Sosyal medya kısıtlamalarıyla günlük 5 milyon TL’lik reklam harcaması riskte

Sosyal medya kısıtlamaları, dijital pazarlama dünyasında markaların günlük reklam harcamalarını büyük ölçüde riske atarak, stratejik değişikliklere gitmelerini zorunlu hale getiriyor.

Dijital pazarlama sektörü, sosyal medya kısıtlamalarının oluşturduğu risklerle sıkça karşılaşıyor. Türkiye’de belirli dönemlerde uygulanan erişim engellemeleri, markaların reklam stratejileri üzerinde doğrudan etkiler yaratıyor. Dijital Pazarlama Okulu’nun kurucusu Yasin Kaplan, bazı sektörlerde sosyal medya reklam harcamalarının günlük 5 milyon TL’ye kadar çıkabileceğini ve bu harcamaların kısıtlamalar nedeniyle tehlikeye girebileceğini belirtiyor. Bu durum, markalar için büyük ticari kayıplara yol açabilir, ancak doğru stratejilerle bu tür krizler yönetilebilir.

MARKALAR SOSYAL MEDYA KISITLAMALARINA KARŞI NE YAPMALI?

Kısıtlamalar sırasında kullanıcılar genellikle VPN gibi alternatif yöntemlerle platformlara erişmeye çalışıyor. Bu noktada markalar, reklam hedeflemelerini optimize ederek VPN kullanıcılarına da erişim sağlayabilir. Yasin Kaplan, makine öğrenimi odaklı hedefleme yöntemlerinin reklamların erişilebilirliğini artırabileceğini belirtiyor. Ayrıca, reklam mesajlarının krizle ilişkilendirilmemesi, marka imajını korumak açısından kritik bir unsur.

Markaların sadece sosyal medyaya bağımlı kalmadan e-posta bültenleri, blog içerikleri ve mobil uygulamalar gibi alternatif iletişim kanallarına yönelmesi gerekiyor. Özellikle butik markalar için tek bir platforma bağlı olmak büyük risk taşıyor. Bu nedenle çift kanallı satış stratejileri geliştirilmeli ve erişimi sürekli açık olan platformlar daha aktif kullanılmalı.

KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEK MÜMKÜN MÜ?

Türkiye’de milyonlarca liralık dijital reklam bütçeleri, sosyal medya kısıtlamalarından doğrudan etkileniyor. Facebook, Instagram ve YouTube gibi platformlarda yapılan kısıtlamalar, markaların bütçelerinin boşa gitmesini engellemek için alternatif pazarlama yollarına yönelmelerini gerektiriyor. Haber siteleri, açık hava reklamları ve diğer dijital mecralar, marka bilinirliğini korumak adına etkili alternatifler sunuyor. Gerçek zamanlı pazarlama (real-time marketing) kriz dönemlerinde cazip bir seçenek gibi görünse de, hassas konularda bu tür stratejiler büyük riskler taşıyabilir. Bu nedenle, markaların toplumsal hassasiyetleri dikkate alarak dikkatli ve dengeli içerik stratejileri geliştirmeleri büyük önem arz ediyor.

Haber Kaynağı : Netizen Global