Yetiş Ya Starmer

Gündemi dünyanın en hızlı değişen ülkesi olduğumuz için birçok anahtar gelişmeyi kaçırıyoruz. Altılı masa ve güçlendirilmiş parlamenter sistem tiyatrosunun üzerinden henüz iki sene geçti. Sonuçlardan yola çıkarak kimler kimlerle beraber anlamaya çalışmanın faydalı olacağını düşündüm. Bu yazıyı da bunun için yazmak istedim. 

Öyle görünüyor ki; 14 Mayıs 2023’e kadar bilhassa Kemal Bey’i göz yaşları içinde adaylığa yolcu eden en yakın çemberi onu ve tüm milleti gözlerimizin içine baka baka kandırdı. Kılıçdaroğlu kendisine sunulan ve halka sızdırılan yalan yanlış anketlerle seçimi farklı kazanacağına inandırıldı ve farkın altılı masanın diğer partilerinden geleceği yalanıyla CHP seçmeni üzerinden seçilen 38 vekille dünya tarihinin en büyük siyasi soygunu yapıldı. Seçimin kaybedileceğini gerçeğini bilip gizleyenler kendilerini milletvekili yaparken, Kemal Bey’in has adamlarını Bakanlık vaadiyle vekil listelerinden, partiden ve vekillikten doğan kurultay üyeliğinden temizledi. 14 Mayıs gecesi kumpası gören Kılıçdaroğlu kimler kimlerle beraber çözemediği için kimseye haber vermeden ve panik halinde Ümit Özdağ ile meşhur gizli protokolü imzaladı ve fakat bu protokol 28 Mayıs ikinci tur seçiminin kaybından sonra değil, tam da CHP’de adına değişim dedikleri kurultay sürecinde halka servis edildi.

Miting yaptığı her ilde “Aramızda kalsın ama kazanıyoruz” diyenler aynı süreçte kendisine sadık kalabalık bir grubu vekil yaptı. Kurultay’a giden süreçte il ve ilçelerdeki delege seçimlerini organize etti. Sonrasında da mutlak butlan ile yargılanan meşhur kurultayı yönetti. Kılıçdaroğlu ve ekibinin temizlenmesi sonrasında başlayan ve adına değişim denilen süreçte 2024 yerel seçimlerinde İstanbul ve birçok il ve ilçe belediye başkanlıklarını, meclis üyeliklerini ve alt kadrolarını belirledi. Muazzam desteği sayesinde 22 yıllık İstanbul Barosu yönetimi el değiştirdi ve yeni başkan seçilir seçilmez değişim grubunun tezahüratları eşliğinde “Anayasanın değişmez maddelerine olumlu anlamda dokunulabilir” açıklamasını yaptı. İlerleyen süreçte İstanbul Barosu Yönetim kurulunun görevine Mahkemece son verildi. İmamoğlu ise tüm ekibiyle birlikte şu an yolsuzluk suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanıyor. 

Özgür Özel, İmamoğlu’nun tutuklanmasından hemen sonra İngiltere Başbakan’ı Starmer’a “İngiltere’nin sessizliği büyük hata, terk edilmişlik hissediyoruz, İBB Başkanı’nı hapse atıyorlar, bu Türkiye’nin bir iç meselesi değil, tüm Avrupa tepki verirken sen niye susuyorsun” dedi. Devlet Bahçeli’nin terörün sona ermesi amacıyla yaptığı açıklama sonrasında ise “Devlet Bey el yükseltti diyorlar, ben de el yükseltiyorum, ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum, kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum, tüm Kürtleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi yapalım, biz buradayız” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek için “başka iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir” diyerek meslektaşlarımızı halkın gözünde küçük düşürdü.  

Nasıl ki savaşlar askerle kazanılıyorsa, seçimler de sanılanın aksine seçmenle değil avukatla kazanılır. Keza Stalin’in dediği gibi oyları kimin verdiği değil kimin saydığı önemlidir. 14-28 Mayıs seçimlerinde sandık ve okullara avukat görevlendirmesi için benden daha çok avukatı bizzat arayan bir başka kişi olmadığına eminim ve ispatlayabilirim. Vodafone kayıtlarından kaç bin dakika kaç bin numara ile kaç ay boyunca konuşma yaptığım görülebilir. Partinin aldığı her bir oy da en başta seçimde gönüllü olarak emek veren binlerce avukatın eseridir. Buna karşın 2024 yerel seçimlerinde Maltepe Belediye Meclisi üyeliği ön seçiminde salon kameraları ve görevli vekilin gözleri önündeki sandık hilelerine yaptığımız itirazların parti tarafından görmezden gelinmesini ve hile ile İBB ve ilçe meclisine giren ve girmeden önce büfede sigara satanların birkaç ay içerisine nasıl Rolex saat ve Porsche Cayenne cip alabildiğini idrak edemiyorum.

Bu yurtta asılan Boğazlıyan Kaymakamı’ndan Menderes’e, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’e kimse aman dilemedi. Ne dosta ne düşmana aman dilemek bu toprakların kültüründe yokken yolsuzluk iddiası gibi basit bir iç meseleyi yabancılara şikâyet edip neredeyse İngiliz Donanması gelsin de bizi kurtarsın diye çağrı yapılmasını içime sindiremiyorum.

Kadıköy, Beşiktaş, Şişli başta olmak üzere İstanbul, İzmir ve tüm Ege sahillerini örgütlere peşkeş çekip örgütleri finanse ederek devletin elindeki kozları zayıflatanların, henüz ne olduğunu dahi bilip öğrenmeden süreci baltalamaya çalışmasındaki amacı anlayamıyorum.

Saraçhane’deki masum genç kardeşlerime desteğe gittiğim gün İBB’ye tuvalet ihtiyacı için girmeye çalışırken “avukatları almıyoruz” denilerek neredeyse dört güvenlik görevlisi tarafından yere yatırılmaya çalışılmamı kabullenemiyorum.

Ezcümle; Değişim kod adıyla vatan pahasına siyaset yaparak kendisini var eden üstadını ve tüm ulusu yankı odasına hapsederek kandıran ve satanların yine aynı kod adını kullanarak cumhuriyetin tüm kurumlarına sızanların savaş meydanlarında kurulan CHP’nin tek bir okunu dahi benimsediğini hiç ama hiç sanmıyorum.