Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

'Bağımsız gazetecilik hayal değil, örgütlü mücadele meselesi'

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nün Medya Akademisi Derneği (MAKDER) ve Gazetecilik Kulübü ile iş birliği içinde "21 Ekim Bağımsız Gazetecilik Günü” nedeniyle düzenlenen panelde, bağımsız gazetecilik, basın özgürlüğü, kamu yararı, bağımsız haber üretimi ve dijital medyada gazeteciliğin geleceği üzerine dikkat çekici değerlendirmeler yapıldı.

'Bağımsız gazetecilik hayal değil, örgütlü mücadele meselesi'

Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşmacı olarak Gerçek Gündem Genel Yayın Yönetmeni Seyhan Avşar, 12 Punto Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Büyüksipahi ve BirGün Gazetesi Sağlık Editörü Sibel Bahçetepe yer aldı. Panelin açılışında, kısa süre önce hayatını kaybeden iletişim akademisyeni Dr. İrem Yeniceler Kortak da anıldı. 

Prof. Dr. Gül Esra Atalay: "Bağımsızlık, gazetecilik için olmazsa olmazdır"

Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay, bağımsızlığın gazetecilik mesleği için vazgeçilmez bir ilke olduğunu vurguladı. Atalay, “Bağımsızlık, gazetecilik için olmazsa olmaz bir kavram. Sermayeden, siyasetten, popülariteden bağımsız olmak gibi birçok açıdan bunu tartışabiliriz. Ancak günümüzde artık başka bir bağımlılıkla karşı karşıyayız: algoritmalar. Dijital teknolojilerle birlikte ortaya çıkan bu görünmeyen dinamikler, gazetecilerin gündem seçiminden içerik diline kadar birçok alanda yönlendirici oluyor. Bu da bağımsızlık meselesini daha da karmaşık hale getiriyor. Bugünün gazetecisi, yalnızca iktidarlardan ya da ekonomik yapılardan değil, dijital sistemlerden de bağımsız kalmanın yollarını aramalı” ifadelerini kullandı. Prof. Atalay, gazetecilerin çalışırken algoritmaların yönlendirmelerine maruz kalıp kalmadıklarını konuşmacılara soru olarak yönelttiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.

Esra Çınar: "21 Ekim’i Bağımsız Gazetecilik Günü olarak kutlayan sembolik bir gün olarak ilan ettik”

Medya Akademisi Derneği (MAKDER) Başkan Yardımcısı ve Arel Üniversitesi İletişim Fakültesi Arş. Gör. Esra Çınar, MAKDER adına yaptığı açılış konuşmasına, kısa süre önce vefat eden genç iletişim akademisyeni Dr. İrem Yeniceler Kortak'ı anarak başladı. Bu panelin Gazetecilik Bölümü, Gazetecilik Kulübü ve MAKDER ortaklığıyla hayata geçirildiğini belirten Çınar, Üsküdar İletişimi, yaptığı etkinliklerle iletişim fakültelerinin amiral gemisi olarak gördüklerini ifade etti. Esra Çınar, bu panelin özel bir anlam taşıdığını vurgulayarak şunları söyledi: “21 Ekim’i Türkiye’de ilk defa ‘Bağımsız Gazetecilik Günü’ olarak kutlayan sivil toplum örgütü olmak bizi onurlandırıyor. Bağımsız gazetecilik yalnızca teknik bir mesele değil; aynı zamanda ahlaki bir duruştur. Biz de bu bilinci genç iletişimcilere aktarmayı görev biliyoruz. MAKDER olarak hedefimiz, medya sektörü ile akademi arasındaki bilgi akışını güçlendirmek, genç iletişimcilerle sektör arasında köprü görevini üstlenmek ve iletişim eğitimini desteklemektir."

Melek Aydın: "Bağımsız gazetecilik, hiçbir güce bağlı kalmadan, kamu yararı için gerçekleri aktarmaktır"

Üsküdar Üniversitesi Gazetecilik Kulübü Başkanı Meryem Aydın da panelin açılışında kulüp adına bir konuşma yaptı ve bağımsız gazeteciliğin önemini vurguladı. Meryem Aydın, bağımsız gazetecilik kavramının tanımını genç gazeteciler açısından yeniden düşünmek gerektiğinin altını çizdi. Aydın şunları söyledi: “Bağımsız gazetecilik, hiçbir otoriteye, kuruma ya da güce bağlı kalmadan gerçeğin ve kamu yararının peşinde olmaktır. Bu anlayışla Gazetecilik Kulübü olarak mesleki dayanışmayı, etik değerleri ve özgür düşünceyi merkeze alarak çalışmalar yürütüyoruz. Biz, haber yazmayı sadece bir meslek değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk olarak görüyoruz. Bu panel, bizlere gazetecilik mesleğinin sadece teknik yönünü değil, aynı zamanda vicdani boyutunu da yeniden hatırlattı” dedi.

Prof. Dr. Süleyman İrvan: “Bağımsız gazetecilik, gazeteciliğin DNA’sıdır”

Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Panelde moderatörlük yapan Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, 21 Ekim tarihine değinerek şunları söyledi: “Son yıllarda birçok kişi 21 Ekim’i ‘Dünya Gazeteciler Günü’ olarak kutluyor ama dünyada kutlanan böyle bir gün yok, uydurulmuş bir gün. Bunu biraz araştırdığımda 21 Ekim’in asıl olarak 1860 yılında yayımlanan ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’in kuruluş yılına denk geldiğini gördüm. Dedim ki madem böyle bir gazetecilik günümüz var, bari adını doğru koyalım, Bağımsız Gazetecilik Günü diyelim dedim. Bu yıl, Medya Akademisi Derneği’nin de katkısıyla bu günü br panelle taçlandırmak istedik” dedi.

Konuşmasında bağımsız gazeteciliğin tarihsel kökenlerine de değinen İrvan, gazeteciliğin DNA'sında bağımsızlık olduğunu vurguladı: “Gazetecilik tarihine baktığımızda ilk gazeteler bağımsız gazetelerdir. Genelde hep otoritelerle başları derde girmiştir. Örneğin Amerika’da ilk gazeteyi çıkaran Benjamin Harris gazetesini sadece bir sayı yayımlayabilmiş çünkü eleştirel bir haber yaptığı için gazetesi kapatılmış. Türkiye’de de Tercüman-ı Ahval ile başlayan bir bağımsız gazetecilik geleneğimiz var” dedi.

Seyhan Avşar: “Gazetecilikte bağımsızlık, kırmızı çizgilerden taviz vermemektir"

Gerçek Gündem Genel Yayın Yönetmeni Seyhan Avşar, panelde yaptığı konuşmada bağımsız gazetecilik mücadelesini kişisel deneyimleri üzerinden anlattı. Üniversite yıllarında “protestocu bir öğrenci” olduğunu vurgulayan Avşar, “O dönem bağımsız olmadığını düşündüğüm konuşmacıları protesto eder, sınıfı terk ederdim. Bugün bir üniversitede genç gazetecilerle bir arada olmak beni heyecanlandırıyor” dedi. Avşar, konuşmasına Türkiye’nin ilk kadın araştırmacı kadın gazetecisi Sabiha Sertel’i anarak başladı. Sertel’in savaş karşıtı yayınları nedeniyle 1945’te ülkeden sürgün edildiğini hatırlatan Avşar, “Sabiha Sertel’in bize bıraktığı bir miras var; sürgündeki, hapishanedeki gazetecilerin mirası. 1945’ten bugüne değişen çok az şey var. O dönemde savaş karşıtı yayınlar cezalandırılıyordu, bugün de benzer baskılar sürüyor” ifadelerini kullandı.

Bağımsız gazeteciliğin tanımına da değinen Avşar, tam bağımsız yayıncılığın günümüz koşullarında neredeyse imkânsız hale geldiğini söyledi: “Devlet otoritesinden, siyasetten, sermayeden bağımsız yayın yapmak idealimiz ama bugünün Türkiye’sinde tamamen bağımsız bir kurum yok. Vakıf yapısındaki Cumhuriyet gazetesi bile tam anlamıyla bağımsız sayılmaz. Ben de orada yıllarca çalıştım. Ancak yine de idealist gazeteciler olarak mümkün olduğunca güç odaklarından uzak durmaya çalışıyoruz”.

Kendisinin 19 ceza davası bulunduğunu belirten Avşar, “Hiçbirinde yalan haber isnadı kanıtlanmadı. Belgeye dayalı haberlerden dahi ceza alabiliyorum. Bu, yalnızca benim değil, tüm gazetecilerin yaşadığı bir baskı biçimi” dedi. Türkiye’de hem muhalif hem de iktidara yakın medya mensuplarının güvencesiz olduğunu vurgulayan Avşar, “Bugün iktidara yakın bir medya yöneticisi bile tutuklanabiliyor. Bu ülkede hiçbir gazeteci tam anlamıyla güvende değil” diye konuştu.

Bağımsız gazeteciliğin “her koşulda gerçeğin yanında durmak” anlamına geldiğini belirten Avşar, genç iletişimcilere şu sözlerle seslendi: “Gazetecilik sevmeden yapılacak bir iş değil. Bu meslek cesaret istiyor. Yazdığınız her cümlenin, söylediğiniz her kelimenin yarın sizi gözaltına götürme ihtimali var. Ama yine de yazmaktan, konuşmaktan vazgeçmemek gerekiyor. Gerçekleri dile getirmek bizim kırmızı çizgimiz olmalı.” Gazetecilikte en değerli şeyin alan uzmanlığı ve özel haber üretimi olduğunu vurgulayan Avşar, öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu: “Mesleğin zirvesi muhabirliktir. Alanınızın en iyisi olun. Adliye muhabirliği yapıyorsanız, Türkiye’de en çok ses getiren adliye muhabiri siz olun. Sağlık, ekonomi ya da kültür fark etmez; önemli olan, halkın haber alma hakkını savunacak bir habercilik yapmanızdır.” 

Sibel Bahçetepe: "Bağımsız gazetecilik mümkün, ama koşulları ağır”

BirGün Gazetesi Sağlık Editörü Sibel Bahçetepe, panelde yaptığı konuşmada gazetecilikteki sahiplik yapısının değişimini ve bunun mesleğe etkilerini aktardı. 1980 öncesi dönemde gazeteci kökenli patronların varlığına dikkat çeken Bahçetepe, “O dönemde gazetecilikten gelen ve gazetecilik ilkeleriyle yayıncılık yapan patronlar vardı. Şimdi bu gelenek büyük ölçüde yok oldu” dedi.

Bağımsız gazetecilik yapmanın zor ama imkânsız olmadığını vurgulayan Bahçetepe, bu durumun hem kurumsal hem de bireysel düzeyde mücadele gerektirdiğini belirtti: “Kurum içinde dahi tam bağımsız olmak mümkün değil. Zamanla otosansüre varan süreçler yaşanabiliyor. Ancak yine de bazı gazeteciler, bulundukları mecrada kişisel duruşlarını koruyarak bağımsız kalabiliyor."

Bahçetepe, özellikle dijital medya platformlarının bireysel gazetecilere yeni bir alan açtığını ve YouTube gibi mecralarda yayın yapan gazetecilerin sayısında ciddi bir artış olduğunu aktardı: "Ruşen Çakır, Nevşin Mengü, Ünsal Ünlü gibi isimler bu alanda öne çıkan örnekler. Bu gazeteciler reklam veya sponsorluk alsalar da habercilik çizgilerini korumaya çalışıyorlar. Önemli olan, alınan desteğin haberciliği etkilememesi." Ekonomik sürdürülebilirliğin bağımsız gazetecilik için en temel sorunlardan biri olduğunu vurgulayan Bahçetepe, toplumun bu konuda sorumluluk alması gerektiğini ifade etti: "Reklam geliri olmadan bu işin yürütülmesi çok zor. Abonelik sistemi tam anlamıyla oturmadı. Oysa bir sigara parasına bile yapılabilecek destekler, bağımsız gazeteciliği ayakta tutabilir. Halk da biraz bu sorumluluğu üstlenmeli."

Konuşmasında uzmanlık alanı olan sağlık haberciliğinden de örnekler veren Bahçetepe, kamusal sorumluluğun bu alanda da giderek zayıfladığını aktardı: “Koronavirüs döneminde uzman olmayan kişilerin televizyonlarda boy göstermesi gibi örnekleri yaşadık. Gerçek haberciliğin ve bilgiye dayalı yayıncılığın kıymeti bu gibi zamanlarda daha da anlaşılıyor.”

Gazeteciliğin sevmeden yapılamayacak kadar zor bir meslek olduğunu vurgulayan Bahçetepe, “Ekonomik zorluklar, dava süreçleri, tehditler var. Ama yine de direnen çok sayıda meslektaşımız var. Zorluklar aşılabilir” dedi. Bahçetepe sözlerini şöyle sürdürdü: "Gazetecilere sahip çıkmak yalnızca alkışlamakla olmaz. Destek vermek, abone olmak, yayını paylaşmak, haberin peşinden gitmek gerekir. Ancak o zaman bağımsız habercilik gerçekten var olabilir." 

Mustafa Büyüksipahi: "Bağımsız gazetecilik hayal değil; örgütlü mücadele meselesi"

Panelin son konuşmacısı olan 12 Punto Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Büyüksipahi, bağımsız gazeteciliğin gazetecilik mesleğinin temel taşı olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı: “Gazeteciliğin temeli bağımsızlıktır. Bu yalnızca reklam almamakla açıklanamaz; doğruluğu teyit edilmiş, hata yapıldığında düzeltilen, nesnel haberciliği yaşatmakla ilgilidir." 

2000 yılında başladığı gazetecilik kariyerinin ilk dönemlerinde bu kadar yoğun bir baskı ikliminin olmadığını belirten Mustafa Büyüksipahi, zamanla patronaj yapılarından gelen reklam baskılarının görünür hale geldiğini söyledi. “Gazeteye reklam veren bir bankanın haberini yapamayacağınız açıkça söylenmese bile ima edilirdi” diyerek sistematik sansürün nasıl başladığını anlattı. Günümüzde, gazetecilerin sadece kendi ürettikleri değil, başka kaynaklardan aktardıkları haberlerden bile yargılandığına dikkat çeken Mustafa Büyüksipahi, Cumhuriyet gazetesinde yöneticilik yaptığı dönemde yaşadığı deneyimleri paylaştı.

Bağımsız gazeteciliğin dijital platformlarla kurduğu ilişkiye de dikkat çeken Büyüksipahi, büyük dijital mecraların sunduğu algoritmik gelir modellerinin geçici çözümler sunduğunu ve bu sistemlere bağımlı hale gelmenin başka türden bir kısıtlayıcı yapı oluşturduğunu söyledi. “Facebook, Google gibi platformlara güvenerek sürdürülebilir gazetecilik yapılmaz. Biz kendi gelir modellerimizi yaratmalı, okurla aramızdaki güveni ve desteği güçlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Gazeteciliğin etikle birlikte anılması gerektiğini belirten Büyüksipahi, “5N1K’ya bir de ‘E’, yani etik eklemeliyiz. Bağımsızlık sadece teknik bir tanım değil, aynı zamanda vicdani ve etik bir duruştur” dedi. Gazeteciliğin, haber tüketim anlayışının değişmesiyle birlikte dönüşüme uğradığını ama özünün hâlâ aynı kaldığını vurgulayan Büyüksipahi, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu meslek bir aşk mesleği. Başladığınızda kolay kolay bırakamazsınız."


Haber Kaynağı : 12punto

akademisyen bağımsız gazetecilik fakülte Gazeteciler Günü
Wodo Network