Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Savaş çığırtkanlığı ve şiddet pornografisi

     Gazeteci olarak genellemeci yaklaşımlardan nefret etmişimdir. Şurası doğru. “Batı medyası”nın büyük bölümü İsrail’in, Gazze’deki fütursuzluğunu, çoluk çocuk demeden silahsız masum insanları bombalarla hedef almasını güya “savunma hakkı” olarak görüyor; öyle aktarıyor. Çoğunlukla da İsrail’i fail olarak göstermekten kaçınıyorlar.

      Reuters, El-Ehli Baptist Hastanesi'nin bombalanması ve kameramanın öldürülmesi haberlerinde sorumludan söz etmeyerek, İsrail’in sorumluluğunu gizliyordu. BBC’nin Hamas’ın hastane ve okulların altında tüneller yaptığı haberinden sonra hastane bombalanması dikkat çekiciydi. DW’nin “Hangi eylemler savaş suçu kabul edilir” yazısı, İsrail’in sivillere yönelik şiddetini meşrulaştırıyordu. Böylesi örnekler çok…

    Ama elbette gazetecilik ilkelerine uyan, mağdurdan yana dil kullanmaktan kaçınmayan, İsrail’in orantısız şiddetini sorgulayan yayınlar da vardı Batı medyasında. Fakat Türkiye’de yaygın medya ABD ve Avrupa medyasından haberler alıntılarken maalesef olumlu örnekleri yeterince aktarmıyor. Oralardaki medya kuruluşlarının tümü aynı kefeye konuluyor. 

     Türkiye’den 500 gazetecinin “İsrail soykırımını durdurun” çağrısında bile toptancı bir yaklaşımla “İsrail yanlısı küresel reklam şirketlerinin Batı medyasını kontrol altına aldığı” savunuluyordu. İsrail’in bu iş için büyük paralar harcadığı doğru. Liberation, İsrail’in sadece Fransa’da sosyal medyada propaganda için 7 Ekim’den bu yana 4.6 milyon dolar harcadığını doğruladı. Ama bu paralar bile istedikleri sonucu almalarına yetmiyor ki, eski İsrail Başbakanı Lapid, “Uluslararası medya objektif olursa Hamas’a hizmet eder” gibilerinden demeçler veriyor. 

    Zira New York Times’ın, Gazze’deki hastaneye atılan roketin İsrail tarafından fırlatıldığı analizi gibi İsrail’i rahatsız edecek türden gazetecilik de yapılıyor arada. Başka örnekler de var. Hastanenin bombalanmasında Hamas’ı suçlayan Le Monde, iki gün sonra hatasını kabul etti; Gazze’den gelen bilgileri kaynağını belirterek yayımlayacağını açıkladı. Filistin yanlısı gösterileri “Hamas’a destek” olarak niteleyen BBC de haber dili için sonradan özür diledi. CNN’de Christiane Amanpour, El Cezire’nin Gazze muhabirinin eşi, oğlu ve ailesinden çok sayıda kişinin İsrail bombardımanı sonucu öldüklerini ayrıntılı haber yaptı. İsrail’deki Haaretz gazetesi Netenyahu’yu suçlayan yayınlara devam ediyor.

    Bir de madalyonun öbür yüzü var; “Batı medyası” kötü gazetecilik yapıyor da Türkiye’de yaygın medya çok mu iyi? Bence hayır. Savaş çığırtkanlığı ve nefret söylemi yapanlar da var medyamızda; şiddet pornografisini zirveye çıkaran, savaşı gösteri alanına dönüştüren de. 

    Yeni Şafak ve Yeni Akit, Gazze’de şiddete maruz kalan, yerlerinden yurtlarından edilenlere insan olarak değil “ümmet” olarak bakıyor; günlerdir “İslam Ordusu kurulsun” manşetleri atarak, yazılar yayımlayarak savaş çığırtkanlığı yapıyorlar.

    Gazze’den gelen kanlı fotoğraflar, ceset fotoğrafları hiçbir elemeye tabi tutulmadan kullanılıyor Türkiye medyasında. Hatta bebek ve çocuk cesetlerinin yüzü açık fotoğrafları, gazetecilik ilkeleri, insanlar ve özellikle de çocuklar üzerinde yaratacağı travmatik etkiler hiçe sayılarak yayımlanıyor. Uzmanların “Savaş ruh sağlığımızı bozdu” uyarıları aldırılmıyor; sosyal medyada da “Yüreği yeten izlesin” diye paylaşılıyor kanlı görüntüler.

     Savaştaki ölümü ve yıkımı aktaran gazeteciler, Gazze’de değil sınırın İsrail tarafında. Savaş hareketliliği yetmemiş olacak ki, bazı muhabirler, haberciliği şova dönüştürmek için çaba harcıyorlar. Yakınlarına roket düşmesini heyecanla anlatan CNN Türk’ten Fulya Öztürk, şovunu sergilerken, birkaç metre ilerisindeki NTV’den Osman Terkan serinkanlı habercilik yapıyordu. 

    Zaten Gazze dışındaki haberlere neredeyse tamamen kapandı yaygı