Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

Prof. Dr. Mehmet Şişman: 'Neoliberalizm Türkiye’de eşitsizliği derinleştirmekle kalmadı, ekonomide sermayeyi de eritiyor'

Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ciddi krizin çözümü için Cumhuriyet’in temel kazanımlarında ısrarlı olunması ve ekonomideki kamusal alanın büyütülmesi gerektiği belirtiliyor. Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Şişman ülkenin yaşadığı ekonomik kriz ve bundan kurtulmanın yolları üzerine sorularımıza yanıt verdi.

Prof. Dr. Mehmet Şişman: 'Neoliberalizm Türkiye’de eşitsizliği derinleştirmekle kalmadı, ekonomide sermayeyi de eritiyor'

Söyleşi: Osman Çutsay

Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Şişman, Cumhuriyet’in bireyi özgürleştirici laik yönünü güçlendirmenin ve kamusal alanı korumak için çaba göstermenin “ekonomik vaziyete iyi geleceğini” ileri sürdü. Prof. Dr. Şişman, kriz ve çözüm yolları üzerine sorularımızı yanıtladı.

- Amerikan Doları’nın euro karşısındaki değeri malum. Bir süredir düşme eğilimi içinde. Şu anda 1 euronun karşılığı 1,16 dolar. Bu, bir Trump siyaseti. İçerideki sanayi üretimini (ithalat pahalılaşacağı için) teşvik etmeyi planlıyor. Aynı şekilde ABD kökenli ürünler ucuzlayacağı için de daha çok dış pazarlardaki satışların artabileceği düşünülüyor. Ama bir finans limanı olarak ABD’nin durumu tehlikede. Sorumuz şu: Dolardaki gerileme, dünya sisteminde ABD’nin gücünün kırpılması olmayacak mı? Oysa Trump ekibi tam tersi bir tablo için çaba harcıyor. Sizce nasıl bir dönüşümün içindeyiz?

Prof. Dr. MEHMET ŞİŞMAN - Evet ABD doları Trump yönetimi ikinci kez iktidara geldiğinden bu yana yüzde 10 civarı değer kaybetti. Esasen en büyük ikinci ticari partnerin parası euroya karşı değer kaybederken, Çin Yuanı’nda fazla bir oynama yok. Dolayısıyla ABD en çok ticaret yaptığı ülkenin parasına,yani Yuan’a karşı fazla etkili olamıyor, bu nedenle gümrük tarife pazarlıkları ve çok yüksekten açılan oranlar gündeme geldi.Pazarlıklara rağmen özellikle AB’den ABD’ye ithal edilen mallardaki gümrükler ortalama yüzde 4’lerden yüzde 12’lere yani 3 kat civarı artmış oldu. ABD kökenli ürünlere de misilleme yapıldığından, ABD’den yapılan ihracatta da fiyat yükselmesi gündeme gelecektir. Böylece dünya ticaretinde aşağıya doğru salınma göreceğiz. Aynı zamanda enflasyonist eğilimlerdeki artış, Covid 19’daki gibi olmasa da, gündeme gelecektir.

DÜNYA EKONOMİSİNDE GERİLEME, ABD’DE KIRILMA

Ticaretteki yavaşlamaya dünya ekonomisinde büyümenin yüzde 2’lere doğru gerilemesi ve işsizlik artışının eşlik etmesi muhtemeldir. Tekrar 1970’lerde olduğu gibi stagflasyonist eğilimler ABD’nin gücünde de kırılmayı artıracaktır. Zaten ABD eski gücünde değildi iktisadi olarak, bu da dünya sistemi içinde ABD’nin yerini biraz daha küçültecektir. Böylece çok bloklu bir sistemin taşları yeniden döşenecektir. Çin (ve Rusya) aksının iktisadi olarak genişlemesi, ABD’nin askeri alanda telaşa kapılmasına ve dünyanın çeşitli bölgelerinde askeri operasyonlarını (İsrail ile birlikte) hızlandırmasına neden oldu. Ukrayna, Gazze, Güney Sudan ve Kafkaslar kaynıyor. Askeri alandaki rekabet iktisadi alanı uzun süre taşıyamaz, bu nedenle ekonomi bir süre sonra tepki verecektir. Bu tepki gelmeye başladı bile. ABD’nin Ukrayna ve Gazze operasyonlarıyla geciken resesyonu, Trump yönetiminin piyasa dışı uygulamalarıyla daha da yaklaşmaktadır.

- Pax Americana ve neoliberal dönem bitiyorsa, yerine nasıl bir Keynesyen model gelecek? Militarist bir Keynesçilik, nasıl bir dolar politikası içerecek? ABD’nin ve AB’nin bu militarist yatırımlar çağında hangi araçlar var elinde ve bu yol nereye çıkar?

Prof. Dr. MEHMET ŞİŞMAN - Keynesyen modelin yeniden ıstılması zor gözüküyor. İktisadi şartlar 

1970’lere benzese de (stagflasyonist), siyasi yapı bambaşka. O nedenle Keynes çıkışlı bile olsa Keynes’i çok aşan Kaleckian politikalar gündemde. Post-Keynesyenler üzerinde çalıştılar. Bu sefer kamunun güçlendirilmesi ve askeri Keynesçiliğin üstünde bazı gelişmeler mümkün olabilir.

BATI’NIN İŞİ DAHA ZOR

Gerek Covid 19 salgını gerekse son Gazze soykırımı ve Ukrayna savaşı üzerinden gelen deneyim bize devletin yeterince küçüldüğünü, artık daha geniş bir iktisadi alana sahip kamu oluşturulması gerektiğini gösterdi. Teori de buna ayak uydurarak, Marksist analize yakın kalkınmacı devleti, gelişmekte olan ülkeler için önermektedir. Toplam talep yönetiminde askeri alanla yetinemezler. Yetinmemeleri de gerekir. Batı’daki askeri yatırım genişlemesi dünya ekonomisinde sosyal harcamalara giden kaynakları azaltacak, bu olgu da sınıf mücadelesini keskinleştirecektir.Daha önce Lula, Chavez örneğinde olduğu gibi Latin Amerika solunun büyümesi, Milei faciası ertesinde gerçekleşebilir. ABD ve ABD’nin daha fazla silah üretip satmaya çalışması ve sürekli koruma “duvarı” oluşturması bu süreci durduramayacaktır. Ne yazık ki, totaliter ve otoriter yönetimlerin bir süre daha boy göstermesi mümkün olacak, ancak çok uzun süreli bir etki beklenemez; zira küresel zincirler dünyayı ve şirketleri birbirine bağladığından ve kârların düşmesine sermaye soğuk bakacağından devlet üzerinden yeni bir güç mücadele alanı yaratılması uzun soluklu olmaz kapitalizmde. Örneğin Çin bunu farkediyor ve  sosyal yatırımları ihmal etmeyen bir ilişki ağıyla kapitalizme eklemleniyor. O nedenle de eli daha güçlü. Rusya benzeri ülkelerin Çin ile ortaklığında işin bu tarafına da dikkat ettiklerini gözlemliyoruz. Bu anlamda Batı’nın işi daha zor. Bir yandan eski dünya düzenini sürdürmeleri ve güç yaratmaları, diğer yandan ise iç dengeleri korumaları daha zor.

- Dolardaki bu oynaklık Türkiye’yi nasıl etkiler? Türkiye ekonomisi dolar alanında mı yoksa euro alanında mı? Türkiye ekonomisinin sınai ve ticari şirketler açısından en önemli dış merkezi Almanya. Euro-dolar rekabeti Türkiye’yi nasıl etkileyebilir?

AB’DE CARİ FAZLA, ABD’DE CARİ AÇIK

Prof. Dr. MEHMET ŞİŞMAN - Türkiye, euro/dolar paritesinden ekonomisi en çok etkilenen ülkelerden. Bir yandan euronun artışıyla ihracat için rekabet avantajı kazanmaya çalışırken, diğer yandan doların düşüşüyle borçlarının değerindeki düşüşe tanık olabilir. Ne kadar uzun soluklu, bilinemez; yalnız AB’nin cari fazlası, ABD’nin yüksek cari açığı ve bütçe açığı bu yolu açtı.Doların değerindeki muhtemel düşüş, FED faizindeki muhtemel (bu sıralar yüzde 4’lerde, enflasyon yüzde 2,7) düşüşle daha da mümkün gözüküyor. Bu en azından, petrol fiyatları dikkate alındığında, Türkiye için olumsuz bir durum değil. Bununla birlikte TürKiye ekonomisinin çok fazla sorunu var. Malları Çin’e karşı rekabet gücüne sahip değil. Ayrıca çok yüksek bütçe açıkları ve her an artma olasılığı yüksek olan cari açık başbelası olmaya devam ediyor. Sanayinin giderek küçülmesi, faiz ve enflasyonun yüksekliğiyle doğru orantılı gidiyor. 

Bu da geniş tanımlı işsizliği toplam istihdamın yaklaşık üçte birine getiriyor (yüzde 32,9). Geniş tanımlı işsizlikteki tırmanış yüksek enflasyonla birlikte Türkiye’nin en önemli sorunu. Kısa vadeli sermaye girişleri, istihdam artışı için zayıf bir etki yaratırken, “diken üstü” konumu derinleştirmekte. Uzun vadeli yatırımların artması da yakın zamanda zor gözüküyor.Lojistik olarak özellikle transit yolcularda artış dışında gelişmelerin artması gündeme gelebilir mi? Muhtemeldir, yalnız hukuki altyapı da yardımcı olursa. Almanya’nın iktisadi durgunluğu ve askeri yatırımları artırması Türkiye için bir umut olabilir mi? Çok fazla gelecek vaat etmiyor, zira Doğu Avrupa’ya yatırım yapmaları daha büyük bir olasılık. Fakat Türkiye’nin artan siyasi ve askeri önemi ekonomik olarak zora düşmesine engel teşkil edebilir Batı için. Türkiye’ye sermaye akışı çok fazla olmasa da sürecektir. Dış ticaret ve borçlar Avrupa yönünde daha da artabilir.

NEOLİBERALİZM VE TÜRKİYE

- Türkiye’de cumhuriyetçilerin, aydınlanmanın tarihsel kazanımlarını koruyabilmesi için neoliberal barbarlıktan Keynesyen bir militarist  atılımla çıkması mı gerekiyor? Bu mümkün mü? Sosyalizmin (merkezi planlamanın) soluğunu hissetmeden, bu büyük çöküşün önüne geçilemeyeceğini söyleyen, ciddiye alınması gereken bir devrimci aydın birikimimiz var. Bu insanlar da geniş bir arenada, çare arıyor. Sizce, özgürleştirici, eşitlik sağlayıcı bir planlama için hangi adımlar atılabilir?

Prof. Dr. MEHMET ŞİŞMAN - Neoliberalizmin yaptıkları ortada. Türkiye’de eşitsizliği derinleştirmekle kalmadı, ekonomide sermayeyi de eritiyor. O nedenle yeni bir devrimci ateşlenme için gerekli şartlar oluştu. Bu da halkımızın oylarıyla mümkün gözüküyor. Grev ertelemeleri ve reel ücret düşüşü emekçi sınıfların işini giderek zorlaştırıyor zira.Aydınımıza gelince, daha çok yazacak ve toplumsal sorunlarla daha fazla içli dışlı olacaklar. Zira küresel güçlerdeki hegemonik rekabet buralardaki yerelliğin öne çıkmasına ve yeni fikirlerin, ancak laiklik ve sosyal hukuk devleti temelinde serpilmesine yol açabilir. Batıdaki aydının tuzu kuru. Buralardaki okuyan yazan insanlar daha zor şartlarda fikir üretmekle birlikte daha yaratıcı bir alana sahipler. Bu alan Atatürk’ün Cumhuriyetini temel alıp, hak ve özgürlükleri genişletmekle mümkün. Ayrıca kamusal alan genişletilerek piyasadaki metalaşmanın olumsuz etkisi bertaraf edilmeli. Dayanışma, neoliberalizmin rekabetine karşı galebe çaldıkça ilerleyebiliriz. Dış piyasalardaki rekabet konumu hegemonyaların itişmesiyle gerçekleşiyor zaten.Özetle, bir yandan Cumhuriyetin bireyi özgürleştirici laik yönünü güçlendirmek, diğer yandan kamusal alanı korumak için çaba göstermek ekonomik vaziyete de iyi gelecektir.


Haber Kaynağı : 12punto

bütçe açığı büyüme cari açık dış ticaret Ekonomi Enflasyon
Wodo Network