Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Türkiye 101

HDP’li Ayhan Bilgen; “Hiçbir parti HDP ile cumhurbaşkanının dili sebebiyle açık ittifak yapamıyor, bu değişmeden hiç kimsenin pozisyonu değişmez. HDP çözüm sürecindeki genişlemeyi kalıcı sandı. HDP Türk kamuoyuna güven vermeyi başardığında bunu engellemeye kimin gücü yetebilir? HDP’nin büyük handikapı aynı zamanda tarihi fırsattır.” demişti.

Bu açıklamaların konuşulduğu 12 Ekim 2020 tarihli Habertürk yayınında Doğu Perinçek ise "Türk devleti Abdullah Öcalan'ı çıkartacak, ‘Silahları bırakın, biz yanlış yaptık.’ dedirtecek. Televizyonlara falan çıkartacak. Şu an devletin, MİT'in elinde oyuncak durumunda. Onu kullanıyorlar." demişti. Birbirlerini giriş ve gelişme anlamında tamamlayan cümlelerdi bunlar. 

Zamanlamanın sebebi net olmamakla birlikte bu tasarım için start verildi. Bu aşamada MHP liderinin çağrısıyla Erdoğan’ın bir dönem daha cumhurbaşkanı olması için Öcalan’ın umut hakkına onay verilip verilmediği yoklaması yapılıyor. Taraflar ve toplum hem fikirse yapacak bir şey yok. Ancak toplum bu işe olumsuz tepki gösterir ve taraflar bu işten dönmeye kalkarlarsa bunu durduk yere yapmalarına da imkân yok. Her iki ideolojiye de yeni kanlı motivasyonlar gerekeceği açık. Önceki yazıda endişe ettiğim fünyeli son işte buydu.  

İstanbul Barosu’ndaki tarihi değişimi bundan ayrı okumak doğru olmaz. Baroyu yöneten son kişi Prof. Dr. Ümit Kocasakal idi. Ergenekon ve Balyoz dönemleriydi. Tüm yönetim kurulu FETÖ kumpaslarına karşı durduğu için yargılanıyordu. FETÖ’nün yargısal operasyon olanaklarına kıyasla İstanbul Barosu kadar kimse karşı durmadı. Zor zamanlardı. Kâşif Kozinoğlu ifade vermesine günler kala hücresinde ölü bulundu. Yarbay Ali Tatar; “Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez. Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak bir cumhuriyet ne de bir ülke bulamayacaksınız. Şunu bilin ki en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek adına hayatıma son veriyorum.” sözleriyle intihara sürüklendi. Arif Doğan, Emcet Olcaytu, Engin Aydın, Erhan Göksel, Fatih Derdiyok, Hüseyin Görüm, İlhan Selçuk, Kuddusi Okkır, Mehmet Koral, Murat Özenalp, Mustafa Kelleci, Muzaffer Tekin, Münir Kemal Yavuz, Özden Örnek, Salih Kunter, Sami Hoştan, Türkan Saylan, Uçkun Geray, Ünal İnanç yargılamanın sonucunu göremeden öldü. Kocasakal ise 31 Mart 2015’te, Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayetinden önce arabuluculuk yapması için adliyeye çağrıldı. Toplumun hafızasına savcı katili teröristlerin çağırdığı kişi olarak geçirildi ve siyaset sahnesinden silindi. 

Savcı Kiraz cinayetinin olduğu gün enerji nakil hatlarında yaşanan sorun sebebiyle Van ve Hakkari haricinde 79 ilde saat 10:36 itibariyle elektrikler kesilmiş, ellerinde avukat cübbesi ve sahte avukat kimliği ile adliyeye giren DHKP-C teröristleri savcıyı 12:30’da rehin almıştı. Elektrik kesintisi 9 saat sürdü. Ben de Çağlayan Adliyesi'nde bulunuyordum. Aynı katta bulunan bir mahkeme kaleminde haberi öğrenmiş fakat inanamamış ve olayın ciddiyetini kavrayamamıştım. O gün adliyede her şey olağandı. Şehit savcının odasının olduğu bölümden geçmem gerekiyordu. Kısmî bir abluka olduğu için izin verilmedi ve bir üst kata çıkıp paralel geçiş yaptım. İşim mesai sonuna kadar sürdü. Adliye çalışanları servislerine binerken ben de adliyeden ayrıldım. Akşam 20:30’da operasyon başladı ve savcı Kiraz şehit edildi.

İstanbul Barosu olağan 2024 seçiminde Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu %25 ile baro başkanı oldu ve ortaya 1994 İstanbul yerel seçimine benzer bir tablo çıktı.  Geçmiş seçim sonuçları incelendiğinde grupların oy sayılarını aynen koruduğu ve katılım oranının aynı kaldığı görülüyor. 22 senedir baroyu yöneten grubun üçe bölünmesi ve KHK ile akademiden ihraç edilen Kaboğlu’na Marmara Üniversitesi’nden öğrencileri ve sevenlerinin desteği ile bu değişimin geldiği açık. Yani seçimi kazanan da kazandıran da hocanın ta kendisi. Baro, tarihinde ilk defa fikren çoğunluktan esaslı şekilde ayrışan bir azınlık tarafından yönetilecek. Ergenekon’a karşı en dirayetli mücadeleyi yapan baro bu kere Ergenekon derinleştirilsin söyleminde bulunan Kaboğlu tarafından yönetilecek. Seçim sonrası söylenen “Em Bernadin” adlı marşın sözleri “Özgür bir vatana kadar / Biz söz verdik, biz birbirimizin elini bırakmayız / Diyarbekir kalesinin burçlarında bayrağımız yükselinceye kadar” şeklinde devam ediyor. hocanın listesindeki meslektaşların işleri çok zor. Hocaya teveccüh gösterenlerin çoğu mesleki sorunların çözümü için bir değişiklik istedi.  Ne hocanın anayasanın değişmez maddeleri hakkındaki görüşü ne de atılan sloganlar kendisine oy verenlerinin dahi çoğunluğunu yansıtmıyor. Baronun Tabipler Birliği’ne dönebilecek bir yapısı yok ve iki sene sonra seçim var. Gerçek anlamda çoğulcu bir anlayışın kurulabilmesini gönülden diliyorum. Ancak hocanın karizması bir gerçeği gölgelememeli: Cumhuriyet bir kalesini daha kaybetti.

Hocanın anayasanın değişmez maddelerine olumlu dokunuşlar yapma açıklamasına ilk tepki jet hızıyla Mansur Yavaş’tan geldi ve konunun tartışmaya kapalı olduğunu belirtti.  Tüm ekibi ile Kaboğlu’nu destekleyen İmamoğlu ise hocanın açıklamasını pazartesi sabahı yorumladı. Şaşkın ve kızgındı, mesafeli konuştu. Derken Fethullah Gülen’in ölümü duyuruldu. FETÖ/PDY lideri Gülen 15 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan’ın Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalanıp Türkiye’ye getirilmesinden bir ay sonra 21 Mart 1999’da Türkiye’den ABD’ye kaçmıştı. 1975-1983 arasında faal ASALA’nın boşluğunu 1984’ten itibaren dolduran PKK’nın lideri yakalanmış fakat bundan sonraki yıllarda Türkiye’yi terörize edecek FETÖ/PDY lideri ülkeden çıkarılarak terör senkronun devamı sağlanmıştı. Salı günü ise Bahçeli’nin yukarıda değindiğim tarihi grup konuşmasından sonra da 15 İYİ Partili milletvekilinin AKP ve MHP’ye geçeceği servis edildi.

Bu yoğun haftadan anayasanın ilk üç maddesi hakkında çok temel bir tartışma çıktı. Anayasanın değişmez maddelerinde Türkiye’nin cumhuriyet ile yönetildiği, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu, dilinin Türkçe, başkentinin Ankara, marşının İstiklal Marşı ve bayrağının Türk Bayrağı olduğu yazılı. Dördüncü madde ise yukarıdaki maddelerin değiştirilemeyeceği ve hatta değiştirilmesinin teklif konusu dahi edilemeyeceğini belirtiyor. Her biri üstümüzdeki devlet çatısını tutan bir kolonu oluşturan bu maddeler hakkında herkes düşüncesini eğip bükmeden söylemeli. 101. yılına gireceğimiz ülkemizde turnusol görevi görecek ilk dört madde tartışması açıkça yapılmadan siyasetçilere kanmaktan ve siyaseten kandırılmaktan kurtulabileceğimizi ve doğru tarafta saf tutabileceğimizi düşünmüyorum.