Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
8.939

'Beşinci Kol' faaliyeti arayanların dikkatine!..

İktidara muhalefet edenlere “terörist” damgası vuruldu. Sığınmacılar ve yabancı öğrenci akınına karşı uyarıda bulunmak provokasyon sayıldı.

Son olarak İsrail’le ticareti eleştirenler –Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan dahil- “beşinci kol faaliyeti” yürütmekle suçlandı. Öyle ki, Taksim’de türbanlı göstericilere ters kelepçenin vurulduğu eylemin ardından sadece iktidar yazarları değil, İstanbul Valisi bile “farklı şer odakları, marjinal gruplar” sözleriyle “beşinci kol” kervanına katıldı.

EOKA’NIN KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLASAM

Buradan hareketle yıllardır ülkemizde ABD-Yunanistan-Fener Rum Patrikhanesi eliyle yürütülen dört dörtlük beşinci kol faaliyetlerini hatırlatmanın tam zamanıdır.

Aslında her fırsatta gündeme getiriyoruz; ama iktidar da muhalefet de oralı olmadığı için -belki dikkat çeker umuduyla- bu defa farklı bir şekilde anlatmayı deneyelim.

Düşünün; bir azınlık cemaatine mensup olmakla beraber Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Fatih Kaymakamlığı’na, dolayısıyla İstanbul Valiliği’ne bağlı, faaliyetleri de Lozan Antlaşması ile belirlenmiş Fener Rum Patrikhanesi’nde görevliyim ve bu kurum adına ABD’ye gönderiliyorum.

Ama varsayın, 5 yıldır burada her vesileyle; Pontus soykırım iftirasını sahiplenmek, Türk askerinin Kıbrıs’ta işgâlci olduğunu söylemek, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi üzerine Türkiye karşıtı kampanyalar düzenlemek, Lozan’a aykırı olduğu halde Patrikhane’nin “ekümenikliğinin” tanınıp Ruhban Okulu’nun açılması için ABD yönetimi nezdinde lobi çalışmaları yapmak gibi Türkiye karşıtı faaliyetler yürütüyorum...

Türkiye Cumhuriyeti ise -bırakın hakkımda herhangi bir işlem yapmayı- beni vatandaşlıktan çıkarmayı bile aklına getirmiyor. Haliyle gemi azıya alınmaz mı? Buyurun son örnekler:

Geçtiğimiz 25 Mart’ta, seçimle yatıp kalktığımız sırada, Yunanistan’ın -Mora’da Türk katliamı yaptıktan sonra elde ettiği- bağımsızlığının 103’üncü, 1 Nisan’da da Kıbrıs’ta soydaşlarımızı katleden Rum EOKA’nın 69’uncu kuruluş yıldönümüydü.

EOKA’nın kuruluş yıldönümü sadece Kıbrıs Rum kesiminde değil, Yunanistan’da ve ABD’de de kutlandı. Kıbrıs Rum kesimindeki kutlamalara EOKA’nın uzantısı ELAM üyeleri tek tip kıyafetle katılırken, iktidarın gazetesi Yeni Şafak, “EOKA BM gözetiminde AB’nin kanatları altında diriliyor” başlığını attı.

İktidarımız Yunanistan’la yeniden dost oldu ya; bu ülkenin Savunma Bakanı Nikos Dendias da EOKA için şu mesajı paylaştı:

“Altmış dokuz yıl önce, 1 Nisan 1955'te, Kıbrıslı Savaşçıların Ulusal Örgütü'nün (EOKA) silahlı kurtuluş mücadelesi, dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios'un önderliğinde başladı. Yunanistan, bu ulusal kurtuluş mücadelesi için hayatlarını feda eden genç Kıbrıslı savaşçıların özverisi ve kahramanlığı karşısında saygı, huşu ve teessürle eğilmektedir... Savaşçıların katkıları bir ilham kaynağıdır ve Kıbrıs davasına olan sürekli bağlılığın bir örneğidir... Bariz olanı tekrar edeceğim: Kıbrıs, hangi hükümet iktidarda olursa olsun, Yunan devleti için her zaman mutlak bir öncelik olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bir kez daha Yunanistan ve Kıbrıs arasında olan ittifakın ortak mücadelesinin ve ortak hedefinin altını çiziyorum: iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona dayalı bir çözüme ulaşmak. BM kararları temelinde, AB müktesebatını Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının tamamında uygulayarak. BM ve AB üyesi egemen bir devlet için çağdışı ve kabul edilemez olan garantiler ve üçüncü taraf müdahale "hakları" sistemini ortadan kaldırarak... Kıbrıs ve Yunanistan'ın istikrar ve güvenliğin temel direkleri olduğu bir gerçektir... İki ülke hükümetleri arasında savunma dahil tüm alanlarda kalıcı işbirliği ve tam koordinasyon, Yunanistan'ın Kıbrıs meselesine ilişkin tutumunun temel taşıdır... Bir kez daha yinelemek isterim ki Kıbrıs çok uzakta değildir.”

“TÜRK ORDUSU KIBRIS'TA İŞGÂLCİ" DESEM 

Haydi onlar Rum-Yunan, normal; de ABD’deki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ben, varsayın, şunları yaptım:

EOKA için bir kilisede düzenlenen etkinliğe katılıp o teröristleri “Kıbrıs’ın bağımsızlığı için savaşan yürekli kahramanlar” saydım... Türklerin Kıbrıs’ta “işgâlci” olduğunu öne sürdüm... Ve birleşik bir Kıbrıs’ı savunup Türkiye’yi şöyle tehdit ettim:

“Birleşik bir Kıbrıs için adil ve barışçıl bir çözüme giden her yolu takip edeceğiz; bu da Türk işgal ordusunun uluslararası hukuka uygun olarak, kurallara dayalı uluslararası düzene saygı gösterilerek uzaklaştırılması anlamına gelmektedir. Korku ve baskı tohumları ekmek isteyenlerin dil uzatmaları bizi yıldırmayacaktır.”

Tabii 1821’deki Mora isyanını yapanları “kahraman” ilân etmeyi de unutmadım!..

MORA İSYANINI KUTLASAM

Yine varsayın; Yunanistan’ın bağımsızlık yıldönümünü etkinlikleri kapsamında, bulunduğum eyaletin Meclis ve Senatosu’nu ziyaret edip siyasilerle görüşürken, “1821 kahramanlarının Amerikan devriminden ilham aldığını” anlattım... Bir kez daha Türkiye’nin Kıbrıs “işgâlini” kınayıp Rum kesimine verdikleri destek için onlara teşekkür ettim!..

Hemen burada acı bir gerçeği hatırlatalım.

Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez geçen yıl Atina Büyükelçiliğimiz, dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve dahi Erdoğan, Yunanistan’ın bağımsızlık yıldönümünü kutladı.

Niyeyse bu yıl kutlamadılar. Unuttular mı, seçim üzeri sıkıntı çıkar endişesine mi kapıldılar, bilinmez!..

“KONSTANTİNOPOL PATRİKHANESİ'NE DAVET ETSEM

Varsayımlarımıza dönersek;

Yine Yunanistan’ın bağımsızlık yıldönümü münasebetiyle Beyaz Saray’da Başkan Yardımcısı Kamala Harris tarafından ağırlandığımda; “Ekümenik Patrikhane, Yunanistan ve Kıbrıs için önemi olan konularda verdikleri sarsılmaz destek” için Biden yönetimine şükranlarımı sundum. Bu arada “Ekümenik Patrik” Bartholomeos’un, İstanbul’daki “Konstantinopol Ekümenik Patrikhanesi”ni ziyaret etmesi için Kamala Harris’e yaptığı resmi daveti ilettim!..

Ardından Başkan Biden’ın Yunanistan’ın milli günü için düzenlediği resepsiyonun açılış konuşmasında; “Ana Kilise Ekümenik Patrikhane’ye desteğinden” dolayı Biden’a teşekkür edip, “Kıbrıs sorununun çözülmesine ihtiyaç olduğunu” özellikle belirttim. Sözlerimi de, “Çok yaşa Amerika, çok yaşa Yunan halkı” sözleriyle bitirdim.

BİDEN NE DEMEK İSTEDİ?

Benden sonra konuşan Biden’ın söylediklerini de aktarayım.

Beyaz Saray’da olmasının tek sebebinin Yunan toplumu olduğunu vurgulayıp, “Bu abartı değil.” diyerek 29 yaşında girdiği ilk Senato seçimini Yunan-Amerikalı toplumu sayesinde kazandığını kaydetti.

2 yıl önce Erdoğan’ın, “Benim için artık Miçotakis diye birisi yok.” şeklindeki tepkisine yol açan Miçotakis’in Beyaz Saray ziyaretinde olduğu gibi, “Lakabım, Joe Biden-opoulos.” diye konuştu. ABD ve Yunanistan ilişkilerini, “iki bedende yaşayan tek bir ruha” benzetti.

Fener Rum Patriği Bartholomeos için “Ekümenik” unvanını kullanırken de şöyle bir olaydan söz etti:

“Birden fazla vesileyle, çok büyük bir dost ve çok büyük bir insan olan Ekümenik Patrik Bartholomeos Hazretlerini ziyaret ettim. Başka bir ülkede tutulmasıyla ilgili küçük bir sorun yaşadığını hatırlıyor musunuz? Kendisiyle hızlı bir şekilde ilgilenilmezse, ABD olarak bunu bir sorunumuz olarak göreceğimizi açıkça belirttik.”

Böyle bir olay yaşandı mı, yaşandıysa Bartholomeos ne zaman, hangi ülkede tutuldu, ABD bunun için kimi tehdit etti ve bunların Türkiye ile herhangi bir ilgisi var mı, meçhûl; ama 4 yıldır Lozan çiğnenerek Bartholomeos’un Saray’a bile “ekümenik” olarak davet edildiğini biliyoruz!..

Toparlarsak; Yunanistan’ın bağımsızlık günü olan 25 Mart’ta Erdoğan Tokat’taydı ve burada yaptığı seçim mitinginde, “Tokat her zaman başka... İstiklâl harbinde dönemin en büyük terör örgütlerinden biri olan Pontus çetelerine Tokat göz açtırmamıştır.” diyordu.

Evet, Tokat 100 yıl önce Pontus çetelerine göz açtırmadı; ama yukarıda “varsayalım” diye anlattıklarımın tamamını halen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros gerçekleştirdi.

Diyeceğim; bu ihanetlerin binde birini ben veya bir başkası söyleyip yapsa başımıza kimbilir neler gelirdi.

Ancak, görüldüğü üzere; sözkonusu ABD, Rumlar ve onların içimizdeki uzantıları olunca “yerli ve millilerimizin” ne gözleri görüyor ne de kulakları işitiyor!..