Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Kimdir o emperyalistler ve oyuncakları?!

Teröristbaşının ve Kandil’in Meclis’teki temsilcisi DEM, yeni açılım için 99 sayfalık bir rapor hazırladı.

Raporda yok yok... Ana başlıklarıyla özetleyelim:

Anadilde eğitim... Anayasa’daki vatandaşlık tanımının değişmesi... Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki kontrolünün azaltılması... Hakikat ve Adalet Komisyonu’nun kurulması; yani bölücü terörle mücadele edenlerden hesap sorulması... Bölgedeki askeri zırhlı araçlar ile özel harekât birliklerinin geri çekilmesi... Koruculuğun lağvedilip ellerindeki silahların alınması... BM İkiz Sözleşmeleri’ne azınlık hakları konusunda konan çekincelerin kaldırılması; yani “kendi kaderini tayin hakkının” önünün açılması... Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı ile Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşmelerinin imzalanıp Lozan’da belirlenen gayrimüslim vatandaşlarımızın dışında Kürtler, Araplar, Lazlar ve diğer etnik grupların da azınlık olarak tanınması... Anayasa’nın başlangıç bölümündeki “Türk varlığı, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esası, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları” ifadelerinin çıkarılması.

Bitmedi.

Sözde “Kürt sorununun” Lozan Antlaşması’na dayandırılması ve 1921 Anayasasının “tarihsel kurum ve sözleşme” olarak kabul edilmesi de var.

Ez cümle; gözü gören, aklı yeten herkes önümüze ikinci Sevr’in konduğunun farkında.

Elbette ki, DEM’in gücü de haddi de buna yetmez. Onlara bu cüreti veren ağababaları önemli.

Bunun için Amerikan-İngiliz düşünce kuruluşlarının, Henry Barkey’lerin, David L. Phillips’lerin hazırladıkları “Kürt” raporlarını, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye Dini Özgürlükler ve AB’nin Türkiye İlerleme Raporlarını, bir de Barzanilerin Lozan düşmanlığını hatırlamamız yeter.

Yeni açılımın mimarı MHP de TBMM’deki PKK komisyonuna 120 sayfalık raporu sundu. Raporda, özellikle “Kürt sorunu”, ana dil ve vatandaşlık tanımı konusunda beraber yürümeye karar verdikleri DEM’le taban tabana zıt görüşler var.

Bu çok temel ayrışma üzerine DEM’in İmralı heyetinden Mithat Sancar, bunun bir “siyasal müzakere süreci” olduğunu belirterek, “ortak noktaların bulunabileceği ve bu sürecin başarıya götürüleceği” mesajını verdi.

Komisyonun MHP’li üyesi Feti Yıldız ise DEM’in, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapusunu istiyoruz” anlamına gelen o vahim ötesi taleplerini, “Herkesin önerisi rapora görmez, ortak hazırlanan rapora ek olarak sunulur. Şerh koymak isteyen koyar” diye geçiştirirken, CHP’nin dün sunduğu rapor için, “Günlük politik söylemlerinin dışında süreçle ilgili yeni bir şey yok. Siyasetin sorumluluk gerektiren ciddi bir iş olduğunu unutuyoruz galiba....” yorumunu yaptı.

Ne yani CHP’nin, “DEM’in raporuna imza atıyoruz” veya “Biz de Lozan’ı istemiyoruz” ya da “Öcalan kurucu önderdir, Kürtlerin temsilcisidir” falan demesi mi gerekiyordu?!

BU RAPORU DESTİCİ'DEN ÖNCE KURTULMUŞ YIRTMALIYDI

 İmralı’daki teröristbaşının daha 2013’te, “Anayasa kurucu konvansiyonunda” başrolde olmasını istediği ve şimdilerde hem açılım hem de yeni anayasa için canla başla çalışan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a geleceğiz.

DEM’in raporunun Meclis’e resmen sunulmasından sonra Cumhur İttifakı’nın ortağı BBP’nin Genel Başkanı Mustafa Destici, “PKK'nın siyasi uzantısı DEM'in hazırladığı raporun ne bizim nezdimizde ne de milletimizin nezdinde bir değeri yoktur... Paçavradan başka bir şey değildir” diyerek yırtıp atarken, Atatürk’ün kurduğu Gazi Meclis’in başı olan Numan Kurtulmuş, 16. Büyükelçiler Konferansı kapsamında kabul ettiği büyükelçilere hitabında “tam yol ileri” mesajı verdi.

Örneğin, “Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın zamanlarında da PKK'nın bitirilmesiyle ilgili çalışmaların yapıldığını”, ama “maalesef terörün bitmesini istemeyen odakların çabalarıyla bütün bu süreçlerin akim kaldığını”, “aynı şekilde AKP iktidarları döneminde, 2013 yılında bu sürecin belli bir olgunluğa geldiğini, o dönem başta FETÖ olmak üzere birtakım unsurlar tarafından sürecin heba edildiğini” söyledi.

Hemen araya girip Cengiz Çandar’ın, “yeri çöp tenekesidir” dediği ve Numan Kurtulmuş’un TBMM’deki bürokratlara özetini çıkarttırdığını öne sürdüğü tutanaktaki önemli bir benzerliğe dikkat çekelim. Tutanakta, İmralı’daki teröristbaşının da ayağına gönderilen üç milletvekiline şunları anlattığı belirtildi:

“(Öcalan) Reel sosyalizm düşüncesini 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş ancak her seferinde bir elin bu girişimini sabote ettiğini ifade etmiştir. Bu sabotaj sürecini darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan’la dolaylı görüşmelerin nihayete erememesinde de bu darbe mekaniğinin etkisinin olduğunu belirtmiştir.”

Evvela şunun adını koyalım; gerek adı geçen liderler gerekse AKP’nin ilk açılım süreçlerinin akim kalmasının ana sebebi, “darbe mekaniği” veya “terörün bitmesini istemeyen odaklar” değil, teröristbaşı ile PKK’nın o hiç değişmeyen isteklerinin yerine getirilmesinin ve millete kabul ettirilmesinin imkânsızlığının anlaşılmasıdır.

Haydi buyurun, bu defa millete kabul ettirebilecek misiniz, görelim!..

İkincisi; Kurtulmuş, sürecin 2013’te “FETÖ başta olmak üzere birtakım unsurlar tarafından heba edildiğini” savunuyor ya, oysa AKP’ye geçmeden önce “Kürt açılımı” konusunda ve Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” sözüne karşılık şunları söylüyordu:

Tıkanma noktasına geleceğini en başından söyledim. Çünkü Hükümet’in bir pusulası yoktu... Başbakan olsam, önce devlet adına faili meçhuller için özür dilerdim. Şehit ailelerinden de dilerdim... 9 yılda hangi adımlar atılmış da Türkiye’de Kürt sorunu kalmamış?”

Kurtulmuş’un büyükelçilere hitabına dönersek; asıl vurgusu şu oldu:

İnşallah bu süreç başarıyla sona erdirilecektir. Bu sefer biz kazanacağız. Bu sefer Türkiye kazanacak. Bu sefer emperyalistler, onların oyuncakları bunu kazanamayacak. Ne olursa olsun inşallah Türkiye kazanacak, milletimiz kazanacak ve terörü ilanihaye Türkiye'nin gündeminden kaldıracağız.”

Kurtulmuş’tan önce Erdoğan, teröristbaşının 27 Şubat’taki sözde “PKK’yı fesih ve silah bırakma” çağrısı üzerine, “Türkiye, sadece emperyalizmin kanlı oyunlarını bozmakla kalmayacak, aynı zamanda ekonomik kalkınma ile dış ve iç politikadaki hedeflerine inşallah daha hızlı ulaşacaktır.” iddiasında bulununca şunu sormuştuk:

“Mademki, teröristbaşı sayesinde emperyalist oyunlar bozuluyor; ABD’sinden Suudi Arabistan’ına, Almanya’sından AB’sine bilumum PKK hamisi neden teröristbaşının çağrısından ‘memnuniyet’ duyup ‘tarihi fırsat’, ‘tarihi adım’ diyor?”

Şimdi de DEM’in raporuna rağmen “gözündeki merteği görmeyenlere” şunu soralım:

TBMM, emperyalistlerin oyuncağı teröristbaşı ile muhatap kılınmış, emperyalist planlar resmen TBMM’den içeri sokulmuşken, “Bu sefer kazanamayacaklar” denilen o emperyalistler kimlerdir?.. İsim isim açıklasanız da bilsek!..