Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

CHP Genel Başkanı Özel'den 'darbe mekaniği işliyor' uyarısı: Bir sonraki iktidara yapılmaya çalışılıyor

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gerçekleşen kurultay seçimleri ardından katıldığı canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı. Özel, gündemdeki pek çok konu başlığına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu ve aday tartışmalarını kapatmak istediğini belirtti.

CHP Genel Başkanı Özel'den 'darbe mekaniği işliyor' uyarısı: Bir sonraki iktidara yapılmaya çalışılıyor

CHP'nin 39. Olağan Kurultayı'nda bin 333 oyla 4'üncü kez Genel Başkan seçilen Özgür Özel, Halk TV'de açıklamalarda bulundu.

ÖZGÜR ÖZEL'DEN GÜNDEME DAİR AÇIKLAMALAR

Halk TV yayınına konuk olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kurultayda elde ettiği zaferin ardından diğer tüm partilerden 'tebrik mesajı' aldığını fakat AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan herhangi bir tebrik almadığını belirtti.

İBB soruştrumasında verilen ara karar ile 19 kişinin serbest bırakılmasına ilişkin soruyu yanıtlayan Özel, soruşturma sürecinde ortaya atılan iddiaların 237 günde hazırlanan iddianamede yer almamasına dikkat çekerek "Bütün arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanması gerekiyor" dedi.

Bugün verilen ara kararla tahliye olan 19 kişiye dair Özel, "Arkadaşlarımıza 'Pardon biz sizi tutukladık ama iddianameye ekleyecek bir şey bulamadık' diyorlar. Yazık bu insanlara, bu insanlar aylardır neden tutuklu kaldı!" dedi.

"Arkadaşlarımızı beyanla tutukladılar onların çoluğu çocuğu ne olacak" diyen Özel, şöyle konuştu:

"Bugün serbest kalanlar adına tabii ki mutluyuz ama onlar adına ve Türkiye adına utanç doluyuz. Bu süreçte günü geldiğinde iddianamede isimleri bile olmayacak kişiler, orada aylardır tutuldular ve maalesef biz de hiçbir şey yapamadık. Yaptığımız hiçbir şey bu kötülüğe mani olamadı."

YARGILAMALARIN TRT'DE YAYINLANMASI KONUSUNA İLİŞKİN KONUŞTU

Partisinin 'Yargılamalar TRT'de yayınlansın' talebinin AKP-MHP oylarıyla reddedilmesine dair soruya yanıt veren CHP Genel Başkanı, "Şimdi iki ihtimal var. Ben bunu açıkça da ifade ettim ve cevap da bekliyorum buna muhataplarımızdan. Birinci ihtimal; önergeyi biz verdik de CHP'nin dediği oldu olmasın diye ret verdilerse hemen haftaya önergelerini versinler, biz onların önergesine kabul vereceğiz. Kanun teklifini getirsinler. Hatta görüşülmekte olan yasalardan, torbalardan birine bir madde ilave etsinler bu akşam, yarın akşam. Evet diyelim geçelim. Yok, öyle değilse durum çok daha vahim" dedi.

Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de canlı yayınlamaya destek verdiğini hatırlatarak yanıtını şöyle sürdürdü:

"Biraz da konu, hani millet suçluları görsün tonuydu, onu da kabul edelim. Yani şöyle bakıyordu: Kuvvetli bir iddianame beklediği belliydi yani. Madem öyle diyorlar, hadi bakalım falan diyordu. Sonra Sayın Erdoğan da "Devlet Bey böyle dediyse uygundur" falan dedi. Şimdi ikisi birden hayır diyorlar. Dediğim gibi, biz önerge verdik diye ise kendi önergeleri hemen gelsin. Ama ya değilse? O zaman şu: İddianamenin bekledikleri gibi çıkmadığını, arkadaşlarımızın masumiyetinin iddianameyle ispatlandığını, somut delillerin olmadığını, somut denen delillerin yeterince somut olmadığını ama beklenen o güçlü iddiaların, bir ahtapot, bütün Türkiye'yi kolmuş, sarmış kolları, bir rüşvet ve işte şey çarkı falan... Nerede? Nerede? Ve en çarpıcı iddialar, en çarpıcı iddialar bomboş çıktı."

"Buradan bir kez daha hatırlatmak isterim. Örneğin Gaziosmanpaşa Belediyesi'nden görüntüleri TRT altına kıpkırmızı bir şey çıktı, Gaziosmanpaşa'da gizli kasaya ulaşıldı. Ben de izliyorum. Kasa açıldı, kasanın içinden çıkar çıkar bitmiyor dolarlar" diyen Özel TRT'nin soruşturma sürecinde yaptığı yayınları hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı'nın dediler odasındaki gizli kasadan dolarlar çıkıyor. Arama tutanağı geldi. Bir not. Bu dedim gizli kasa neymiş? Gaziosmanpaşa Belediyesi AK Parti'den alınmış, AK Parti döneminin gizli kasasıymış. Koca kasa. Arama tutanağında belediyeye ait mühür, teslimatın alındığı güne ait evrakların, hani mali durum falan, saklandığı hard disk, daha doğrusu bu dijital disk, devir teslimde verilmiş. Mali durumumuz budur, bu da mühürdür. Peki dedim bu görüntüler ne? Arayın TRT'yi. TRT dedi ki Anadolu Ajansı'ndan geldi. Anadolu Ajansı'nı aradık. Gaziosmanpaşa'nın canlı arama görüntüleri elimizde olmadığı için biz stok video kullandık. Daha önceden stok video, yani bir kasadan para çıkma görüntüleri.

Şimdi bunun yapıldığı bir soruşturmadayız. Devletin televizyonu, devletin ajansı, Atatürk'ün cepheden doğru haber versin diye kurdurduğu ajans, devletimizin kamu yayıncılığı yapsın, güvenilir, kanuna ve ahlaka bağlı kamu bilgilendirsin diye televizyonu, İstanbul'daki başsavcılıklarla görünmez, yani bir ahtapot varsa burada var, görünmez bir bağla manipüle edilerek haysiyet cellatlığı, belediye başkanımıza tutuklama, Gaziosmanpaşa'da alamadıkları belediyeyi meclis oylaması oyunuyla belediye başkan vekilini oturtma ve belediye başkan vekili şimdi orada belediye başkanıymış gibi poz kesiyor. İçeride de masum belediye başkanım benim. Böyle bir süreçteyiz. Şimdi bunlar TRT'de konuşulmasın istiyorlar. Bunun için anlattım TRT detayını. Bunların izlendiği kanalda şimdi çıkacağız, diyeceğiz ki: "Aha Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin arama tutanağı, aha sizin algı operasyonunuz."

Bu bilgilerin tamamı sabah erkenden erkenden erkenden erkenden, başsavcılık marifetiyle oluşturulan WhatsApp gruplarıyla yargı muhabirlerine pompa pompa pompa ama en sonunda hakikat hiç öyle değil. Aynı şeyi ikinci kez de bu TRT ve Anadolu Ajansı, Sayın Mustafa Akın'ın, Ekrem Bey'in yakın koruması, komiser, komiser, emniyet müdürü yakın koruması, yayla evindeki kasadan... O kasada sordum A101'den alınmış dandik bir kasa, belindeki silahla çocuklar torunlar oynamasın diye. Dandik kasaya şifre 1-2-3-4. Arıyorlar, şifreyi soruyorlar, veriyor, oraya gidiyor. Diyorlar ki özel korumanın yayla evi varmış Giresun'da. Bir yayla evi, gidiyor Giresun'da yayla evine, ya da Ordu'da yanlış olmasın, bakıyorlar kasa bulduk. Arıyorlar, telefonda veriyor kasa şifre 1-2-3-4. İçerden 48 tane beylik silahına ait beklenen mermi. TRT'de görüntü; Eurolar, Eurolar, Eurolar. E şimdi bunlar TRT'de yayınlansın ister mi görüntüleri? O yüzden bu tutum değişikliği diye ben anlıyorum.

Tayyip Bey de iddianamenin arkasından çekildi görüyorsunuz. İddianame ilk çıkmadan önce, 8 ay önce "İddianame bir çıksın, bir aya kadar birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar." 8 ay sonra iddianame konuşan bir tane AK Partili yok. İddianame konuşan AK Parti yerine gazeteciler var. Onlar yalan yanlış bilgilendirilmiş yaz boyunca, üfürmüş, 1200 tane cep telefonunun İBB tarafından satın alınıp 1200 CHP delegesine dağıtıldığı ispatlandı diyor, iddianamede bir kelime yok. Öbürü diyor Fatih Keleş'in buradan 2 milyon Euro çıktı diyor parkenin altından, hiç öyle bir şey yok. Şimdi soruyorlar arkadaşlara, soruyoruz, video oynatıyoruz. Hani bunlar? Birisi "Ben öyle duymuştum, her duyum doğru çıkacak diye bir şey yok" diyor. Öbürü de diyor ki "İnsanlar bazen yalan söyler", yalan söyleme hakkı gibi bir şey geveliyor yani. Olur mu ama? E bunlarla insanlar içeride. O yüzden TRT'den yayınlanmamasının ben ikinci gerekçe, yani yaz boyunca yapılan iftira ve haysiyet cellatlığının yine TRT'den... Çünkü TRT'nin farklı bir kitlesi var. Hani bir ara şey olmuştu seçim sonuçları, sadece TRT'nin izlendiği yerlerde AK Parti 2,5 milyon fazla oy aldı falan gibi. O seçmene biz çıkıp takır takır anlatmayalım diye, arkadaşlarımız kendilerini o mecrada savunamasın diye şimdi o sözlerinden dönmüş görünüyorlar."

ÖZGÜR ÖZEL ADAYLIK TARTIŞMALARINA NOKTAYI KOYDU

"A planımız da İmamoğlu'nun adaylığı, B planımız da, Z planımız da" böyle bir A'dan Z'ye İmamoğlu sloganı haline geldi. Şimdi Z'den sonra harf yok Sayın Özel. Neden A'dan Z'ye sıraladınız? O vurgunuzu biraz açar mısınız? Neyi anlatmaya çalıştınız orada?" şeklindeki soruya da yanıt veren CHP Genel Başkanı Özel şu sözleri sarf etti:

"Şimdi şu anda Ekrem Başkan ne Özgür Özel'in ne CHP'nin, şu anda milletin adayıdır. Niye? Bir partinin genel başkanı talebi halinde doğal olarak o partinin adayıdır. Ben bunu kendi adıma, bu hakkı kullanmayacağımı söyledim. Partinin yetkili organları aday belirler. Bunu daha geniş bir yetkiyle kullanacağımızı söyledik. Ön seçim dedik. Ön seçimin gününe tutuklama yaptılar, mahkeme koydular, tam o gün tutuklama yaptılar. Dayanışma sandığı dedik, ki tüzüğümüzde de halk yoklaması olarak yeri var. Biz adına dayanışma sandığı dedik. 15,5 milyon insan geldi oy verdi."

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın olası adaylığına ilişkin de konuşan CHP Genel Başkanı, bu tür tartışmaların iktidar tarafından başlatıldığını belirterek şunları söyledi:

"Yok efendim köşe yazarlarına notlar gidiyor AK Parti iletişim ekibinden, hatta Cumhurbaşkanlığı iletişim ekibinden. Biz onlara erişiyoruz ve söylüyoruz, inkar da etmiyorlar. "Efendim bu hafta yoğun bir şekilde şey yazılsın; İmamoğlu, Özgür Özel İmamoğlu'nu tasfiye etti, şimdi Mansur Yavaş'ı tasfiye edecek, kendi aday olacak bilmem ne." Buradan benimle Ekrem Başkan, Ekrem Başkanla ben, benle Mansur Başkan, Mansur Başkanla Ekrem Başkan arasında sanki bir hani kendi partilerinde olan saray oyunları bizde varmış gibi."

"Ya biz Ekrem Başkan tutuklandığı gün Mansur Başkan dedi ki "Bu hal değişene kadar ben bütün gücümle arkasındayım." Asla bir şey yok. Zaten başta gitti ön seçimde kendisi oy kullandı. Şimdi ben bu süreçte çok iyi niyetli de soranların, hani siz de iyi niyetle soruyorsunuz gazeteci olarak ama sarayın yönlendirmesiyle bana güzellemeler yapanların ya da Mansur Başkan'a güzellemeler yapanların yapmaya çalıştığı şey belli. Bizde bir adaylık tartışması başlatacaklar. O yüzden adayımız A, B, Z planımız Ekrem İmamoğlu. Bunu net olarak söylüyoruz. Onun dışında da işimize bakıyoruz."

"Buna engel olamazlar, olamıyorlar. Benim de görevim partimi hem seçime hazırlamak, seçim güvenliği açısından, tüzüğümü değiştirmişiz. Programımızı değiştirmişiz. Şimdi Cumhurbaşkanlığı aday ofisiyle bu programı bir hükümet programına çevireceğiz. Buradan politika notları çıkacak. 2000 kişilik en az ama gönüllülerle 2 milyon kişilik üyeyle ve gönüllülerle o 15,5 milyonun bir kısmı da mobilize gelecek çalışmak istiyorum diyecek."

"Gençlerle tarihin görülmüş en büyük seçim ordusunu kurup her birisini Cumhurbaşkanı adayı yapıp her birisine doğru bilgiyi nerede üstleneceğini de kendisinden de sorup örneğin gidip işçiye sendikalaşma, CHP iktidarında emeğin karşılığı olduğunu, işçi duraklarında işçileri servisleriyle iş yerine uğurlarken mi fabrika önünde mi bunu anlatmak istiyor? Yoksa dili tarıma dönüyor, köylerde gidip tarım politikası mı anlatmak istiyor? Ev hanımlarını evlerinde kapısını çalıp bir kahve içmeye, bir çay içmeye, elinde bir pişirimlik kahvesiyle bir ziyarete gidip onlara ev hanımlarının nasıl sigortalı olacağını ya da temel vatandaşlık gelirini mi anlatmak istiyor? gibi bir büyük propaganda ordusuyla birlikte Türkiye'nin belki dünya siyaset tarihinin en renkli, en güçlü, en kalabalık kampanyasını yapmak.

"Aday A da B de Z de Ekrem İmamoğlu. E harf bitti bir şey yap. O gün geldiğinde yapılır. O güne kadar aday tartışmasının partiye bir faydası yok. Herkes, yani zaten bir meseleyi yandaş köşe yazarları bu kadar çok konuşmak istiyorsa o meseleyi konuşturmamakta milli menfaat vardır yani. Partinin de milletin de menfaati ordadır."

"BUGÜN ARKADAŞINI SATAN YARIN EMEKÇİYİ SATAR"

Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kullandığı ve Erdoğan'ın da destek verdiği "Aklan gel" ifadelerine ilişkin sorulan soruya yanıt veren CHP Lideri Özgür Özel, "Adım kadar emin olmasam bu işin bu kadar arkasında durmam" diyerek şunları söyledi:

"Ama burada bir de bir tarihi sorumluluk var. Sonuçta burası Baba Ocağı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu parti. Bu partide biz aday yapmışız, göreve getirmişiz, arkadaşlarımızı koymuşuz, belediye meclis üyeleri koymuşuz. Bu arkadaşlar seçim kazanmışlar. Bu arkadaşlar büyük bir... ikinci kez aday olmuşlar kazanmışlar. İlk kez koymuşuz, anketlerin ötesinde oy almışlar. Hepsinin ötesinde memnuniyet oranları var. Bir bakıyorsunuz CHP yerel yönetimlerdeki başarıyla milletin gönlüne de gözüne de girmiş, iktidara yürüyoruz. Bu yürüyüşü kesmek için bu iş yapılıp içeriye atılan kim varsa onlar, onların aileleri benim ailemdir.

Çünkü bu yürüyüşü kesmek, AK Parti'nin kara düzenine o çarka çomak soktuk diye biz bu arkadaşlar içeri atıldı. Yoksa ben kendisine emanet ettiğimiz kamu görevini kendi zenginleşmesi için kullanan birisi varsa Allah onun bin kere belasını versin. Arkasında duran da namussuzdur. Ama bizim pozisyonumuz başka. AK Parti'nin kara düzenine çomak soktuk diye bu insanlara bu yapılıyorsa, o insanların haysiyeti, namusu genel başkana emanettir. Efendim sen bırak bunları, bunları tepelesinler, sen git kendin bu tarafa bak, hatta işte adaylığını koysan Cumhurbaşkanı ol. Millet kendi ailesine sahip çıkmayana kendi ailesini emanet etmez. Milletin gözü önünde oluyor. Millet bu kadar haksızlığa karşı susan dilsiz şeytana Türkiye adına bir görev vermez. Onun dilinden çıkan diğer lafa... Bu millet sahicilik ister. O yüzden hiç öyle kimse, kimse... "Ekrem'i bırak kendi yoluna bak." Ben Ekrem'i bırakınca, kendi haysiyetimi, kendi onurumu... Ben Ekrem'i geride bırakınca bize umut bağlayan Türkiye'deki bütün yoksulları da geride bırakmış olurum. Çünkü bugün arkadaşını satan, bugün belediye başkanını satan, bugün adayının arkasında durmayan yarın gariban işçinin, emeklinin, emekçinin hakkını satar."

"BİN ODALI SARAYDA OTURAN ADAM BİZE ELİTİST DİYOR"

Siyasette süren 'Stockholm Sendromu' tartışmaları ile ilgili CHP'nin elitist olduğunu söyleyen Erdoğan'a yanıt veren Özel, "Bin odalı sarayda oturan adam bize elitist diyor" dedi.

"Dünyada 10 tane limuzin Mercedes var, bunları Merkel üretti. Bir tanesini Birleşik Arap Emirliklerine, ikisini Katar'a, birini Suudi Arabistan'a falan, iki tanesini de bize sattı. Dünyanın en pahalı limuzinine binen adam bana elitist diyor" diyen Özel şöyle konuştu:

"Bin odalı saray burada, Muğla'nın en güzel koyunda yazlık saray, kışlık saray Ahlat'ta, uçan saraylar Katar'dan. Bunlara binen, yüzen sarayı var. Bunların hepsine birden istifade eden, her türlü kullanan, hiç çekinmeyen birisi bize elitist diyor. Gidin bakın, gidin meclisin bahçesine bakın. Bir iktidar partisinin otoparkına bakın elitistlerin arabalarını mı göreceksiniz. Bir bakın Halk Partisi'nin kullandığı arabalara, halk partililerin kullandığı arabalara bakın."

"Benim Erdoğan'a bir önerim var. Siyasi ahlak yasasını çıkaralım. Sayın Erdoğan'ın ve benim başta olmak üzere bütün milletvekillerinin, bütün belediye başkanlarının... Mesela hem Mansur Yavaş'ın hem Mansur Yavaş'tan önce metal yorgunluğundan istifa ettirilen arkadaşın bir mal varlıklarına, yakın birinci derece yakınlarının mal varlıklarına bir bakalım. Bir Mansur Yavaş'a, Mansur Yavaş'ın evlatlarına fokuslanalım. Bir de dönelim Gökçek ailesine fokuslanalım. Bir gün çalışmadan edinilen servetlere bir bakalım. Televizyonlar nasıl olmuş, villalar nasıl olmuş, konutlar nasıl olmuş, o paralar o kadar nasıl olmuş. Bakalım kim elitistmiş, kim biraz daha mütevazıymış onu görelim."

"ERDOĞAN'A BURADAN EKMEK ÇIKMAZ"

Kurultayda kullandığı 'Celladınıza aşık olmayın' ifadelerine de açıklık getiren Özel, kastının DEM Parti olmadığını vurguladı.

"19 Mart sonrası partimize Saraçhane'de ve Genel Merkezimizde ziyaret ederek sahip çıkarak gelen konuşan bütün muhalefet liderlerine teşekkür ediyorum. Dönüyorum demin içerideki eş başkanlarının tutulmasının da Zafer Partisi'nin genel başkanının hapiste tutulmasının da bizim arkadaşlara yapılanın da aynı şey olduğunu söylüyorum ve diyorum ki hangi partiden olursa olsun kimse, işte dün parti kapatılsın kapatmıyorsa Anayasa Mahkemesi de kapatılsın diyenlerin demokratlığını unutmasınlar diyorum ve devamında aynı cümlenin içinde de diyorum ki hangi partiden olursa olsun tüm seçmenlere kimse celladına aşık olmasın" diyen Özel, şöyle konuştu:

"Ben burada DEM Parti'nin yönetimini hedef alır mıyım ya? Ben zaten muhalefetin muhalefete kavgasına itiraz eden, muhalefete muhalefet etmek iktidara kıyak çekmektir lafının sahibiyim ben mecliste. Ben iki muhalefet partisi kavga ederken onların arasını bulmaya çalışıyorum. Ben gidip DEM Parti'nin yönetimine ne laf edeceğim yani? Ama bir duyguya karşılık geldiği için sahada, çok ciddi bir duyguyu ifade ettiği için... Yani bu AK Parti ile MHP istedikleri zaman dövecekler, istedikleri zaman sövecekler, istedikleri zaman sevecekler. Hep de bu arkadaşlar denklemin bir yerinde olacaklar duygusu muhalif seçmende rahatsızlık yaratıyor. Biz ne çözüme, ne barışa, ne masaya, ne komisyona karşı olmadığımızı yüz kere söyledik.

DEM Parti'ye bunlar terörist derken ben DEM Parti ile açık ilişkiden bir santim geri gitmedim. Çünkü milletin oy verdiği 6,5 milyon kişi oy vermiş, Kürtlerin çok önemli bir kısmı oy vermiş. Nasıl yok sayabiliriz bunları dedim. O yüzden bir kere işin bu tarafında bizden yana bir kusur yok. Hatta yanıt da vermedim kendilerine. Dedim ki üstlerine alınmışlar canları sağ olsun dedim. Üstlerine anlamışlar, alınmışlar canları sağ olsun. Onların bana ettikleri laflara da cevap vermedim artık yani. Ha bize bu adaya gitmeme meselesi üzerinden demin yöneticileri değil son derece özenli bir dil vardı hani eş genel başkanlarda falan ama böyle demin çevresinden, demin işte önceki yöneticilerinden, yazarından çizerinden çok ağır laflar edildi yani.

Çok ağır laflar edildi. Onlar biz de bir kurultaydayız. Kurultayda yine de ben iki sayfa Kürt meselesi ile ilgili önemli şeyler söyledim. Bu meseleyi de tüm seçmenlere söylerken onu böyle bir üzerlerine çekme ve onun üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi'ne yaptı. Ben dedim canları sağ olsun.

Eş genel başkanların açıklamaları da oradaki o hani o mahallenin bu işi çok üstüne alınıp CHP'ye bir söz söylenme talebini tatmin yönünden anladım algıladım ve ben de bir cevap vermedim artık yani. Çünkü kastım o değil, o olsa söylerim niye niye çekineyim? Ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir kurultayı, kurultayındaki birçok başlık bu kadar gündem oluyorsa bu iyi bir şeydir. Kimse bunda bir kötülük düşünmesin. Sahici siyaset yapıyoruz.

Esastan siyaset yapıyoruz. Öyle mış gibi mış gibi yapmıyoruz. Bir kurultayı kurultay gibi yapıyoruz. Coşkusuyla, söylemiyle, sonucuyla, kadrosuyla. O yüzden ben fevkalade kurultayın bütününden ve çıktılarından keyifliyim. Şimdi burada geçmişte böyle bir şey olur; bütün Türkiye AK Parti'nin kurultayında Tayyip Bey'in söylediği bir sözü konuşur konuşur konuşur ona yanıt... Oh ne güzel! Ben kurultayımı yapmışım, günler sonra Tayyip Bey hala uğraşıyor benim kurultaydan kendisine bir ekmek çıkarmaya. O ekmek çıkmaz."

Cellat tartışmaları üzerinden Erdoğan'ın kendisine gösterdiği tepkiye geçmiş olaylardan örnek vererek yanıt veren CHP Genel Başkanı şu sözleri sarf etti:

"Sen öyle süreçler yaşatacaksın ki Kürtlere, hem de öyle 100 yıl önce 80 yıl önce falan değil bugün, daha dün, daha onların seçtikleri eş genel başkanları 9 yıldır içeride olacak. Sur olayları sırasında beyaz cenazelerini almak isteyen kadınların üzerine ateş açtıracaksın, 7 gün cenaze yerde kalacak. Milletvekilimiz Aysel Hanımın da herhalde annesinin cenazesini gömüldüğü yere saldıracaklar, böyle bakacak senin İçişleri Bakanlığın. Neler neler yaşanacak sonra bugün bir anda her şey değişecek. Sonra sen gideceksin 80 yıl 100 yıl geriye "ben deyince Cumhuriyet Halk Partisi cumhuriyetin kurucu partisidir hadi ya o zaman biz de oradaydık tek parti vardı hep birlikte kurduk benim dedem de oradaydı" diyeceksin."

"Vatan kurulurken dedeler beraber, cumhuriyet kurulurken beraber, demokrasi gelirken beraber, ondan sonra cellat deyince sade bizim dedeler, dönecek gidecek oraya bakacakmış. Ne celladı ya sen? Kime laf ediyorsun? Kime laf ediyorsun? Yani o yüzden bu ülkenin geçmişinden husumet çıkaracaksan o husumetteki sorumluluğa da ortak olacaksın. Öyle tutup da Cumhuriyet Halk Partisi'ne... Bütün iyilikleri birlikte yaptık, bir yerde kusur varsa tek başına CHP'nin sırtına vur. O konforlu siyaset geçti. Tayyip Bey'e buradan ekmek çıkmaz."

"ADAYA GİTMEK BİZİM İÇİN BİR TÜMSEK, BİZ YANINDAN GEÇTİK"

CHP'nin PKK terör örgütü elebaşı Öcalan'ı ziyaret eden komisyon heyetine üye vermemesine gelen tepkilere yanıt veren Özel, "Adaya gitmek bizim için bir tümsek, biz yanından geçtik" dedi.

Adaya giden isimlerden AKP'li Hüseyin Yayman'ın görüşme tutanaklarının yayınlanmasına ilişkin tepkilere verdiği "çok merak ediyorsanız o tutanakları siz de gelseydiniz" yanıta Özel, Ahmet Kaya'nın şarkısına atıfta bulunarak tepki gösterdi.

"Hüseyin Yayman'ınki rahmetli Ahmet Kaya'nın şarkısı gibi "nerden baksan tutarsızlık" diyordu ya, nereden baksan tutarsızlık" diyen Özel, partisinin komisyondan çekilip çekilmeyeceğine dair şunları söyledi:

"Şimdi sürece önemli katkı sağlayacağı düşünülüyor, gidiliyor, konuşuluyor ama bu Hüseyin Yayman'da kalıyor. Bize de diyor ki çok istiyorsaydınız gelseydiniz. E gelsek, gelen bilgi de gelen arkadaşta kalacak. Hüseyin Yayman AK Partililere açıklıyormuş da bize mi açıklamıyormuş? Yani şimdi bir ciddiyeti olur bir işin değil mi? Yani sırf laf olsun diye söylenmiş bir laf. Gelseydiniz öğrenirdiniz. E giden arkadaş öğrenecekti. Siz yine onu gizli tutup da komisyona bilgi vermezseniz nasıl öğrenecektik yani? Şimdi bu ziyaret bir kere çok farklı farklı kategorize ettiler. Ben şunu söyleyeyim; biz bir yol gidiyoruz ve umudumuz bu yolun Kürt sorununu demokratik yollarla çözecek, Türkiye'yi terörsüz ve demokratik bir ülke haline getirecek bir yol, değil mi? Onun ümidiyle bu komisyondayız biz."

"Girerken de demişiz ki olduğumuz değil olmadığımız komisyondan korkun demişiz. En büyük desteği de bu söylemimiz görmüş. Hem meydanda söylendiğinde meydanlarda, hem sosyal medyada, hem doğrudan örgütlerimizin seçmeni bu yaklaşımımızın ikna ettiği. İş gelmiş bir noktaya, İmralı ziyareti ki bizim bu yolda birçok kasisimiz tümseğimiz oldu. Yani 2 Eylül günü benim partimin İstanbul İl Başkanlığına kayyım atadılar. Saraçhane'de İstanbul'daki Çağlayan'daki Aktöraslar çetesi yaz boyunca 10 mahkeme siyasi partilere yapılan bu tip itirazlar Ankara'da görülür, uzmanlık gereği biz İstanbul'daki asliye hukuk mahkemesi göremeyiz deyip Ankara'ya yolladı."

"Ankara'da bunlar birleşti, hep görevsizlik görevsizlik görevsizlik... Bir tane denk getirdiler. Eskiden AK Partili olup İBB'de eşi kendisi karayollarında görev yapan avukatken hakim olmuş kişiye denk getirdiler. O denk getirmeyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yollanması gereken davaya İstanbul'da bakmaya başladılar. Ankara'daki birleştirilen davaların hepsi reddedilirken sonuçta birleştiği yerde, bu davayı halihazırda tutuyorlar oraya kayyım atadılar."

"Tanımadık tabii tanımıyoruz tanımayacağız yani oradan bir şey yok ama 2 Eylül günü yapılmış İstanbul İl Kongresini yok sayan, 2 Eylül günü İstanbul İl Başkanlığına kayyım atayan, Disiplin Kurulu Başkanlığına kayyım atayan, binası zaten davalık olan, üstüne üstlük Kongresi ve Başkanı davalık olan binamızın içine 5000 8 Eylül günü 5000 polisle girdiler kayyımlarını sokmak için. Milletvekillerine gaz sıktılar. Binanın kendisi yönetimi başkanı Kongresi davalıktı biricik kedimiz var orada şanslı, şanslıyı da veterinerlik yaptılar, bir ay hastanede yattı kedi. Milletvekillerinin yüzüne bir karış mesafeden gaz sıktılar. Bu şartlarda ben hala o komisyonda oturacak mısınız sorusuna "evet o komisyonda biz oturacağız çünkü fikrimiz de niyetimiz de beklentimiz de halistir, biz iyi niyetle oradayız" dedik."

"Bu başka o başka demeyi bildik. Kim diyebilirdi? Yani örneğin çok saygı duyuyorum, Türkiye İşçi Partisi gidilmesini savunmuş ama gidildikten sonra tutanakları açıklamıyorlar, ben diyor kalkıyorum komisyondan o zaman diyor. Saygı duyuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin onca gördüğü muameleye rağmen kalmanın bir siyasi maliyeti var. Tabanınız, üyeniz size diyor ya bize bunlar bunu yaparken aynı masada mı oturacaksınız? Yine de kalmışız. Bir sürü zorluğumuz olmuş yani teker teker saymayayım yaz boyu neler yaşandık, operasyonlar sürmüş bilmem ne. Millet şey diye düşünüyordu: CHP girdi demek ki anlaşma yaptı operasyonlar duracak. Biz öyle ucuz bir şey yapar mıyız yani? Bir pazarlık karşılığı olmayacağımız yerde olacağız ki operasyonlar duracak görüyor. Ama iş öyle bir noktaya geldi ki adaya gitme de bizim açımızdan bu yolda bir zorluk bizim için, bir tümsek.

"MHP o tümseğin üstünden dediğim gibi hızla geçti. AK Parti gizlenerek geçti. DEM Parti isteyerek geçti. Biz de yanından geçtik. Ama biz o yoldayız. Çözüm istiyoruz. Bu iş demokratik yollardan çözülsün istiyoruz. Kürtlerle Türkler bu sorunu birlikte çözsünler, geleceğe el ele yürüsünler istiyoruz. Herkes hem eşit olsun hem zengin olsun istiyoruz. İsrail ellerini ovuşturamasın istiyoruz. Bu işin Suriye'deki bütün dengeler meselesini görüyoruz. Suriye'ye de demokrasi ve barış gelsin istiyoruz. Suriye'deki Kürtler de mutlu olsun istiyoruz. Suriye'deki Kürtler de Suriye'deki çözümün parçası olsun, Türkiye ile Suriye dost olsun, oradan bize kriz, oradan bize risk yerine, bizden oraya, oradan bize dostluk ve dayanışma olsun istiyoruz."

Komisyon heyetinin gerçekleştirdiği görüşmenin gizli kalmasına tepki gösteren Özel, şeffaflık vurgusu yaparak şöyle konuştu:

Bu tümseğe bizim için zorluktu. Biz demiştik, biz bu komisyonda yer alacağız. Açık olacağız, şeffaf olacağız, doğru bildiğimizi yapacağız. Bu tümseğe kavşak muamelesi yapıyorlar. Tümseğin üstüne çıkmazsan bu kavşaktan ayrılırsın. Yok öyle bir şey. Ama böyle zorladılar. Şimdi işin geldiği noktada biz diyoruz ki madem bu katkı önemliydi ki biz şunu da önerdik. Yani komisyonun hepsi birden online bağlantı imkanıyla bu katkıları dinleyebilir. Yani veya Adalet Bakanlığı bir başka formül üretir uzaktan bağlantıyla ilgili neyse artık sebsis midir bilmem ne midir bu katkılar alınır. E şimdi hayır öyle olmaz, bize birer kişi vereceksiniz. Hatta video olmayacak bana baştan söylediler. Video olmayacak, fotoğraf olmayacak, ne gün gidip döndükleri belli olmayacak, ondan sonra öyle posterle mosterle olmayacak, basın göremeyecek. Hatta istersen kimse bilmeyecek falan filan. Biz dedik öyle olmaz, biz gidersek açık açık gideriz, açık açık konuşuruz, açık açık geliriz ama bu süreçte biz bakıyoruz, bu süreçte bizim doğrusu bu kararımız.

"E gittiniz, komisyon adına gittiniz, komisyon adına geldiniz, katkıları aldık diyorsunuz. E onu söyleyin komisyon da bilelim. Yok, bunu söylemeyiz bilmeyiz. Yani bu açıdan bu tutanakların açıklanmayacak olması, konuşmanın bir özetinin verilmiş olması ve Yayman'ın bu tutumu, bu ifadeler gerçekten komik yani. Hem gittin görüştün şimdi görüştüğünü söylemiyorsun. Niye söylemiyorsun yani niye açıklamıyorsun? Bunda devletin ne menfaati var?

"Bir gizlilik varsa sen bunu bir kapalı toplantıya emanet de edebilirsin hani diyordur ki MİT "aman buradaki bazı cümleler şöyle olur böyle olur" ki hiç de öyle bir şey olduğunu sanmıyoruz yani. Görünüyor başka taraflardan yapılan iletişimlerden de. Sonra da dönmüş bir de çok istiyorsan sen de gelseydin. Kendisi gitmemiş. Kendisi Gökmen Bey şey diyordu değil mi? Halil kendisi gitmiş mi? Gitmedim diyordu sonra gittiği çıktı. Röntgen çektiriyordu, İmralı'dan çıktı. İmralı'daki devlet hastanesi, İmralı'daki sağlık tesisinde diş röntgeni çektirmiş beyefendi."

ÖZGÜR ÖZEL'DEN BARZANİ TEPKİSİ

Eski IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin Şırnak'ta katıldığı sempozyuma uzun namlulu tüfek taşıyan kamuflajlı korumalarına tepki gösteren Özel, AKP'nin burada sorumlu olduğunu söyledi.

"DÖRT DÖRTLÜK, AK PARTİ ORGANİZASYONU"

"Gerçekten insan şaşırıyor. Şırnak Valisi orada, Cizre Kaymakamı orada, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı orada, AK Parti milletvekili orada, AK Partili Şırnak Belediye Başkanı orada" diyen Özel, konuya ilişkin şöyle konuştu:

"Dört başı mamur, dört dörtlük, beş beşlik bir AK Parti organizasyonu. Geliyor, içerideki konuşmalar, karşılıklı iltifatlar falan filan bir yana ve oradaki uzun namlulu silahlar, yakın korumalar, işte bir şey olarak korunuyor olması, vatandaştan tepki alınca, Devlet Bey buna tepki gösterince soruşturma açıyorlar."

"Hepimizin korumaları var. Gittiğiniz ülkelerin kuralları var. O kurallara göre karşılıklı olarak bir mutabakatınız var. Ona göre girersiniz ya da giremezsiniz. Benim korumalarım mesela Amerika'ya girerken silahlarına başka prosedür uygulanıyor, Avrupa'ya girerken başka prosedür uygulanıyor. Ona göre hazırlık yapıyorlar, ona göre. Bir ülkede bir başka ülkenin, daha önce de söylendiği gibi, işte yanındaki bir sembolik asker hariç o da cumhurbaşkanı düzeyinde yaver, üniforma taşıtmazlar size. Uzun namlulu silah olmaz. Belli kalibrede, belli şeyde silahlar vardır, o karşı tarafta kayıtlıdır, bazı ülke onlara da bir sürü zorluk çıkartır."

"O görüntü Türkiye'de olduysa, tam da karşı tarafın açıklamasından da anlaşıldığı üzere, buranın ve oranın mutabakatıyla olmuş. Bu mutabakatı bir açıklasın AK Parti. O silahların girmesinde AK Parti yönetiminin, devletin oluru var. O prosedürün, o koruma protokolünün uygulanmasında... Protokole uygun davrandık diyorlar. Çıksınlar o zaman protokolü açıklasınlar. O protokol ne? Yok, protokole uygun davranılmadıysa nasıl geldiler, sınırdan geçtiler, toplantıya katıldılar?"

Özel, Barzani tarafının MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye yönelik kullandığı ifadelerin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

"MEVCUT İKTİDAR BİR SONRAKİ İKTİDARA DARBE YAPMAYA ÇALIŞIYOR"

 

PKK elebaşı Öcalan'ın 'Süreç başarılı olmazsa darbe ihtimali ortaya çıkar' sözleri üzerinden gündeme gelen 'Türkiye'de darbe ihtimali var mı?' sorusuna yanıt veren Özel, "Birincisi İsrail tehdit okuması hafife alınacak bir okuma değil. Bu meseleyi biz her zaman bir kenarda tutmamız lazım, göz önünde bulundurmamız lazım. Ama tabi darbe marbe meselelerinde şöyle; geçen seferki darbe, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin apoletlerine yıldızları kendileri taktıkları, ne istediyse verdikleri, altına tankı F-16'yı verdikleri tarafından sırf kendilerince alınları secdeye değiyor diye itimat ettikleri, bir itikadın sahibi ama esasen bir ihanetin mensupları tarafından yapıldı. O yüzden onu bir kenara koyalım" dedi.

 

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin liyakatsizlik nedeniyle ortaya çıktığını belirten Özel, "Şimdi buradan alınacak ders liyakatti. Biliyorsunuz İzmir'de AK Parti il binası bir FETÖ'cüye aitti ve o binada bedava oturuyorlardı. O gece açıp apar topar o binadan taşındılar ve yeni binalarına Atatürk resmi astılar. O günlerde Atatürk'ü anladık, demokrasinin önemini anladık. İşte bu tarikatlara, fazla şey yapmanın, cemaatlere, sapkınlara bilmem nelere sapkın cemaatlere yüz vermenin bilmem neyini anladık. Bundan sonra sadakate değil liyakate bakalım... Değil mi? Böyle diyorlardı" ifadelerini kullanarak şu değerlendirmeyi yaptı:

 

"Şimdi bakıyorsunuz yine birçok yerde, bugün FETÖ değil ama başka yapılanmaların önünün açıldığı, söz verdikleri halde mülakatın kaldırılmayıp aksine kurumsallaştırıldığı ve artık öyle bir noktaya da gelmiş ki iş mülakatlarda yani "Reis" deyince aklına ne geliyor? "Ispanak", "Temel Reis" diyeni eleyip "Tayyip Erdoğan" diyenin devlet memuru yapıldığı bir noktaya getirdiler Türkiye'yi. Aynı hatanın tekrar edildiğine ben başka bir perspektiften, hani darbe nasıl olmaz, ne yaptılar da darbeye muhatap oldular onu görelim.

"ŞU ANDA BİR DARBE MEKANİĞİ İŞLİYOR"

 

Onun dışında bu darbe mekaniği meselesinde ben de Şubat ayının herhalde 16'sında meclisteki konuşmamda bir darbe mekaniğinin işlediğini söylemiştim. 19 Mart'ta da dedim ki dediğim darbe buydu işte. Şubat ayının 18'inde işleyen darbe mekaniğini şöyle söylemiştim: Bugüne kadar bildiğimiz darbeler hep mevcut iktidara yapılır. İktidar hedeftedir. Döner millet de "muhalefet bu darbeye ne diyor" diye bakar, ana muhalefetin de gözünün içine bakar. Ben 15 Temmuz akşamı darbenin karşısında, demokrasinin yanında durmuştuk Cumhuriyet Halk Partisi olarak."

 

Şu anda bir darbe mekaniği işlediğini vurgulayan CHP Genel Başkanı, "Bu darbe diğerlerinden farklı olarak mevcut iktidara değil, mevcut iktidar tarafından bir sonraki iktidara yapılmaya çalışıyor. Mevcut Cumhurbaşkanı tarafından bir sonraki Cumhurbaşkanına yapılmaya çalışıyor" dedi.


Haber Kaynağı : 12punto

AKP CHP Erdoğan İBB davası iddianame
Wodo Network