1. Güncel Asgari Ücret ve Açlık-Yoksulluk Sınırı Verileri
2025 mali yılı boyunca uygulanacak asgari ücret açıklandı. Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği, yüksek enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve satın alma gücündeki sürekli düşüşle birlikte, açlık-yoksulluk sınırının altında yetersiz bir gelirle yaşam mücadelesi veren milyonlarca vatandaşımızın, merkezi yönetim ve yerel yönetimlerden daha güçlü bir sosyal ve ekonomik politikayı ve dayanışmayı talep ettiği yeni bir yıla daha giriyoruz.
2025 yılı asgari ücret düzeyi, yüksek enflasyon ve yeniden değerleme oranı, reel ücretlerde ve buna bağlı satın alma gücündeki düşüş ve gelir dağılımındaki bozulmalara rağmen maalesef beklentilerin çok altında belirlenmiştir. 2024 yılında 17.002 TL olan net asgari ücret %30’luk artış göstererek 2025 yılında 22 bin 104 TL’ye yükselmiştir.
TÜRK-İŞ Konfederasyonu tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla 37 yıldır her ay düzenli olarak yayınladığı verilere göre:
- 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (AÇLIK SINIRI) 20.562 TL ’ye,
- Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (YOKSULLUK SINIRI) 66.976 TL’ye,
- Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 26.712 TL ’ye yükselmiştir.
Bu durumda net asgari ücret, şimdilik’ TÜRK-İŞ’in açıkladığı Kasım ayı açlık sınırının sadece %7,5 üzerinde iken yoksulluk sınırının ise sadece %33’üne ulaşmaktadır. Asgari ücret, TÜRK-İŞ’in açıkladığı 2024 yılı Kasım ayı açlık sınırından sadece 1.543 TL yüksektir.
Bu asgari ücretin 2025 mali yılı boyunca uygulanacağını düşündüğümüzde durumun vahameti daha da artmaktadır. 2025 yılı ilk çeyreğinde net asgari ücretin açlık sınırının altında kalması beklenmektedir.
Bu durum, düşük gelirli kesimlerin temel yaşam maliyetlerini karşılamakta hala ciddi zorluklarla karşılaştığını göstermektedir. Özellikle gıda enflasyonunun %63 gibi yüksek seviyelerde olduğu bir ortamda, asgari ücretlinin satın alma gücü oldukça sınırlıdır. Bu koşullar, yerel yönetimlerin sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde uyguladıkları politikaları daha da kritik hale getirmektedir.
2. Sosyal Belediyecilik ve Gıda Güvencesi: Kent Lokantalarının Rolü
Serbest piyasa ekonomisinin getirdiği, insanların bireysel çıkarlarına odaklı yaşam veekonomik düzenlemeler “dezavantajlı”, “sosyal risk grupları” ve “toplumdan dışlanmışgruplar” olarak nitelendirilen kesimlerin sorunlarını gittikçe artırmaktadır. Bu durumda devlete sosyal yardım, sosyal hizmet ve sosyal politika konusunda yükümlülük getiren sosyal refahdevleti anlayışı ön plana çıkarken, SOSYAL BELEDİYECİLİK ise sosyal devlet anlayışının yerel yönetim düzeyindeki bir yansıması olarak değerlendirilmektedir.
Yerel yönetimlerin sosyal belediyecilik anlayışıyla geliştirdiği projeler, yoksul kesimlere, çocuklara, engellilere, yaşlılara, kadınlara… dezavantajlı, kırılgan gruplara destek olmaktadır. Son dönemde yaygınlaşmaya başlayan “Kent Lokantaları”, uygun fiyatlarla sağlıklı yemek sunarak, düşük gelirli vatandaşlara sağlıklı, güvenceli, bilimsel olarak gerekli gıda ihtiyaçlarının karşılanması konusunda önemli bir destek mekanizması olarak bu konjonktürde daha da önemli hale gelmiştir.
Bilimsel araştırmalar, gıda güvenliğinin ekonomik krizlerin etkilerini hafifletmede kritik olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), düşük gelirli bireylerin yetersiz beslenme nedeniyle sağlık ve iş gücüne katılım sorunları yaşadığını vurgulamaktadır.
Kent lokantaları, uygun fiyatlı yemek hizmeti sunarak sadece gıda güvencesi sağlamamakta, aynı zamanda sosyal dayanışmayı artırmakta ve hane halkı bütçesinin diğer temel ihtiyaçlara ayrılmasına olanak da tanımaktadır.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Kent Lokantası gibi projeler, günlük düşük maliyetli yemek sunarak binlerce vatandaşa ulaşmakta ve sosyal belediyecilik anlayışının somut bir örneğini teşkil etmektedir.
Türk-İş hesaplamasındaki örnek 4 kişilik bir ailenin Bursa’da yaşadığını, suyun 5 TL, çayın 10 TL, piyasada 90 ila 120 TL arasında satılan kahve çeşitlerinin 30 TL, Dereotlu ve Kaşar Peynirli Poğaçanın ise 20 TL’ye sunulduğu Belediye iştiraki BURFAŞ kafelerimizde sabahları sadece bir çay ve poğaça ve Bursalıların 60 TL’ye 4 çeşit yemek yiyebildiği Bursa Büyükşehir Kent lokantasında ise günde iki öğün yemek yediklerini düşünelim.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu tesislerinde, 4 kişilik ailemizin aylık gıda masrafı 18.000 TL olacaktır:
- Öğlen ve akşam (2 öğün) 4 kişilik aile yemek için günlük 60*2*4=480 TL, aylık ise 480*30=14.400 TL
- Sabahları 4 kişilik aile çay ve poğaça için günlük 30*4=120 TL, aylık ise 120*30 = 3.600 TL).
- Böylece Bursa’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi kriterleri sağlanarak, Bursa Büyükşehir Belediyesinin bu hizmetleri sayesinde Türk-İş açlık sınırı Bursa’daki vatandaşlar için 2.562 TL, %12,46 ((20.562-18.000)/20.562)) aşağı çekilmiş olacaktır.
Bu basit düzeyde, belediyelerin sadece kent lokantaları projeleriyle yarattığı mali etkiye “SOSYAL BELEDİYECİLİK ENDEKSİ” ismini de verebiliriz. Belediyelerin diğer sosyal yardım, sosyal hizmet veSosyoEkonomik politikalarının da mali etkilerini dikkate alınarak farklı boyut ve göstergelerle ölçülecek bu endeks tüm belediyeler için hesaplanmalı ve belediyelerin ne düzeyde sosyal belediyeci olduğu ortaya konmalıdır. Basit, anlaşılabilir boyut ve göstergeleri dikkate alacak bu endeks, belirli periyotlarla hesaplanarak güncellenmelidir. Böylece belediyelerin sosyal politikalar performansları ve buna bağlı sosyal belediyecilik endeksindeki sıralamaları da, veriye dayalı, objektif kriterlere bağlı olarak ortaya konmuş olacaktır.
3. Kadın Emeği ve Eşitlik: Kreşlerin Sosyal ve Ekonomik Etkisi
Kadınların iş gücüne katılımını artırmak ve çocukların gelişimini desteklemek için yerel yönetimlerin sunduğu kreş hizmetleri, sosyal belediyeciliğin vazgeçilmez bir parçasıdır. TÜİK’in 2024 verilerine göre, kadınların iş gücüne katılım oranı %34,6’dır. Bu oran, gelişmiş ülkelerdeki %50–60 seviyelerine göre oldukça düşüktür ve kreş hizmetlerinin yetersizliği bunun temel nedenlerinden biridir.
Kreş hizmetleri; Kadınların iş gücüne, iş hayatına katılımını artırırken, çocukların bilişsel ve sosyal gelişimini desteklemekte, çocuğun eğitim hayatına ve sosyal yaşama katılımını sağlamakta, küçük yaşta çocukları cemaat ve tarikatların yönetiminde farklı isimlerde merdiven altı yerlerden kurtarmakta ve ailelerin ekonomik yükünü de hafifletmektedir.
Belediyeler tarafından sunulan ücretsiz veya düşük maliyetli kreşler, özellikle asgari ücretle geçinen aileler için ekonomik bir cankurtaran görevi görmektedir.
4. Sosyal Yardımların Ekonomik ve Psikolojik Etkisi
Belediyelerin sunduğu sosyal yardım, sosyal hizmet ve SosyoEkonomik politikalar, ekonomik krizlerin yarattığı sosyal maliyetlerin azaltılmasında kritik bir öneme sahiptir. Gıda, yakacak, burs, kıyafet yardımları, emeklilere, çiftçilere, ihtiyaç sahiplerine doğrudan gelir destekleri gibi sosyal ve ekonomik destekler özellikle en kırılgan grupların temel ihtiyaçlarını karşılamada hayati bir rol oynamaktadır.
Sosyal yardımlar; hane gelirine doğrudan katkı sağlarken, yoksulluk ve sosyal dışlanma hissini azaltmakta ve toplumsal dayanışmayı da güçlendirmektedir.
5. Sonuç ve Öneriler
Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği, yüksek enflasyon, artan açlık-yoksulluk sınırı ve düşük satın alma gücüyle mücadele eden milyonlarca vatandaşımızın, merkezi yönetim ve yerel yönetimlerden daha güçlü bir sosyal ve ekonomik politikayı ve dayanışmayı talep ettiği yeni bir yıl bizi bekliyor.
Sosyal belediyecilik projeleri ve uygulamaları SosyoEkonomik eşitsizliklerin etkilerini hafifletmekte ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmekte kritik bir rol oynamaktadır. Yerel yönetimlerin bu tür projelerinin sürdürülebilir kılınması için; Kent Lokantaları gibi uygulamaların yaygınlaştırılması, Ücretsiz veya düşük maliyetli kreş hizmetlerinin artırılması, Daha geniş kitlelere ulaşabilecek şekilde sosyal yardımların planlanması, Merkezi hükümet tarafından yerel yönetimlere daha fazla mali ve idari destek sağlanması gerekmektedir.
Sosyal Belediyecilik anlayışı çerçevesinde belediye bütçelerinde sosyal harcamalara daha fazla pay ayrılarak, yoksul kesimlere, çocuklara, engellilere, yaşlılara, kadınlara… dezavantajlı, kırılgan grupların durumunu iyileştirecek, şehir kültürünü geliştirmeye ve şehrin kalkınmasına yönelik daha kapsamlı ve çeşitli projeler yürütülmelidir.
Farklı boyut ve göstergelerle ölçülecek SOSYAL BELEDİYECİLİK ENDEKSİ tüm belediyeler için hesaplanmalı ve belediyelerin ne düzeyde sosyal belediyeci olduğu ortaya konmalıdır. Basit, anlaşılabilir boyut ve göstergeleri dikkate alacak bu endeks, belirli periyotlarla hesaplanarak güncellenmelidir. Böylece belediyelerin sosyal politikalar performansları ve buna bağlı sosyal belediyecilik endeksindeki sıralamaları da, veriye dayalı, objektif kriterlere bağlı olarak ortaya konmuş olacaktır.
Sosyal belediyecilik uygulamaları, ekonomik krizlerin olumsuz etkilerini hafifletmek için yalnızca geçici çözümler değil, toplumsal dayanışma ve sosyal adaleti sağlayan uzun vadeli stratejiler olarak değerlendirilmelidir.
Bu süreçte yerel yönetimler ile merkezi yönetim arasındaki işbirliği ve koordinasyon bir seçenek değil, zorunluluk haline gelmiştir. Bu yaklaşım, Türkiye’nin daha adil ve eşitlikçi bir topluma ulaşmasında ve sürdürülebilir kalkınmasında da önemli bir rol oynayacaktır.
Çok Okunanlar
Arka Sokaklar yeni bölüm neden yok?
2025 yılında hangi burçlar parayı bulacak? Boğa ve İkizler’e müjde var!
MasterChef'te son ceketin sahibi belli oldu
Hangi araçlar ÖTV'den muaf tutualacak? 2025 engelli araç listesi
Eski sevgilisini ormana kaçırıp şiddet uygulayan Vali'ye beraat!
Enes Güran 'hepiniz şoke olacaksınız' diyerek açıkladı! Duruşma salonu karıştı
1 milyon TL mevduat faiz getirisi ne kadar?
Nefes yazarlarından Emin Çölaşan'a yanıt
26 Aralık 2024 Perşembe reyting sonuçları açıklandı! Zirvenin sahibi kim oldu?
Binali Yıldırım'dan Sinem Dedetaş'a övgü dolu sözler