Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
45,4969
Dolar
Arrow
39,3488
İngiliz Sterlini
Arrow
53,4877
Altın
Arrow
4282,0000
BIST
Arrow
9.370

Zafer Partisi lideri bugün hakim karşısına çıkıyor: Can Atalay'dan duruşma öncesi dikkat çeken Ümit Özdağ yazısı

Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, hakim karşısına çıkmaya hazırlanan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile ilgili "'Ümit Özdağ Davası'nda İkili Hukuk’a İtiraz için Dört Neden" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Zafer Partisi lideri bugün hakim karşısına çıkıyor: Can Atalay'dan duruşma öncesi dikkat çeken Ümit Özdağ yazısı

Tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın hakim karşısına çıkmadan önce, "'Ümit Özdağ Davası'nda İkili Hukuk’a İtiraz için Dört Neden" başlıklı yazı kaleme aldı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bugün tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'ndeki duruşma salonunda hakim karşısına çıkıyor.

Gezi tutuklusu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay, Özdağ'ın duruşması öncesi dikkat çekici bir yazı kaleme aldı.

"Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ aylar sonra hâkim karşısına çıkıyor. Bir siyasal partinin genel başkanı olarak muhatap olduğu hukuksuzluğu dört başlıkla gerekçelendireceğim" diyen Atalay, "Birincisi iddianamenin dayanaksızlığı, ikincisi otoriter bir “hukuk” anlayışıyla özgürlüğünden mahrum edildiği, üçüncüsü “siyaset ve hukuk zeminlerinin birbiriyle karıştığı bir dava olması, dördüncüsü “silahlara veda süreci”nin eleştirel görüşlere de açık olması gerektiği" ifadelerini kullandı.

NEDENLERİ SIRALADI

Atalay'ın "'Ümit Özdağ Davası'nda İkili Hukuk’a İtiraz için Dört Neden"  başlıklı yazısı şöyle:

"Birinci Neden: İddianamenin Oluşma Süreci.

Özdağ’ın hapiste tutulduğu “dosya” nasıl oluşturuldu?

19 Ocak’ta Antalya’da yaptığı bir konuşmada Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Ankara’da gözaltına alındı ve İstanbul’a getirildi. Doğal olarak soruşturma iddianameye dönüştüğünde dosya yetkili Antalya Mahkemesine gönderilecekti. Niyet başka olunca süreç de hukuka göre değil istenen sonuca göre ilerledi. 

Özdağ, Emniyet’te ve Adliye’de “elde” bekletilirken hızlıca ikinci bir “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” dosyası oluşturuldu. İddianın dayanağı tweetlerdi. İçeriklerine katılmadığımı belirtmem gereksiz sanırım. Tweetlerin üçü 2020, biri 2021, onu 2022, on üçü 2023 ve ikisi 2024 tarihliydi. “Siyasal konjonktür” değişene kadar soruşturmaya gerek görülmemişlerdi. 

Antalya’daki konuşma nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Ankara’da gözaltına alındı ve ikameti Ankara’da iken ikinci dava dosyası gerekçesiyle tutuklanıp İstanbul’da Cezaevine konuldu. Yıllar ve mekanlar önemli değildi.

Çünkü, “konjonktür değişmiş”, Cumhurbaşkanı’na yönelik eleştirileri “iktidarın bardağını taşırmış”, bir bölümü milletvekiliyken yaptığı paylaşımları toparlanarak yeni bir suç iddiası oluşturulmuştu. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” için hukuken aranacak ilk ölçüt “açık ve yakın tehlike” ölçütüydü. Ancak, önemlice bölümü hayli “eskimiş” açıklamaların “açık ve yakın tehlike” oluşturması hukuken ikna edici olması gerektiği önemli değildi. İddianamede bu “açık ve yakın tehlike” bağı ya hiç kurulmamış ya da “bağ” hukuken ikna edici olmaktan uzak durumda.

Seçmeci, toplamacı yöntemle düzenlenen iddianame hukuken ikna edici olamadı.

İkinci neden: Tüm Yurttaşlar İçin Aynı Hukuk.

Özdağ’ın özgürlüğü için ikinci neden kendisinin ülkemizde hukukun askıya alınmasının bir başka adı olan “ikili hukuk” ya da “düşman hukuku” sonucu hapiste olmasıdır.

Özdağ, hapse girmeden çok önce bu tehlikeye karşı açık tutum aldı. “Can Atalay Olayı”nda Anayasa Mahkemesi kararının tanınmaması, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin kritik dönemeçte Türkiye Barolar Birliği’nin düzenlediği yürüyüşe katıldı, itirazlarını dile getirdi.

“İkili hukuk/düşman hukuku” uyarılarına hapisteyken de devam etti. Hapisteyken “olay”ın çok yönlü olduğunu daha açık gördüğünü yazdı, söyledi.

Osman Kavala’nın muhatap olduğu hukuksuzluğu “şimdi/hapiste” çok daha iyi anladığını yazdı. “Gezi Davası”nda yapılanlar ile “düşman hukuku” bağlantısını vurguladı. Ayşe Barım’ın, tahliye kararına rağmen Kanun’da bulunmayan usullerle tahliyesinin engellenmesinin önemli bir örnek olduğunu yazdı.

Özdağ, değerlendirmesini “eşit yurttaşlık”, “ikili hukuk”, “düşman ceza hukuku” kavramları üzerinden yazmayı/açıklamayı sürdürüyor.

Eşit yurttaşlık meselesi 1793 Fransız (Jakoben) Anayasası’ndan başlayarak Avrupa’yı köklü biçimde dönüştüren 1848 devrimlerinden bu yana insanlığın gündemi, bir anlamda da müşterek kazanımıdır.

“İkili hukuk” ve “düşman ceza hukuku” kavramları, 2. Dünya Savaşı’nda faşizmin yenilmesinden bu yana demokratik çevrelerin uluslararası düzeyde kullandığı kavramlardır. 

Özdağ, siyasal iktidarın ve çevresinde semiren çevrenin dışında kalan tüm yurttaşların eşit yurttaş muamelesi görmediğini, “muhalifler”e farklı hukuk uygulandığını ve bu “farklılığın” “düşman ceza hukuku” niteliği kazandığını vurguluyor. Siyasal iktidarın bekasına bağlı olarak inşa edilen kuralsızlık halini “ikili hukuk” olarak tanımlıyor.

Özdağ’ın kullandığı kavramlar önemlidir. Uyarıcı/dikkate alınması gereken kavramlardır.

Üçüncü neden: Siyaset ve Hukuk Zeminlerinin Birbiriyle Karıştığı Bir Dava Olması.

Yıllar öncesinin yazıları, paylaşımları; iktidarın ihtiyaç duyduğu herhangi bir anda bir “torba”ya doldurarak siyasetçilerin tehdit edilmesi, mahkemelerle boğuşur duruma getirilmesi ve hatta özgürlüklerinden mahrum edilmeleri yöntemine güçlü biçimde itiraz etmeliyiz.

“Siyaseti siyaset zemininde hukuku hukuk zeminde” konuşmalıyız. Özdağ Davası’nda bu farklı iki zemin kuvvetlice birbirinin içine sokuldu. Son yıllarda nerdeyse hâkim yöntem oldu. Tehlikeli gidişe her yurttaş ses yükseltmelidir. 

Dördüncü neden: “Silahlara Veda Süreci”nde Her Görüşe Özgürlük…

Özdağ, silahlara veda sürecini ülkemiz bakımından sakıncalı görmekteyken, önemli ve gerekli görmekteyim. Öncelikli olan farklılıklarımız değil. Sürece karşı çıkan/destek olan/kararsız duran bütün siyasal hareketlerin ve yurttaşların fikirlerini özgürce dile getirmeleri ve tartışabilmeleri gerekir. Böylesi bir demokratik ortam Kürt Sorunu’nun çözümünün zorunlu ilk adımıdır.

İktidar, iktidarının devamı için “kurgular” derdinde olduğu için her konuda olduğu gibi “ayağına dolaşanları ayak altından kaldırmak” yolunu seçip Ümit Özdağ’ı hapse yolladı. Böylesi gayri hukuki, anti-demokratik müdahalelerle silahsız siyaset yönünde hayırlı sonuçlar beklemek de olanaklı değildir.

Ümit Özdağ gibi karşı olanlar da destekleyenler de kamuoyu önünde özgür bir tartışma yapabilmelidir. Çünkü hedefimiz, her görüşün kendini özgürce ifade edebileceği özgür, demokratik bir Türkiye’dir."

NE OLMUŞTU?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret iddiasıyla gözaltına alınıp, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın ilk duruşması, Silivri'deki İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmüştü.

Özdağ'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.


Haber Kaynağı : 12punto

Can Atalay Ümit Özdağ
Wodo Network