Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,0698
Dolar
Arrow
34,2356
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4960
Altın
Arrow
2993,0000
BIST
Arrow
8.654

Müsavat Dervişoğlu'ndan çarpıcı hatırlatma: Abdullah Öcalan da 'Yeni Anayasa' görüşmeleri için Kurtulmuş'u işaret etmişti

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, katıldığı canlı yayında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, Numan Kurtulmuş'un anayasanın 3. maddesinin değiştirilmesiyle ilgili çıkışını değerlendirdi ve Kurtulmuş'la ilgili çarpıcı bir örnek verdi.

Müsavat Dervişoğlu'ndan çarpıcı hatırlatma: Abdullah Öcalan da 'Yeni Anayasa' görüşmeleri için Kurtulmuş'u işaret etmişti

Müsavat Dervişoğlu, Habertürk canlı yayınına katıldı ve dikkat çekici açıklamalar yaptı.

Dervişoğlu'nun açıklamaları şöyle:

Önce bir görelim, kararlılık sergilenirse partimizin yetkili organlarında konuyu tartışırız. Ben de çok arzu ederim. Böyle bir temenniye her Türk vatandaşı ortak olabilir. Böyle bir şeyin gerçekleşeceğini zannetmiyorum. Meseleye biraz daha gerçekçi bakıyorum. Bu sürecin normalleşmeyle çok alakalandırılmasını anlayamıyorum. Türkiye'nin yaşadığı coğrafyada risklerin olduğu herkesin malumudur ve bu riskler de yeni değildir.

Coğrafyamızın hem avantajları hem dezavantajları vardır. Dezavantajların devlet aklıyla avantaja çevrilmesi lazım. Ancak birtakım adımlar yanlış atıldı, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bazı sorunları beraberinde getirmesi sözkonusu oldu. Irak'ta, Suriye'nin kuzeyinde, İran'la olan gelişmeler malum. İsrail uzun zamandır, mazlum Filistin halkına bir devlete yakışmayacak, terörist ahlakıyla saldırılarda bulunuyor.

Türkiye doğal olarak bundan etkileniyor. Bu coğrafyanın jeopolitiği elbette Türkiye'yi dünden bugüne doğru biçimde yönetmeyi de emrediyor. Bu anlamda zaafiyet yaşarsanız bunun uzun ve orta vadede sonuçlarına katlanma gibi durum sözkonusu olabilir. Türkiye doğru bir dış politika uygulayan devlet olma vasfıyla öne çıkması lazım. O sebeple bütün gelişmeleri, dışımızda yaşanan gelişmelerle ilişkilendirilip, Türkiye'nin içinde sanki büyük bir tehditle karşı karşıya Türkiye. Dolayısıyla bir normalleşme, yumuşama sürecinin gündeme getirilmesi tezini çok doğru bulmuyorum.

İSRAİL'İN TÜRKİYE'YE SALDIRMASI KONUSU

Birisi gündem maddesi ortaya attı, muhatapları tarafından henüz cevap verilmedi. O cevaba bakarak samimiyet testi yapılabilir. Dışarıdan bakıldığında Türkiye'nin bir ve birlikte görünmesi zarurettir; Türkiye'nin böyle bir zaafiyeti yoktur. Böyle bir hissiyat yaratmanın anlamı yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı 9 milyonluk İsrail'in haritaya baktığınızda Van gölü kadar yüzölçüme sahip ülkenin, Türkiye'ye saldıracağına dair beyanlarda bulunmuştur. O beyanlar da dikkate değerdir. Dışarıda olan gelişmelerin iç politikanın malzemesi yapılmaması yönünde tavrımız vardır bizim. Açık ve net söylüyorum, İsrail Türkiye'nin rakibi olamaz ve asla ve kat'a Türkiye'ye saldıramaz diyorum.

Yüzölçümüne ve nüfusa endeksli söylemiyorum. Türkiye'nin stratejik konumuna, NATO'daki gücüne, askeri gücüne bakarak söylüyorum. Amerika arkasında olabilir. Burada zaafiyet sözkonusu olursa emperyalist güçlerin iştahları kabarabilir. Bu Türk milletinin ilk kez yaşadığı durum değildir. Bu durumun nasıl bertaraf edildiği tarihin altın sayfasında yerini bulmuştur. İsrail gibi bir devletin Türkiye'yi gözüne kestirebileceğine inanmıyorum. Böyle bir ihtimal vardır deyip, zihinlerin arka tarafından kalmış, Arz-ı Mevud'dan kaynaklanan birtakım tarihi verilere dayanılıyormuş gibi kamuoyunun gündeme getirilmesini iç siyasette kullanılacak malzeme olarak telakki ediyorum.

Beynelmilel siyonizmin Nil ile Fırat arasındaki vadiye hakim olmak üzere rüyasını gördüğü Arz-u Mevud benim vukufiyet alanımdan biridir, bilirim onu. İsrail Dışişleri Bakanı'nın son attığı tiviti gördüm. Sayın Ömer Çelik'in vermiş olduğu cevaba yürekten katılıyorum, altına imzamı atarım.

İKİNCİ AÇILIM GÜNDEMİ

Belki böyle bir tartışma arzu ediliyor. Kamuoyunda bu tartışmayı kimlerin açtığı herkesin malumu. Böyle bir tehlikeye ve olumsuz yaklaşıma işaret etmek bakımından grup konuşmasında bu konunun mahsurlarına işaret ettim. Sayın Uçum ve sayın Efgan Ala'nın açıklamalarına da bakarak böyle bir şeyin yeniden sahneye koyulmayacağına dair cümlelere memnuniyetle yaklaştım.

Orada bir itiraf var, geçmiş dönemde düşülen hataya düşülmeyeceğine dair itiraf var. Bu tartışmanın açılmasının tarafı da muhalefet partileri de değil. Türkiye'de anayasa değişikliğinden bahsediliyor. Bazı unsurlar Türkiye'nin merkezine alınmak isteniyor. Normalleşme kavramı arasında sanki bazı kesimlere sıcak mesajlar veriyormuş gibi değerlendirmeye tabi tutuluyor. Bu da kamuoyunun aklını karıştırıyor, vicdanını yaralıyor. Bütün bu tartışmalar anayasa değişikliklerinden kaynaklı. Aranan Meclis'teki yeterlilik sayısıdır.

Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehdidi tanımlayacak isek, hükümet bunu yapmakta geç kalmıştır. Hükümetin bir hastalığı var kendi yarattığı çözerken taktir ve taltif bekliyor. Burada yaşanan yanlışların kaynağının kim olduğunu biz biliyoruz. Türkiye'de anayasa değişikliği üzerinde konuşuluyor. Bazı kesimler yeni anayasadan bahsediyor. Bunun düşünceden eyleme geçilmesi için birtakım adımların adımların atılması gerekiyor. Bu adımlar da atılmamış değildir. Bu bir el uzatmadan kaynaklanan durum. DEM'e uzatılmış elden bahsediliyor. El sıkışmak ayrı, el uzatmak ayrı bir şey. TBMM'de bütün siyasi partilerin temsilcileri birbiriyle el sıkışıyor, bu TBMM'nin mehabetine yakışan bir tavır.

"BAHÇELİ'NİN DEĞİL TAYYİP ERDOĞAN'IN ELİ"

Sayın Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanının konuşmasından etkilendiğini, dolayısıyla durumdan vazife çıkararak Cumhur İttifakı'nın bileşimi olarak DEM'e el uzattığını ifade ettiler. Bu sayın Bahçeli'nin değil vekaleten Tayyip Erdoğan'ın eli olduğu düşünüldüğünde pek tabiidir ki konu anayasa değişikliğine gidiyor. Bunu tekzip etmek iktidarın görevidir.

YENİ ANAYASA GÖRÜŞMELERİ

Anayasa değişikliğine iki taraftan bakacağız. Anayasa değişikliği mi olacak; yoksa yeni bir anayasa mı yapılacak. Hükümetin görevlendirdiği kişilerin ifadeleri Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyacı olduğu, darbe anayasasına anılmamasına dair işaretler taşıyor. Sayın Numan Kurtulmuş'un beyanından anlıyoruz bunu. Her olumlu ya da olumsuz işin bir paratonere ihtiyacı var. Sayın Kurtulmuş paratoner seçildi. Sayın Kurtulmuş kendisine başalt rol üstlenmeye başladı.

Bu anyayasa 1987-2017 tarihleri arasında 19 paketle 12 paketle değiştirildi. 184 madde değiştirildi, 58 maddeye hiç dokunulmadı, 23 madde mülga edildi, yürürlükten kaldırıldı. Elimdeki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 12 pakette yaptığı anayasa değişikliği var. Anayasa'nın çok üzerinde bir hacim oluşturuyor. Bu anayasa aslında AK Parti'nin yaptığı anayasa. Bu anayasa bugünkü rejim değişikliğini de kapsıyor. Parlamenter demokratik sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişi de gösteriyor. Bizim anayasamız hukuk dilinde 'sert anayasa' olarak tanımlanır; ya da değiştirilmesi zor olan anayasadır.

Anayasa'nın değiştirilmez maddeleri rejimin tarifini içeriyor. Bu anayasanın 3. maddesiyle alakalı konuşan sayın Meclis Başkanı ki, bu işin paratoneri, anayasa değişikliğine yöneltilecek tepkileri göğüsleyecek kişi olmasına bağlı söylüyorum. Sayın Kurtulmuş'un ilk sabıkası bu değildir. Elimde HAS Parti'nin nasıl bir anayasa istediğine işaret eden bir metin var. Orada Numan Kurtulmuş bunu kimlerle birlikte yazdıysa 1921 Anayasası'ndan coşku ve ısrarla söz ediyor. 1921 Anayasası'nın bir darbe ile yürürlükten kaldırıldığını söylüyor. Yani Mustafa Kemal Atatürk'ü darbecilikle itham ediyor.

NUMAN KURTULMUŞ'A TEPKİ GÖSTERDİ

Numan Kurtulmuş burada özerklikten bahsediyor. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki olumsuzluklara işaret ediyor. Sayın Numan Kurtulmuş şuur altını kusuyor. Sayın Numan Kurtulmuş zamanında o dönem kamuoyuyla paylaşılan, yer yer sosyalizan dille kaleme alınan 34 sayfalık metin, anayasadan resmi ideolojiyi atmak gerektiğini söylüyor. Bu 34 sayfalık metinde bir tane Türk ve Atatürk kelimesi bulunmuyor. Şimdi Kurtulmuş TBMM Başkanlığı makamında oturuyor. Bana göre kendisi eski başkandır, onun riyasetinde yönetilecek yeni bir anayasa çalışmasının hükümet ve Cumhurbaşkanı tarafından bizzat takip edilmesi, sayın Kurtulmuş'un bu görüşlerinden ötürü oturduğu makamdan istifa etmesi, etmiyorsa da affının istenmesinin temin edilmesini diliyorum.

İlk 4 maddeye bugün biz dokunuruz diyecek değiller. Ama şuur altından çıkan şeye işaret ediyorum. Yeni anayasa meselesine başka alanlardan da bakıyorum. Bu anayasa hangi ihtiyacı karşılayacaktır? Bu anayasayla hangi yetkileri kullanamıyorlar? Neden anayasa tartışmasını kamuoyunun gündeme getirip Türkiye'nin yakıcı sorunlarının üstünün örtülmesine vesile olabilecek tartışmaları yapıyorlar?

"ABDULLAH ÖCALAN KURTULMUŞ'U İŞARET ETMİŞTİ"

Çözüm süreci ile alakalı olarak yeni bir maceraya sürüklenmemeleri gerektiği hususlarda uyarılarda bulundum. Yapılan açıklamaları o nazardan değerlendiriyorum. İmralı tutanaklarında da üzerinde durulması icap eden birtakım konular var.

Daha 2013'lerde anayasa konvansiyonunda Numan Kurtulmuş'un rol üstlenmesi gerektiğine işaret ediyor Abdullah Öcalan. Ben anayasa tartışmalarını doğru bir yerden ele alıp, doğru bir başlangıçla yaşama geçirilmesi gereken tartışmalar olması gerektiğine inanıyorum.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ömür boyu bu ülkeyi yönetmek için tanınan bir süreç olduğunu düşünüyorum. Kendileri herhangi bir şey yapmadan, siyaseti, vatandaşı ve liderleri bazı konularda tartıştırmak bundan da siyasi beslenme alanı yapmak istiyorlar, ben buna tiyatro gözüyle bakıyorum. Ben ve partimin bu piyeste yer almayacağını ifade ediyorum.

Numan Kurtulmuş'la görüştüğümüzde şunu söyledim, kendisinin tarafsız makamda oturduğunu, ifadelerini temenniden ibaret sayacağımı söyledim. Bu kadar sözün üzerine gelip benimle anayasa konuşacağını düşünmüyorum. Bu fikirden vazgeçti mi bilmiyorum. Yaptığı açıklamayla şuur altını kustuğunu ifade ediyorum. HAS Parti'nin hazırladığı metnin Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter devlet yapısına, vatandıaşlık tanımına karşı birtakım ifadeler içerdiğini söylüyorum. Ayrıca burada federatif yapıdan bahsedildiğini, vatandaşlık tanımının doğru şekilde ele alınmadığını görüyorum.


Haber Kaynağı : 12punto

Abdullah Öcalan AK Parti Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi darbe Anayasası Devlet Bahçeli Müsavat Dervişoğlu Numan kurtulmuş Recep Tayyip Erdoğan