26 Ekim’de PKK’lı teröristlerin “Türkiye’den çekilme” kararı aldığı açıklandı. Yine düğün bayram edenler var.
Bu göstermelik karar niye alındı ve nasıl gittiler, üzerinde duran yok.
Oysa kulislere yansıyan ve üzerinden 5 gün geçtiği halde yalanlanmayan acı gerçekler var.
Örneğin İmralı’daki teröristbaşı ve görüşme halinde olduğu devlet yetkilileri, “sürecin duraksadığı” ve “sürece inancın zayıfladığı” tespitini yapmış. Bunun üzerine de tıkanmayı aşıp sürece ivme kazandıracak planlar masaya yatırılmış. Planlardan birisi, “örgüt üyelerinden oluşan birkaç grubun Türkiye’ye gelmesi” imiş. Ancak hem teröristbaşı hem örgüt, henüz yasal düzenleme yapılmadığı için bu seçeneği kabul etmeyince, örgütün Türkiye’den tamamen çekilmesi seçeneği tartışılmış. “Nasıl”ını bilmiyoruz; örgütü ikna etmek üzere devreye giren teröristbaşı, PKK’ya bizzat çağrı yaparak geri çekilmenin gerekçesini anlatmış. Sonuçta da anlaşma sağlanmış ve şimdilik iki bölgeden gelen iki grup birleşerek geri çekilmiş.
Tamamen “süreç yürüyor”muş yani PKK “silah bırakıyor”muş gibi yapmak için yapıldığı o kadar belli ki!..
YOLLUK HAZIRLANMADI MI?
Bir başka örnek; başkası yazsa “dezenformasyon, halkı yanıltıcı bilgi” denirdi, ancak bizatihi iktidar medyası yazdı.
PKK’lıların gidişi öncesinde geçiş güzergâhları ve toplanacakları alanlar belirlenmiş. Teröristlerle karşı karşıya gelmemeleri için de bu geçiş güzergâhlarındaki birlikler başka alanlara kaydırılmış. Alınan bu tedbirlerin ardından 47 PKK’lı güvenlik güçlerinin gözetiminde Türkiye’ye terk edip kendileri için güvenli olan bölgelere geçiş yapmış.
Vallahi bir de yolluk hazırlansa, iyi olurmuş. Kobani’yi kurtarmak üzere topraklarımızdan geçen Barzani peşmergelerine lahmacun, kebap ikramı gibi!..
İktidar medyasının bir başka iddiası; terörist grupların ağır silahları Türkiye’de bırakıp sadece hafif silahlarla gittiği. “Hafif silahlar” denilen, PKK elebaşlarından Sabri Ok o açıklamayı yaparken yanında yöresinde duran teröristlerin elindeki M16’lar, Kanas’lar mıydı?!
Aklımızla alay edilmesinin sınırı kalmadı ya; DEM eş genel başkanı Tuncer Bakırhan, “PKK’nın kendini feshetmesi, silahları yakması ve en son Türkiye sınırından çıkarak Türkiye devletine silah çevirmeyeceğini belirtmesi tarihi bir önemdedir.” dedi.
Terör örgütü güya kendini feshetti, güya silahları yaktı; ama Kandil şovunda ellerinde o silahlar var. Nasıl oluyorsa?!
Çekilme gösterisinin gerçek sebebini yine Bakırhan’dan öğrenelim; “Irkçılara, ayırımcılık yapanlara da artık geçmiş olsun, artık kullanacakları bir şey kalmadı.” diye buyurdu.
Neymiş? Sırf bu garip ötesi açılıma karşı çıktıkları için “ırkçı, ayırımcı” olarak damgaladıklarının sesini kesmek amacıyla gitmişler!..
BİR DE ORKUN ÖZELLER'E KULAK VERELİM
Açılıma karşı çıkanlardan birisi de emekli Albay Orkun Özeller’di. Bu yüzden tutuklandı, 44 gündür cezaevinde.
Sağolsun, aile dışı ziyaretçi kontenjanından adımı vermişti. Kabul edilince Cumhuriyet Bayramı’ndaki açık görüşte Silivri’ye gidip kendisini görme imkânım oldu. Öncesinde avukatları kanalıyla bazı sorular göndermiştim. Bunların cevabını beklerken o sözde çekilme yaşandı. Haliyle, görüşte en önce bunu sordum. Şu karşılığı verdi:
“Mapusta gündemi takip ediyorum. Terör örgütünün sahnelediği göstermelik çekilmeyi gördüm. Kandırılmaya doymadık mı? Dün silahları yaktıklarını göstererek, ‘Silah bıraktık.’ dediler, bugün ellerindeki silahlarla yürüdüler. Bu adamların, teröristlerin lafına inanmak, inanarak iş yapmak ne kadar mantıklı? Teröristbaşı Öcalan 1980’den itibaren Suriye’de örgütü yönetti. Suriye’nin hamiliğinde kamplarda eğitimler yaptılar. Neden? ‘Türkiye’deki Kürtlerin özgürlük mücadelesi için’ dediler, değil mi? Peki Suriye’de vatandaşlığı bile olmayan Kürtlerin özgürlüğü için ne yaptılar? Lafı eğip bükmeye gerek yok; PKK’nın derdi, Kürtlerin hakları falan değil. Tek amacı bizi bölmek, güçsüz kılmak, diz çöktürmektir. Bugün terör örgütü ABD’nin desteğiyle, onun askeri olarak ve İsrail’in gelecek planlarını gerçekleştirmek üzere Suriye’de neredeyse ülkenin en hâkim gücü haline geldi.”
''YİNE KANDIRMACA İLE SONUÇLANACAK''
Özeller’in avukatları aracılığıyla sorularımıza verdiği cevaplara gelince; ana başlıklarıyla şunları söyledi:
CHP’NİN SÜRECE KATKISI: “Süreç her ne kadar iktidar ile PKK terör örgütü arasında başlamış olsa da teröristbaşı bunu doğru bulmadı. İmralı tutanaklarında da yer aldığı üzere, sürecin iktidar ile değil devletle yürütülmesini ve bu amaçla sürece CHP'nin de katılmasının sağlanmasını istedi. CHP’nin ikna edilerek/kandırılarak veya bile isteye komisyona girmesiyle süreç, terör örgütü ile devlet arasında yürütülen bir süreç konumuna dönüştürülmüş oldu.”
PKK’YLA MÜZAKERE: “Önce bu terör örgütünün ne olduğuna bakalım. Teröristbaşının yargılandığı davanın gerekçeli kararında, kendisinin talimatıyla yapılan eylemlerden örnekleme ile seçilenler var. 56 eylem incelenmiş. Bu eylemlerde öldürülen 395 sivilin tamamına yakını Kürt kökenli vatandaşlarımız. Bir eylemde köy halkından 32 vatandaş, bir başka olayda 24 vatandaşımız katlediliyor. Bunların 14’ü çocuk. 10 Ekim 1987 Şırnak Çobandere mezrasında ismi konmamış 15 günlük ile 1 aylık bebekle beraber toplam 11 vatandaşımızı katlediyor. Teröristbaşı, 1993’ten sonra sivil ölümlerin önüne geçmeye çalıştığını beyan etmiş. Ama 1993-1999 arasında çok daha fazla sivilin ölümüne neden olduğu görülüyor. Gerekçeli karardaki bu eylemler bile karşımızda nasıl bir terör örgütü ve bunların onayını veren bir teröristbaşının nasıl sözüne güvenilmez biri olduğunu ortaya koyuyor. Böyle bir yapıyla nasıl görüşürsünüz, nasıl güvenirsiniz? Hangi onurlu devlet, terör örgütü ile masaya oturur? Tüm bunları göz önünde bulundurarak ve 1993’ten itibaren terörle mücadelede yer almış, sözde tek taraflı ateşkes ve barış süreçlerini sahada yaşayarak görmüş birisi olarak, PKK gibi bir terör örgütüyle devlet olarak görüşmeyi doğru bulmuyorum, Yine kandırmaca ile sonuçlanacağına inanıyorum.”
TERÖRSÜZ TÜRKİYE SLOGANI: “Siyasilerin ortaya attığı bu slogan/söylem aslında 40 yıldır büyük bir özveriyle terörsüz Türkiye için mücadele eden güvenlik güçlerine hakaret ve haksızlıktır. Siyasiler madem bu konuda etkili, ehil ve becerikliydi de neden 20 yıl önce başaramadılar, başarmadılar? 23 yıldır ülkeyi yönetenler aynı. Devlet Bahçeli de 20 yıldır muhalif parti olarak aynı pozisyonda.”
ÇATIŞMA ORTAMI BÖYLE BİTER: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, PKK terör örgütü ile savaş halinde değil. Terör eylemlerini önlemek ve teröristleri etkisiz hale getirmek amacıyla mücadele verdi, veriyor. Müzakere olmadan bu çatışma ortamı nasıl sona erer? Çatışmaları başlatan ve terör eylemlerini yapan PKK olduğuna göre, çatışma ortamının sona ermesini gerçekten istiyorsa, bunu deklare eder. Silahları bırakıp örgütü feshedeceğini söyler. Devlet de örgüte 5-10 yıl zaman tanır. Bu süre zarfında gerçekten silah bırakmış, eylem yapmamışsa örgütün kendini feshettiği kabul edilir. Ondan sonra örgüt elemanları hakkında yasal düzenlemeler yapılarak, suça karışmamış olanların topluma kazandırılması için gerekli tedbirler alınır. Ama geçmişte yaşananlar var. Örgüt defalarca, ‘Silah bırakacağım.’ dedi, hatta teröristbaşı, silah bırakılması için çağrı yaptı; fakat bu, örgütün toparlanması için bir süreç olarak görüldü ve tekrar terör eylemlerine başlandı. Dolayısıyla terör örgütünün sözlerini tutacağını düşünmek ve ona inanmak akıllıca olmaz.”
PKK KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ DEĞİL: “Terör örgütü, Kürt kökenli vatandaşlarımızın haklarını savunmak için kurulduğunu ve eylem yaptığını iddia etse de bu doğru değildir. Halk desteklese, 40 yılda değil 5 yılda sonuç alırdı. Bunca senedir başarılı olamamasındaki en önemli faktör, halk desteğinin olmamasıdır.”
DEM’E OY VEREN HERKES DE PKK’LI DEĞİL: “Sürece karşı olduğumu belirttiğim ve MHP'yi eleştirdiğim dönemde bazı trol hesapları benim daha önceki programlarda söylediğim sözü kullanarak benimle ilgili kara propaganda yapmaya çalıştı. Orada söylediğim, ‘DEM'e oy veren herkes PKK'lıdır diyemezsiniz’ ifadesidir. Evet, DEM’e oy veren herkes terörist de PKK sempatizanı da değildir. Bunun nedeni veya suçlusu diğer partilerdir. Halkın gerçek sıkıntı ve sorunlarını görmemeleri, halka gerçek anlamda dokunmamalarıdır. Feodal yapının bozulmasını istemeyen zihniyettir. Bölgenin milletvekilleri, aşiret liderleri hiç istihdam yaratan bir yatırım yaptı mı? Maalesef bölge halkını benim kadar düşünmüyorlar.”
YOLUN SONU BURAYA GİDER: “‘Kürt sorunu çözülmeli.’ diyorlar. Fakat bugüne kadar bu sorunun tanımlaması yapılmadı. Nedir Kürt sorunu? Eşit yurttaş olamamak mı? Kürt kökenli vatandaşlarımız hangi konuda eşit değil? Siyasi mevki, makamlar, iş dünyası; birçok sektörde hâkim güç konumundalar. Sorun anadilde eğitim, milletin tanımı, yerel yönetimler yani Anayasa’nın 42, 66 ve 127'inci maddeleri mi? Haydi istediğiniz gibi bir değişiklik olduğunu kabul edelim. Peki soralım, hangi yörenin Kürtçesi olacak? Yoksa Hakkari'de farklı, Diyarbakır'da farklı, Tunceli'de farklı mı olacak? Bu eğitim kaç sene sürecek? Ortaokul, lise ve üniversite olacak mı? Bakın, tartışmalar bitmiyor. Bunu da kabul edelim. Sonra herkes Türkçe bilmek zorunda olmayacak ve resmi dilin Türkçe ve Kürtçe olmasını tartışacağız, değil mi? Bunu da kabul edelim, tartışmalar biter mi? Mahkemede hakime derdini anlatırken, hastanede rahatsızlığını anlatırken sorun olacak. Birlik komutanının taburu sevk ve idare ederken, Türkçe dışında Kürtçe de komut vermesi gerekmeyecek mi? Buna bir de 66 ve 127. maddeler ilave olunca, ‘Barış ve huzur için eyalet sistemine geçelim.’ denilecek. Peki eyaletler nereden bölünecek? Antalya, Mersin, İzmir, İstanbul, Bursa ne olacak? Hasılı; tartışma ve istekler hiç bitmeyecek, sonra silahlar patlayacak, bu topraklarda kan ve gözyaşı devam edecek. Birilerinin ‘Barış ve huzur gelecek.’ diye çıktığı yolun sonu buraya gider.”
Müyesser YILDIZ
31 Ekim 2025
Çok Okunanlar
 
                Selahattin Demirtaş cezaevinden yazdı
 
                Siyasetten uzak kalan Meral Akşener'in yeni gündemi belli oldu
 
                AKP yeni ittifak peşinde! MHP ile yollar ayrılıyor mu?
 
                Kandırmaya ve kandırılmaya doyamadılar!..
 
                Menzil'de sular durulmuyor: İktidar miras kavgasında ikili mi oynuyor?
 
                Camide boğazını kesip öldürdüğü adamın karısını aramış
 
                Küreselleşmenin bedeli: Türkiye’nin yerli markaları birer birer yabancı ellerde
 
                İktidara yakın isim açıkladı: Bahçeli'nin mesajı kime?
 
                Volkan Konak'ın 35 yıllık eşinden duygusal paylaşım: Kavuşmaların en ağırıdır
 
                Kendi maçına kırmızı kart bahsi oynadı: Yatırdığı paranın 10 katını kazandı
