Ümit Özdağ hangi halkı kin ve düşmanlığa tahrik etti?
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' suçundan tutuklanmasına dair yorumlar ve tepkiler gelmeye devam ederken, Avukat Onur Şahin, Özdağ'ın tutuklanması ve hakkındaki suçlamaları 12punto'ya değerlendirdi.

Özdağ’ın Antalya’daki konuşmasının ardından Ankara’da gözaltına alınıp apar topar İstanbul’a götürülerek tutuklanması TCK m.216’ya dayandırılıyor. Bahis, kara para, insan ticareti, rüşvet ve uyuşturucu çeteleri kamu güvenliğini sürekli tehdit ederken yetkililer jet hızıyla Ümit Özdağ’a 216. Maddeyi uygulayıp Türk halkını korkunç (!) bir suçtan korumayı başardı sanırım.
TCK m.216 – “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” demektedir.
Yasa’nın gerekçesinde ve Türk Ceza Kanunu’nda suçun pasif süjesi olan Halk’ın tanımı yapılmamıştır. Burada Ümit Özdağ hangi halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmiştir o açıklanmamış, açıklanma gereği duyulmamıştır.
Oysa Anayasamız’da ‘Millet’ tanımı vardır. ‘Millet’ sözcüğü Anayasa’da mülga metin atıfları dahil 250 yerde, “Türk Milleti” ibaresi ise Anayasa’nın gerekçe ve başlangıç hükümleri de nazara alınırsa 9 ayrı cümlede geçer. Devletin tüm kurumları ve erkleriyle yasama – yürütme – yargı yetkilerini sadece Türk Milleti adına kullanabileceği tanımlanır. Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü ile Millet’ten bahsedilen her konuda “Türk Milletinin” esas alındığı nettir. Bu husus tüm düzenlemelerin, kuralların omurgasıdır.
Anayasa’da “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür” diyen 66. Maddenin yanı sıra başka pek çok maddede geçen ‘Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğünün’ müteaddit defalar vurgulanması ayrıca egemenliğin hukuki araçlarla sadece Türk Milleti’nde olduğu amir hükümleri uyarınca Türk Milleti tanımı Öcalan’la birlikte değiştirilmek istedikleri Anayasamız’da belirginleşir. (Özdağ’ın tutukluluk süreci son olarak bu Anayasa’nın ortaya atılan aktörlerle değiştirilmesine karşı çıktığı mitingin ardından gerçekleşti.)
Anayasa’nın 1. Maddesi gereği “Türk vatandaşlarının ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak teşkilatladığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni” kuran ve hukuk kuralları içerisinde işleten insan topluluğuna Türk Milleti denir! Suçlamalarda geçen “Halk” tanımı ise Anayasamız’da yoktur. “Halk” kelimesi Anayasa’da 14 yerde, halkoylaması ve halkoyu ibareleri 46 mülga metin atıfları dahil yerde geçmektedir.
“Köy halkından”, “halkın seçimlere katılmasından”, “halk sağlığından” bahsedilen Anayasa hükümleri ışığında “halk” sözcüğünün “Millet” tanımının içinde eridiği ve Milletin seçimlerde oy kullanma yeterliliğine sahip kategorideki veya konuya göre Köy’de yahut sağlığıyla ilgili tedbir alınması icap eden belirli bir mahalde yaşayan kesiminin kast edildiği ahali olarak ‘halk’ kelimesinin kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Zira TDK Büyük Türkçe sözlüğe göre halk birincil anlamından tali ve beşinci anlamlarına dek şöyle tanımlanır:
“1. Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu; cumhur, folk:
Türk halkı.
2. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu:
Yahudi halkı.
3. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri: Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları.
4. Ahali: ‘Bütün köy halkı orada idi.’ - Ömer Seyfettin
5. Bir ülkedeki yurttaşların bütünü; kamu:
‘Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir’.”
TCK m. 2 uyarınca Suçların ve Cezaların Kanuniliği esastır. Bir fiildeki suç unsurlarının maddi ve manevi yönden irdelenip açıklanması, suçun varlığından söz edebilmek için şarttır.
Tutukluluğuna bahane olarak TCK. M.216’yı öne sürdükleri Ümit Özdağ hangi halkı kin ve nefrete sevk etmiştir? Türk Halkından bahsediliyorsa isnat edilen suç kapsamında Özdağ, Türk Halkının “sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip” hangi kesimine ne şekilde tesir etmiştir?
Soyut bir “halk” ibaresi ile böylesine müphem bir soruşturma ve tutuklama olamaz. Ceza hukukçusu Av. Nizamettin Sağır’ın verdiği örnekle “Amerikalılar Kızılderililer’e soykırım uygulamıştır, ben Amerikalılar’a düşmanım” demek TCK m. 216’ya göre halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek midir? Yoksa TCK m. 216’da yasaklanan sadece Türk halkının kin ve düşmanlığa sevk etmesi midir?
Dahası Türk Musevi cemaatinin devletine ve milletine bağlı pek çok mensubunu umursamadan tüm Yahudiler’in katledilmesini savunan pek çok sosyal medya hesapları var. Kemalistler’in zindanlarda çürütülmesine coşkulu çağrılar yapan pek çok troll mevcut. Bunlardan hakkında soruşturma açılan veya halkı kin ve nefrete sevk etme iddiasıyla yargılanmadan tutuklanan oldu mu?
Saray iktidarının veya birilerinin belirlediği fakat anladığımız kadarıyla nitelikleri belli olmayan mağdur ya da pasif süje bir ‘halk’la, bir tür hayalet ‘iktidar halkıyla’ ilgili ancak böylesine bir suç isnadının söz konusu olabileceği, yasayı gerekçe yaparak Özdağ’ı tutuklayanların Türk halkını korumaya çalışmadığı kanaatindeyim.
Kulağa çağdaşmış gibi gelen, içininse boş olduğu, somut eylemlere isabet etmeyen, aksine çağdaş hukuk idesiyle bağdaşmadan salt iktidar sahiplerinin baskı aracı olarak keyfi, belirsiz bir kapsamda 216. Maddeye başvurulmaktadır. Bu maddenin güya işletilmesi suretiyle gelen yıldırım hızındaki soruşturmalar, tutuklamalar ülkemizi hukuktan iyice uzaklaştırmaktadır.
Siyasilerin, akademisyenlerin eleştiri hakları ve demokrasi böylesine aparatlaştırılan ve içi boşaltılan yasa maddeleriyle bastırılırsa yüz yılı aşkın Cumhuriyet deneyimimiz hukuk devleti niteliğini tümden yitirir. Korku rejimi ve istibdat çağrıştıran uygulamalar “siyasi düzeni” sağlama gayretiyle; asla somut olarak zarar göreni, hareket unsuru tanımlanmayan suçlar yaratılarak icra edilirse bu işin sonu toplumun tümüyle hukuktan, ülkenin demokrasiden uzaklaşmasıyla sonuçlanır. Ki böyle bir sürecin zaptiyesinin de adliyesinin de iktidarının da esen görmeyeceği, kamu yönetiminde rol oynayan tüm vatandaşlarımızın iş yüklerinin ve meşguliyetlerinin artmasıyla ülkede çok daha önemli konularda vatandaşı yıpratacak gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olur.
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar

Kerem Aktürkoğlu ilk 11'de olacak mı? Benfica- Moreirense maçı ne zaman?

6-7 bakan görevden alınabilir... O bakanın ise yeri garanti!

Muhalefet seçmeninin en çok sevdiği siyasetçi belli oldu!

Fenerbahçe 4000. gol için sahada

Banka takibine takıldılar: Barım şirketini kime devretti?

8 Şubat Cumartesi TV yayın akışı: Bugün TV'de ne var?

Discord ve Roblox'ta erişim engeli kalkıyor mu? Bakandan yeni açıklama geldi!

Transferin bitmesine 4 gün kala Galatasaray'dan çifte operasyon

Kanye West'ten eşi Bianca Censori hakkında açıklama

Teğmenlerin amirleri olan 5 komutan TSK'dan neden ihraç edildi?
