Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

Türkiye'nin sosyoekonomik haritası: Refah daralıyor, yoksulluk yaygınlaşıyor

Türkiye’nin 2023 Sosyoekonomik Seviye (SES) raporu, ülkenin sosyoekonomik yapısındaki çıplak gerçeği gözler önüne seriyor: refah dar bir azınlıkta yoğunlaşırken, geniş kitleler giderek kırılgan gelir gruplarına sıkışıyor. TÜİK verilerine dayanan bu çalışma, iller ve ilçeler ölçeğinde büyük uçurumları ortaya koyarak aynı şehir içinde bile iki ayrı dünyanın varlığını kanıtlıyor. Sanayi ve hizmet merkezlerinde görece yüksek refah seviyeleri görülürken, kırsal ve dezavantajlı bölgelerde yoksulluk kalıcı bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. SES haritası, sadece bugünün tabloyu yansıtmakla kalmayıp, eğitimden istihdama, bölgesel kalkınmadan sosyal adalete kadar atılması gereken acil adımlar için kritik bir yol haritası sunuyor.

TÜİK’in yıllardır sunduğu “renkli” tabloların aksine, 2023 Sosyoekonomik Seviye (SES) raporu makyajsız bir tablo ortaya koyuyor: Türkiye’de zengin az, yoksul çok. 18 Ağustos 2025’te yayımlanan ve 26 milyondan fazla haneyi kapsayan bu çalışma, ülkenin refah haritasını il il, ilçe ilçe gözler önüne serdi. Hanelerin gelir düzeyi, ortalama eğitim süresi ve meslek bilgilerine dayalı olarak hazırlanan raporda 2022–2024 verileri kullanıldı; 2023 ise referans yıl olarak belirlendi. 81 il ve 973 ilçeyi kapsayan araştırmada, sosyoekonomik farklılıkları daha net göstermek amacıyla haneler 7 gruba ayrıldı: A+ (en üst), A (üst), B (üst altı), C1 (üst orta), C2 (alt orta), D (alt) ve E (en alt).

DARALAN REFAH ÇEMBERİ: AZINLIK İÇİN KONFOR, ÇOĞUNLUK İÇİN KIRILGANLIK

Siyasi söylemlerde sıkça dile getirilen “büyüyen ekonomi”, “refah artışı” gibi ifadelerin aksine, rapor Türkiye’nin büyük bir bölümünün ay sonunu getirmeye çalıştığını, bir kesimin ise bu tabloya oldukça uzaktan baktığını gösteriyor. Raporun sunduğu veriler, toplumun geniş kesimlerinin orta ve alt sosyoekonomik gruplara sıkıştığını; yüksek standartlarda yaşam sürenlerin ise parmakla sayılacak kadar az olduğunu gözler önüne seriyor. Yani lüks sitelerde, AVM kafelerinde ya da havalimanı salonlarında gördüğümüz Türkiye, aslında çok küçük bir azınlığın yaşadığı bir Türkiye. Geri kalan büyük çoğunluk için ise gerçekler bambaşka.

Veriler, Türkiye genelinde en üst gelir grubunda yer alan hanelerin yalnızca % 1,1 olduğunu ortaya koyuyor. Üst gruptaki haneler ise % 11 düzeyinde. Diğer bir deyişle, toplumun yalnızca %12,1’i nispeten konforlu ve yüksek yaşam standartlarına sahipken, kalan büyük çoğunluk daha düşük gelir gruplarına dağılmış durumda. Diğer gelir gruplarına baktıldığında, % 16,4’ ü üst altı grupta, % 19,7’ si üst orta grupta, % 16,5’ i alt orta grupta, % 18,6’ sı alt grupta yer alıyor. En alt gelir grubundaki haneler ise %16,7 oranıyla dikkat çekiyor. Bu tablo, refahın Türkiye'de aslında oldukça dar bir kesimde yoğunlaştığını ve geniş toplum kesimlerinin ekonomik olarak kırılgan gruplarda toplandığını açıkça ortaya koyuyor.

METROPOLLERDE AZINLIK REFAHI, ANADOLU’DA YAYGIN YOKSULLUK

İllere bakıldığında, Ankara’daki hanehalklarının % 2,5’ inin en üst grupta, % 16,5’ inin üst grupta, % 20’ sinin üst altı grupta, % 17,5’ inin üst orta grupta, % 17,4’ ünün alt orta grupta, % 14’ ünün alt grupta, % 12,2’ sinin ise en alt grupta bulunduğu görülüyor.

İstanbul’da ise tablo benzer; % 2,4’ ü en üst grupta, % 16,4’ ü üst grupta, % 19’ u üst altı grupta, % 18,6’ sı üst orta grupta, % 17,2’ si alt orta grupta, % 13,8’ i alt grupta, % 12,6’ sı ise en alt gruptadır.

İzmir’de üst gelir grubundaki oranlar düşerken, yoksulluğun yaygınlığı artıyor: Yalnızca % 1,2’ si en üst grupta, % 12,4’ ü üst grupta, % 17,6’ sı üst altı grupta, % 18,8’ i üst orta grupta, % 17,8’ i alt orta grupta, % 17,1’ i alt grupta, % 15’ i en alt grupta yer almaktadır.

Bursa’ da bu oranlar % 0,8’ i en üst grupta, % 11,3’ ü üst grupta, % 17,5’ i üst altı grupta, % 20,3’ ü üst orta grupta, % 18,2’ si alt orta grupta, % 17’ si alt grupta, % 15’ i en alt grupta olarak yansımaktadır.

Adana’ da ise % 0,7’ si en üst grupta, % 9,5’ u üst grupta, % 15,3’ ü üst altı grupta, % 20,4’ ü üst orta grupta, % 16,4’ ü alt orta grupta, % 20,5’ i alt grupta, % 17,1’ i en alt grupta yer almaktadır.

Bu veriler, Türkiye’nin büyük şehirlerinde bile ekonomik uçurumun derinleştiğini gözler önüne sererken, gelir ve eğitim alanlarında keskin bir kutuplaşmanın sürdüğünü de açıkça ortaya koyuyor. 

Refahın merkezî olarak toplandığı iller ise oldukça sınırlı. Türkiye genelinde üst gelir grubundaki hanelerin % 28,6’sı İstanbul’da, % 11,5’i Ankara’da, % 6,7’si İzmir’de yer alıyor. Diğer büyük şehirlerin payı çok daha düşük: Bursa % 3,9, Antalya % 3,3, Adana ise yalnızca % 2,1. Yani refah, üç büyük metropolde dahi sınırlı bir azınlık arasında paylaşılırken, Anadolu’nun geri kalanında ise daha çok yoksulluğun farklı tonları yaşanıyor.

İlçelere inildiğinde ise tablo çok daha çarpıcı hale geliyor. Türkiye genelinde en yüksek gelir ve eğitim profiline sahip ilçe, % 4,1’lik oranla Ankara'nın Çankaya ilçesi. Onu İstanbul’dan Kadıköy (% 2,4) ve yine Ankara’dan Yenimahalle (% 1,9) takip ediyor. Bu ilçeler, hem yaşam standardı hem eğitim düzeyi hem de gelir ortalaması bakımından diğer bölgelerden belirgin şekilde ayrılıyor. Ancak tablonun diğer ucunda, yoksulluğun yoğunlaştığı ilçeler yer alıyor: Giresun’un Çamoluk, Sivas’ın Doğanşar, Çankırı’nın Bayramören ve Kayseri’nin Felahiye ilçeleri, en düşük sosyoekonomik seviyeye sahip bölgeler arasında öne çıkıyor. Bu ilçelerde temel hizmetlere erişimden eğitime kadar birçok alanda ciddi yapısal sorunlar yaşanıyor.

TÜRKİYE’NİN SOSYOEKONOMİK LİG TABLOSU

Ortalama sosyoekonomik seviye skorlarına göre sıralandığında, en yüksek puanları alan ilk 10 il sırasıyla  Ankara (150), İstanbul (148), Kocaeli (146), İzmir (138), Bursa (137), Eskişehir (136), Tekirdağ (135), Antalya (135), Muğla (135), Sakarya (133) olurken, Adana 129 puanla 18.sırada, Mersin ise 127 puanla 26. Sırada yer alabilmiştir. Buna karşılık, en düşük puanları alan son 10 il ise sırasıyla son sırada yer alan Sinop (112), Yozgat (113), Şanlıurfa (113), Gümüşhane (115), Ağrı (115), Kastamonu (115), Çorum (115), Niğde (117), Çankırı (117) ve Aksaray (117) yer alıyor. 

Ortalama sosyoekonomik seviye skorlarına göre sıralandığında, en yüksek puanları alan 10 ilçe arasında sırasıyla; Çankaya (178), Kadıköy (176), Beşiktaş (175), Etimesgut (168), Nilüfer (166), Bakırköy (164) ve Güzelbahçe (164), Maltepe (163), Üsküdar (163) ve Ataşehir (162) yer almaktadır.  Buna karşılık, Çamoluk (Giresun) ve Derebucak (Konya) 81, Doğanşar (Sivas) 82, Felahiye (Kayseri) 83, Dikmen (Sinop) ve Pınarbaşı (Kastamonu) 84, Bayramören (Çankırı) ise 85 puanla listenin en altında yer alıyor. Bu farklar, sadece birer istatistik değil; aynı ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan vatandaşların hayat kalitesinde uçurumlar olduğunu ortaya koyan gerçek göstergeler.

Bütün bu veriler ışığında, SES raporu Türkiye’deki sosyoekonomik yapının adeta röntgenini çekmiş durumda. Refahın belli merkezlerde toplanması, Anadolu’nun büyük kısmında ise gelir düşüklüğünün yaygınlaşması, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik yapısında ciddi bir bölgesel kırılmaya işaret ediyor. SES verileri, yalnızca bugünü anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda sosyal adalet, eğitim politikaları ve bölgesel kalkınma konusunda atılması gereken adımların da ne kadar acil olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

BURSA’DA İKİ AYRI DÜNYA: NİLÜFER’İN REFAHI, DAĞ İLÇELERİNİN YOKSULLUĞU

Bursa’nın ortalama SES skoru 137 olup, şehirde 1 milyondan fazla hane bulunmaktadır. Hanelerin % 12,1’i en üst ve üst grupta yer alırken, % 32’si alt ve en alt grupta bulunmaktadır. Bu veriler doğrultusunda, Bursa, Ankara, İstanbul, Kocaeli, İzmir’ in ardından 5. sırada yer almaktadır. En üst grupta bulunan hanehalkı sayısı ise 7 bin 852 ve bu rakam, toplam hanehalkı sayısının % 0,8’ine karşılık geliyor. Bu alanda Bursa, İstanbul, Ankara, İzmir’ in ardından en çok en üst grupta hanehalkına sahip 4. il olarak kayıtlara geçti. Üst grupta yer alan hanehalkı sayısı 114 bin 750 olurken, 176 bin 701 hanehalkı üst altı grupta, 205 bin 582 hanehalkı ise üst orta grupta sınıflandırıldı. Buna karşılık, Bursa’daki 504 bin 476 hanehalkının büyük bir kısmının sosyoekonomik açıdan alt kategorilerde bulunduğu görülmüştür. Bu hanelerin dağılımı ise şu şekilde olmuştur: 184 bin 070 hanehalkı alt orta grupta, 169 bin 787 hanehalkı alt grupta ve 150 bin 619 hanehalkı en alt grupta yer almaktadır. 

Nilüfer ilçesinin ortalama SES skoru 166 olup Türkiye’ de en yüksek puanları alan ilçeler arasında 5. sırada yer almaktadır. Ayrıca % 28 ile üst gelir grubunun % 31,6 orta gelir grubunun olduğu bir merkez konumunda bulunuyor. Eğitim düzeyinin yüksekliği ve sanayi ile hizmet sektörlerinin gücü, ilçede refah seviyesini artırıyor. Osmangazi ilçesi ortalama SES skoru 136 ve 123. sırası ile % 41,9 ile orta gelir grubunda, % 16,4 alt gelir grubunda, Yıldırım ilçesi ise ortalama SES skoru 130 ve 200. sırası ile % 41,1 orta gelir grubunda, % 18,9 alt gelir grubunda yoğunlaşıyor; kentsel büyüme sürse de sosyal eşitsizlikler belirgin şekilde hissediliyor. Büyükorhan ilçesi ortalama SES skoru 92 ve 946. sırası ile, Keles ve Harmancık ilçeleri ortalama SES skoru 102 ile sırasıyla  804, 813 ve 818. Sıralarda yer almaktadır.  Kırsal ilçelerde ise alt ve en alt gelir gruplarının toplam payı %55 seviyesine ulaşıyor. İller sıralamasında 137 puanla 5.sırada yer alan Bursa’nın 17 ilçesinin sosyoekonomik seviye skoru ve sosyoekonomik seviye sınıflamasına göre hanehalklarının oranı aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. 

Bursa, sanayi ve ticaretin güçlü olduğu merkezlerle tarım ve hayvancılıkla geçinen dağ ilçeleri arasında keskin bir sosyoekonomik uçuruma sahip. Nilüfer’de refah metropollere benzerken, dağ ilçelerinde yaşam standartları Türkiye ortalamasının oldukça altında.

ADANA’DA İKİ YÜZLÜ TABLO: ÇUKUROVA’NIN REFAHI, KUZEY İLÇELERİN YOKSULLUĞU

Adana’nın ortalama SES skoru 129 olup, şehirde 667 binden fazla hane bulunmaktadır. Hanelerin % 10,2’si en üst ve üst grupta yer alırken, % 37,6’sı ise alt ve en alt grupta bulunmaktadır. Bu veriler doğrultusunda, Adana, iller arasında Ankara, İstanbul, Kocaeli, İzmir, Bursa, Eskişehir, Tekirdağ, Antalya, Muğla, Sakarya, Batman, Bolu, Düzce, Rize, Trabzon, Bilecik ve Kayseri’nin ardından 18. sırada yer almaktadır. En üst grupta bulunan hanehalkı sayısı ise 4 bin 643 ve bu rakam, toplam hanehalkı sayısının % 0,7’sine karşılık geliyor. Bu alanda Adana, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Antalya’nın ardından en çok en üst grupta hanehalkına sahip 7. il olarak kayıtlara geçti. Üst grupta yer alan hanehalkı sayısı 63 bin 371 olurken, 102 bin 267 hanehalkı üst altı grupta, 136 bin 134 hanehalkı ise üst orta grupta sınıflandırıldı. Buna karşılık, Adana’daki 361 bin 511 hanehalkının büyük bir kısmının sosyoekonomik açıdan alt kategorilerde bulunduğu görülmüştür. Bu hanelerin dağılımı ise şu şekilde olmuştur: 109 bin 317 hanehalkı alt orta grupta, 137 bin 452 hanehalkı alt grupta ve 114 bin 742 hanehalkı en alt grupta yer almaktadır. 

Çukurova ilçesinin ortalama SES skoru 159 olup Türkiye’ de en yüksek puanları alan ilçeler arasında 17. sırada yer almaktadır. Ayrıca % 22,9 oranla üst gelir grubunda, % 32 oranla orta gelir grubunda yer alıyor ve kentleşme ile eğitim seviyesi oldukça yüksek bir görünüme sahip. Sarıçam ilçesi 133 puanla Adana’da 2. Türkiye’de ise 162. Sırada yer almaktadır. Seyhan ilçesi ortalama SES skoru 126 ve 241. sırası ile % 36,8 orta gelir gruplarının, % 21,2 alt gelir gruplarının, Yüreğir ilçesi ortalama SES skoru 118 ve 375. sırası ile % 38,7 orta gelir gruplarının, % 24,1 alt gelir gruplarının yoğunlaştığı, sosyal destek ihtiyacının belirgin olduğu bölge olarak öne çıkıyor. Feke ilçesi ortalama SES skoru 102 ve 805. sırası ile, Karataş İlçesi 107 puanla 678. Sırada, Saimbeyli ilçesi ortalama SES skoru 108 ve 643. sırası ile ve Tufanbeyli ilçesi ise ortalama SES skoru 112 ve 509. Sırada yer alıyor. İller sıralamasında 129 puanla 18.sırada yer alan Adana’nın 15 ilçesinin sosyoekonomik seviye skoru ve sosyoekonomik seviye sınıflamasına göre hanehalklarının oranı aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. 

Adana’da kentsel merkezlerin refahı ile kırsal bölgelerin yoksulluğu arasındaki fark, sosyal politikaların yetersiz kaldığını ve hedefe dönük önlemler gerektiğini gösteriyor.

SEGE 2022 VE SES 2023: POTANSİYEL İLE FİİLİ DURUMUN AYNI HARİTASI

SEGE (Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi) 2022, ilçelerin eğitim, sağlık, istihdam, altyapı ve yaşam kalitesi göstergelerine göre gelişmişlik potansiyelini ölçerken; SES 2023 hanelerin fiili gelir, eğitim ve meslek düzeyine dayalı mevcut refah durumunu yansıtıyor.

Türkiye Genelinde Karşılaştırma

SEGE 2022’de en üst sıralarda yer alan ilçeler olan Çankaya, Kadıköy ve Beşiktaş, SES 2023 verilerinde de üst gelir grubunda bulunuyor. SEGE’de alt kademelerde yer alan Doğanşar, Felahiye ve Bayramören ilçeleri ise SES verilerinde de düşük gelir seviyelerinde görülüyor. Üç büyük şehir, hem SEGE hem de SES sonuçlarında Türkiye ortalamasının üzerinde bir refah düzeyi sergiliyor.

Bursa’da Karşılaştırma

SEGE 2022 verilerine göre Nilüfer, ilk kademe gelişmiş ilçeler arasında yer alırken Keles ve Büyükorhan alt kademelerde bulunuyor. SES 2023 sonuçlarında ise Nilüfer A+ grubunda, Keles ve Büyükorhan ise D–E grubunda yer alıyor. Bu durum, gelişmişlik potansiyeli yüksek ilçelerin fiili refah seviyesinde de güçlü olduğunu, dezavantajlı ilçelerin ise potansiyelinin de düşük kaldığını ortaya koyuyor.

Adana’da Karşılaştırma

SEGE 2022 verilerine göre Çukurova ve Seyhan üst kademelerde yer alırken, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli son kademelerde bulunuyor. SES 2023 sonuçlarında da aynı ilçeler üst ve alt gelir gruplarında yoğunlaşıyor. Her iki veri seti, kentsel merkez ile kırsal bölgeler arasındaki sosyoekonomik uçurumun kalıcı ve yapısal olduğunu teyit ediyor.

NE YAPILMALI?

Türkiye’nin sosyoekonomik haritası, artık sadece genel stratejilerle değil ilçe bazlı hedeflerle yönetilmesi gereken bir tabloyu ortaya koyuyor. Bu nedenle; 

İlçelere özel kalkınma programları tasarlanmalı: Genel teşvikler yerine SES verilerine göre dezavantajlı ilçelere özel destekler verilmeli. Kırsal bölgelerde tarımsal katma değeri artıracak projeler öncelik kazanmalı.

Eğitim ve istihdam birlikte ele alınmalı: Düşük SES gruplarındaki ilçelerde meslek edindirme ve iş garantili eğitim merkezleri kurulmalı. Genç nüfusun büyük şehirlere göçü bu sayede yavaşlatılabilir.

Yerel yönetim politikaları hedefe yönlendirilmeli: Belediyeler, sosyal yardım ve kalkınma projelerini SES haritasına göre planlamalı. Kaynaklar, alt grupların yoğun olduğu mahalle ve ilçelere aktarılmalı.

Sanayi ve hizmet yatırımları dengelenmeli: Bursa gibi sanayi şehirlerinde kırsal ilçeler sanayiden pay alamıyor. Bu bölgeler için küçük ölçekli üretim merkezleri ve kooperatifler desteklenmeli. Adana’da ise kuzey ilçelerde tarım ve hayvancılığı modernize edecek yatırımlar öncelikli olmalı.

SEGE ve SES birlikte kullanılmalı: Potansiyeli gösteren SEGE ile fiili durumu ölçen SES birlikte okunduğunda, hem bugünkü sorunlar hem gelecekteki riskler daha net görülür. Bu iki veri, merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin aynı dili konuşmasını sağlayabilir.

SONUÇ: TÜRKİYE’DE AYNI ŞEHİRLERDE FARKLI DÜNYALAR

Türkiye’nin SES 2023 raporu, büyüme ve refah söylemlerinin ardındaki çıplak gerçeği gözler önüne seriyor: Refah, birkaç merkezde küçük bir azınlığın elinde yoğunlaşırken, milyonlarca hane ay sonunu getirme mücadelesi veriyor. Bursa’da Nilüfer ile Büyükorhan’ın, Adana’da ise Çukurova ile Feke’nin yarattığı keskin karşıtlık, uçurumun yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda sosyal adalet ve fırsat eşitliği meselesi olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu tablo, Türkiye’nin geleceği için kritik bir uyarı niteliğinde: Kalkınma politikaları ilçe bazında hedeflenmedikçe refahın ülke geneline dengeli biçimde yayılması mümkün olmayacak.

Rapordaki veriler, eşitsizliğin sadece iller arasında değil, aynı ilin ilçeleri arasında da derinleştiğini kanıtlıyor. Nilüfer ile Büyükorhan, Çukurova ile Feke arasındaki fark, tek bir ülke içinde “iki ayrı Türkiye” gerçeğini gözler önüne seriyor. SEGE 2022’nin ortaya koyduğu gelişmişlik haritası da SES 2023 ile örtüşüyor: Potansiyeli yüksek ilçeler refahını artırırken, dezavantajlı bölgeler hem gelişim hem de gelir açısından daha da geride kalıyor.

Bu tablo, politika yapıcılar için net bir yol haritası sunuyor. Sosyal destekler ve yatırımlar, ilçelere özel olarak hedeflenmeli; eğitim ve istihdam programları özellikle dezavantajlı bölgelerde öncelik kazanmalı. Türkiye’nin ekonomik büyümesi yalnızca metropollerde değil, tüm coğrafyada dengeli bir şekilde yayılmalı. Aksi hâlde refahın belli merkezlerde toplandığı, geri kalan bölgelerin ise kalıcı yoksulluk riski taşıdığı bir yapı kaçınılmaz olacaktır.

Her ne kadar Bursa ve Adana ülkenin güçlü ekonomik merkezleri arasında yer alsa da, ilçeler arasındaki sosyoekonomik farklar dikkat çekicidir. Veriler, gelişmiş ilçelerin rekabet gücünü artırırken geri kalmış bölgeler için özel destek mekanizmalarının zorunlu olduğunu göstermektedir. Bölgesel kalkınma farklarını gidermek için selektif politikalar, altyapı yatırımları ve nitelikli insan kaynağına yönelik projeler kritik önem taşımaktadır.

Bu stratejiler hayata geçirildiğinde, bölgeler, iller ve ilçeler arasındaki dengesizlikler azalacak; daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve dengeli bir kalkınma modeli mümkün olacaktır.