Bahattin Yücel: Öcalan ve Umut Hakkı tartışmaları siyaseti derinden etkileyecek

Turizm Eski Bakanı Bahattin Yücel, Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'a yönelik söylediği Umut Hakkı sözlerini değerlendirdi. Yücel yazısında TBMM Genel Kurulu’ndaki oturumlarda yaşanan yakınlaşmaların, önceden planlanmış bir sürecin işareti olabileceğini öne sürdü.

12punto

Turizm Eski Bakanı Bahattin Yücel, Gazete Pencere’deki köşesinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında dile getirdiği “Umut Hakkı” tartışmalarını değerlendirdi. 

Yücel, Öcalan ile ilgili serbest bırakılma ihtimallerini ve siyaset sahnesinde yaşanan gelişmeleri ele alarak önemli tespitlerde bulundu.

Yücel’in yazısında, Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan tartışmaların, uzun süredir Ankara kulislerinde konuşulan söylentileri doğruladığına dikkat çekildi.

Öcalan’ın 25 yıllık mahkûmiyet süresini doldurmasının ardından serbest kalabileceği ihtimali, TBMM’deki görüşmelerin bir parçası olarak öne çıkıyor.

“CUMHUR İTTİFAKI’NIN YENİ GÜNDEMİ UMUT HAKKI”

Yücel, yazısında TBMM Genel Kurulu’ndaki oturumlarda yaşanan yakınlaşmaların, önceden planlanmış bir sürecin işareti olabileceğini öne sürdü. Özellikle Cumhur İttifakı ortakları arasındaki son görüşmelerde gündemin ilk maddesinin, Bahçeli’nin deyimiyle "DEM’lenmek" olduğunu belirtti.

Ekonomik sorunların ve giderek artan yoksulluğun seçmenleri ikna etmede yetersiz kaldığına vurgu yapan Yücel, iktidarın mevcut şartlarda seçimlere kadar durumu sürdüremeyeceğini savundu.

AKP-MHP ortaklığının Kürt politikalarındaki değişim önerisinin, Bahçeli’nin “Umut Hakkı” söylemiyle bağdaştırılmasının tartışmalı olduğunu dile getirdi.

“ORTADOĞU’DA BOP’UN YENİ AŞAMASI”

Yücel, yazısının devamında Öcalan’ın bir kez daha Türk siyasetini derinden etkileyecek bir tasarımın parçası olarak sahneye çıktığını belirtti. 

Kenya operasyonuyla 1999’da yakalanan Öcalan’ın bugünkü gündemle olan benzerliklerine dikkat çekti. Ayrıca Yücel, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ilerleyen aşamalarında Suriye ve Kuzey Irak’taki Kürt hareketlerinin farklı siyasi kimliklerle öne çıkmasının sürpriz olmayacağını belirtti.

Suriye’nin kuzeyindeki özerk bir Kürt yapısının, İsrail ile ilişkili olarak Golan Tepeleri'nin resmen İsrail’e bırakılmasıyla sonuçlanabileceği öngörüsünde bulunan Yücel, bunun da İran üzerindeki baskıları artırarak BOP’un hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını ifade etti.

“DEMİRTAŞ VE CHP’NİN ROLÜ ÖNEMLİ”

Yücel, Bahçeli’nin açıklamalarının bir gün öncesinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Edirne’de tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmesini de bu gelişmelerin bir parçası olarak değerlendirdi. 

“SİYASİ GÜNDEMDE YENİ BİR SÜRECİN HABERCİSİ”

Yazısının sonunda Yücel, AKP-MHP ittifakının Kürt politikasındaki ani değişimin, ekonomik güçlükleri aşmada etkili olmayacağını savundu. Ancak Bahçeli’nin girişimleriyle başlayan tartışmaların Türk siyasetinde yeni bir süreci başlatabileceğini ifade etti.

Yücel, siyaseti ekonominin yoğunlaşmış hali olarak tanımlayan bir anlayışla son gelişmelere bakılması gerektiğini belirterek, önümüzdeki süreçte siyasal tartışmaların derinleşeceği öngörüsünde bulundu.

 

Bahattin Yücel'in yazısının tamamı

MHP Genel Başkanının açıklamalarıyla başlayan tartışmalar, bir süredir Ankara kulislerinde dolaşan söylentileri doğruladı. TBMM çatısı altında, İmralı’da çeyrek yüzyılını tamamlayan Öcalan’ın, serbest bırakılacağı izlenimi uyandıran tasarımın ilk perdesi açıldı.

TBMM’nin yeni yasama yılındaki ilk oturumu sırasında, Genel Kurul’da el sıkma ile başlayan bu yakınlaşmanın, önceden planlandığı seziliyor. Cumhur İttifakı ortaklarının son özel buluşmalarında, gündemin ilk belki de tek maddesinin MHP liderinin deyişiyle DEM’lenmek ile ilgili olması, siyasal yaşamımızda ilk kez gözlenen bir çelişki değil.

Ekonomi yönetiminin, rakam oyunlarıyla giderek yoksullaşan on milyonlarca seçmeni başarı hikayesine ikna edemeyeceği ortada. Dar boğaz yüzünden iktidarın zamanında yapılacak seçimlere kadar sürdürülemeyeceği anlaşılıyor. Bu gerçekliğin muhalefet değil ama AKP-MHP liderliğince anlaşılması da hayli ilginç.

Aradan geçen çeyrek yüzyıl sonra, Öcalan bir kez daha Türk siyasetini derinden etkileyecek bir tasarımla ortaya çıkıyor. Ecevit Hükumetine can suyu taşıyan Kenya operasyonun, günümüz koşullarında bir benzerini yaşayacağımız anlaşılıyor.

Ortadoğu’da 1990 yılında Irak Savaşı ile başlatılan, BOP’un bir üst aşamasına geçildiği söylenebilir. Kuzey Irak’ta silahlı etkisi giderek azalan, Türkiye sınırları içinde gücü kalmayan ayrılıkçı Kürt siyasal hareketinin, bu kez karşımıza Suriye’de farklı bir siyasal kimlik ile çıkması sürpriz olmayacak.

Güneyinde İsrail baskısı altındaki Suriye’nin, Kuzey sınırlarındaki özerk bölgede gerçekleşecek bir Kürt siyasal oluşumunun ardından fiili işgal altındaki Golan Tepelerini resmen İsrail’e terk etmesi, sonraki aşama olacağa benziyor. Böylece İran’ın rejim değiştirmeye zorlanması dışında BOP’un amacına ulaştığı söylenebilir.

AKP-MHP ortaklığının Kürt politikasındaki bu ani değişiklik önerisini, Bahçeli’nin tanımıyla “Umut Hakkına” bağlamanın ne denli inandırıcı olduğu kuşkusuz tartışılacaktır. Ancak bu tasarımın başarıya ulaşabilmesi, CHP ve Edirne’de tutulan Selahattin Demirtaş’ın destekleri ya da etkisizleştirilmelerine de bağlı.

MHP Genel Başkanının 22 Ekim günü Meclisteki açıklamalarından bir gün önce, CHP Genel Başkanı Özel’in Edirne’de Demirtaş’ı ziyaretini, bu gelişmelerden bağımsız düşünmek, siyasetin doğasına aykırı düşer. Üstelik 6 gün sürecek kapsamlı bir Güneydoğu ziyaretinden söz etmesi de dikkate alındığında, bazı soruların yanıtlarını bulmak kolaylaşıyor.

CHP’nin yerel seçimlerdeki başarının üzerinden, erken seçime dayalı siyaset kurgusu yerine yumuşama ve uzlaşma çizgisinde ısrarlı tutumunun, perde arkası bu açıdan bakınca aydınlığa kavuşuyor.

Acımasız bir servet transferiyle sonuçlanan, faiz ile enflasyon arasındaki yanlış ilişkinin yol açtığı ekonomik güçlükler, son gelişmelerin etkisiyle aşılacağa benzemiyor. Ancak Bahçeli’nin önerileriyle siyasal gündemin ilk sırasında yaygınlaşan tartışmaların Türk siyasetinde yeni bir süreci başlatacağını tahmin etmek falcılık sayılmamalı.

Siyaseti, ekonominin yoğunlaşmış hali olarak tanımlayan anlayışı doğrulayan, iç siyasetteki son gelişmelere bu yönden de bakmak gerekiyor.