CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder'in Akın Gürlek anısını anlattı: 'Sırıttı bastı 3,5 yıl cezayı'
CHP, 23 Mart'ta tutuklanarak cezaevine gönderilen Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle başlattığı, Millet İradesine Sahip Çıkıyor mitinglerinin 71'incisini İstanbul Sultangazi'de düzenledi. Özel, mitinde iddianamedeki tutarsızlıklar üzerinden Erdoğan'a yüklendi.
İBB iddianamesinde hakkında 23 asıra kadar hapsi istenen Ekrem İmamoğlu'nun ve CHP Lideri Özgür Özel'in çağrısıyla yurttaşlar Sultangazi, Gazi Cemevi önüne akın etti.
CHP GENEL BAŞKANI ÖZEL'DEN SULTANGAZİ'DE FLAŞ AÇIKLAMALAR
Gazi Cemevi önünde bir araya gelen on binlerce yurttaş hep bir ağızdan, tutuklu belediye başkanları için adalet çağrısında bulundu.
Sloganlar eşliğinde otobüse çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Anadolu'nun aynası güzel Sultangazi, Gazi'nin, Esentepe'nin, Cebeci'nin, Habibler'in güzel insanları, mert insanları hepiniz hoş geldiniz" ifadeleriyle başladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
"AK Parti'nin bu kara düzeni kuruldu kurulalı; kadına, çocuğa, çevreye, ormanlara, derelere, emekliye, emekçiye, esnafa, köylüye iyi gelmedi ama güvenlik konusunda, uyuşturucu konusunda Türkiye'ye, İstanbul'a bilhassa Sultangazi'ye iyi gelmedi."
"Dünya, dünya öyle bir noktada ki, öyle bir noktada ki uyuşturucudan, uyuşturucudan bütün dünya yaka silkiyor ve bütün dünyada organize suç endeksi diye bir endeksle başta insan kaçakçılığı, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yakından takip ediliyor. Dün grupta söyledim."
"Daha birkaç gün önce 2025 yılı raporu yayınlandı. 193 ülkeden Türkiye 183. sırada. En çok suç işlenen 10. ülkeyiz koca dünyada. Bizden daha çok suç işlenen ülkeler Myanmar, Meksika, Kongo, Nijerya, Libya, hepsi bizim önümüzdeki birkaç ülke. İnanmazsınız, Irak gerimizde. Irak'ta daha az suç işleniyor. Afganistan gerimizde, Afganistan. Kamboçya gerimizde. Öyle bir noktada ki Türkiye, insan ticaretinde merkez ülke."
"İÇİŞLERİ BAKANI ARKADAN BİLGİ SIZIDIRIYOR"
AKP'nin uyuşturucu ile yeterince mücadele etmediğini vurgulayan Özel, "Uyuşturucu maddelerde hem transit ülke hem hedef ülke ve ülke içinde kaptagon ve metamfetamin kullanımı yani ucuz sentetik uyuşturucu kullanımı patlamış noktada. Öyle bir noktadayız ki bununla mücadele etmek bir yana, ediyormuş gibi yapıp birtakım çetelerin fink atması, korunması, kollanması herkesin dilinde" diyerek şöyle konuştu:
"Her gelen yeni İçişleri Bakanı, bir öncekini bununla iyi mücadele etmemekle, çetelere yol vermekle suçlayıp arkadan bilgiler sızdırıyor. Bu da, önceki de, daha önceki de. Niye? Hepsini atayan aynı kalem, aynı kişi. Eğer AK Parti'nin, Erdoğan'ın bu konudaki mücadelesi samimi olsa, bu işin kökünü kazımak bir kararlılık ve an meselesi."
"Ama bir elini bir çeteye, bir omzunu bir suç örgütüne dayamış, adalet dayatmak yerine siyaset dizayn etmekle uğraşanlar memleketin bu büyük sorununu görmüyorlar, çözmüyorlar ve maalesef Sultangazi'yi de büyük bir tedirginlik içinde yaşatıyorlar. Bu iktidar döneminde mücadele edilen bir tek suç var. O da AK Parti'ye demokratik tehdit olma suçu, Erdoğan'ı yenme suçu."
"Bu suçun faili Ekrem İmamoğlu. Bu suçu üç kez üst üste İstanbul'da işledi diye dördüncüsünde de Tayyip Erdoğan'ı yenecek, emekliye sevk edecek diye o bu gece burada değil, Silivri'de yatıyor işte. AK Parti'yi yenenler içeride. AK Parti'yi eleştiren gazeteciler içeride."
"KADAŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDOĞAN"
Ekrem İmamoğlu için 2 bin 352 yıla kadar hapis istenirken, uyuşturucu baronlarının fink attığını belirten Özel, "AK Parti'yi protesto eden gençler içeride ama uyuşturucu baronları dışarıda, torbacılar köşe başında. Torbacılar köşe başında, baronlar yatta, kotrada, Ekrem Başkan Silivri'de 2352 yıl istiyor Ekrem Başkan'a, tek suçu onu yenmek oldu diye. Tek suçu onu yenmek oldu diye" dedi.
Özel, daha önce kullandığı KADAŞ ifadesini bir kez daha kullanarak şöyle konuştu:
"Ülkeyi gerçekten bir şirket gibi yönetmeye başladı. Şirketinin adı KADAŞ. Duydunuz mu, KADAŞ? Karadüzen Anonim Şirketi. AK Parti'nin Karadüzen'inin Anonim Şirketinin adı KADAŞ. Dur. Yarısı yuhalıyor, yarısı alkışlıyor. İlk önce KADAŞ ismi iyi oturmuş deyip alkışlayanlara iştirak edelim. KADAŞ iyi mi? AK Parti'nin Karadüzeni. Şimdi bu Karadüzeni canınızın istediği gibi yuhalayın."
"AK Parti'nin Karadüzenini. Bu Karadüzen Anonim Şirketi'nin, Karadüzen Anonim Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Erdoğan. Yönetimi besledikleri, atadıkları. Sermayesi verginin %89'unu topladıkları emekliler, emekçiler, çalışanlar, maaşını eline almadan vergisi kesilenler."
"SADECE ZENGİNLERİN ÇIKARLARI VE BEYEFENDİLERİN YAPIŞTIKLARI KOLTUKLARI GÜVENDE"
"Gelir vergisine üç maaşını veren emekliler bu şirketin gelirini elde ettikleri. İşçiler 86 milyon hepimiziz. Bu karadüzenin birileri zengin, birileri fakir. Birileri güvende, birileri güvende değil. Karadüzende AK Parti'nin karadüzeninde kadınlar şiddete karşı güvende değil" ifadelerini kullanan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AK Parti'nin karadüzeninde gençler uyuşturucuya karşı güvende değil. Her gün iş kazasında ölen işçilerimiz güvende değil. Para için doğdukları gibi küvezlerde para için öldürülen yeni doğanlar güvende değil. Metan gazından, kazadan, sıcak havadan şehit olan askerler güvende değil. Yanan ormanlar güvende değil. Sele kapılanlar güvende değil. Depremde üstüne şehirler yıkılanlar güvende değil. Metro inşaatına kurban olanlar güvende değil.
Gidip iki çocuğuyla birlikte karısıyla karnını doyurmaya kalkan gariban güvende değil. Açlık sınırının altında maaş verilen emekli güvende değil. Yoksulluk sınırının altındaki 10 milyonlar güvende değil. Kim güvende? Sadece zenginlerin çıkarları ve beyefendilerin yapıştıkları koltukları güvende.
Buradan Sultangazi'den söylüyoruz. And olsun ki değiştireceğiz. And olsun ki değiştireceğiz. AK Parti'nin kara düzenini yıkacağız. Bakan evlatlarının devri bitecek. Bu vatan evlatlarının devri başlayacak. Vatan evlatlarının devri. O koltukları bu millet altınızdan çekip alacak. Görevi, vazifeyi hak edene verecek.
Paraları sıfırlayanları değil, ayakkabı kutucularını değil, elbise torbasında para taşıyan Bakara makaracıları değil, bütün kaynakları Sultangazi için kullananları, o paralarla kreş yapanları, yurt yapanları, anne kart verenleri, sosyal desteği beşe katlayanları, Sultangazi'yi sevenleri göreve getirecek millet."
"TAYYİP BEY KIZIYOR AMA 22 YIL ÖNCE EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI SEKİZ ÇEYREK ALTIN ALIYORDU"
AKP'nin göreve geldiği andan bu yana ülke ekonomisinin daha da kötüye gittiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye bitmeyen, kronik hale gelen bir ekonomik krizin içinde" dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine yönelik "Gitmiş, Türkiye'de diyor dört bir tarafı geziyor. Sarraf sarraf dolaşıyor. Altın hesabı yapıyor. Altın hesabını bırak" eleştirilerine Sultangazi'de yanıt veren Özel şu ifadeleri kullandı:
"Bir kere altın hesabını bırakır mıyım? Hayır. Neden bırakmam? Abla şaşar mı altın hesabı? Emekli misin? Emekli. Çek abiciğim bak burada. Tombul şişe tekelin üstündeki abim, ablamla abimi çek. Bak buradalar. Bütün Türkiye görsün. En düşük emekli maaşı 16.000 lira. Ne alıyorsun? 16 alan birini buldum. Hem nerede? Tombul Tekel'in üstünde birinci katta. Abimle ablam orada. Bir alkış bütün emeklilere. Tayyip Bey kızıyor ama 22 yıl önce en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu.
Bir buçuk çeyrek altın 16.000 lira, doğru mu? Peki, bu maaşla geçim olur mu? Peki, artık seçim olsun mu? Peki, seçim olup da bunlar gitsin, Ekrem Başkan gelsin mi? O günler gelecek, bu emeklinin yüzü tekrar gülecek. Söz veriyoruz. Tamamdır.
Meydanın %80'i emekli, onların da dörtte üçü en düşük yerden emekli. Sekiz çeyrek altın alınan yerde bir buçuk çeyrek altına düştük. Asgari ücretli yedi çeyrek altın alırken iki çeyrek altına düştü. Bakın, hep bunu söylüyoruz. Dün çok çarpıcı bir şey geldi. Geçmişte bir kilo buğday satıp bir kilo mazot alıyordu çiftçi. Şimdi bir litre mazot almak için altı kilo buğday satıyorlar, altı kilo.
Yani emekli sekizden bir buçuğa düşmüş. Asgari ücretli yediden iki çeyreğe düşmüş. Çiftçi de mazot açısından alım gücü için altıdan bire düşmüş. Diğer taraftan pamuk üreticisi, bir kilo pamuk satıp, bir kilo pamuk satıp iki buçuk litre mazot alırken, şimdi iki buçuk litre mazot satıp, mazot, iki buçuk kilo pamuk satıp dönüp bir kilo mazot alabiliyor. Bir tarafta bir kilo pamuğa iki buçuk litre mazot, şimdi iki buçuk kilo pamuğa bir litre mazot.
Bugünkü parayla, AK Parti geldiği günkü gibi olsa pamuk 150 lira olacak, şimdi 25 lira. AK Parti geldiği günkü gibi emekli maaşı olsa 80.000 lira emekli maaşı olacak, şimdi 16.000 lira. Geldiği günkü gibi asgari ücret olsa 75.000 lira asgari ücret olacak, şu anda 22.000 lira. Yani bir büyük yalan atıyorlar."
"FAİZDE AVRUPA'DA BİRİNCİ, DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ"
"Diyorlar ki, "Bizde ekonomi kötü ama bütün dünyada kötü." Bu hayatımda duyduğum en büyük yalan. Enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. İşsizlikte Avrupa birincisiyiz." diyen Özel, "Faizde Avrupa'da birinci, dünyada ikinci sıradayız. Gıda enflasyonu dünyanın yedi kat üzerinde. Kırmızı et, dünya ortalaması 7 dolar, Türkiye'de kırmızı et 21 dolar. bizim 22.000 lira maaş alan Hasan'ımız 900 liraya dana kıyma alıyor. Sorumlusu AK Parti'nin kara düzenidir. Eninde sonunda yıkılacak, yerine adaletli, hakça bir düzen gelecek" şeklinde konuştu.
"ALEVİLER EŞİT YURTTAŞTIR HAKLARINI ALANA KADAR BU MÜCADELE SÜRECEKTİR"
Sultangazi'nin Alevi yurttaşların yoğun olduğu bir semt olduğunu belirten Özel, iktidara geldiklerinde Alevilerin sorunlarını çözeceklerini belirterek şöyle konuştu:
"Biz Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Boşnağı biriz. Alevisi, Sünnisi gönülde biriz. Ama uygulamaya geldi mi vallahi bir değiliz. Yıllardır söylerim, bugün söylemiyorum. Konjonktürel söylemiyorum. İlk genel başkan olduğum grupta da söyledim. Yıllardır mecliste de söyledim. Bir Sünni olarak söylüyorum, bu ülkede Alevilerin eşitlik sorunu vardır. Bu sorunu görmeyen, bu sorunu görmeyen ahmaktır, alçaktır. İşine gelince Alevilere gel canım, gel canım, hizmete gelince bana var sana yok canım. Cami ne kadar ibadethane ise cemevi o kadar ibadethanedir, nokta. Alevilik kültür değildir, Kültür Bakanlığına bağlayasın."
Alevilik inançtır, inanç olduğu için de tüm inançlara eştir, saygındır, saygı duyulacaktır. Cemevine cümbüş evi diyenler, aynı kafayla kurdukları yapıyı Kültür Bakanlığına bağlıyorlar. Alevilik kültür değil, inançtır. Semah müzik değil, ibadettir. Aleviler eşit yurttaştır. Haklarını alana kadar bu mücadele sürecektir."
"Bizim iktidarımızda herhangi bir Alevi, "Tam olarak eşit yurttaşlığımı hissettim." diyene kadar o duyulacak, gereği yapılacak ve açıkça söylüyorum ki, açıkça söylüyorum, Madımak utanç müzesi yapılacak, cemevleri ibadethane yapılacak, Aleviler kanunda da, anayasada da eşitliği altı kalınca çizilerek yazılacak, net söylüyoruz. Diyor ki arkadaşlar: "Madem bunu söyledin, burada şöyle bağırmamız lazım." diyor hep beraber. Hem Ekrem Başkan için, hem eşit hakları olmadığını söyleyip sorunları çözülsün diye bekleyen, bugünlerde de umutla bekleyen Kürtler için, Aleviler için, herkes için, tüm canlar için, "Hak, hukuk, adalet!"
"SOKAKTA ONLARDAN GÜÇLÜYÜZ. SANDIKTA ONLARDAN GÜÇLÜYÜZ"
"Sokakta onlardan güçlüyüz. Sandıkta onlardan güçlüyüz. AK Parti'nin kadın kollarına, Sultangazi Kadın Kollarına güveni yok. AK Parti'nin AK Gençlik dedikleri Sultangazi Gençlik Kollarına güven yok. Ana kademeye inanç yok. Partinin milletvekiline inanç yok. Seçimi kazanamayacaklarına karar vermişler. Demokratik siyasette havlu atmışlar. AK Parti'nin yargı kollarını kurmuşlar" diyen Özel, 19 Mart'ta başlayan ve devamında yaşanan sürece tepki gösterdi.
"Bir Cumhuriyet Başsavcısı eliyle Tayyip Erdoğan minderden kaçarken, yıllardır oynadığı, kazandığı müsabakayı kaybettiği için sahadan kaçarken mindere, sahaya cüppeli savcıları sürüyorlar ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne 19 Mart günü başlattıkları darbe sürecini ilerleterek, ilerleterek CHP'yi geriletebileceklerini sanıyorlar. İşte bütün darbelerin kendine ait süreçleri, sonuçları olur" ifadelerini kullanan Özgür Özel, "19 Mart darbesinin başındakini biliyorsunuz. Kimi kullandığını biliyorsunuz. Yöntemlerini biliyorsunuz. En sonunda parti kapatmaya kadar geldiler" şeklinde konuştu.
İBB'ye yönelik operasyonların siyasi olduğunu bir kez daha vurgulayan CHP Lideri, 3 bin 742 sayfalık iddianameye ilişkin şu tepkiyi gösterdi:
"Bütün dünya otoriter liderlerin nasıl yükseldiğini, ülkelerine ne yaptığını, demokrasiye neler ettiğini yazan kitaplarla dolu. Ama dünyada bu otoriter popülist liderlerin nasıl yenildiklerini, yerine nasıl demokrasinin geldiğini yazan bir kitap yok. Var mı? Var ama yazım aşamasında. Kim yazıyor? Siz yazıyorsunuz, siz. O kitabı siz yazıyorsunuz. Bu meydanlar yazıyor. Bu 10 binler, yüz binler, milyonlar yazıyor. 71 mitingdir, sokaktan "Gel." deyince gelen, "Dön." deyince dönen 11 milyon insan yazıyor. 19 Mart darbesine karşı 23 Mart'ta "Ön seçime gel, dayanışmaya gel." dediğimizde, iki elinde bastonuyla, kamburuyla 90 yaşında sandığa tırmanan teyze yazıyor."
"Annesinin karnında üç aylık bebekle, karnındaki üç aylık bebeğiyle Ekrem Başkan'a, partiye, yani o bebeğin geleceğine sahip çıkan o anneler yazıyor. Siz yazıyorsunuz o tarihi. Nihayet bütün bir üçüncü ayda başladılar. Daha öncesinden belliydi gelişleri. Üçüncü ayda başladılar, 11. ayın ortasındayız. Sekiz aydır gece, gündüz TRT dahil, A Haber'inden TGRT'sine, Merkez medyasından yandaşına, irisine, ufağına kadar hep birlikte haksızca saldırdılar. Sürekli attıkları yalanları servis ettiler. Onlar yalan atmaktan yılmadı, biz doğrusunu anlatmaktan asla geri durmadık ve hep dedik: "Hadi, iddianameyi getirin. Yargılanmak için değil, yargılamak için bekliyoruz. Bu yalanların hepsini tek tek çürütmek için bekliyoruz" dediler. Ve üç tane gizli tanıkla 19 Mart günü başladılar."
ÖZGÜR ÖZEL'DEN BİR KEZ DAHA TRT ÇAĞRISI
Buradan söylüyorum, bir kez daha söylüyorum. Ben, ben bu yapılan sekiz aylık zulmü unutmam. Kış geçer, yaz gelir, kurt yediği ayazı unutmaz, hesabını soracağız" diyen Özel, bir kez daha yargılamaların TRT'de yayınlanması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
"Kolay mı öyle? Kolay mı öyle? Çoluk var, çocuk var, eş var, eş var, dost var, konu var, komşu var. Herkesin çocuğunun okulunda sıra arkadaşının onun çocuğuna soracak sorusu var. Çık sekiz ay boyunca yalan at. Çık, insanların eşlerine, babalarına, evlatlarına iftira et, sonra kanıt bulama. "E, ne yapalım, bazen de yalan olur." Ben o zaman söyledim. Bu savcılar kendini kurtarır, siz açıkta kalırsınız dedim. Bir kez daha söylüyorum. Bunların gazına gelip iftirayı yayanlara da, önüne imzalattırılan kağıda imza atıp iftira atıp kenara çekilenlere de, tekker teker kanıtlar sorulacak. Bu iddialar çökecek. TRT yayınlasın, televizyonlar yayınlasın, iftirayı da göreyim, iftiracıyı da göreyim, aslan gibi arkadaşlarımızın cevaplarını da millet görsün."
"SAVCI OYUNCU DEĞİŞTİRİYORSA, BU DA OYUNDUR, BU DA KURGUDUR"
Gizli tanıklardan Meşe'nin intihara kalkıştığını belirten Özel, "İddianamede Meşe yok. Nerede bu Meşe? Meşe kafayı yemiş. Kimi diyor intihar etti. Kimi diyor öldü. Kimi diyor kaçtı. Kimi diyor anlaştığını alamadı, parça kırdı. Meşe'yi bu iftiraların hepsini attırdıkları Meşe'yi iddianameye koymadılar" dedi.
Meşe'nin ifadelerini Ladin'e söyletmeye başladıklarını söyleyen Özel şöyle konuştu:
"19 Mart günü ortada olmayan İlke diye birine Meşe'nin söylediğini kopyalayıp yapıştırdılar. Bakın, Sultangazi'nin güzel insanları, gizli tanık bir gerçek kişidir. Sadece yüzü gizlenir. Sesi gizlenir. Söylediğine göre kanıt bulunursa işlem yapılır. Olmazsa onun da söylediğinin kıymeti yoktur.
Ama gerçek kişi olacak tanık, sekiz ay önce konuşup ona göre içeriye insanları atıp sekiz ay sonra, "Ben tanık değiştirdim. Aynı lafları Meşe demedi, İlke dedi." Ya futbol maçında oyuncu değiştirilir, oyundur. Basket maçında oyuncu değiştirilir, oyundur. Tiyatroda bir oyuncu hasta olur, yerine başkası oynatılır, oyundur. Mahkemede tanık değiştirilir mi? Aynı kişi gidip yerine başka isimle aynı kişi gelir mi?
"Demek ki savcı oyuncu değiştiriyorsa, bu da oyundur, bu da kurgudur, bu da yalandır. Suçüstü yakalanmışsındır. Buradan Sayın Erdoğan'a bir kez daha sesleniyorum, bir kez daha. Biz de, milletimiz de, ailelerimiz de adaletin samimi duacısıyız. Adalet için dua ediyoruz. Başka bir şey için değil."
"O BOMBOŞ İDDİANAMEYİ SAVUNAMAYACAK HALE GELDİN"
Ergenekon kumpası için Erdoğan'ın başbakanken kullandığı "Ben bu davanın savcısıyım" ifadelerini hatırlatan Özgür Özel, Erdoğan'a seslenerek şunları söyledi:
"Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Nasıl FETÖ'de, FETÖ'de baltayı taşa vurduysan, ben "Ergenekon." dedim, "Balyoz." dedim, "Kumpas." dedim, kitap yazdım. Sen "Ben bunların savcısıyım." dediysen, arkasında durduğun Zekeriya Öz, Mustafa Balbay'ı, Mehmet Haberal'ı hapse attı. Genelkurmay Başkanı'nı terör örgütünün başı yaptı, hapse attı. Biz o gün orada duruyorduk, sen savcının arkasında duruyordun."
"Bugün o Zekeriya Öz, darbecinin Zekeriya Öz'ü, sıçan gibi yurt dışına kaçtı. Benim Mustafa Balbay da, Mehmet Haberal da, Genelkurmay Başkanı da aramızda alnı açık, başı dik geziyorlar İlker Paşa da. Şimdi bir kez daha aynı kumpasın içindesiniz. İddianame yazıldı. Ak Toroslar çetesinin arkasında duramadığını görüyorum. Bugün iddianameye çıkana kadar böyle kürsüyü tuta tuta Ekrem Başkan'a hırsız, rüşvetçi, yolsuz derken bugün diyor ki: "Vallahi Özgür Bey savunuyor. Ben bir şey demiyorum. Yargının işidir." Belli ki o bomboş iddianameyi savunamayacak hale geldin."
İLK KEZ SULTANGAZİ'DE ANLATTI
Akın Gürlek'in hakim olduğu dönemde Sırrı Süreyya Önder'e hapis cezası verdiğini ilk kez Sultangazi'de anlatan Özgür Özel şöyle konuştu:
"Rahmetli Sırrı Süreyya Önder'in anlattığı hikâyeyi anlatayım. Dedi ki, 'Bu Akın Gürlek'i sen bilmezsin, ben bilirim' Beşir Atalay'ı kendi heyetini siyaset dışına attı, bizim tarafı da mahkemelerin önüne. Ben 2015'te okuduğum mektuptan 3,5 yıl hapis aldım. Cezayı veren hâkim Akın Gürlek. Kürsüye yürüdüm, uzattı başını, 'Bana buradan ceza verme, başka maddeden ver' dedim. 'Niye?' dedi, 'Bir daha barış için inisiyatif alacak başka birini bulamaz bu devlet' dedim. Sırıttı, bastı 3,5 yıl cezayı."
23 ASIRA KADAR HAPSİ İSTENEN İMAMOĞLU SİLİVRİ'DEN SESLENDİ
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İmamoğlu'nun mektbunu okumak için sahneye çıktı.
Çelik, 1995 yılında meydana gelen Gazi Mahallesi'ndeki katliamda hayatını kaybedenleri anarak konuşmasına başladı.
242 gündür tutuklu bulunduğu Marmara Cezaevi'nden kaleme aldığı mektupta İmamoğlu şu ifadelere yer verdi:
"Burası milletin iradesini yok sayma hadsizliğini gösterenlere karşı, hukuka ve demokrasiye sahip çıkanların meydanıdır. Burası adalet ve hürriyet sevdalıların meydanıdır. Birliğin ve kardeşliğin meydanıdır. On milyonların umudu bu meydandadır, sizler umudun, cesaretin simgesisiniz. Her birinizle gurur duyuyorum, yürekten teşekkür ediyorum her birinize."
"Kıymetli hemşehrilerim, bir yıldır süren her türlü imkanın seferber edildiği bir soruşturmanın sonucunda ortaya koydukları iddianame bir utanç vesikasıdır. Hukuk adına, demokrasi adına, siyasi ahlak adına bir utanç vesikasıdır. Bu iddianame ile hukukun, devlet ciddiyetinin gerekleri ayaklar altına alınmıştır. İddianame adı altında ortaya bir siyasi niyet beyanı koyulmuştur. Bu iddianame ile iktidar, rakiplerine hayat hakkı tanımama, milli iradeyi baskı altına alma niyetini açık biçimde ilan etmiştir. Kanıtsız, tutarsız, hukusuz bir iddianame ile bizi siyasetin dışına itmeye çalışanlar milletin özgürce seçim yapmasından korkuyorlar. Belediyelerde ortaya koyduğumuz olağanüstü performanstan korkuyorlar.”
“BİZE DUYULAN KİN VE ÖFKENİN NEDENİ…”
"Bize duyulan kin ve öfke, milletimizin bizim yönetim becerimize ve ahlakımıza gösterdiği büyük teveccühe karşı duyulan kin ve öfkedir. Bize duyulan kin ve öfkenin nedeni, Sultangazi’ye kazandırdığımız kreşlerdir, Kent Lokantası’dır, Ahmed Arif Kütüphanesi’dir. İhtiyaç sahiplerine en adil biçimde sunduğumuz sosyal destek ve yardımlardır. İş arayan vatandaşlarımızı iş verenlerle buluşturduğumuz Bölgesel İstihdam Ofisimizdir."
"Bize duyulan kin ve öfkenin nedeni, onlardan kat be kat fazla yaptığımız metrolardır, imar çetelerinden kurtarıp halka açtığımız yeşil alanlardır. İnancı, kimliği, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, yaşam tarzı ne olursa olsun herkese aynı gözle bakıp, eşit davranma ahlakını bu şehrin yönetimine hâkim kıldığımız için bize karşı kin ve öfke duyuyorlar."
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihinde, hatta ülkemizin tarihinde ilk kez bir ‘İnanç Masası’ kurarak, camilere, cemevlerine, kiliselere, sinagoglara eşit hizmet ettiğimiz için bize düşmanlık besliyorlar. Çünkü biz; bu eşitlikçi, adaletli yönetim anlayışımızla, onların elindeki ‘kutuplaştırarak iktidarda kalma silahını’ etkisiz hale getiriyoruz."
“ONLAR, MİLLETTEN KORKUP KAÇANLAR; BİZ İSE MİLLETE GÜVENİP, KUCAK AÇANLARIZ”
“Onları iyi tanıyın. Onlar, milletten korkup kaçanlardır. Biz ise millete güvenip, kucak açanlarız. Onları iyi tanıyın. Onlar; hukuku yok sayıp, siyasi rakiplerini yargısız infaz etmeye kalkanlardır. Beni, Silivri’de bir hücrede tutmak yetmiyor onlara. Sesim hiç duyulmasın, fiziki varlığım hiç görülmesin, düşüncelerim, sözlerim hiç yayılmasın istiyorlar."
Benim kişisel sosyal medya hesabımı kapatmak yetmedi onlara, şimdi de Cumhurbaşkanı Adayı kimliğimle yaptığım paylaşımları engellemek için ‘Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ hesabımızı kapattılar. İddianameye karşı gerçeklerin ortaya konulmasını engellemek için internet sitelerini, sosyal medya hesaplarını kapatıyorlar. Ben, aylardır ‘yargılama canlı yayınlansın, millet gerçeği görsün’ diyorum, onlar, aylardır bu talepten kaçacak delik arıyor."
"Ama yolun sonu göründü. Korku kaybedecek, cesaret kazanacak. Kötülük kaybedecek, iyilik kazanacak. Bir kişi kaybedecek, bir büyük millet kazanacak. Onlar için yol bitti. Biz ise yolun başındayız. Millet sırtını döndü, onların umudu kalmadı. Artık umut sizsiniz. Umut sizsiniz!”
AHMED ARİF'İN DİZELERİNE YER VERDİ
“Sultangazi’ye açtığımız Ahmed Arif kütüphanemizin duvarlarında ne yazar biliyorsunuz değil mi?
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
Hep birlikte umudu büyüteceğiz, her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak! Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar
Gazeteci Güneri Civaoğlu’nun mirası aileyi karıştırdı
Yandaş medyadan Bahçeli'ye 'İmralı' sansürü
C-130 faciasında yeni bulgulara ulaşıldı
Skandal olayda ifadeler ortaya çıktı
Krize karşı çözüm: Üçüncü yol
Daltonlar'dan uluslararası gövde gösterisi
Gazeteler, Bahçeli'nin 'İmralı'ya ben giderim' çıkışını nasıl gördü?
Bahçeli’nin “İmralı’ya giderim” çıkışı Ankara’yı karıştırdı
Böcek ailesinin ölümüne sebep olan bu ilaçlar mı?
'Yanıma üç arkadaşımı alır İmralı'ya giderim' demişti