Siyaset Bilimci Prof. Dr. Timuçin Kodaman, Öcalan'ın mektubunu değerlendirdi

Haber: 12punto.com.tr

Hemen çok olumlu havaya kapılıp, “işi çözdük”, “terör sorunu çözüldü” gibi cümlelerin çok aceleci olduğunu belirten Kodaman, “İlk açılım sürecinde de çok olumlu hava estirilmişti. Ama sonucunda ‘Hendek savaşları’nda 800’e yakın şehit verdik. Bunlar toplumda nasıl unutulacak. Sosyolojik olarak halkın tepkisi ne olacak bunları görmek lazım. Eğer basın yoluyla ikna edeceklerini düşünüyorlarsa Türk halkının ikna olup olmayacağını bekleyip göreceğiz” dedi.
İşte o açıklamalar…

22 Ekim 2024’te Devlet Bahçeli’nin Meclis’teki açıklamalarıyla başlayan ve 27 Şubat 2025’te Öcalan’ın açıklamalarıyla geçen bir süreç içindeyiz. Öcalan’ın açıklamaları, Bahçeli’nin dediği gibi “PKK silah bıraksın, kendini feshetsin” ortaya çıktı.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın açıklamaları, Sırrı Süreya Önder’in söylediği notta gizli. Silah bırakmanın ve PKK’yı feshetmenin hukuki ve siyasi sonuçlarla değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Bu hukuki ve siyasi sonuçlar ya da açılımlar nelerdir, önemli olan budur! Çünkü, bir önceki açılım sürecini herkes hatırlıyor. En sonunda Hendek savaşlarında 800’e yakın şehit vermiştik. Nereye kadar gidecektir?

Öte yandan Öcalan, sadece, Türkiye’de eylem yapma yeteneğini kaybeden PKK’ya silah bırakma çağrısı yaptı, ancak KCK, YPG, SDG’ye bir çağrı yapmadı. Bu da dikkat çekmektedir…

Burada dikkat çeken bir diğer husus yeni Anayasa süreci... Özellikle 2010’daki Anayasa Referandumu sürecinde önemli aktörlerden olan ve sonra AKP’ye katılan Serap Özbudun’un tekrar AKP’ye gelmesiyle birlikte, yeni bir Anayasa ve içinde teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın söylediği hukuki ve siyasi sonuçları nasıl olabileceğiyle ilgili görmek lazım.

Öcalan ne kadar etkili olacak? Suriye Demokratik Güçleri (SDG) “bizi ilgilendirmez” dedi. Irak’ın kuzeyinden Talabani’nin açıklamaları var, Barzani grubundan açıklamalar var. “Biz yardımcı oluruz” gibi cümleler okuduk. Bunlar bir başka devletin içerisindeki bir grubun içişlerimize karışması anlamına da gelebilir. Pek parlak durumlar değil bunlar. Yeni Anayasa süreciyle beraber nereye kadar götürüleceğini göreceğiz. Bu sadece, iktidarın daha önce belirttiği gibi ‘içeride 70-80 terörist kaldı, bunların silah bırakması mı’, yoksa bu işten tamamen sıyrılmamız mı?

Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın “hukuki ve siyasi sonuçlarını göreceğiz” notunun da sonuçlarını görmemiz gerekiyor. Fakat, ilk açılım sürecindeki pozisyonu alırsak, 2019 yerel seçimlerindeki Abdullah Öcalan ve Osman Öcalan’ın TRT’de yayınlanan mektuplarını ele alırsak, terör örgütü ne kadar dinleyecektir, Kandil ne kadar dinleyecektir, kongreyi yapıp feshedecekler midir? Feshetmek ne demektir? Feshedip başka isme mi geçecekler? Bunlar yanıt bekleyen sorular…

Suriye’nin kuzeyindeki yapılanmayı biliyoruz. YPG SDG oldu. SDG, teröristbaşı Öcalan’ın açıklamaları için “bizi ilgilendirmez” dedi. Bekleyip görmekten başka bir şansımız yok. Bu şekliyle de çok parlak bir durum olarak görmüyorum.
Muhatap olarak aldığınız kişi, verilen pozlar bunlar bir hukuk devleti içinde çok düzgün müdür? Bunlar ayrı tartışılabilir.

Efkan Ala’nın açıklaması var, “Feshedilsin” diyor. Demokratik ve siyasal önerilerin kimin isteğine göre olacağını görmek lazım. Bir ulus devlet ve cumhuriyet olan Türkiye Cumhuriyeti ulus devlet niteliğini kaybedecek mi, yoksa ulus devlet olarak devam edecek mi?
Dem Parti’nin iki dilli eğitim açıklamaları oldu. Bunlar bir ulus devlet ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına uygun şeyler değildir!

Terör örgütünün konforlu alanından sıyrılmak istemeyen Avrupa’daki, Suriye’deki, Irak’taki üyelerinin nasıl davranacağını, bu örgütün içerisindeki ayrı ayrı grupların hangi Batılı istihbarat örgütleriyle ilişki içinde olup, devletlerin istihbarat örgütlerinin olaya nasıl yaklaşacağını göreceğiz.

PKK kendini feshedebilir. Ama on tane daha PKK çıkabilir mi ayrı ayrı, bunların hepsini görmek lazım. Hemen çok olumlu havaya kapılıp, “işi çözdük”, “terör sorunu çözüldü” gibi cümleler var. Bunlar çok aceleci. İlk açılım sürecinde, bu sürecin de çok olumlu havası estirilmişti hükümet tarafından. Ama sonucunda ‘Hendek savaşları’nda 800’e yakın şehit verdik! Bunlar toplumda nasıl unutulacak. Sosyolojik olarak halkın tepkisi ne olacak, bunları görmek lazım. Eğer basın yoluyla ikna edeceklerini düşünüyorlarsa Türk halkının ikna olup olmayacağını bekleyip göreceğiz!

Haber Kaynağı : 12punto