Zorbalık boyutları her geçen gün daha da artıyor! Atalay Girgin: Bu çocuklar analarının karnından zorba olarak doğmuyor
Eğitimci, yazar Atalay Girgin, öğrencilerin öğretmenlerine ve akranlarına karşı uyguladıkları zorbalıkları 12punto.com.tr’ye değerlendirdi.
Öğrencilerin, öğretmenlerine ve sınıf arkadaşlarına karşı uyguladıkları zorbalık vakalarını sosyal medyada ara ara görüyor olsak da buzdağının görünmeyen kısmı, okullarda her gün yaşanmaya devam ediyor. Peki Milli Eğitim Bakanlığı ve okul idareleri bununla ilgili nasıl önlemler almalı? Eğitimci, yazar Atalay Girgin konuyla ilgili görüşlerini 12punto.com.tr’ye değerlendirdi.
“BU ÇOCUKLAR, ANALARININ KARNINDAN ZORBALIK YAPAN KİŞİLER OLARAK DOĞMUYOR”
Hem öğretmenlerine hem de diğer öğrencilere karşı saygısızlık ve zorbalık yapan öğrencilerin bu tutum ve davranışlarına ilişkin yapılabileceklerin bir formülü yok elbette. Buna yanıt verirken, topu MEB ve okul idarelerine atıp geçmek de mümkün. Ama bu hem kolaycılık olur hem de sorunun üzerine bir şal atıp, onları günah keçisine dönüştürmek... Çünkü herkes tarafından malum olduğu üzere, bu çocuklar, analarının karnından saygısızlık ve zorbalık yapan kişiler olarak doğmuyorlar. Doğduktan sonraki süreçte, anne babaları başta olmak üzere, yakın çevrelerinden başlayarak, televizyonlarda izledikleri film ve dizilerden, sosyal medyada gördüklerinden, dar ve geniş anlamda toplumsal çevrede olup bitenlerden ve kendilerine rol-model olarak seçtikleri kişilerden etkileniyorlar. Kendisinden etkilenilen kişiler arasında elbette memur ‘öğretmen’ler de var, ve her etkileşim, her rol-model alınan kişi çocuklar ya da öğrenciler üzerinde olumlu ya da olumsuz davranışlara neden olan izler bırakıyor. Özellikle de kendini esas olarak ergenlik döneminde dışavuruma yönelten izler. Yani ilköğretimin son sınıfıyla lise yıllarında...
“SALDIRGANLIK VE ZORBALIK BOYUTLARI HER GEÇEN YIL DAHA DA ARTIYOR”
Bunun bireysel anlamda psikolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel nedenleri olsa da okul içinde ya da okul dışında öğretmenlere karşı saygısızlık ve şiddete dönüşen saldırganlık ve zorbalık boyutları her geçen yıl daha da artıyor. Özellikle de gelir dağılımından en düşük payı alan, gelir ve kültürel düzeyi düşük, yoksul, işsiz ailelerin yaşadığı semtlerdeki okullarda ve çevrelerde bu tür davranışlar daha çok gözleniyor. Aynı zamanda buralardaki okullarda ve öğrenciler arasında hem uyuşturucu kullanma yaygın hem de uyuşturucu satışı... Elbette uyuşturucu kullanmanın ve yaşının ilköğretim öğrencilerine dek düştüğü düşünülürse, bununla bağlantılı olayların ve çatışmaların okula, öğrenci-öğretmen ve öğrenciler arası ilişkilere yansımaması düşünülemez.
Tüm bunlara rağmen, bu tür sorunları önleyebilme, öğretmenlere saygısızlık ve şiddete varan saldırganlık sergileyen ve diğer öğrencilere karşı zorbaca davranan öğrenciler konusunda okul idarelerinin ve öğretmenlerin yapabileceği hem çok şey vardır, hem de hiçbir şey yoktur. Burada bir çelişki varmış gibi görünse de yaşananlar bunun tam zıttına işaret eder. Çünkü bazı okul idareleri elindeki yetkileri öylesine dikkatli ve özenli kullanır ki öğretmene saygısızlık, hele hele saldırganlık davranışları ya olmaz ya da daha ortaya çıkmadan bastırılır. Bu, okul genelinde idare-öğretmen-aile işbirliği ve dayanışması temelinde, okul dışındaki irili ufaklı güç odaklarının içeride olup bitenlere karıştırılmaması ve müdahalesinin engellenmesiyle gerçekleştirilir.
“BAZI OKUL İDARECİLERİ SORUNU ÇÖZMEK YERİNE, BUNLARI ÖZENDİRİRCESİNE TAM TERSİNİ YAPAR”
Bazı okul idareleriyse, aynı yetki ve sorumluluklara sahip olmasına rağmen, ipe un serer, idare-i maslahat eyler. Sorunu çözmek, öğretmen ve öğrencilere karşı yapılan saygısızlık, saldırı ve şiddet davranışlarını önlemek ya da yapanları cezalandırmak yerine, bunları özendirircesine tam tersini yapar. Örneğin; aktaracağım bu örnek çalıştığım bir okulda aynen yaşanmıştır. Eğer okurlarsa, tarafların tümü bizden “söz ediyor” diye düşüneceklerdir.
İşte o olay: Bir sabah, günün daha ilk dersinde, sınıfın birinde, kelimenin gerçek anlamında halim selim bir öğretmen bir öğrenci ya da yandaşı bir grup öğrenci tarafından dövülür. Öğretmen eli yüzü, saçı başı, kıyafetleri darmadağınık bir halde sınıftan çıkar ve şikayetçi olmak için okul idaresinin bulunduğu kata çıkar. Okul yöneticileri öğretmenin şikayetinin gereğini yapmak yerine, saldırıyı ilk gerçekleştiren öğrenciyi yönlendirirler: Ve derler ki “İlçe milli eğitim müdürlüğüne git. H... beyden önce sen ondan şikayetçi ol!”
Elbette bunu yapmaları nedensiz değildir. Çünkü o öğrenci ve çevresindekiler, idarecilerin, okulu yönetmek için okul içinde kullandıkları, işlerini yaptırdıkları, dışarıdaki bazı güç odaklarıyla bağlantılı öğrenci gruplarının önde gelenlerindendir.
“DAHA ÖTESİ LAF-I GÜZAFTIR ARTIK”
Bu iki örnekten de anlaşılabileceği gibi, okul yalnızca okul idarelerinden ibaret değildir. Keza yalnızca öğretmenlerden de... Hatta hem ikisinin hem de veliler ve öğrenciler dahil, tümünün toplamından da ibaret değildir. Dışarıda okulu ve okulun içindekileri kuşatan koskaca bir toplum, koskoca dünya vardır. Hele de o toplum, o toplumun tüm toplumsal kurum ve kuruluşları yasamasından yargı ve yürütmesine, siyasetinden ekonomi ve dinine dek toplumsal çözülme ve kültürel çürümenin, yozlaşmanın, dahası sosyal, siyasal-ideolojik, sınıfsal, cinsel, dinsel ve etnik baskının, şiddetin ve sömürünün bataklığında debeleniyorsa, bu bataklığın pisliğinden hangi okul, hangi okul idaresi, hangi ‘öğretmen’, hangi öğrenci, hangi çocuk, hangi genç, hangi kadın ya da erkek, vb nereye kadar ve nasıl ari kalabilir ki... Bundan dolayıdır ki çözüm bu toplumsal enkazın topyekun kaldırılması ve onun yarattığı bataklığın eğitimde dahil tüm kurum ve kuruluşlarda kurutulmasıdır. Daha ötesi laf-ı güzaftır artık...
Haber Kaynağı : Kübra Karasu
Çok Okunanlar
Hasan Arat'tan Fenerbahçe'ye Rafa Silva'lı 'Talisca' yanıtı
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
İUP maaşı ödeme tarihi ne zaman? İUP maaşları ne zaman yatacak?
22 Kasım 2024 burç yorumları
Atatürk için 21 Kasım 1938'de yapılan resmi cenaze töreninin fotoğrafları
Bu akşam TV'de ne var? 21 Kasım Perşembe TRT 1, Kanal D, Star TV, Show TV, ATV
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
Teğmenlerin avukatlarından MSB'ye sert yanıt