Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Filmi geriye sarınca

Bugün İmralı ekseninde yaşananların kronolojik dökümü, ortaya çıkan sonucun hiç de şaşırtıcı olmadığını ortaya koymaktadır.

Marksist-Leninist bir altyapı ile ortaya çıkan Öcalan ve PKK’nın bugün bölücü-ümmetçi bir çizgiye evrilişi yeni değildir.

1990’lı yıllar, Türkiye’de eksen kaymasının yapılandırıldığı dönemin başlangıcıdır.

Özal’ın emperyalist güdümlü neo-liberal politikaları, sadece Kemalist ekonomi politikalarını değil, Cumhuriyetin millet ve ulus kimliğini de ortadan kaldırmayı amaçlayan girişimlerin başlangıcı oldu.

Özal’ın Türk kimliğine olan yaklaşımı, toplumdan saklansa da, AB’ye girişi kolaylaştırmak amacı ile yazılıp, yurt dışında yayınlanan “La Turqie en Europe” (Avrupa’daki Türkiye) adlı kitabında açıkça ortaya konulmuştur. “Anadolu da Türk’e ve Türk kültürüne ait bir şey yoktur” tezini savunan ve Yunan medeniyetinin Osmanlı sistemindeki şekillendirici etkilerini anlatan kitap, Türklüğü alt bir kimlik olarak tanımlamakta ve Yeni Osmanlıcılık Hareketinin altyapısını hazırlamaktaydı.

Hazırlattığı ancak uygulamaya geçirilemeyen Raporda da Türkiye’nin 13-15-18 eyalete bölünmesi yer almaktaydı.

‘90’lı yılların ortalarında RP İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın da benzeri bir açıklama ile “Türkiye’yi Osmanlı Eyaletler sistemi içinde düşündüğünü” açıklaması rastlantısal değildi.

Aynı dönemde PKK ve Öcalan bir paradigma değişikliğine yöneldi. Marksist- Leninist çizgi terk edilmiş, ümmetçi-bölücü ittifak için ilk adımlar atılmaya başlanmıştı.

1994’de Berlin’de “Kürdistan İslam Hareketi” adı altında bir kongre toplandı. Öcalan’ın demeci okundu.

“Kemalizmin bir Deccal rejimi olduğunu” anlatarak başladığı demecinde, Öcalan “Gerçek İslam” göndermesiyle “İslam Enternasyonalizimini” övdü.

PKK’nın yürüttüğü mücadelenin Müslümanların özlediği “Asr-ı Saadet”e yakın bir biçim ortaya koymak ve Kürdistan’ı İslam Enternasyonalizminin beşiği yapmak” olduğunu vurguladı. “Kürt sorununun da en yakıcı İslami sorun” olduğunu” söyledi.

Böylece Büyük Orta Doğu Projesinin bileşenleri atağa geçiyordu.

Marksist- Leninist çizgide etkin bir sonuç yaratarak büyümenin mümkün olamayacağı anlaşılmış, farklı inanç ve etnik kimlik grupları ile entegrasyon yolu açılmıştı.

Aynı yıllarda emperyalizmin güdümündeki 2. Cumhuriyetçi kadrolar TV kanallarını işgal etti. Kemalizm ve Türk Milleti hedefe oturtuldu. Demokrasi, insan hakları, kültürel çeşitlilik, özgürlük gibi albenisi yüksek kavramlar, Atatürk Cumhuriyetine alternatif olarak sunuldu. Toplum zihinsel kuşatma altına alındı.

Devşirilmiş toplulukların varmak istedikleri yer, Ulus Devlet ve Üniter Yapının imhası ve Cumhuriyetin Atatürkçü değerlerden arındırılmasıydı.

Ümmetçi- Bölücü İttifak bugün sonuç almaya en yakın noktaya Devlet eliyle getirilmektedir.

Aynı film, farklı bir sosa bulanarak vizyona sokulmuş, baş aktör Öcalan’ın Türkiye’yi şekillendirmesi için tüm olanaklar seferber edilmiştir.

Toplumdan gizlenerek sürdürülen projenin şifreleri, Öcalan ve DEM’in açıklamalarında gizlidir.

Ne demiştir Öcalan? “ TÜRKİYE DEĞİŞECEK, TC DEVLETİ VE TÜRKİYE ORTAMI DEĞİŞECEK, ORTADOĞU VE TÜM DÜNYA DEĞİŞECEKTİR”.

Ne demiştir PKK ve DEM Partisi? “DEMOKRASİYE DUYARLI AÇIK TEMELDE BİR YAPILANDIRMA İÇİN ÇALIŞILIYOR.”

Ne demişti Sırrı Süreyya Önder? “ ÖCALAN’IN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM TEORİSİNİ HAYATA GEÇİRMENİN TAM ZAMANIDIR”.

Bu açıklamalara bir yalanlama, Devlet kanadından bir tepki gelmiş midir? Hayır !

Toplum, Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm Teorisini sorgulayıp, ne olduğunu merak etmiş midir? Hayır!

Tam tersine, DEM ve PKK tarafından yapılan aşağıdaki hadsiz açıklama karşısında rehavete kapılmıştır.

Açıklama şöyledir;

“DEVLET KORKMASIN, APO VE KÜRTLER DEVLETİ YIKMAYACAK, YENİDEN YAPILANDIRACAK. TÜRKİYE TOPLUMU KORKMASIN, APO VE KÜRTLER TÜRKİYE’Yİ BÖLMEYECEK, KÜRT ÖZGÜRLÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİ İÇİN ÇALIŞACAK”.

Bu sözlere karşı kükreyen, “siz kim oluyorsunuz da devleti yıkmaktan, ülkeyi bölmekten söz ediyorsunuz” diyen bir iktidar yetkilisi olmuş mudur? Hayır !

Toplumda yaratılan “bölünmeyeceğiz” rehavetine karşı çıtayı yükselten Kürt hareketi temsilcileri, eteklerindeki taşları dökmeyi sürdürmektedirler.

TBMM’nin hukuksuz ve yetkisi tartışmalı komisyonunun, bebek katilinin ayağına giderek yaptığı “ÇOK YARARLI” görüşmeden aktarılan notlar, Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm Modelinin ipuçlarını da taşımaktadır.

Bu konuşmadan aktarım yapmadan önce, Demokratik Konfederalizm ile neyin amaçlandığını özetlemekte yarar vardır.

Öncelikle Öcalan, coğrafi sınırları belirlenmiş iki ayrı devlet önermemektedir. Yani Bölünme Modeli rafa kalkmıştır.

Öcalan, Türkiye topraklarının bir parçasını değil, TÜM TÜRKİYE’Yİ İSTEMEKTEDİR.

• TÜM ÜLKEDE İKİLİ BİR YAPI, DEVLET YÖNETİMİNDE EŞİT TEMSİL, EĞİTİMDE, KAMUSAL ALANDA, TBMM’DE KÜRTLERİN KENDİ ETNİK KİMLİKLERİYLE YER ALMASINI İSTEMEKTEDİR.

• KÜRT NÜFUSUN OLDUĞU TÜM YERLEŞİM YERLERİNDE, HALKIN KENDİ “HALK MECLİSLERİYLE” KENDİ TOPLUMUNU OLUŞTURMASINI VE ÖZ YÖNETİM MODELİNİ HAYATA GEÇİRMESİNİ İSTEMEKTEDİR.

İmralı görüşmesinde bu isteklerini yinelemiştir.

“Herkesin ( tüm inanç ve etnik kimlik gruplarının) kendi topluluğunu, komününü, meclisini, sivil toplumunu inşa etmesi ve bu şekilde kendi öz varlığı ile sisteme katılmasını” istemiştir.

Suriye örneğinden hareketle yapılan bu değerlendirmenin Türkiye için de geçerli olduğu “Devlet demokratikleşirse, demokratik bir dönüşüm sağlarsa halklar da o demokratik sistem içinde kendi öz özgürlüklerini sağlayıp varolabilirler” diye eklemiştir.

Ayrıca başarısızlık halinde “DARBE MEKANİĞİNİN DEVREYE GİRECEĞİNİ” de belirtmiştir.

• PKK’nın yeni bir kimlikle yol almaya başladığı da açıklanmıştır. Yeni adı “KÜRDİSTAN ÖZGÜRLÜK HAREKETİ”dir.

• 19 Kasım’da PKK Merkez Yöneticisi Helin Ümit’in yaptığı açıklama PKK’nın yeni konumuna işaret etmektedir.

“PKK’NIN ÖRGÜTSEL VARLIĞINA SON VERMİŞ OLABİLİRİZ. FAKAT PKK BÜTÜN DEĞERLERİYLE AYAKTA VE AKTİF OLARAK MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYOR. PKK BİR ROMAN, BİR ŞİİR , BİR TÜRKÜDÜR”

• KCK eş başkanı Bese Hozat ise “SUÇ İŞLEMEDİK Kİ AF İSTEYELİM, EVE DÖNÜŞ YASASI VE AF İSTEMİYORUZ” sözleriyle terör örgütünün silahları bıraktığı ve kendini feshettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştur.

Sürecin halktan neden gizli tutulduğu açıktır.

Türkiye, terör örgütünü topraklarından sıyırıp, attığı ve kahraman Türk Ordusunun şehitleri pahasına mutlak üstünlük ettiği dönemlerde, başlatılan “çözüm süreçleriyle” terörle mücadeledeki başarısını, pazarlık masalarında, siyasi rant uğruna feda etmeye daha ne kadar devam edecektir?

Kanlı terörist başına “Kurucu Önder” statüsü kazandırarak, toplumun vicdanını kanatmaya cüret edenlerin, Türk Milletinin verdiği tepkiyi görmeleri yetmiyor mu?

Türk Milletine “yeni bir kimlik inşa etmek” için yola çıkan ve “Yeni kurulacak sistem Milliyetçiliğin panzehiridir” diyen Öcalan ile yol yürüyenleri bu Millet affeder mi?

YENİ ANAYASA’YA DUR DEMEK VE TÜRKİYE’NİN KURULUŞ DOKTRİNİNE SAHİP ÇIKMAK EN TEMEL GÖREVİMİZDİR !