Meclis açıldı: Tokalaşma, Bahçeli, Normaleşme… İşte ilk gün…

28. Dönem 3. Yasama Yılı, TBMM'de geniş güvenlik önlemleri altında başladı. MHP lideri Devlet Bahçeli, DEM Parti ile barış mesajı verirken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yeni anayasa üzerinden yüklendi.

12punto

Meclis, yeni yasama yılına resmen başladı. TBMM Genel Kurulu, 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın başlaması dolayısıyla Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı, ardından yeni yasama yılı için TBMM Resepsiyonuna geçildi.

MECLİS'TE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclis'te geniş güvenlik önlemleri alındı. Genel Kurul salonu, açılış öncesinde bomba arama köpeği Ateş'in eşlik ettiği ekiplerce arandı. Açılış için tüm milletvekillerinin masalarına çiçek bırakıldı.  

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un düzenlediği Tören Salonu'ndaki resepsiyona, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, partilerin grup başkanvekilleri, YSK Başkanı Ahmet Yener, milletvekilleri, bürokratlar, yabancı misyon temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, sporcular, sanatçılar, çok sayıda davetli katıldı.

Resepsiyonda, sanatçılar İbrahim Tatlıses ve Mustafa Keser'in yanı sıra Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı ile Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda 10 metre havalı tabanca karışık takım mücadelesinde Türkiye'ye gümüş madalya kazandıran milli atıcılar Şevval İlayda Tarhan ile Yusuf Dikeç de yer aldı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un açılış konuşmasının ardından meclis kürsüsüne geçen isim AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. 

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: 

Aziz milletim, sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. TBMM'nin 28. dönem 3. yasama yılının milletvekillerimizle birlikte ülkemize hayırlar getirmesinin temenni ediyorum. 

Büyük Millet Meclisimizin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşımızın tüm gazi ve şehitlerini bugün bir kez daha saygıyla yadediyorum.

Yeni yasama yılının uyum, uzlaşma, karşılıklı anlayış içinde hepiniz için özellikle aziz milletimiz için hayırlı ve bereketli yıl olmasını niyaz ediyorum. 

Bu yüksek şuurla milletimize hizmet edecek siyasi partilere, milletvekili arkadaşlarımıza yeni yasama yılında başarı dileklerimi iletiyorum. 

Şu anda çatısı altında beraber olduğumuz TBMM, 23 Nisan 1920'de açılmış, milli mücadeleyi sevk ve idare etmiş, 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyetimizi kurmuştur. 

Bu Meclis, 104 yıllık tarihi boyunca şartların en çetin olduğu dönemlerde bile bir çıkış yolu bulmayı başarmıştır. 

Bu Meclis, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, refaha ve özgürlüklere daha fazla alan açacak Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasayı yapma kudretine ziyadesiyle haizdir. 

12 Eylül askeri darbesi sonrasında silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan anayasa milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. 20'den fazla değişiklik, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkça göstermektedir. 

82 Anayasası'nın miadı artık dolmuştur. Demokrasimizin yeni anayasa ihtiyacının günden güne kendini daha fazla belli ettiğini görüyoruz. 

Yeni anayasa ile ilgili biz kendi hazırlıklarımızı titiz bir şekilde yapıyoruz ama bu demek değildir ki diğer tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz. Her türlü fikre saygı duyarız, her düşünceyi ilgiyle dinleriz. 

Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Millet varsa devlet vardır. Devlet varsa millet varlığını idame ettirir. 

Devlet, milletin üzerinde değildir. Millet de devletsiz ayakta ve hayatta kalamaz. Milletin refah ve huzurunun, bununla birlikte daha fazla hürriyetin devletimizi daha da güçlendireceği kanaatindeyiz. Yeni anayasa devlet ile milleti buluşturan niteliklere haiz olmalıdır. Milletin muazzez iradesini temsil eden insanlar olarak, insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, bu yüce Meclis eliyle hayata geçirebiliriz. 

Tıpkı tabiat gibi, toplumlar ve devletler de bir düzene nizama sahiplerdir. Düzen devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur, kanunun ruhu ise adalettir. 

Adalet mülkün temelidir. Bir devleti var eden ve ayakta tutan adalettir. Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, çalışanı çalıştıranı mutlu edecek olan yine adalettir. Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse, suçlu elini kolunu sallayarak gezerken masum cezalandırılırsa adalet sarsılır, adalet sarsılırsa devlet sarsılır. Kolluk kuvvetlerimiz ve yargı camiamız adaletin tecellisi için gayret ve özveri ile çalışmaktadır. 

Bu vesile ile geçtiğimiz hafta menfur bir saldırı neticesi şehit edilen polis kızımız Şeyda Yılmaz başta olmak üzere tüm şehitlerimize minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Canları pahasına mücadele eden tüm güvenlik güçlerimizi rabbim muhafaza buyursun. Bütün emniyet teşkilatımıza tüm milletimiz adına şükran duygularımızı iletiyor ne kalbi selamlarımızı gönderiyorum. Kahraman ordumuzun yiğit mensuplarına da teşekkürlerimizi ifade ediyorum.

Yargı mensuplarımız ile Türk milleti adına karar veren mahkemelerimizin tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Meclis’imiz yeni yasama yılında suçun önlenmesine daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir.

EKONOMİK GELİŞMELER

Asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine ve bölgemizdeki sıcak çatışmalara rağmen ekonomide belirlediğimiz hedeflerimize doğru ilerliyoruz. Ekonomi programımızda Meclis’imizin de desteği ile son 1 yılda önemli mesafe kat ettik. Geçen yıl gündemimizin üst sıralarında yer alan birçok meseleyi geride bıraktık ve bırakıyoruz.

Merkez Bankamızın geçen sene Mayıs’ta 98,5 milyar dolar olan brüt rezervleri bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Hamdolsun Türkiye’nin artık rezerv meselesi yoktur.

Cari açığı sürdürülebilir bir seviyeye çektik. Temmuz’da 20 milyar doların altına kadar geriledik.

256 milyar dolarla ihracatımız rekor kırdı, güçlü performansımız 2024’te de devam ediyor. Yıllık ihracat 262 milyar dolarla tarihimizin zirvesine çıktı.

Turizmde 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve geliriyle kapattık, bu ene 60 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefliyoruz.

Milli gelirimiz 1 trilyon dolar sınırını geçerek 1 trilyon 119 milyara ulaştı.

Böylece milli gelirde çok kritik bir psikolojik eşiği aşmayı başardık, 2024’te kredi notu 3 büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşmeye bağlı olarak ülkemizin risk primi de düşüyor. Türkiye’yi daha çok siyasi sebeplerle alındığı gri listeden de çıkardık yine bu süreçte 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine getirdiği 104 milyar dolarlık ek faturaya rağmen mali disiplinden taviz vermedik.

Kararlı duruşumuz sayesinde enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz, yıllık enflasyon son 3 ayda 23,5 puan geriledi. Gıda enflasyonu da negatife döndü. Enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda pazarda mutfağında daha fazla hissedecektir.

BÖLGESEL SICAK GELİŞMELER

İsrail’in Filistin’de Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım maalesef Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. 

İsrail bir yandan Gazze’de soykırım yaparken bir yandan Lübnan’a terör saldırıları yaparken bölge ülkelerini de ateşin içine çekmek için her yolu deniyor. 

Gazze’de 17 bini çocuk olmak üzere 42  bin insanı katleden ve şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail maalesef dünyadan gerekli tepkiyi almamaktadır.

Bunu BM Genel Kurulu’nda da ifade ettim. Netanyahu isimli bir Hitler özentisi tüm suçları pervasızca işlemiştir. 

Soykırım, taciz, tecavüz, etnik temizlik, ifade özgürlüğünü yok etme, ibadethaneleri hastaneleri okulları bombalama dahil insanlığa karşı işlenebilecek ne kadar suç varsa defalarca işlemiştir.

Tüm insanlık adına utanç verici bu tabloya rağmen bazı ülkeler İsrail’e destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de susarak bu vahşete ortak oluyor.

Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak!

Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa, Netanyahu da aynı şekilde durdurulacaktır. Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı bu zalimleri rezil rüsva edecektir. Sadece İsrail’in değil, Batı’dakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan kara leke asırlar boyu unutulmayacaktır.

Bugün yüreğim yanarak içim kan ağlayarak söylüyorum, İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu 42 bin kardeşimiz şehit edildi, annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de enkaz yığınına çevirdiler. Ne uluslararası kuruluşlar ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip ortak bir tepki gösteremedi. Bırakınız İsrail’i durdurmayı müşterek bir tavır dahi sergilenmedi.

Susmak, vahşeti görmezden gelmek hiçbirimizi bu soykırım şebekesinin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu tepkisizliğin sona ermesi için Türkiye olarak hakkı cesaretle söylemeye, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz.

Vaat edilmiş topraklar hezeyanı ile hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer açık söylüyorum bizim vatan topraklarımız olacaktır. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının gönüllü veya paralı Siyonizm propagandası yapanların anlamadığı budur. Netanyahu hükümeti Anadolu'yu da içine alan bir hayal kurmakta ve ütopya içinde koşmaktadır. 7 Ekim’den beri yaşanan her gelişme bu tehdidin boyutunu artırmaktadır.

HATAY-LÜBNAN ARASI 2,5 SAAT

Hatay’ın Yaylağı ilçesindeki sınırdan Lübnan sınırı 170 kilometredir, Türkiye’den Lübnan sadece 2,5 saat mesafededir. 

Yani işgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır. Özellikle Hamas terör örgütü diyenlere sesleniyorum, 360 gündür yaşanan barbarlığı 7 ekim vakası ile meşrulaştırmaya çalışanlara sesleniyorum, karşımızda kandan beslenen bir katil sürüsü var. 

Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli gözü dönmüş bir işgal şebekesi var. Karşımızda sadece Müslümanları değil Yahudiler arasında dahi ayrım yapan ırkçı bir rejim var. 

Yanı başınızda sivil halkın başına bombalar yağarken sessi ve tarafsız kalmak suça ortak olmaktır. Buradan 360 gündür 3 maymunu oynayanlara soruyorum, çocuklarınızın yüzüne yarın nasıl bakacaksınız? Filistin-Lübnan güvende değilse kendinizin güvende olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?

Vatanımız için, milletimiz için, bağımsızlığımız için bu saldırganlığa bu devlet terörüne elimizdeki her imkanla karşı durmayı sürdüreceğiz. 

Bedeli her ne olursa olsun, Türkiye İsrail’in karşısında durmaya devam edeceğiz. İnsanlığın ortak değerlerine saldıranlar karşısında bir insanlık cephesinin kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır.

Biz Türkiye olarak Lübnanlı kardeşlerimizi bu zor günlerinde asla yalnız bırakmayacağız, tüm imkanlarımızla yanlarında olacağız.

BAHÇELİ'DEN SÜRPRİZ 'BARIŞ' AÇIKLAMASI

Meclis açılış oturumunun kapanmasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli salondan ayrılırken DEM Parti Eş Başkanlarının yanına gitmiş, aralarında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık'ın da olduğu milletvekilleriyle tokalaşmıştı.

DEM Parti'ye sert ifadeleri ve yer yer hedef göstermeriyle gündeme gelen Bahçeli, resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tokalaşmasına ilişkin de açıklama yaparak, "Yeni bir döneme giriyoruz, dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım" dedi.

Bahçeli, Grup Toplantısı'nda sert eleştirilerde bulunduğu CHP Genel Başkanı Özgür Özel'le Genel Kurul'da tokaşmasına ilişkin olarak da, "El sıkmak değerlendirmenin işaretidir" dedi.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İsrail, Lübnan'dan sonra gözünü topraklarımıza dikecek" sözlerine ilişkin olarak da , "Sayın Cumhurbaşkanımız muhtemel gelişmeler üzerinde kararlı bir şekilde duruyor. Türk milletini de bu manada uyarıyor" dedi.

ÖZEL'DEN ERDOĞAN'A: 'ANAYASAYA UYMAYAN BİRİYLE MASAYA OTURMAYIZ'

Meclis'teki oturumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yeni anayasa tartışması üzerinden, "Anayasaya uymayan biriyle anayasa masasına oturmayı düşünmüyoruz. Can Atalay, Gezi tutukluları içeriyken, AİHM, AYM kararları uygulanmıyorken ne anayasası! Çağrıma cevap alamadığım için onun çağrısına yanıt veremeyeceğim" cevabı verdi. Özel şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanına benim de çağrım vardı, ben yanıt alamadığım için onun da çağrısına yanıt veremeyeceğim. Mevcut anayasaya uyarlarsa yeni anayasaya uyacak zemin oluşurdu. Can Atalay, Gezi tutukluları içeriyken, AİHM, AYM kararları uygulanmıyorken, birinci kademe mahkamesine Anayasa Mahkemesi ezdiriliyor ve birinci kademeden yana taraf tutuluyorken ne anayasası arkadaşlar! Sayın Erdoğan'la bugünkü konuşmasında polemik yaratacak alan varsa, gözlerinin içine bakarak 'ben daha geçen görüşmemizde anayasaya uymayan biriyle anayasayı nasıl konuşacağız, siz üzerine dikilmiş elbiseyi beğenmiyorsunuz. Orası uzun geldi, burası kısa geldi, yenisini dik. İlk önce mevcut olana uyun.' Mevcut olana da çok itirazım var ama herkes uyuyor sen uymuyorsun. Anayasa'nın bir sayfasını beğenmiyor, yırtıp atıyor. Öbür sayfasına kendi yetkilerini yazıyor. Kendi bindiği dalı kesiyor. O yüzden mecvut anayasaya uymayan biriyle anayasa masasına oturmayı düşünmüyoruz."