Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

TBMM açılışında tüm partiler Erdoğan'ı ayakta karşıladı: CHP, TİP ve EMEP'ten protesto

TBMM yeni yasama yılına başlarken CHP, TİP ve EMEP açılışı boykot etti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan salona girdiğinde ise tüm partilerin milletvekilleri ayağa kalktı.

TBMM açılışında tüm partiler Erdoğan'ı ayakta karşıladı: CHP, TİP ve EMEP'ten protesto

Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün yeni yasama dönemine start verdi. Ancak CHP, son dönemde belediye başkanlarına yönelik operasyonlar, tutuklamalar ve parti kongrelerine müdahaleleri gerekçe göstererek açılışa katılmadı.

Protestoya Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Emek Partisi (EMEP) milletvekilleri de destek verdi.

Öte yandan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Kurul’a giriş yaptığında salonda bulunan tüm siyasi partilerin vekilleri tarafından ayakta karşılandı.

DEM İLK KEZ AYAĞA KALKTI, ERDOĞAN TOKALAŞMAYA GİTTİ

DEM Parti milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Genel Kurul’a girişi sırasında ilk kez ayağa kalkarak karşılık verdi.

Öte yandan Erdoğan konuşma yapmadan önce DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yanına gidip el sıkıştı.

Erdoğan konuşmasını bitirdikten sonra ilk olarak DEM Parti sıralarına gidip tokalaştı.

Erdoğan, Meclis açılışı konuşmasından satır başları şöyle:

"İsrail yönetiminin Gazze'de ve Filistin'in diğer bölgelerinde 2 yıldır sürdürdüğü soykırıma, bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi. Gazze'deki toplu kıyma özellikle karşı sergilediği tavizsiz tavırla milletimizin vicdanına tercüman olan meclisimiz yayınladığı 7 ortak bildiri ile farkını ortaya koymuştur.

Özellikle genel kurul tarafından 29 Ağustos'ta kabul edilen İsrail'in Filistin halkına yaptığı soykırım hakkında zulme göz yumanlar ve gaflet çukurunda boğulanlar için çok güçlü bir mesaj teşkil etmiştir. Filistin'i destekleyen parlamentolar grubu bünyesindeki çalışmalar da Gazze ve Filistin diplomasisi bağlamında meclisimizin bir diğer başarısıdır.

Hasılı bu yüce çatı Gazze sınavını tarihimize ve milli seciyemize yaraşır biçimde tam ve eksiksiz şekilde iftiharla vermiştir. Filistinli mazlumlarla dayanışma sergileyen siyasi partilerimize ve değerli milletvekillerimize kalpten teşekkür ediyorum. Rabbim hepinizden razı olsun. Değerli milletvekilleri, biz de geçen hafta katıldığımız Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu başta olmak üzere her platformda Filistin davasının gür sesi olduk.

Şahsımızı, hükümetimizi ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyaları karşısında izzetli duruşumuzu en güçlü şekilde muhafaza ettik. Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık. Gazze'ye 102.000 tonu aşan insani yardım ulaştırarak İsrail'le ticareti bundan 1 buçuk yıl önce tamamen keserek uluslararası Adalet Divanında açılan soykırım davasına müdahil olarak daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla Allah'a hamd olsun. Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk.

Türkiye'nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir. Filistin halkı bizim kendileri için neler yaptığımızı, nasıl bir özveriyle gayret ettiğimizi çok ama çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen ülkemizin ve hükümetimizin bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ne şahsımız, ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız birileri gibi Filistin davasıyla 2 yıl önce tanışmadık.

Biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin'in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz. Şundan hiçbir şüphe duymuyorum. İnşallah tarih Gazze'deki bu omurgalı duruşumuz sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni çağının vicdan abidesi olarak altın harflerle yazacaktır. Burada şunun da özellikle bilinmesini isterim.

"TRUMP'LA GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ GÖRÜŞMEDE DE..."

Amerikan Başkanı Sayın Trump'la gerçekleştirdiğimiz görüşmede de Gazze'de akan kanın durdurulması gündemimizin ilk sırasındaydı. Bu konuda tekliflerimizi yaptık. Çıkış yollarını gösterdik. Kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk. Bizim ilkemiz şudur. Savaşın kazananı adil bir barışın kaybedeni olmaz.

Filistinli kardeşlerimiz onurlu mücadeleleri ile barışı ve huzuru dünyada en fazla hak eden millettir. Hak ettikleri o kalıcı barış ortamıyla Filistinlileri buluşturmak önce İslam dünyasının sonra da uluslararası toplumun Gazze'ye borcudur.

Gazze kana, gaz gözyaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç bir an önce son bulmalıdır. Biz tek bir masumun daha hayattan kopartılmasını tek bir çocuğun daha açlıktan ölmesini, Gazze'ye tek bir bombanın daha düşmesini istemiyoruz. Türkiye olarak bunun için çalışmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devleti kuruluncaya kadar inşallah mücadelemiz sürecek. Yaşanan onca acıya oluk oluk akıtılan onca masum kana rağmen umudumuzu muhafaza ediyoruz.

Nasıl ki 14 yıllık karanlığın ardından Suriye'nin özgürlüğüne kavuştuğunu görmeyi Rabbim bizlere nasip ettiyse inşallah nehirde denize barışın, huzurun ve güvenliğin hakim olduğu güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum. Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olan Türkiye'nin inşallah bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini önemle ifade ediyorum.

BAHÇELİ İLE DEM PARTİ'YE 'SÜREÇ' TEŞEKKÜRÜ!

Sayın Başkan değerli milletvekilleri geçen yıl tam bu vakitte yeni yasama dönemi başlangıcında bu kürsüde iç cephemizin tahkimine dikkat çekmiş topluma örnek olacak şekilde meclisimizin iktidar ve muhalefeti ile uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışması temennilerimi dile getiriyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli gerek Meclis Genel Kurulu'nda nazik tavrıyla gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla iktidar ve muhalefeti ile terörsüz bir Türkiye'nin inşası için düşüncelerini paylaştı.

Geride bıraktığımız bir yıl içinde terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı. Önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli'ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum. Aynı şekilde bu bir yıllık süreçte yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye'nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması milletimizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önderi de burada rahmetle anıyorum. Geride bıraktığımız bir yıl içinde terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. 1984'ten bu yana hem 10 binlerce can kaybına hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belası böylece bitme noktasına gelmiştir.

Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız. Ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz. Olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.

Bu meyanda bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa hepsi müsteri olsun. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz ne Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi ne de bu yüce meclis müsaade edecektir. Hedefimiz terörün bitmesi kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz.

Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi hiç kuşku yok ki burası. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Meclis çatısı altında milli dayanışma, kardeşlik ve demokrasi komisyonu siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileri ile çalışmalarına başlamış şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır.

Komisyon çalışmalarını tamamladığında şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır. Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir.

Burada mühim olan Türkiye'nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi istişareler yapmasıdır.

Bu ülkemiz demokrasisi adına umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyonda göstermiştir ki silahla çözüm olmaz.

Sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi Türkiye'nin zararına değil hiç tartışmasız yararınadır.

Kardeşlik ve demokrasi komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye'nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur.

Bu vesileyle komisyonumuzun değerli üyelerine çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum. Değerli milletvekillerimiz Türkiye oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edecektir. 86 milyonun bir beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye enerjisini terörle mücadele için değil refah için seferber edecektir. Her alanda elde edilen başarılar terörsüz Türkiye ortamında pekişecek, kuvvetlenecek, inşallah yeni atılımlara fırsat oluşturacaktır.

Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum. Türkiye'nin güvenliğiyle yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye içindeki Kürtlerin ana vatanı olduğu kadar Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir, son günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu yüzyıllardır olduğu gibi bugün de yarın da böyledir. İnşallah hiçbir zaman değişmeyecektir. Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin birtakım terör örgütlerinin baskılarıyla Türk, Kürt, Arap genel olarak Müslüman düşmanı birtakım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz.

SURİYE AÇIKLAMASI!

En başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin pozisyonu da politikası da bellidir. Türkiye Suriye'de bir dejazü yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil tam tersine onların lehininedir. Bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır.

Tekrar altını çizerek söylüyorum. Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz evvel Allah her türlü engeli aşacak kudrettedir. Atlı Selim'le hareket edildiğinde 1000 yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında evvel Allah her sorunu çözer, her oyunu bozar. Biz birbirimize bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek. Bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır. Nasıl ki Türk, Kürt, Arap Sultan Alparslan'ın, Selahaddin Eyyubi'nin, Sultan Fatih'in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa, nasıl ki Çanakkale'de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa inşallah yarın da ebediyen Türk, Kürt, Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz.

Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin muhterem üyeleri, 86 milyonun yüreğini yakan 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmaya devam ediyoruz. Hayatını kaybeden ve her birini rahmetle andığımız vatandaşlarımızı geri getiremesek de afetin izlerini silmeyi hamdolsun başardık. Şu anda 3481 şantiyemizde 10 binlerce mimar, mühendis ve işçi kardeşimiz gece gündüz demeden çalışmalarını sürdürüyor. 6 Eylül tarihinde Malatya'da 304.000. yuvamızın anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah önümüzdeki ay 350.000. konutumuzun kurasını çekiyoruz.

Yıl başına kadar toplam 453.000 bağımsız bölümü hak sahibi ailelerimize teslim etmek için canla başla çalışıyoruz. Yeni evlerine kavuşan vatandaşlarımızın hanelerinde gönül huzuruyla sağlık ve afiyetle oturmalarını temenni ediyorum. Aynı şekilde yeni iş yerlerini teslim ettiğimiz afedzede kardeşlerimize de Rabbimden hayırlı ve bereketli kazançlar niyaz ediyorum. Tam bir seferberlik ruhuyla yürüttüğümüz imar sürecinde yalnızca konut ve iş yerleriyle sınırlı kalmadık. Ecdat yadigar ematiyetlerin her birinin üzerine titriyor, aslına uygun şekilde yaşatmak için azami gayret sarf ediyoruz.

"ÖNCELİĞİMİZ HALKIMIZIN HAYAT PAHALILIĞI SORUNUNU KALICI OLARAK ÇÖZMEKTİR"

Bugüne kadar deprem bölgemiz için kamu olarak güncel rakamlarla 3,6 trilyon lira yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık. Burada ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Harcama yaptık. Burada ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekillerimiz önceliğimiz halkımızın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmektir. Ağustos ayında son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu bu yılın sonunda yüzde 30'un altında 2026 yılında ise yüzde 20'nin altına indirmeyi planlıyoruz. Bütçe açığımızın milli gelire oranını bu yıl yüzde 3,6'ya 2026'da ise yüzde 3,5'a indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun gayet iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını milli gelire oranla sadece yüzde 1,4'lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz. Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi.

Dış borcumuzun milli gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi. Öte yandan rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık. Merkez Bankamızın rezervleri 179 milyar dolara ulaştı. Giderek yükseliyor. Programımızın etkisiyle risk primimiz ve borçlanma maliyetlerimiz geriledi. Türk lirasına olan güven her geçen gün artmaya başladı. Küresel ekonomideki belirsizliklere ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi hamdolsun büyümesini sürdürdü. 2025'in ilk yarısında yıllık büyümemiz %3,6 olarak gerçekleşirken milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Üretim cephesinde ise zırai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörlerde katma değer artışı kaydettik. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. Tüketimle yatırım arasındaki denge korunurken istihdam tarafında da son derece olumlu gelişmeler yaşandı. İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor. Bir başka güzel gelişmeyi, bir başka rekor seviyeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk 6 ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk 6 aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yıl sonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz. Aynı başarı hikaye itibariyle söylüyorum. Sağlıkta, eğitimde, ulaştırmada, enerjide, sosyal politikalarda, tarımda, sanayide, özellikle savunma sanayinde de görmek mümkündür. Türkiye bütün bu alanlarda kendisiyle yarışarak kısa sürede çok büyük atılımlara imza atmıştır. İnşallah yakaladığımız bu güçlü ivmeyi hızlandırarak sürdüreceğiz. Son olarak yapısal reform gündemimize de kısaca değinmek isterim. 2026 senesi Türkiye ekonomisinde adeta bir reform yılı olacak. Sanayiden teknolojiye, tarımdan enerjiye ekonomimizin tüm alanlarında büyük bir dönüşüm başlatıyoruz. Yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımları da devreye alarak kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz. Ülkemiz milletimiz ve ekonomimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun.

BARRACK'IN TEPKİ ÇEKEN 'MEŞRUİYET' AÇIKLAMASINA YANIT!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Bizler hepimiz burada her seçimde sandıkları demokrasimizin bayram yerine çeviren on milyonların takdir ve teveccühü ile bulunuyoruz. Türkiye'de tek bir meşruiyet kaynağı vardır. O da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri meşruiyetin kaynağı millettir dedik ve millet egemenliğini en güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetki ile yürüttük. Bakınız bu ülkede bir dönem egemenlik kağıt üzerinde millete ait olsa da hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı yıllarca milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hakimiyeti imtiyazlıların elinden aldık. Asıl sahibi olan millete teslim etti. Bunun için gerçekten çok çalıştık. Çok mücadele verdik. Çok ciddi bedeller ödedik. Nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Suriye Türkiye'de milletin iradesini her alanda egemen kıldık.

Türkiye'de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye'de siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur. İnşallah hiçbir zamanda olmayacaktır. Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir. Millette bu iradesini yürütmede seçilmiş Cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır. Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar milletimizin 14 28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır.

Milletin bizati kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir. Milletimiz Cumhurbaşkanlığında şahsımıza, mecliste sizlere 5 yıllık yetki vermiştir. Aziz milletimizden sandıkta aldığımız bu yetkiyi inşallah sonuna kadar en güzel verimli şekilde kullanacağız. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, bunları uygulama imkanlarıyla Türkiye yüzyılımızın inşasını sürdüreceğiz. Yasama organımızın siz kıymetli üyelerin sergileyeceği hassasiyet yürütme olarak bize bu çabalarımızda güç ve moral aşılayacaktır.

Son 23 yılda sizlerin de destekleriyle alınan büyük mesafeyi Türkiye yüzyılına yakışacak ve Türkiye'ye dar gelmeyecek yeni bir anayasa ile taçlandırma arzumuza da sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum. Şunu yüce Meclis'in ve ekranları başında bizleri takip eden kardeşlerimizin bilmesini istirham ediyorum. Biz Türkiye'nin imkanlarını, potansiyelini, zenginliklerini daha da arttırmak için koşturuyoruz. Biz Türkiye'nin kaynaklarını yine Türkiye'nin ihtiyaçları için bu ülkenin 86 milyon vatandaşı için gençleri ve geleceği için seferber ediyoruz. Türkiye merkezli düşünen üreten çalışan her keside bu mücadelede yol arkadaşı olarak görüyoruz. Bu millet için çalışan çabalayan söz söyleyen siyaset yapan kim varsa aynı hedefe doğru beraberce yol almaktan mutluluk duyuyoruz. Ama öksüzün, yetimin, işçinin, çiftçinin, emeklinin, tüccarın, sanayicinin, esnafın hakkına el uzatına da zerre miskal merhamet göstermeyiz."


Haber Kaynağı : 12punto

Wodo Network