Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,6881
Dolar
Arrow
38,3463
İngiliz Sterlini
Arrow
51,1742
Altın
Arrow
4128,0000
BIST
Arrow
9.432

İmralı’da karargâh Suriye’de 'Batı Kürdistan' kurmak!..

Teröristbaşının, “şartsız-pazarlıksız” PKK’yı feshetme kararı aldığı masallarının anlatılmasının üzerinden 58 gün geçti.

Oysa kapı gibi; “Silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” şartı vardı. Milleti uyutmak için de bunun adını “gereklilikler” diye koydular ve onların gereği için iki gün önce Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la masaya oturdular.

Şimdilik sadece şu kadarcığını; “derhal, amasız, fakatsız” İmralı’nın, teröristbaşının tapulu mülkü, villası haline getirilmesini istediler!..

“Bu nerden çıktı?” derseniz; baksanıza, “farklı heyetler, milletvekilleri, siyasi partiler, aydınlar, kanaat önderleri, yazarlar, gazeteciler, Cengiz Çandarlar, Hasan Cemaller” gidip görüşebilmeliymiş... Keza örgüt başta olmak üzere pek çok kesimle düzenli iletişim kurabilmesi için teröristbaşının telefon, internet, bilgisayar gibi ihtiyaçları karşılanmalıymış...

Bu kadar misafire ve iletişime sekreterler, hizmetçiler, aşçılar, şoförler de gerekir, değil mi? Unutmuş olmalılar!..

Neyse ki, görüşmede “umut hakkı”nın yani teröristbaşının “özgürleştirilmesinin” gündeme getirilmediği müjdelendi. Şu istenenlerle İmralı krallığı ilân edilirken, “umut hakkı”na ne hacet!..

Yine şimdilik, cezaevindeki PKK’lılar için de küçük bir istirhamları oldu; Terörle Mücadele ve İnfaz yasalarında değişiklik, yani bir miktar PKK’lının “özgürleştirilmesini” istediler.

İşte bu kadar mütevazı (!) talepler... Hedef, DEM eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’ın dün bir kez daha söylediği gibi, “Orta Doğu’daki tekçi rejimler teker teker yıkılırken... Türkiye’nin de 100 yıllık tekçi siyasetini bir kenara bırakarak daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşması”; yani Türk Milleti’nin ortadan kaldırılması!..

Masaya oturdukları zihniyeti bakar mısınız; Adalet Bakanı Tunç’tan bunları istedikleri gün, Türk Milleti’nin alnına da “Ermeni soykırımı” iftirasını yapıştırdılar.

ABD-Fransa Projesi Kazandı

İmralı’nın tam teşekküllü karargâha dönüştürülmesi adımlarından Barzanistan-Suriye hattında hızlanan gelişmeleri özetleyelim.

Bizler 23 Nisan’ı kutlarken, Türkiye’nin halen kırmızı bültenle aradığı Demokratik Suriye Güçleri (DSG) yani Suriye PKK’sının başı, Öcalan’ın “manevi oğlu” Mazlum Kobani Erbil’e gidip hem Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot hem Neçirvan Barzani’yle görüştü.

Ne görüştü? Fransız Bakanla, “Kürtlerin ve Suriye’deki tüm bileşenlerin siyasi sürece aktif katılımını”, Neçirvan Barzani’yle de “Kürt ulusal birliğinin güçlendirilmesini, Suriye’deki Kürt halkının konumunu ve DSG ile Suriye’deki yeni yönetim arasındaki ilişkileri”.

Fransız Bakan ayrıca Neçirvan Barzani, Mesrur Barzani ve Mesut Barzani’yle bir araya geldi, Türkiye’nin yaptırım uyguladığı KYB’nin başı Bafıl Talabani’yi de ihmal etmedi. En önemli görüşmesi Mesut Barzani’yle olandı; gündemlerinde “Suriye Kürtleri arasındaki birlik çabaları ve Türkiye’deki barış süreci” vardı. Fransız Bakan, “Başkan Barzani’nin bu sürece katkısını ve tarafları bir araya getirme konusundaki rolünü takdir etti”. Mesut Barzani de, “Kürdistan Bölgesi, Türkiye’de barış sürecine katkı sağlayacak her türlü girişimi desteklemeye her zaman hazırdır” mesajı verdi.

Ne tesadüf; bu görüşmelerden bir gün sonra da Türkiye’den DEM ve Demokratik Bölgeler Partisi’den (DBP) oluşan bir heyet Erbil ve Süleymaniye’deydi. Muhataplarıyla, teröristbaşının “barış ve demokratik toplum çağrısını” ele alıp, “Kürdistan bölgesindeki siyasi partilerin Kürt sorununun çözümü ve barış sürecindeki rolüne” dikkat çektiler.

Oradan da “kuzey ve doğu Suriye” yani “Kobanistan”a geçerek, Mazlum Kobani ile buluşup, “Suriye ve Türkiye’deki siyasal gelişmeler ve barış müzakereleri hakkında” görüş alışverişinde bulundular.

Kamışlı’da Ne Oluyor?

O buluşmalardan sonra bugün Kamışlı’da yapılan ve iktidar medyasının “Suriye’de Kürt birliği toplantısı” dediği olaya geçelim.

Mazlum Kobani’nin güdümündeki PKK/YPG/PYD iye Barzanilere bağlı Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) Kamışlı’da düzenlediği “Rojava’daki Kürt birliği ve tutumu ulusal konferansı” öncesinde bir açıklama yapan ENKS Başkanlık Kurulu Üyesi Fesla Yusuf, konferansta ortak kararların ele alınacağını ve Şam ile görüşmeleri yürütecek ortak heyetin kurulacağını söyledi. Ayrıca “Fransa ve ABD’ye birlik çabalarına verdikleri destek için” teşekkür edip toplantıya ABD ve Fransa temsilcilerinin katılmasını da istediklerini, “onların katılımının kendileri, Şam ve komşu ülkeler için önemli bir mesaj olacağını” vurguladı.

Sözkonusu toplantıya katılanlara bakalım; adı “Kürt ulusal konferansı” ya, “Kobanistan ve Barzanistan”ın yanı sıra Türkiye’den 400’ü aşkın kişinin katılacağı, “Rojhılat” yani İran, yani “doğu Kürdistan”dan da mesaj gönderileceği bildirildi.

Ez cümle; ABD ve Fransa’nın senaristliğinde “büyük Kürdistan”ın tüm tarafları orada buluşmuş oldu!..

Mazlum Kobani’nin Fransa Dışişleri Bakanı ve Barzanilerle görüşmesinde hazır bulunan sözde “Rojava özerk yönetimi”nin dışişleri eş başkanı İlham Ahmet şöyle buyurdu:

“Bugün tarihi bir gündür... Halkımız sadece Rojava'da değil, diğer parçalarda da siyasi tarafların ortak bir tutum sergilemelerini bekliyor. Uzun bir mücadele sonrasında, Rojava kendi kaderini belirleyecek noktaya gelmiştir... Başta sayın Başkan Mesud Barzani, İmralı Cezaevi'ndeki sayın Abdullah Öcalan ve diğer Kürdistan örgütleri, DEM Parti, KYB ve Kak Bafil (Talabani), tüm Kürt örgütleri Rojava'nın kazanımlarının korunması ve geliştirilmesini destekliyor.”

Konferansın açılış konuşmasını yapan Mazlum Kobani, “Bölgemizi savunma savaşında 13 binden fazla şehit, binlerce yaralı verdik. Bu konferansı şehitlerimize adıyoruz.” deyip, “merkezi olmayan, demokratik, herkesi kucaklayan bir Suriye istediklerini”, “İmralı’dan gelen çağrının başarısı için ellerinden geleni yapacaklarını” anlattı ve konferans için “emeği geçen Mesut Barzani ile KCK’ya” teşekkür etti.

Mesut Barzani de şu mesajı gönderdi:

“Bu konferans, birlik oluşturma ve Suriye’deki Kürt sorununun çözümü için ortak bir görüş belirleme çabalarında önemli ve tarihi bir adımdır... Tüm Suriye halklarının ve bileşenlerinin haklarının korunduğu ve güvence altına alındığı, zorbalık izlerinin kalmadığı; özgür, demokratik, çok renkli ve eşit bir Suriye'nin kurulmasını destekliyoruz... Bu temelde, Şam'ın yeni yönetimiyle diyalog için ortak bir Kürt heyeti oluşturmak, ülkenin geleceğini inşa etmek ve siyasi karar süreçlerinde halkımızın haklarını güvence altına almak için gerekli bir adım ve gerçek bir sorumluluktur.”

Bahçeli “Zaman Ayarlı Bomba” Demişti

Kamışlı’da düzenlenen “Kürt ulusal konferansı” ile burada alınan kararların anlam ve önemini, Öcalan açılımını başlatan MHP Lideri Devlet Bahçeli anlatsın.

Suriye’de iç savaş çıkartılıp Barzani’nin buraya el attığı 2012’de özetle demişti ki;

- “Peşmerge reisi Barzani ikisinin de [Erdoğan ve BDP] dostu ve kardeşidir... Peşmerge reisi Barzani’nin, Suriyeli Kürtleri bir araya getirerek toplantı tertip etmesi ve birleşin çağrısında bulunması yanı başımızdaki zaman ayarlı bombanın her an patlayacağını işaret etmektedir.”

- “Suriye’deki iç kavgaya açık tarafgirlik, milli menfaatlerimizi yerle bir etmiş ve bir asırlık Sevr rüyasının uyanmasına zemin hazırlamıştır... Gelişmeler, işin aslında Kürdistan’ın kontrollü inşası konusunda AKP’nin ikna edildiğini göstermektedir.”

- “Suriye’nin kuzeyindeki hayalperestler, medya kanalıyla Türkiye’ye konfederasyon teklifinde dahi bulunmaktadır. Bölünerek büyüme politikası işte tam da budur. Önce özerklik, peşi sıra federasyon, takip eden zaman içinde konfederasyon ve en nihayetinde çok uzak olmayan bir zaman aralığında da Kürdistan’ın kurdelesi BOP müdavimleri tarafından kuvvetle muhtemel kesilecektir.”

- “Bu, batının siyaset laboratuvarlarında tezgâhlanmış ve sinsice projelendirilmiş yüzyıllık bir tuzaktır. Türk milleti bu doğrultuda kapana kıstırılmak üzeredir.”

İşte Kamışlı kavşağı tam da budur!..

“Suriye’nin Anahtarı” Bizde miydi Ne?

Trump’a göre, Suriye’nin anahtarı Türkiye’de ya; “adamımız” Ahmet Şara’nın, Irak’tan sonra ikinci Kürt özerk bölgesinin burada kurulmasına izin vermeyeceğini düşünen varsa;

Adam meteliğe kurşun atıyor, maaşları ödeyecek durumda değil, ABD’ye yaptırımları kaldırması için yalvarıyor. Bu uğurda İsrail’le ilişkileri normalleştirmeye, hatta İbrahim Anlaşması’nı bile imzalamaya razı.

Yani görünen o ki, Suriye’de de parayı verenin dediği ve istediği olacak!..

Ankara’da kimin, ne kadar umurunda; o da ayrı mesele.

Müyesser YILDIZ

26 Nisan 2025