimle belirliyoruz. Ön seçim partimizin yalnız hukukunda değil, geleneklerinde ve ruhunda vardır. Sandıktan kaçanlar, partilerini saraydan yönetenler yapacağımız ön seçimi istismar etmeye, kendilerine fayda çıkarmaya çalışıyorlar. Ama onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Çünkü bizim partimiz demokrasi devrimi yaptı, demokrasi devrimi. Ön seçimle cumhurbaşkanı adayını seçerek demokrasi devrimi yaptı. Bu demokrasi devrimine imza atan çok kıymetli Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e, onun nezdinde burada bulunan çok kıymetli MYK üyelerimize, Genel Sekreterimize, Genel Başkan Yardımcılarımıza, Parti Meclisi üyelerimize ve benim bu yola çıkmama güçlü desteğini veren Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu’na hepinizin huzurunda bu demokrasi devrimi adına teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.

"ERDOĞAN BU MÜHÜRDEN KAÇAMAYACAKSIN"

Demokrasi tarihimizin en geniş katılımlı ön seçimini, bir üyeyi bile eksik bırakmadan yol almaya hep beraber çalışacağız. Sonra da bütün muhalefeti bir araya toplayacak hamleler yapacağız. Milletten kaçanlara korku salacağız, korku. Milletimize umut kaynağı olacağız. Biz 23 Mart’ta kullanacağınız her oyla birlikte ne yapacağız, biliyor musunuz? Saraydakine haddini bildireceğiz. Ön seçimde, ön seçimde hep birlikte, hep birlikte ona diyeceğiz ki: "Bak, bak Erdoğan, işte bu sandıktır. Bu mühür, mühür kendini sultan zannedenlerin değil, milletindir. O sandıktan kaçamayacaksın! O mühürden kaçamayacaksın!" Bunu diyeceğiz.

23 Mart'ta tek yürek ve tek yumruk halinde bu mesajı vereceğiz. Ülkedeki karamsarlığı ve o kara bulutları bu ülkenin üzerinden dağıtıp göndereceğiz. İşte, istediğimiz ne biliyor musunuz? Bu ülkenin bütün cumhuriyetçileri, bütün demokratları, bütün yurtseverleri, Atatürk sevdalıları adım adım birleşip bütünleşecek ve hep birlikte Türkiye'yi o güzel, o aydınlık sabaha hep birlikte kavuşturacağız. Bu zalim, bu kendi haddini bilmeyen, millete zulmeden iktidardan kurtulduğumuz sabahı, o iktidardan kurtulduğumuz sabahı, o anı hatırlayın.

"HERKESİN ÖZGÜRCE KONUŞTUĞU BİR ÜLKEYE UYANACAĞIZ"

Özgürlüğün, eşitliğin, dayanışmanın bir güneş gibi bütün Türkiye'yi sardığı sabahı hatırlayın. İçimizi ısıtmaya başladığı o sabahı bir düşünün. O sabah seçim kazanmanın değil, milletçe birliğimizi ve geleceğimizi, diğerine düşman, terörist muamelesi yapmayacağı, herkesin kardeşçe yaşayacağı bir ülkeye uyanacağız.

Herkesin düşüncesini özgür bir şekilde dile getirdiği bir ülkeye uyanacağız. Kimsenin kökenine, inancına, cinsiyetine, yaşam tarzına bakmadan insanı insan olduğu için seveceğiz. Bu toprakların bize öğrettiği terbiyeyle hareket edeceğiz. İşte Hacı Bayram-ı Veli'nin topraklarındayız. Hazreti Mevlana'nın topraklarındayız. Bizler Hacı Bektaş-ı Veli'nin topraklarındayız. Bizler Yunus Emre'nin, Pir Sultan Abdal'ın topraklarındayız.

Biz bu toprakların insanlarıyız. Sevgili dostlarım, bir dakika bile kaybetmeden bu bozuk düzenin yerine yine hep birlikte halkçı, sosyal adaleti ve güçlü bir düzen kurmaya girişeceğiz. Hiç kimseyi piyasanın acımasız şartları altında mahkum olmamasını sağlayacağız. Herkesin barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel haklarına, insanca yaşam koşullarına sahip çıkacağız. Üretenler, istihdam yaratanlar en sağlıklı yatırım ve ticaret şartlarına kavuşacak. Milletimiz bu ülkenin ve devletin tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek, bizzat yaşayacak.

"YÖNETİCİLER VATANDAŞ KARŞISINDA HADDİNİ BİLECEK"

Çocuklarımız, evlatlarımız bu vatanın en güçlü, gelecek vadeden sahipleri olduğunu hissedecekler ve geleceğe güvenle bakacaklar. Devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini ve hudutunu bilecek. Kişiye, partiye sadakat değil, liyakat esas olacak, liyakat. Öyle insanları mülakatla eleyemeyecekler.

Milletin evlatları çok çalıştığında bu memleketin en tepe noktasına kadar ulaşabileceklerini bilecekler. İşte o gün milletimizin umudu artacak. Ülkeyi şu ya da bu partinin değil, milletin evlatları yönetecek. Türkiye'yi şu ya da bu şahsın ya da şu ya da bu şahsın ailesi değil, şu ya da bu partinin değil, milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyen bir dönemi var edeceğiz.

Sevgili dostlarım, sevgili dostlarım, devletin milletin ortak aklıyla yönetilmeye ihtiyacı var. Ortak değer ve hayallerine uygun olarak hareket edeceği bir döneme ihtiyacı var. Türkiye adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, güçlenecek.

Zenginliği adilce paylaşacak. Bütün bunları nasıl yapacağımızı milletimize tek tek anlatacağız. 23 Mart'tan sonra Türkiye projelerimizi, somut vaatlerimizi, hedeflerimizi her gün konuşmaya başlayacak. Yeni parti programımızın kabulüyle ve tüm muhalif kesimden alacağımız katkılarla bu süreç daha da hızlanacak.

"BİZ TARİHİN EN ZOR ŞARTLARI ALTINDA KURULMUŞ VE UMUDU GELECEĞE ÖRGÜTLEMİŞ BİR PARTİYİZ"

Geldiğimizde ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı anlattıkça milletimizin erken seçim talebi daha da büyüyecek. Elbette, sevgili dostlarım, yolumuz zor bir yol. Yolumuz asfalt bir yol değil. Yolumuz taşlı tozlu bir yol. Yolumuzda engeller olacak. Hedefe ulaşmak kolay olmayacak. Bugüne kadar hangi hedefi kolay elde ettik? Bundan sonra da bedel ödemek zorunda kalabiliriz.

Ama kim yılgınlığa kapılırsa, kim umutsuzluğa düşerse onu kolundan tutup ayağa kaldıracağız. Bizlerin yani Cumhuriyet Halk Partililerin en büyük görevi bu dönemde yüksek dayanışmadır. Dayanışmada en önde biz duracağız. Milletimize cesaretimizi göstereceğiz. Milletimize kararlılığımızı göstereceğiz. Biz tarihin en zor şartları altında kurulmuş ve umudu geleceğe örgütlemiş bir partiyiz.

Büyük Atatürk ne demiş? Partimizin en büyük kuvveti dürüst, açık bir siyaset ve sözlerimize bağlılıktır. Biz dürüst ve açık siyasetin bireyi olacağız ve sözlerimize bağlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz. Birbirimizle olan ilişkimizdeki o güçlü bağlardan asla vazgeçmeyeceğiz. Milletimizden yetki isterken de vazgeçmeyeceğiz. Yetkiyi aldıktan sonra da milletimizle olan bağlarımızı güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Sevgili dostlar, hepimiz biliyoruz ki bugün Türkiye'den, fiilen Türkiye'de iki ayrı hukuk geçerli. İktidarın kanatları altındakiler en ağır suçları bile işlese hiç yargılanmıyorlar. Hak ettikleri hiçbir cezayı almıyorlar, hatta sorgulayan bile yok. Ama başta Cumhuriyet Halk Partililer olmak üzere, iktidarı eleştirenlere, hakkını arayanlara, adalet isteyenlere düşman hukuku uygulanıyor. Çünkü çünkü iktidarın eli de kolu da yargının içinde.


Haber Kaynağı : 12punto

Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş
Wodo Network