Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,9250
Dolar
Arrow
39,8122
İngiliz Sterlini
Arrow
54,7032
Altın
Arrow
4227,0000
BIST
Arrow
9.948

ICAP Başkan Yardımcısı Noemi Fernandez: “Küba’yı yalanlara karşı en çok dostları savunuyor”

Küba Halklarla Dayanışma Enstitüsü (ICAP) Birinci Başkan Yardımcısı Noemi Ramona Rabaza Fernandez, Türkiye'ye geldi. Küba dostlarıyla buluşan ve ülkesine yönelik ablukanın kırılması için çalışmalar yürüten Fernandez, sosyalist Küba'nın mücadelesini anlattı

ICAP Başkan Yardımcısı Noemi Fernandez: “Küba’yı yalanlara karşı en çok dostları savunuyor”

Mustafa Büyüksipahi / 12punto.com.tr

Küba Halklarla Dayanışma Enstitüsü (ICAP) Birinci Başkan Yardımcısı Noemi Ramona Rabaza Fernandez, Türkiye’de gerçekleştirdiği temaslar sırasında 12punto’ya özel açıklamalarda bulundu.

Sosyalist Küba’nın uluslararası diplomasi vizyonundan kadın haklarına, sosyal medyadaki mücadeleden Filistin meselesine kadar pek çok konuda çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Fernandez, “Küba'yla dostluk, sadece bir dayanışma değil, aynı zamanda emperyalizme karşı ortak bir duruşun ifadesidir” dedi.

M.B: Hoş geldiniz Türkiye’ye. Bugün sizinle, 12punto Genel Yayın Yönetmeni olarak bir söyleşi gerçekleştirmek üzere buradayım. Sayın Fernandez, Küba Halklarla Dayanışma Enstitüsü, uluslararası topluluklarla dayanışmayı güçlendirmek adına nasıl bir diplomatik perspektife sahiptir?

Bugün yaptığımız şey, ICAP’ın kuruluşunda Başkomutan Fidel Castro’nun bize verdiği bir görevin devamıdır. Bu görev, 65 yıl önceki bir bağlamdan doğmuştur. ICAP kurulduğunda, Küba Devrimi yeni gerçekleşmişti ve Latin Amerika’daki hemen hemen tüm hükümetler, ABD’nin baskısı nedeniyle Küba’yla diplomatik ilişkilerini kesmişti. Sadece Meksika bu bağlarını koparmadı.

Fidel’in temel fikri şuydu, hükümetler ilişkilerini kesebilir ama Küba, dünya halklarıyla ilişkisini güçlendirmelidir. Bugün 153 ülkede, 1700’ü aşkın Küba’yla dostluk hareketi bulunmaktadır. Bu hareketlerde yer alan insanlar, zamanlarının önemli bir kısmını bu dostluk çalışmalarına ayırıyorlar.

ICAP olarak biz, Küba Devrimi’nin kritik anlarında hep devrimin tarihine eşlik ettik. Dostlarımızla birlikte, Küba’nın karşı karşıya olduğu zorlukları, riskleri ve gerçekliği paylaştık. En zor zamanlar, aynı zamanda dayanışma faaliyetlerinin en yoğun yürütüldüğü dönemler oldu.

Bugün ise önümüzde bazı meseleler var. Bunlardan biri, Küba’yla dostluk hareketinin gençleşmesi ihtiyacıdır. Ayrıca, henüz ulaşamadığımız kitlelere erişmemiz gerekiyor. Ancak biliyoruz ki insanlar Küba’ya dayanışma gösteriyor; Küba da dünya halklarının haklı mücadelelerinin yanında, yalnızca sözle değil eylemle de yer alıyor.

M.B: Küba halkının gerçeklerinin dünya medyasında yeterince yansıtılmadığını, hatta çarpıtıldığını düşünüyoruz. Bu konuda enstitü olarak nasıl bir yol haritası izliyorsunuz?

Bu mesele, uluslararası dayanışma hareketimizin en temel meselelerinden biridir. Bu nedenle dünyanın birçok yerinde alternatif yayın mecraları oluşturduk. Bu kanallar üzerinden Küba'nın gerçekliğini başka ülkelere aktarmaya çalışıyoruz.

Küba Enformasyon, İspanya’nın Bilbao kentinden tüm Avrupa’ya yayın yapmaktadır. Benzer şekilde Latin Amerika’da da yalan ve çarpıtmalarla mücadele eden mecralar bulunuyor. Örneğin, Fransa ve İspanya ortaklığıyla yürütülen “Canal Europa por Cuba” adlı kanal bu faaliyetlerden biridir.

Ayrıca, yıllardır gönüllü çalışma tugaylarıyla önemli bir yöntem uyguluyoruz. Her yıl dünyanın birçok ülkesinden 10 ila 12 gönüllü tugay Küba’yı ziyaret ediyor, halkla birebir temas kuruyor. Bu doğrudan tanıklık, en güçlü anlatım biçimidir.

M.B: Sosyal medya platformlarının kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu mecralar üzerinden olumlu tanıtım faaliyetlerinin etkisi nedir?

Şunu net olarak söylemeliyim: Bu sosyal medya mecraları emperyalizmin elindedir. Ancak oradalar ve biz de bu mecralarda var olmak zorundayız.

Kübalı vatandaşlar olarak bizler, bu mecralarda karşılıklı saygıdan yoksun nefret söylemlerine karşı, gündelik yaşamımızın gerçekliğini yansıtan bir yaklaşım benimsiyoruz. Böylece ülkemize dair yalanlar çürütülmüş oluyor.

Ancak şu da bir gerçek, abluka altındayız ve internet erişimimiz kısıtlı. Bu noktada, Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki Küba dostlarının desteği çok önemli. Biz bu mecraları sevmeyebiliriz ama orada olmak zorundayız. Çünkü bu bir savaş alanı ve Küba’ya sürekli saldırılar var. Biz de buna karşılık nasıl yanıt vereceğimizi öğrenmeye çalışıyoruz.

"KENDİ AŞIMIZI BULDUK"

M.B: Ablukanın azaldığı bir senaryoda nasıl bir Küba ortaya çıkardı?

Çok daha etkileyici bir ülke olurduk. Zaten Küba halkı etkileyici bir halk. Devrim sonrası sağlık, eğitim, bilim, sosyal güvenlik gibi alanlarda büyük başarılar elde ettik. Abluka olmasaydı, bu kazanımlar çok daha ileri taşınırdı.

Örneğin, COVID-19 salgınında tüm kaynaklar kesildi, ama biz kendi aşımızı geliştirdik. Beş aşı adayı ürettik, üçü tescillendi ve tüm halk aşılandı. Yine solunum cihazı krizi sırasında, kendi cihazlarımızı üretmeyi başardık. Bu örnekler, yaratıcı direnişimizin birer sonucudur.

 

ABD’nin baskısı yalnızca ekonomik değil, politik bir saldırıdır. Ancak Küba halkı ve dostları sayesinde, bu baskıya boyun eğmedik ve sosyalizmi gerçek anlamda yaşatmaya devam edeceğiz.

M.B: Dünyada şiddet kültürü artarken, özellikle kadınlara yönelik şiddet yükselmişken, sosyalist Küba’da kadının yeri nedir?

Kübalı kadınlar çok güçlüdür. Devrim sonrası kurulan Kübalı Kadınlar Federasyonu ile haklarımızı birlikte savunduk. Kadınlar tüm devrimci süreçlerin parçası oldular. Elbette hâlâ çözülememiş sorunlarımız var.

Özellikle ekonomik koşullar, kreş ve yaşlı bakımı gibi konularda zorluklar yaratıyor. Bu alanlarda mücadelemiz sürüyor. Aynı zamanda kadına yönelik şiddetle ilgili yasalar çıkarılıyor ve güncelleniyor. Kadın cinayetlerine ve cinsiyet temelli şiddete karşı elimizden geleni yapıyoruz.

M.B: Sosyalist Küba, Ortadoğu’daki küresel gelişmeleri ve emperyalist müdahaleleri nasıl değerlendiriyor?

Çok endişeliyiz. Küba, tarihi boyunca uluslararası dayanışmaya büyük önem verdi. Halkların kendi kaderlerini tayin hakkını ve topraklarına sahip çıkmalarını her zaman destekledik. Filistin davasının da yanında olduk.

Ortadoğu, tarihsel olarak yabancı müdahalelere maruz kalmış bir bölgedir. 7 Ekim 2023 sonrası gelişmelerin sadece Filistin meselesine indirgenmemesi gerekir. Bu sorunun kökeni çok daha eski ve derindir.

ABD'nin ve müttefiklerinin saldırgan politikalarına karşı dünya halklarını harekete geçmeye çağırıyoruz. Çünkü bu yalnızca bölgesel bir mesele değil, tüm dünya için ciddi sonuçlar doğurabilecek bir krizdir. Küba, barışçıl çözüm ve uluslararası hukuk zemininde müzakereyi savunmaktadır.

M.B: Daha fazla dayanışmanın hâkim olduğu bir gelecek diliyoruz. Her zaman sizi bekliyoruz.

Mücadeleye devam...

 


Haber Kaynağı : Mustafa Büyüksipahi

Küba Sosyalizm Fidel Castro
Wodo Network