Bu fotoğrafa bakamıyorsanız Tripofobi olabilirsiniz!

Son dönemde halk arasında Tripofobi (delik fobisi), rahatsızlığı hızla yayılmaya başladı. Tripofobi, yüzeylerde bulunan çoklu boşlukların kişiyi rahatsız etmesine verilen addır. Tripofobi en basit tabiriyle “delik, kabarcık ve gözenek fobisi” olarak tanımlanır. Petek bal, çilek, nar, sünger ve mercanlar tripofobiyi tetikleyen unsurlardır. Tripofobi'nin tedavisi mümkün mi? İşte cevabı...

12punto

Kişiye hoşnutsuzluk veren bu detaylar aslında tehlikesi olmayan, zararsız yuvarlakların ya da deliklerin medyana getirdiği kümelerdir. Örneğin delik korkusunu tetikleyen en önemli uyaranlardan birisi sofralarımızda bulunan petek bal. Petek balın üzerindeki delikler, kişide iğrenme, hoşnutsuzluk ve heyecan duygusu oluşturabilir.

Delik fobisi olan insanlar bu duruma farklı tepkiler gösterebilir. Bu tepkiler mide bulantısı, ciltte kaşınma, stres gibi durumların yanı sıra panik atağa kadar uzanabilmektedir. Bunun yanında tripofobik bireylerin rahatsız olduğu görsellerde birbirinden farklı olabilir. Kimisi nar ya da çilekten rahatsızlık duyarken, kimi de bu nesnelerden rahatsızlık duymaz.

TRİPOFOBİ NE DEMEK?

Tripofobi kelime kökeni olarak Yunanca’ya dayanır. Trypa yani “delik” ve phóbos yani “korku” kelimelerinden meydana gelmektedir.

Halk arasında delik fobisi olarak bilinen Tripofobi, düzensiz desenler ve deliklere karşı duyulan rahatsızlık olarak adlandırılmaktadır.

Halk arasında yaygın olarak delik korkusu olarak bilinen tripofobide sadece delikli nesnelerden değil süngerimsi yapılardan, kabarcıklardan ve köpüklerden de korkmayı ifade eder. 

Delik fobisi hakkında sınırlı sayıda bilgi vardır. Herkes tarafından çok duyulmayan tripofobiye insanların %16’sında rastlanır. Buna rağmen birçok araştırmacı tarafından mercek altına alınan tripofobi tıbbi literatürde hastalık olarak henüz yer almamaktadır.

ARAŞTIRMA YAPILDI

Tripofobi ile ilgili araştırmalar sınırlı olduğu için tam olarak neden kaynaklı ortaya çıktığına henüz yanıt verilememektedir. Bunun dışında ise ruh sağlığı uzmanlarının tripofobinin nedenleri hakkında bazı teorileri bulunmaktadır. Bunlar arasındaki en yaygın olan ise “insanın hastalık ve tehlikelere karşı verdiği evrimsel tepki” teorisidir.

Amsterdam Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, rahatsızlığın tehlikeli olarak gördüğümüz kalıplara karşı doğal bir tepkinin aşırı abartılmış ve genelleştirilmiş versiyonu olarak görüldüğünü söylüyorlar. Yani burada anlatılmak istenen bir kişinin delikli bir nesneyi bilinç altında olumsuz bir şeyle ilişkilendirmesi sonucu rahatsızlık duyduğu ifade ediliyor. Örneğin delikli bir yüzeyin zihinde zehirli bir yılanla eşleştiği için korku ya da rahatsız yarattığı vurgulanıyor.

Tripofobi, halk arasında delik fobisinin neden olduğu tam olarak bilinmemektedir. Yapılan araştırmalar sonucun da ortaya konan bazı teorilerde aslında bilinçaltında delikli yüzeylerin olumsuz çağrışımlar yarattığı bu sebeple kişide rahatsızlık ve korku oluşturduğu düşünülmektedir.

TRİPOFOBİYİ TETİKLEYEN UNSURLAR

Tripofobi daha çok bir dizi nesne ya da kalıp tarafından tetiklenmektedir. Bunların yüzeyinde düzensin oluşan delikler bireyi oldukça rahatsız eder. Birkaç örnek vermek gerekirse;

  • Cilt üzerindeki kabarcıklar,
  • Çileklerin üzerindeki delikler,
  • Süngerin görsel yapısı,
  • Bal petekleri,
  • Arı kovanı, gibi gözenekli ve delikli yapılar delik korkusunu tetiklemektedir.

TRİPOFOBİ'NİN BELİRTİLERİ NELER?

Delik fobisi diğer fobilerle fiziksel ve psikolojik açıdan benzerlik göstermektedir. Belirtileri de birbirine oldukça yakındır. Belirtiler ise bazı bireylerde gündelik hayatı etkileyecek düzeyde olurken bazı bireylerde daha normal hayatın akışına uygundur.

TRİPOFOBİ'NİN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Delik fobisinin tedavisinde etkinliği araştırmalarla gösterilmiş olan davranışçı terapi yöntemleri kullanılabilir. Maruz bırakma terapisi veya üstüne gitme terapisi olarak bilinen yönteme göre kişi yavaş yavaş kendisinde kaygı uyandıran uyaranlarla karşı karşıya gelerek bu kaygıyla başa çıkabileceğini görür. Bu yöntem fobilerle ilgili pek çok durum için kullanılabilmektedir ve on kişiden dokuzunda faydalı olduğu tespit edilmiştir.