Bebeğini kaybeden ailenin 8 yıllık adalet mücadelesi: Dosyadan yenidoğan çetesi lideri Fırat Sarı çıktı
2016 yılında Esenyurt’ta yenidoğan çetesi iddianamesindeki anlaşmalı hastaneler arasında yer almayan özel bir hastanede bebeğini kaybeden anne, 8 yıllık mücadelesini anlattı. Bebeği ölüme getiren süreçte ailenin şikayetçi olduğu doktorun tanıklığını ise onunla aynı hastanede çalışmayan yenidoğan çetesi lideri Fırat Sarı yaptı. Sarı, 2021 yılındaki tanık ifadesinde bebeğin tedavi sürecini doktor hanımla müzakere ettiklerini söyledi. Acılı aile şimdi soruşturmaya kendi bebeklerinin de dahil edilmesini istiyor.
Nagihan Yılkın
NAGİHAN YILKIN /12punto.com.tr/ ÖZEL
Meslek hayatı boyunca yenidoğan dahil 10 yıl boyunca çocuk hemşireliği yapan Arzu Başaran Başkıran, 2016’da İstanbul’daki özel bir hastanede 33 hafta 5 günlük bir bebek dünyaya getirdi. Bebekte erken doğuma bağlı olarak tamamlanmamış akciğerlerinden kaynaklı solunum sıkıntısı yaşandı.
Kendisi de hemşire olan Başkıran, ilk iki saat içinde verilmesi gereken Sulfaktan isimli ilacın 10 saat sonra verildiğini söyledi.
“BOĞULMAYA YAKIN KOŞULLARDA TUTULDU”
Bebeğinin yenidoğan yoğun bakımda boğulmaya yakın koşullarda tutulduğunu söyleyen anne Başkıran, “Adli Tıp’ın belirlediği karbondioksit oranı 45 iken benim çocuğumdaki oran 105’e kadar çıktı. 2 buçuk katı kadar daha tehlikeli bir konuma geliyor. Çocuğumun kolunu gördüm, önce bantların neden olduğunu sandım hemşireye 'Kanal yolundan dolayı mı?' dedim hemşire de 'Her yeri mor' dedi.
Kuvöze yaklaştığımda çocuğumun yer yeri mosmordu. Çocuğu sevk ettirmek istedim sonra doktoru çağırdım. Doktor ‘Ben elimden geleni yapacağım merak etmeyin’ deyince bebeğimi o haliyle sevk ettirmedim. En büyük pişmanlığım oldu” dedi.
Sonraki süreçte çocuğunun hastane enfeksiyonu kaptığını söyleyen anne “Doktor kongreye gitti ve bebeğime gerekli tedaviler başladı. Yüksek enfeksiyona bağlı komaya girdi. İlk öncül beyin kanamasını yaşadı. Çocuğum da şok tablo gelişmesine rağmen yaşam destek ünitesinden çekildi. Ulaşabildiğimiz tüm yetkilililere ulaşmaya çalıştık. Ondan sonra bebeğimi tedavi etmeye başladılar ama iş işten geçmişti artık” ifadelerini kullandı.
“112 BANA ‘SİBER SALDIRI YAŞADIK’ DEDİ”
Bebeklerini daha sonra köklü bir özel hastane sevk ettiklerini ancak sevk ederken de birçok sıkıntı yaşadıklarını ifade eden anne “Doktor bana 112’nin yoğun olduğunu o yüzden 112’nin sevk edemeyeceğini hastanenin nakil aracıyla gideceğimizi söyledi. Ancak daha sonra elime geçen belgelerde nakil aracına bindiğimizdeki yoğun bakım hemşiresinin sertifikasının olmadığını öğrendim. 112 servisinden o gün yoğun olduklarına ilişkin bilgilendirme kaydı istediğimde ise siber saldırı yaşadıklarının ve kayıtlarının olmadığını söylediler. 112’yle ilgili şikayetim hala soruşturma aşamasında. Bebeğim de bu süreçte 16 gün beslenmedi, aç bırakıldı” diye konuştu.
"O HASTANEDE ÖLSEYDİ HİÇBİR ŞEY İSPATLAYAMAZDIM"
Hastaneye sevkinden sonra yaşadıklarını anlatan anne ”Gittiğimiz hastanede kendi alanındaki uzman doktorlar tarafından ayrı ayrı bakıldı. Bütün organlardaki hasarlar tek tek ortaya çıktı. Böbreğinin içerden çürüdüğü, ileri derecede kalp yetmezliği geliştiği, ileri derecede beyin kanaması geçirdiğini öğrendik. Ellerinden geleni yaptılar ama artık son döneme girmiştik. Beynine rezervuar takıldı ama iflas eden vücudu ameliyatı kaldıramadığı için hastaneye gelişinin 5. gününde bebeğimi kaybettik. Eğer o hastanede ölmüş olsaydı ben hiçbir şeyi ispatlayamazdım” dedi.
ADLİ TIP, OTOPSİYİ GÖRMEZDEN GELDİ
Bebeğinin ölümünün ardından dört ay sonra otopsi raporlarını alan anne Adli Tıp Kurumu’ndan çıkan rapor sonrası bir kez daha şaşkınlık yaşadı. Otopsi raporunda ‘beyin kanaması’ yazmasına rağmen Adli Tıp; beyin tomografisi görüntüleri ile beyin ameliyatı kayıtları olan, beyin ameliyatı geçiren, bebeğin, ‘travmatik bir tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı’ sonucuna yer verdi.
Önce CİMER’e şikayet anne daha sonra hastane hakkında suç duyurusunda bulundu.
İl Sağlık Müdürlüğü’nce yapılan soruşturma sonucunda "Hastane ve doktor suçsuzdur" denildi.
Ceza davasına bakan ilk savcının imzasız evrakları resmi belge kabul ettiğini, bir hastane yetkilisinin bile ifadesini almadığını ve etkin bir iddianame hazırlamadığını iddia eden anne, İl Sağlık Müdürlüğü’nün soruşturmasına da itiraz etti.
Hastanenin bazı evraklarında oynama olduğu, USG’lerin altında doktor kaşe ve imzası olmadığı ve doktorun başka bir doktorun kaşe ve imzasını kullandığı müfettiş tutanağı ile tespit edildiğini söyleyen anne, kendileri adına da sahte imzalar kullandığını söyledi.
2017’de resmi belgede sahtecilikten suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden anne,“Ne bir hastane yetkilisinin ifadesi alındı ne de evrak talep edildi” dedi.
“FIRAT SARI’NIN ADINI GÖRÜNCE KANIM DONDU"
Yenidoğan çetesi lideri Fırat Sarı’nın ifadesini okuyunca 'Kanım dondu' diyen anne Başkıran şöyle konuştu: Bize 'Tazminat davası açmazsanız ciddiye almazlar' dedikleri için biz bir de tazminat davası açtık. 8 yıl boyunca doktor doktoru satmaz şeklinde bir kanım olduğu için hepsi birbirine o yüzden tanık oluyor diye düşünüyordum. Ama onun ifadesini okuduğumda kanım dondu. İfadesinde 'Doktor hanımla biz tanışıyorduk, tedavisini birlikte düzenledik' diyor ama ben daha önce hiç görmemiştim. Çünkü aynı hastanede çalışmıyorlardı.”
“SORUŞTURMAYA DAHİL EDİLSİN”
Yenidoğan çetesi olayı gündem olunca kendilerine bakan doktorun Fırat Sarı’dan ‘yol yordam öğrenmiş’ olabileceğine ilişkin endişelerini dile getiren anne, benim bebeğimin 112 kaydı silinmişti acaba bu adam mı yardımcı oldu o zaman diye düşünmeye başladım. Tanık olarak dinledi. Benim bebeğimin olayı da acaba aynı şebeke tarafından mı kapatıldı? Benim bebeğimin durumu da incelensin varsa bağlantıları araştırmaya, soruşturmaya dahil edilsin” dedi.
FIRAT SARI: “BEBEĞİN TEDAVİ SÜRECİNİ BİRLİKTE MÜZAKERE ETTİK”
Yenidoğan çetesi lideri Fırat Sarı, 24 şubat 2021’de Bakırköy 9. Tüketici Mahkemesi’nde aynı hastanede çalışmadığı arkadaşı için verdiği tanık ifadesinde şu ifadeleri kullandı: “Davalı D. K. meslektaşım olur. İkimizin ortak arkadaşlar vesilesiyle tanıştık. Aynı hastanede çalışmıyoruz. Davacıların çocuğunun bu tedavisi sürecinde D. hanım benimle ve diğer meslektaşlarımızla çocuğun sağlığa kavuşabilmesi için düşüncelerimize başvurdu. D… hoca normalde hastalarını tedavi ederken titizlikle davranan biridir. Benim D… hocayla uzmanlık alanım aynıdır. Bana vefat eden bu çocuğa dair tedavi sürecindeyken çocuğa yapılan tetkik ve tedavilerini mesleki müzakere ettiğimizde bunlarda bir sıkıntı olmadığı kanaatine edinmiştim”
‘ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNE BAŞVURDUM’
Bu süreçte 20 tane dava dosyası olduğunu söyleyen anne 4’ü soruşturma sürecinde dedi. Bazı dosyaların istinafta devam ettiğini söyleyen anne henüz bana tebliğ edilen bir şey yok dedi. Türkiye’deki yargıdan da ümidini kestiğini belirten anne Başkıran, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurduğunu dile getirdi.
Diğer Haberler
-
Yenidoğan bebek çetesi: Özel Şafak hastanesinin sahibi Seçim Öztürk MHP'li Celal Adan'ın dünürü çıktı -
Sağlık Bakanı Memişoğlu'nun açıklaması soru işareti yarattı: Mayıs 2023 dedi ama yeni şikâyetler de var... -
Son Dakika: CHP'nin ‘Yenidoğan çetesi’ heyeti İstanbul’a geliyor: 'Yüzyılın Sağlık Skandalı’