2000’lere girdiğimizden beri yıldan yıla adalet, eşitlik kavramlarının içi boşaldı, inanca olan saygı köreldi,toparlanabilme umudumuz neredeyse yok edildi. Türkiye egemenliğini iç ve dış işgalcilere karşı savaşarak kazandığını unuttu, kendi kendine yetebilen birkaç ülkeden biri olma özelliğini ise büyük oranda yitirdi; aklı, becerisi ve gücü yetenlerin terk ettiği batmakta olan bir gemiye benzedi. Adalet, doğal afet, ekonomi, yabancılar, tarım, sanayi, sosyal demokrasi, sosyal adalet, bağımsız bürokrasi, inanç özgürlüğü ve sair hiçbir kavramda bundan sonra ne hata yapma ne de gecikme lüksümüz kalmadı.
Geminin kaptanının değişeceği günü beklemek de faydasız, keza o gün bundan sonrasını düşünecek vaktimiz kalmamış olacak. Şimdiki kaptan devir gününü bin bir olasılığa karşı çoktan hesaplayıp planladı. Yeni seçilen kaptan koltuğa oturana kadar her şeyi hazırlayıp planlamamız ve kendisine bir tek imza işini bırakmamız şart. İçinde bulunduğumuz ölü dönemde yeni bürokrat kadroların geleceği mümkün olan en yüksek tutarlılıkta hazırlaması gerekiyor. Bunları yapmak elbette zor ancak hiçbir şey yapmadan çaresizce beklemek çok daha zor. Sonuçta her arayan aradığını bulamasa da bulanlar her zaman arayanlar olmuştur.
Acil koduyla ilgilenmemiz gereken konulardan biri de tarım. Her hasat zamanı geçen seneye göre daha da vahim halde olduğumuzu görmek artık bir gelenek halini aldı. Haziran 2023 tarihli Türkiye Bankalar Birliği Tarım Sektörü Raporu’na göre ekim ve hasatta halen yüksek seviyedeki işgücü ihtiyacımız çiftçiyi çaresiz bırakıyor. Ülkemize geçici koruma statüsüyle gelenlerin mevsimlik işçi olarak çalıştırılması halinde çalışma izni aranmaması yoluyla sektöre yapılan yama ülkede ucuz iş gücüne ve göçmenlere ihtiyaç olduğu algısını yaratıyor. Tarım alanlarının parçalı ve engebeli yapısı sebebiyle yüksek kapasiteli makine grubunu kullanımı pek mümkün olmuyor ancak kendi uçağını ve gemisini üreten ülkemizin kendine özgü tarım makinası geliştirememiş olması kabul edilebilir bir durum değil. Keza bir mevsim çalışan göçmen dört mevsim günde üç öğün tüketim yapıyor. Yani esasında astarından daha pahalıya gelen bir yöntemle sorunu çözmeye çalışıyoruz.
Dünya ortalamasıyla karşılaştırıldığında Türk çiftçisi iki kat fazla gübre kullanıyor. Bu oran Marmara Bölgesi’nde üç katına, Akdeniz Bölgesi’nde ise dört katına çıkıyor. Tarımsal ilaç kullanımında da dünya ortalamasını ikiye katlıyoruz. 2021 verilerine göre ton başına tahıl ürünlerinde 123$,sebzelerde 213$ meyve ürünlerinde 506$ seviyesinde olan üretim değeri erişebileceğimiz seviyenin çok altında seyrediyor. Avrupa’da 30’larda olan çiftçi yaş ortalaması ülkemizde 55’i geçmiş durumda ve son yirmi yılda tarım sektöründeki kadın istihdamında ciddi bir düşüş var. Çiftçilerin nitelikli çoğunluğu şayet başka bir geçinme yolu olsa bir sonraki dönemde ekim ve üretim yapmama taraftarı.
Su sıkıntısı konusunda dünyada en çok kullanılan göstergelerden biri olan ve yıllık içme suyunun nüfusa oranıyla belirlenen Falkenmark göstergesine göre ülkemiz su kıtlığının eşiğinde olan ve güncel olarak su stresi yaşayan bir ülke. Tarımdaki su gereksiniminin devamlı olarak artması, temiz su kaynaklarının kirlenmesi ve 15 milyon seviyesinde olduğu söylenen göçmenler sebebiyle 2050 senesinde su kullanımının şimdikinin üç katına çıkacağı öngörülmekte. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün 2020 verilerine göre toplam su çekimi içerisinde tarımsal su çekimi payı dünyada ortalama yüzde 70 ve Hollanda’da %3,7 iken Türkiye’de %87,2 seviyesinde. Gübre kullanımında ise Hollanda birinciyken, Türkiye sekizinci sırada. Ülkemizin doğrudan tarım ürünü ihracatının %80’ini oluşturan meyve ve sebze ürünlerindekiverim kaybı çoğunlukla yanlış sulama ve haşereyle mücadelede ilkel yöntemlerden kaynaklanıyor. Yani modernizasyonve depolama olanaklarının geliştirilmesi ile üretim kayıplarını ortadan kaldırmamız mümkün
Tarım alanlarımız, kıyılarımız ve akarsularımız gibiulusal birer sermaye. Ne nadas gibi haklı gerekçe olmaksızın boş bırakılması ne de potansiyelinden azının üretilmesi artık sahip olduğumuz bir lüks değil.Bu bağlamda tarım sektörüne getirilecek yeniliğin destek seviyesini aşarak müdahale seviyesine çıkması gerekli. Ülkemiz mevsimsel koşulları sayesinde ürün adaptasyonu yüksek ve bu sebeple çok çeşitli ürün yetiştirme imkânımız mevcut ancak tarım alanları sanıldığı gibi geniş değil. Bu da birim başına üretim ve ulaştırma maliyetini yükseltiyor. Bu sebeple Türk tarımı kamu kontrolü ve yönlendirmesiyle organizeve dengeli bir üretime geçmek zorunda. Aksi halde yüksek maliyetlerle dünya pazarında yer edinmemiz çok zor.
Ziraat mühendislerinin raporlarına, hasat dönemindeki ülke gereksinimine ve dünya pazarındaki olasu fiyatına göre ülkemizde nerede, ne üretilmesi gerekiyorsa, yani en verimli ve karlı olan her neyse bunun iktisadi ve hukuki olarak teşvik edilmesi gerekli. Tarım ekonomisinin büyütülmesinin ve organize şekilde desteklenmesinin tarım bölgelerinde ciddi bir yerleşimi ve devamında hizmet ihtiyacını doğuracağı açık. Bu atılımla büyük şehirlerde âtıl bekleyen nüfusun Anadolu geneline yayılması da mümkün. Bu projenin Tarımsal SeferberlikKooperatifi gibi hukuki bir çatı altında yapılması, katılımcı çiftçilerin kendisinden üretimi talep edilen ürünün üretimini gerçekleştirmesi, tüm gerekliliklerin, kontrolün ve devamında satış işleminin kooperatifçe yapılması, don/salgın gibi durumlar için ürünlerin kooperatifçe sigortalanması, sürecin her anında ziraat mühendislerinin denetimi,tüm katılımcı çiftçilere belirli bir rakamdan alım garantisinin verilmesi ve hasat edilen ürünlerin getirilerinin kooperatif ve çiftçi arasında hakkaniyetli şekilde bölüşülmesi hayal değil. Üreticiyi,sahip olduğu tarım alanına, ülke ihtiyaçlarınave dünya pazarındaki dengelere göre en karlı ürünü üretmeye yönlendirmek omuzlarından tüm dünyevi sorumlulukları alacağı için çiftçinin daha verimli üretim yapmaktan başka işi kalmıyor.
Bu organizasyon sayesinde bir sonraki aşama olan ürünlerin işlenmesi ve ürüne göre fabrika kurulması, kaliteli ve yüksek değerli ürün üretimi ve markalaşmakonusunda da bir plan tasarlamak kolaylaşıyor. İşletme başına düşük kalan ekim alanları için CHP belediyelerinin yaptığı ortak iş makinası parkuru, fide, gübre, ilaç desteklerinin çiftçide gördüğü olumlu karşılıkyukarıdaki organizasyon için bir demo görevi görüyor. Tarım da diğer her şey gibi globalleşti ve üretilecek ürünün dünya pazarında hasat dönemindeki değerinin takibi en az ziraat mühendisi müdahalesi kadar değerli. Sonuçta tümüyle globalleşen kapital dünyamızda ürettiğimiz şey esasında tahıl/meyve/sebzedeğil; para!
Çok Okunanlar
Jose Mourinho'dan Ronaldo ve Talisca açıklaması!
BEDAŞ 24 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Galatasaray Bodrum FK’yi yenerken, Muslera ve Kerem arasında gerginlik
Teğmenlerin Komutanlarının 'Suçu'!...
Bolu'da kar yağışı kazaya neden oldu, otoyol ulaşıma kapandı
Öğretmenler Gününde, Eğitim Devrimi için bir manifesto
CHP'li Belediye Başkanı Günay'ın oğlu son yolculuğuna uğurlandı
Narin’in ölümünde şüpheler artıyor! Teker teker inceledi
23 Kasım Cumartesi reyting sonuçları
Muslera ve Kerem Demirbay arasında gerginlik