Fotoğraflarla 2006 İsrail-Hizbullah Savaşı: '34 Günlük Savaş'ın hikayesi

Hizbullah, Lübnan İç Savaşı (1975-90) sırasında İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) savaşa girmesine ve güneyden Lübnan'ı işgal etmesine direnmek için Güney Lübnan'da kuruldu. Örgüt, Güney Lübnan'ın ağırlıklı olarak Şii Müslüman nüfusundan gelen milis savaşçılarından oluşuyordu. Sadece birkaç yıl önce 1979'da İran Devrimi'nin dini popülizminden ilham almışlardı. 

İç savaş sona erdiğinde Hizbullah, Güney Lübnan'da işgalci bir güç olarak kalan IDF'ye baskı yapmaya devam etti ve kendisini İsrail saldırganlığına karşı Lübnan davasının savunucusu olarak konumlandırdı. İsrail güçlerinin Mayıs 2000'de çekilmesinden sonra, arazi anlaşmazlıkları ve İsrail'in Lübnan uyrukluları tutuklaması, Hizbullah ile IDF arasında sınır ötesi çatışmalara yol açan konular arasındaydı. 

Ocak 2004'te İsrail, çoğunluğu Filistinli ve Lübnanlı yüzlerce tutsağı, bir İsrailli iş adamı ve Ekim 2000'de Hizbullah tarafından yakalanan üç İsrail askerinin cenazeleri karşılığında serbest bıraktı.

İSRAİL ASKERLERİNİN KAÇIRILMASI VE 34 GÜNLÜK SAVAŞ

12 Temmuz 2006 sabahı Hizbullah, kuzey İsrail'e bir roket saldırısı ve Hizbullah militanlarının sınıra sızmasıyla IDF'nin dikkatini dağıttı. Harekat sırasında sekiz İsrail askeri öldürüldü ve ikisi kaçırıldı. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, kaçırılan 2 İsrail askerinin, başka bir esir takası için müzakereleri mümkün kılacağını ummuştu. 

Ancak Nasrallah, İsrail'in, Hizbullah'ı askerlere cezasız bir şekilde saldırabileceği fikrinden vazgeçirme kararlılığını hafife almıştı .

İsrail, askerlerin ülkeden kaçırılmasını ve Hizbullah'a yeni askeri malzeme ulaşmasını önlemek için büyük bir hava operasyonu başlattı; Beyrut'ta Hizbullah karargahlarını ve roket depolarını, güneyde milis mevzilerini ve roketatarları, ayrıca Beyrut havaalanı, yollar ve köprüler gibi stratejik hedefleri bombaladı.

İlk hava saldırıları son derece etkiliydi. 12 Temmuz gecesi sadece 39 dakikada, İsrail hava kuvvetleri Hizbullah'ın İran yapımı Zelzal uzun menzilli roketlerinin çoğunu ve milislerin değerli stratejik silahlarını imha etti.

Yoğun hava saldırısı Hizbullah liderlerini yer altına inmeye zorladı ve seçkin milis savaşçılarına zarar verdi. Saldırılar ayrıca yüzlerce sivilin ölümüne neden oldu. 

Öte yandan hava saldırıları, kuzey İsrail'e yönelik amansız roket saldırılarını durdurmayı başaramadı. 22 Temmuz'da Hizbullah'ı Litani Nehri'nin kuzeyine ve İsrail sınırından uzağa itmek için kapsamlı bir kara saldırısı başladı. 

Ancak askeri kayıpların artması ve IDF'nin Hizbullah'ı bastıramaması, İsrail içinde savaşın ele alınışı konusunda önemli eleştirilere yol açtı.

ATEŞKES NASIL SAĞLANDI?

Düşmanlıklar, İsrail, Hizbullah ve Lübnan hükümetinin Birleşmiş Milletler (BM) 1701 sayılı Kararı'nın koşullarını kabul etmesinin ardından 14 Ağustos'ta sona erdi . 

Karar, derhal ateşkes, Lübnan birliklerinin ve BM barış güçlerinin güney Lübnan'a konuşlandırılması, IDF ve Hizbullah'ın aynı bölgeden çekilmesi ve Hizbullah'ın silahsızlandırılması çağrısında bulunuyordu. 

İsrailli yetkililer, 12 Temmuz'da kaçırılan askerler Hizbullah'ın gözetiminde kalmasına rağmen, kararın hedeflerinin çoğunu karşıladığına inanıyordu. 

Hizbullah'ın IDF ile cephe hatları oluşturarak ve geri çekilmeden savaşma becerisi, Lübnan'da zafer ilan etmesini ve Arap dünyasının çoğunda kahraman olarak görülmesini sağladı.

SAVAŞIN ARDINDAN

Savaş sırasında yaklaşık 120 IDF askeri ve 40'tan fazla İsrailli sivil öldü. Aynı zamanda 1.100'den fazla Lübnanlı sivil ve Hizbullah savaşçısı yaşamını yitirdi.

Savaş, Güney Lübnan'daki altyapıda büyük hasara neden oldu. On binlerce sivil, savaş sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Çatışmalar sırasında yaşananları ve savaş suçlarını araştırmak için İsrail'de toplanan Winograd Komisyonu, Ocak 2008'de İsrail liderliğinin savaş zamanı karar alma süreçlerini sert bir şekilde eleştiren bir rapor yayınladı. 

Temmuz 2008'de, BM aracılığıyla yapılan müzakerelerin ardından, kaçırılan askerlerin cesetleri beş Lübnanlı tutsak ve yaklaşık 200 Lübnanlının cenazesi karşılığında İsrail'e iade edildi.