Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Açılıma karşı çıkan polise neler soruldu?

4 Nisan 2021’de; Kanal İstanbul ve Erdoğan’ın uluslararası anlaşmaları iptal yetkisi tartışmaları ile TSK’daki cübbeli/sarıklı amiral olayı üzerine emekli 103 amiral, “Montrö deldirilmesin, TSK’da yeni tarikat yapılanmalarına izin verilmesin” şeklinde açıklama yapınca Erdoğan, “Bu işin merkezinde CHP var. Yakında medyada göreceksiniz.” dedi.

Aynen böyle oldu; birkaç saat sonra medya, “darbe bildirisini imzalayan emekli amirallerden 4’ünün CHP üyesi çıktığını” duyurup o amirallerin eş, çocuk ve kardeşlerini isimleri ve soy isimleriyle haberleştirdi. Besbelli haklarında hızlı ve çok sıkı bir araştırma yapılmıştı!..

10 Kasım 2023’te Tuzla Piyade Okulu’ndaki Atatürk’ü Anma Töreni’nde bir teğmenin Atatürk fotoğrafı takmaması üzerine yaşanan olayda da benzer bir sürece tanık olduk. O teğmene tepki gösteren teğmenler “cuntacı” ilân edilmekle kalmadı, Prof. Ümit Özdağ’la ilişkilendirildi. Keza, “o cuntacı teğmenlerin, 15 Temmuz’dan sonra terör örgütleri ve marjinal grupların TSK’ya sızmasını engellemek amacıyla alınan tedbirleri nasıl aştığı” sorgulandı. Elbette ki, bu teğmenler de enine boyuna araştırıldı, ama herhangi bir bağlantıları bulunamadı.

30 Ağustos 2024’teki Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin resmi bölümü tamamlandıktan sonra teğmenlerin kılıç çatarak Subay Andı’nı okuması ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesinde ise daha dikkat çekici bir süreç yaşandı. Tören görüntüleri sosyal medyada yayınlandıktan sonra kimi iktidar destekçileri ve medya, bunun bir “FETÖ organizasyonu”, teğmenlerin “FETÖ”cü olabileceğini öne sürdü. Sadece teğmenler değil, komutanları da benzer suçlamalarla hedef gösterildi. Ama MSB tam 6 gün sonra soruşturma başlattı. Beraberinde MİT’in devreye girip teğmenleri yedi göbek sülalesine kadar araştırdığı açıklandı. Bu algı operasyonuna rağmen bir şey bulundu mu; hayır!..

Nitekim geçtiğimiz günlerde İdare Mahkemesi, dönemin Alay Komutan Vekili Alper Topsakal’ın TSK’dan ihraç kararını oybirliğiyle iptal etti.

Buna rağmen daha dün iktidar medyası; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Çatalca mitingindeki, “Ordudan atılan teğmenleri geri getirip rütbelerini takmayan namussuzdur, şerefsizdir” sözlerini, “Darbe çığırtkanlığına rütbe sözü... Özgür Özel ‘darbe’ algısı oluşturan ve ordudan atılan teğmenleri yeniden gündeme taşıdı.” ifadeleriyle sundu.

Polis de “FETÖ”cü İlân Edildi

Bunları hatırlatmamızın sebebi; bir hafta önce, Eskişehir’deki bir tramvay durağında açılım karşıtı konuşma yapan 30 yaşındaki trafik polisi Onur Şener’in başına gelenler.

Polis Şener’in söyledikleri şunlardı:

“Seçimleri Öcalan çıkacak diyerek kazanarak bugün o Öcalan'a sayın deme yarışına girerek yol yürüyenler mutlaka kaybederler. Türk Milleti’nin yanında olacaksınız. Bu ülke kolay kurulmadı. Ben 7 Haziran 1995 yılında Kayseri'de doğdum. Yozgatlıyım. Kayseri'de MHP kurultaylarında büyüdüm ben. Lanet olsun. Yol yürüyeceğiniz başka adam mı kalmadı sizin. Her gün örgüte yakın insanlar utanmadan arlanmadan sinir uçlarımızı kaşıyor. Apo çıkacakmış. Doğu-Güneydoğu Kürdistan olacakmış. Bunlar hayal. Bunların altında kalırsınız. Siyasilere güvenmeyin. Burası Türkiye burada son sözü her zaman Türk Millet söyler. Bu süreç başladı başlayalı uyku uyuyamıyorum.”

O görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasının ardından Emniyet Genel Müdürlüğü jet hızıyla polis memurunun görevinden uzaklaştırıldığını ve konunun tüm yönleriyle araştırılması için inceleme başlatılıp Polis Başmüfettişi görevlendirildiğini bildirdi.

Eş zamanlı olarak polis memuru Onur Şener’in “FETÖ”cü olabileceği iddiaları ortaya atıldı. Bunun üzerine o da sosyal medya hesabından yaptığı iki açıklamayla söz konusu iddialara tepki gösterdi.

Öncelikle şunu belirtelim; istihbarat birimleri, aynen emekli amiraller, teğmenler ve komutanları gibi Onur Şener’in de “FETÖ” başta olmak üzere herhangi bir yerle bağlantısı olup olmadığını araştırdı, hiçbir şey çıkmadı. İşte iki gün süren bu araştırmadan sonra 8 Aralık’ta Onur Şener’in ifadesi alındı.

“Anayasa ve Polis Yemininin Gereğini Yaptım”

Edindiğimiz bilgilere göre, Şener’e 6 soru yöneltildi. İlk soru da şu oldu:

“TBMM’nin görevlendirdiği Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’nun faaliyetlerini eleştirici biçimde ve siyasi mahiyette bazı demeç/açıklamalarda bulunduğunuz...”

Oysa bilindiği üzere o komisyon yasal bir dayanağı olmadan yani TBMM İç Tüzüğü’ne uygun bir şekilde ve Genel Kurulu’nda oylama sonucu değil, tümüyle Başkan Numan Kurtulmuş’un çağrısıyla kuruldu.

Onur Şener’e yöneltilen diğer sorulara geçersek; “Resmi kıyafetli ve yolun kesilmesine neden olunarak, tramvay durağında toplanan kalabalığa karşı yaptığı konuşmanın” yanı sıra, o görüntüleri yayınlayanı tanıyıp tanımadığı ve olaydan sonra sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar soruldu. O da özetle şu cevapları verdi:

“Mesleğe başlarken Anayasa’ya bağlı kalacağıma, polis yemininde olduğu şekliyle yemin ettim. Anayasa’nın başlangıcında yer alan, milli egemenliğin her zaman Türk Milleti’ne ait olduğunu ve milli egemenliği millet adına kullanma yetkisi olanların milletin menfaatine aykırı şekilde iş ve işlemlerde bulunamayacakları, her Türk'ün de Anayasa’dan aldıkları bu yetkiyle devleti korumakla görevli olduğunu düşünerek; ülkemizde bir süredir yaşanan ve milletimizin vicdanını kanatan süreçten kaynaklı milli duygularla düşüncelerimi dile getirdim. Herhangi bir kurum, kuruluş, siyasi dernekle bağım ve bağlantım yoktur. Kimseden bu olayla ilgili talimat almadım. Kimseyle plan program yapmadım. Planlanan bir eylem değildir. Milli duyguların depreşmesiyle, kamu düzenini bozmadan düşüncelerimi ifade ettim. Sosyal medyada yer alan görüntüler arkamdan çekilmiştir. Bu da benim bunu tek başıma yaptığımın ve haberim olmadan çekildiğinin göstergesidir. Konuşmamın detayından anlaşılacağı gibi; kimseyi hedef göstermeden, hakaret etmeden ve kamu düzenine zarar vermeden milli duygularımın ifadesinden ibarettir. Trafiğin durmasına sebep olacak herhangi bir eylemde bulunmadım. O sırada tramvay yolcu indirip bindirmek için durmuştu. Olaydan sonra herkese açık profilime çok sayıda mesaj geldi. Sosyal çevrem ve basın-yayın organları sürekli aradı. Bu nedenle duygularımı yazıya dökerek toplu cevap için o paylaşımları yaptım. Bunlarda da kimseye tehdit, hakaret veya hedef gösterme yok. Görüntüyü kimin çektiğini ve kim/kimlerin paylaştığını bilmiyorum. Yaptığım kesinlikle bir basın açıklaması değildi.”

Onur Şener ifadesinde son olarak şunları söyledi:

“Ülkemi, bayrağımı seviyorum. O gün sarfettiğim cümleler, ülkemizde 50 bin masum vatandaşımızı katletmiş PKK terör örgütü ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’a karşı eleştirilerimdir. Başkaca bir kastım yoktur. Siyasi bir platforma çekilmesinden rahatsızlık duyuyorum.”

Bu Ne Yaman Çelişkiler

Açılıma karşı çıktığı için jet hızıyla açığa alınan genç polis memurunun ifadesi böyle. Şimdi de bazı yaman çelişkilere bakalım.

Önceki gün Onur Şener’e destek için memleketi Yozgat Boğazlıyan’da düzenlenmek isteyen yürüyüşe polis izin vermeyince, ancak basın açıklaması yapılabildi. Babası Sezai Şener, oğlunun hiç kimseyi üzecek bir kelime söylemediğini, sadece “Ben Türk’üm” diyenlerin dili olduğunu belirterek, şunları vurguladı:

“‘Üniformasıyla siyaset yaptı’ diyorlar. Caminin imamları da 5 yıldır siyaset yapıyor. O yüzden 'memurdur, konuşamaz' diye bir şey yok. Memur da konuşuyor, asker da konuşacak.”

18 Ekim’e gidelim. AKP-MHP’nin açılım sürecinde birlikte yol yürümeye karar verdiği DEM’in öncülüğünde Diyarbakır’da “Öcalan’a özgürlük” yürüyüşü düzenlendi. Havai fişekler eşliğinde 2 kilometre yürüyüp “PKK halktır, halk burada” sloganları atan grup, kaleye teröristbaşının posterini asmaya yeltenince durduruldu. Göstericiler bu arada megafonda yaptıkları anonslarda polis için “düşman” ifadesini kullandı.

Bu yaşananlara iktidardan kimi isimler ertesi gün, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise ancak iki gün sonra tepki gösterdi. Yerlikaya, önce açılımın anlam ve önemini anlattı, ardından da, “Hiç kimse; gece-gündüz demeden fedakârca görev yapan, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için, huzur ve güvenliği için canından geçen, serden geçen polisimize, 'düşman' deme alçaklığına cüret edemez. Buna müsaade etmeyiz. Bu söylemi lanetliyorum.” dedi. Ama polise “düşman” deme alçaklığına cüret edenlere ne gibi bir işlem yapıldı; bilmiyoruz!..

Bir başka olay; 30 Kasım’da DEM ve diğer bazı siyasi partiler Sancaktepe’de “Ekmeğimiz için buluşuyoruz” eylemi düzenledi. Burada da “biji serok Apo” sloganları atıldı. Polisin, “Attığınız sloganlar kanunsuzdur. Kanunsuz sloganları derhal sonlandırın” uyarısına DEM’li Sezai Temelli, “O sloganların kanunsuz olduğuna sen karar veremezsin. Bu halk kararı verir.” sözleriyle tepki gösterdi. Temelli’ye herhangi bir tepki gösteren ise olmadı.

Son örnek, 29 Kasım’da Barzani’nin peşmergeleriyle Cizre’de yaptığı şov. Görüntüler günlerce konuşuldu. Ancak İçişleri Bakanlığı dört gün sonra, 2 Aralık’ta inceleme başlatıldığını ve konuyla ilgili iki müfettiş görevlendirildiğini açıkladı.

Üzerinden 10 gün geçti. Polis memuru Onur Şener’le ilgili soruşturma süreci iki-üç günde halledilirken, sahi, Barzani incelemesi ne oldu?!

Müyesser YILDIZ

12 Aralık 2025