Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Prof. Dr. Hasan Yazıcı: Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun kararı ne iyi ne de doğru!

Prof. Dr. Hasan Yazıcı, Fenerbahçe yönetiminin Galatasaray’la oynanacak Süper Kupa maçına U-19 takımıyla çıkma kararını değerlendirdi.

Prof. Dr. Hasan Yazıcı: Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun kararı ne iyi ne de doğru!

Ünlü düşünür E. Kant’ın insanoğluna öğrettiği belki de en önemli kıyaslama iyi ve doğru farkıdır. İyi, kişiye veya topluma mutluluk veren herhangi bir şey veya onun sıfatıdır. Doğru ise kişi veya toplumun ahlaklı olabilmesi için koşulsuz uyması gerekilen şey veya onun sıfatıdır.

Örneğin sınavda iyi not alıp sınıf birincisi olmak veya çalışıp, kazanıp zengin olmak iyi olmakla beraber bunlara erişmek için kopya çekmek veya başkalarının hakkını yemek doğru değildir. Belki de en sık rastlanan ahlak dışılık ise iyiye kavuşmak uğruna doğrudan sapmaktır. Ancak davranışlarımız arasında bir de ne iyi ne de doğru olanlar vardır. İşte, çok üzülerek gözlüyorum, Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun, Fenerbahçe’ye yıllardan beri yapılan ve yakın geçmişteki Trabzonspor maçıyla doruğa ulaşan haksızlıkları protesto etmek amacıyla seçtikleri yöntem de böyle, yani ne iyi ne de doğrudur. 

Gazetelerden öğreniyorum ki söz ettiğim ve gerçekliklerinde hiç kuşku duymadığım olumsuzluklara tepki yöntemi için, bir yerde kara mizah dolu, bir yöntem kurgulanmıştır. Fenerbahçe, Galatasaray’la yapacağı Süper Kupa maçına U19 takımından 9 genç futbolcuyla çıkacak ve maç başladıktan sonra da 3 futbolcu daha sakatlık beyan edip oyundan ayrılacaktır.

Bu durumda maç zorunlu durdurulacak ve Fenerbahçe 3-0 mağlup ilan edilecektir. Okuduğum ve duyduğumdan anladığım kadarıyla kulüp yönetim kurulu bu senaryo ile aşağıdaki iki iyiye kavuşmayı tasarlamaktadır: 

a. Planlanan girişim gerek yurtta ve gerekse de yurt dışında büyük yankı uyandıracak, bunun sonucu Fenerbahçe kulübüne yapılan haksızlıklar bir yandan azalacak veya son bulacak, bunlar olmasa dahi Fenerbahçeliler bir ağızdan ve gür bir “Yeter artık.” deyip mutlu olacaktır. 

b. Planın diğer iyiliği ise, gazete haberlerine göre, böyle bir senaryonun, maça hiç çıkmama veya takımı sahadan çekme gibi girişimlerin puan silme veya ömür boyu yönetici olamama gibi ağır cezalardan Fenerbahçe’yi kurtarması olacakmış.  

Konuyla ilgili bir diğer iyi ise, doğrudan, bir spor karşılaşmasının iyisidir. Bu ise kişinin veya bir takımın bedensel yeteneklerini akılla ve kazanılmış deneyimle birleştirip, bunları kendisinde topladığını savunan bir rakiple müsabakaya girip onu yenmesi ve bu galibiyetten her yönüyle, çoğu kez maddi getiri açısından da, mutluluk kazanmasıdır. Spor rekabeti, bu rekabeti izleyen seyircilere de mutluluk getirir. Aynı mutluluk, kimi zaman, taraf tutmaksızın, salt akıl ve deneyimle birleşen bedensel becerinin rekabetini izlemek, bundan heyacan duymak da olabilir.  

Tüm bu iyiler yanında sporda rekabetin tek bir doğrusu vardır. O da bu rekabete, ne türden olursa olsun, hile karıştırmamaktır. Müsabakaya ya çıkarsın, ya çıkmazsın. Yoksa önce çıkar gibi yapıp, sonra, güncel örnekte yapılması planlandığı gibi, bir kaç fubolcunun sakatlanmış numarası yapması kesinlikle olmaz. Hele böyle bir hileye gençleri karıştırmak hiç olmaz. Olan biteni protesto için U19 takımını mı çıkarmak istiyorsun? Oldu çıkar, ancak 90 dakika oynasınlar.

O Fenerbahçe formasıyla sırtları 1 saat terlememiş olanlar maçın sonucunun ne olacağını nereden kestirebiliyorlar?  Diğer bir açıdan bakalım. Diyelim genç Fenerliler Galatasaray’a 10-0 yenildi. Bu onurlu yenilginin, o planlanan 3-0'lık onursuz yenilgiden çok daha iyi olacağını, aklınız almıyor mu? Bütün bunlar yanında genç Fenerbahçeli futbolcuları bu kötü senaryonuza katmak hakkını nereden buluyorsunuz? 

Rahmetli babam, Bedi Yazıcı, 1933 yılında, henüz 16 yaşındayken Fenerbahçe 1. takımı kalecisi olmuştu. Çok iyi bir kaleci olduğu, hatta belki de en ünlü kaleci Cihat Arman’ı onun yetiştirdiği söylenir. 1953 – 54 yıllarında kulüp başkanlığı da yaptı. Hiç unutmuyorum. Yıllar önce, henüz Cerrahpaşa’da asistanken ünlü Beşiktaş’lı Baba Hakkı ile tanışmıştım. Benim kim olduğumu öğrenir öğrenmez “Evladım!” diye boynuma sarılışı hala gözümün önünde. Meğer aralarında  biri kaleci diğeri forvet olarak iyi, yani hem kendilerine hem de seyircilere mutluluk veren anıları varmış. Hani, bir yerde, iyi ki Türk futbolunun bu günlerini görmediler, diye düşünmüyor da değilim. 

Sayın Fenerbahçe yöneticileri, duyduğum kadarıyla aldığınız karar yurt dışında da yankı yapacak diye düşünceleriniz varmış. Biliyor musunuz, esas bundan, özellikle yakında Atina’da yapacağımız Olympiakos maçı nedeniyle, çok korkuyorum. Lütfen, en azından, dahili bedhahların harici bedhahlarla birleşmesine vesile olmayın. 


Haber Kaynağı : 12punto

Fenerbahçe Galatasaray Türk futbolu Trabzonspor süper kupa